ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
2013 kpss ücretleri
-
kesinlikle yok artık dedirtti. ücretler:
1 oturum:40 tl
2 oturum:80 tl
3 oturum:120 tl
4 oturum:160 tl
artık ciddi anlamda insanlarla dalga geçtiklerini düşünüyorum.zaten bu sınava başvuran insanların çoğu mezun ve işsiz.
25-30 yaşındaki bir insan için ailesinden harçlık almak ne kadar ağır bir durumdur bilir misiniz?
yazık gerçekten yazık bu ülkeye.
ben ailemden ayrı yaşayan bir insanım.
bir şekilde işsiz de olsa hayatıma devam ediyorum.
bazen kuru ekmek ve zeytin yiyorum.bazen domates ekmek yiyorum.
inanın 5 liralık bir şey alırken bile yarım saat düşündüğümü biliyorum.
sadece ben değilim bu durumda olan.
benim gibi çok kişi var bu şartlarda sınava hazırlanan.
bu kadar zorluklar altında çalışırken sınava 2 ay kala sistemi değiştiriyorsunuz dalga geçer gibi.
şimdi de fahiş fiyatlar.
mecbursunuz ben ne dersem yapmaya durumu.
zaten bu ülkede en değersiz olan şey insandır.
boşverin devlet büyüklerimiz düşünmeyi sizler bizi.
ama sadece şunu söylemek istiyorum: hiçbirinize hakkımı helal etmiyorum.
leica
-
gero furchheim, leica'yı şöyle anlatmıştır:
"ramallah’ta yalnızca taş fırlatan çocuk göstermek isteyenler sayısal kamera kullanır. ancak tüm öykünün resmini çekmek isteyen, orada neler olduğunu, çocuğun neden taş fırlattığını anlatmak isteyen leica kullanır. çünkü o, sizinle daha içli dışlıdır."
bir hayalden çok daha fazlası..
1885 yılı istanbulu'ndaki nargile kafe
-
sağdaki abinin 10 kilo taşağıyla poz verdiği efsane fotodur.
ayrılık
-
ayrılık deyince en acısı aşkta olur zanneder insanlar. aşk nedir ki? ya atlarsın, ya düşersin, baktın olmaz vaz geçersin...
daha önce kuzey kore'de kalmış bir insanın oradaki anılarının her kelimesini pür dikkat dinleyen bir güney koreli ile karşılaştıysan,
güney kıbrıs'ta büyümüş bir yunan kız, sana saatlerce kuzey kıbrıs'ı anlattırdıysa,
yunan bir arkadaşın istanbul'a seni görmeye gelirken, istanbul doğumlu dedesi gelmesini istemediyse ve bunun tek nedeni istanbul'u görürse selanik'e dönmek istemeyeceğinden korkması ise,
beyrut'ta yolda yürürken biri kahramanmaraşlı, diğeri vanlı iki ermeniyle karşılaştıysan ve ikisi de nenelerinden öğrendikleri kırık ve eski bir türkçeyle seninle konuşmaya çalıştıysa,
bosna doğumlu bir sırp, sana anneannesinin evini, çocukluğunu, şimdi her biri başka devlet vatandaşı iki sıra arkadaşını anlattıysa,
bir muhacirin kızı olan annen "tuna anlattıkları kadar güzel mi" diye sorarken sesinin titremesini engelleyemiyorsa,
bir kadın ve bir erkeğin birbirlerinden ayrılmalarının, bahse değmeyecek, en beleş acı olduğunu anlar, susarsın.
35 yaşına kadar evlenmezsem seninle evlenirim
-
yoktur yedek olmakla alakasi.
cok yakin arkadasina dostuna, "35'e kadar aski bulamazsak mantik evliligi yapak" demektir.
zaten 35'inde durum budur, ask yerine hayatini gecirecegin insani ararsin. 20'lerde boyle olmaz, askla cosarsin degisirsin uyum saglarsin biz olursun. 35ten sonra zordur bize donusmek. imkansiz degildir, zordur.
30 yas icin bi arkadasla vardi oyle bi sozumuz. ben evlendim o kaldi.
akit ve yeni şafak'ın 10 kasım manşeti
-
bu gazetelerde (paçavra) çalışanların hepsi not edilmeli, ilerde kıvıramasınlar.
alman polisinin türk aileyi sınır dışı etmesi
-
cennet vatana hoş geldiniz aslanlar. hayat 2.0 yükleniyor, bu versiyonda başarılı olabilecek misiniz bakalım
emo'ların kaybolması
-
valla bir tanesi benim kuzenim, subay oldu.
ilk alınan kaset
-
barış manço müsadenizle çocuklar faturasını bile saklamıştım.
bir araba uğruna yıllarımı harcamak istemiyorum
-
badem bıyıklılar, ülkenin bu güzel insanlarının gençliğini ve umutlarını çaldınız. yatacak yeriniz yok. boğazım düğümlendi, ne diyeceğimi bilemiyorum.
edit: aslında ne diyeceğimi biliyorum. 18 yaşında bir çocuk korkmadan kendini ifade edebiliyorsa, benim bu yaşımda korkup çekinmem saçmalık olur .artık kaybedecek bir şeyimiz kalmadı. yıllarımızı çaldınız, haksızlık, adaletsizlik, hukuksuzluk yaparak kendinize ve çevrenize bir padişahlık yarattınız. çevremdeki gençlere bakıyorum telefonlarında sahibinden ve maçkolik uygulaması var. çocuk hayal kurmak istiyor, açıyor bir araba bakacak ama araca her gün zam geliyor. hesap yapıyor, hiç para harcamadan tam 4 yıl boyunca çalışması lazım. bakıyor ki olacak gibi değil, geriye tek bir şey kalıyor, o da kumar. maçkolikten maç bakıp cebindeki 3-5 kuruşu da yine malum şahıslara kaptırıyor. bu tam anlamıyla ülkemizdeki kölelik sisteminin bir özetidir. pandemi dönemi başlamadan önce oyun konsolu almaya karar verdim, aldım ve üzerine sokağa çıkma yasakları geldi. ardından oyunlar ilgili bilgi almak için konsolun türkiye sayfalarından birisine üye oldum. konsol satışları patlayınca yetenekli bakanımız! ve kayınpederinin aldığı karar ile konsollara %50 vergi getirildi. bu verginin eylül ayına kadar olduğu söylendi ve o çocuklar da buna inandı. bugün o verginin yılbaşına kadar uzatıldığı açıklandı ve sayfada o gencecik çocukların hayal kırıklıklarını okudum. maalesef onlar da anladı ki biz bu hükümetin vatandaşları değiliz, müşterisiyiz.
pokemon go
-
evin içinde zubat yakaladım az önce.
(bkz: eve yarasa girmesi)
edit: bizim evin karşısında cami var ve orası bana üç tane poke topu verdi. sen büyüksün allah'ım.