ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
erzurum şeker fab işçilerinin işten çıkarılması
-
bir erzurumlu olarak daha beter olmalarını en içten dileklerimle belirtir emeği geçen herkesi tebrik ederim.
4 şubat 2014 demet akalın'ın doğurması
-
(bkz: yakin cag'in kapanmasi)
ssg'nin nişanlanması
yunan'ın ayasofya'da çanlar yeniden çalacak çıkışı
-
bu da yunan'ın yobazına oynuyor.
22. yüzyılda bu tarz siyasetin bir ülkede talep görmesi akıl alır gibi değil.
çan çalınsa ne olur, ezan okunsa ne olur, parti verilse ne olur.
bir insanın dünyadaki tek derdi nasıl bu olabilir.
icq moronları
-
bana kızınca icq'dan gönderdiği fotoğrafı geri isteyen bi kız vardı, hakikaten de gönderdim ve rahatladı.
4 iyi parti'linin mhp'lilerce bıçaklanması
-
biri de demiş ki "eskiden ülkücü dendi mi bir ağırlığı olurdu".
arkadaş ben hangi ülkede yaşıyorum lan. ben kendimi bildim bileli ülkücü-milliyetçi dendi mi aklıma; kaba-saba, neye inandığını bilmeyen, ağzı bozuk, eli tespihli, beli silahlı, boş-beleş mahalle kabadayıları geliyor.
deniz baykal'a oy versek dinsizi seçtiniz derlerdi
-
daha önce bilim adamı zannettiğim ancak son hal ve hareketleriyle ele sürülecek aklı olmadığını düşündüğüm kişinin zırvası.
derlerdi ile yapacağın siyasete sokayım.
debe editi : dilerim erken seçimde mhp barajın altında kalır!
istanbul'da taksicilerin kontak kapatma tehdidi
-
bize ne ya. turistler düşünsün.
konsolosluklara falan gidip dertlerini anlatsınlar.
tanım: türk vatandaşlarını ilgilendirmeyen durum.
yanlış anlaşılma editi: bu taksiciler türkler'i almıyor ya, alsa da mesafe beğenmiyorlar falan. ona gönderme işte. esprisini açıklamak zorunda kalan adam oldum ya la.
türkiye'de bilimkurgu sinemasının gelişmemesi
-
adam gibi senarist çıkmamasından deniliyor ancak temel sorun sanatın böyle bir iki adam tarafından bir anda peydahlanacak bir şey gibi algılanmasından kaynaklanıyor bence. sanat dediğimiz mesele bir toplumun yaşayışından, siyasi hareketlenmelerinden, toplumsal belleğinden beslenir. tabi ki bunlardan beslendiği kadar bir senarist ise edebiyat, tiyatro, bilim, felsefe ve sosyolojiden (temel olarak bilimkurgu ihtiyaçları bunlardır yoksa başka disiplinlerden de beslenebilir) beslenir. şimdi bilimkurgu senaristi yok derken geçen hafta ekşi sözlükte sosyolojinin gereksizliğinin tartışıldığını unutmayalım. herhangi bir düşünce ortamı yaratmadan birilerinin çıkıp iyi bilimkurgu yazmasını beklemek saçma olur.
içeriğinde düşünce ve teoriyi çokça barındıran bir daldır bilimkurgu ve düşünün ki sosyal bilimleri ve felsefesi eksik ve edebiyatında da hiç doğru düzgün bilim kurgu olmayan bir ülkeden yola çıktığı zaman hem düşünce sistemini oturtması, hem toplumun hafızasına yönelik nokta atışları yapması, hem buraya ait olan bilimkurgu dilini oluşturması, hem sanat yönetmenine (makyajları vb. yapan kişiler) atıyorum bir uzaylının neye benzemesi gerektiğini göstermesi (görselimiz de yok bu konu da elbet, resimsiz bir toplumuz), hem de ilginç olması ve klişelere çokta düşmemesi gerekiyor. insanın ömrü yetmez.
kısacası; sanatta kendi başına peydahlanan kahramanlar yoktur, olamaz ve bu kafamızdaki sanatçı tektir, doğuştan yeteneklidir fikrini yok etmemiz lazımdır. sanatçı bir toplumla yaşar, hatta sanatçı da toplumun eseridir, onun yetenekli elidir.
edit : çokça bilimkurgu yazmaya kalkışmış ve yavaş yavaşta olsa projelerini ilerletmeye çalışan genç bir senaristin notlarıdır.