hesabın var mı? giriş yap

  • manitanın arkadaşı kafayı bulunca beni kastederek, "gönül bu ota da konar boka da işte önemli olan sizin anlaşabilmeniz tabi netçede. bak bu kadar güzel kızsın ama gittin buna aşık oldun" gibisinden bi konuşma yapmıştı bi keresinde, o günden beri evden çıkasım, insana karışasım gelmiyor.
    hayır yani arkadaşım, hırsız mıyız, uğursuz muyuz? benim de gençken çok sevenim vardı lan köyde!!!!

  • aptallarin en buyuk ozelligi aptalliklari sayesinde dikkatleri uzerine cekip kendi kendilerini ele vermeleridir. bu gereksizin balonunun bu kadar cabuk sonmesi sevindirdi. bakalim altindan neler cikacak daha.

  • o yıllarda öyleymiş yani evet. artık çok şey değişti. son zamanlarda bir hafifleme geldi. artık her şey daha güzel. herkes ülkenin kıymetini bilsin.

  • namaz bir kenara, hayatinda oruc tutmamis arkadasima "yeryuzu iftari"na saygidan oruc tutturmus adamdir. gerisi yobaz akp'lilerin fasa fisosu.

  • erteledikleri vakit zaman ayarlı ekonomi bombaları ellerinde patlar. bilakis bu ekonomi bombalarıyla maraş yıkımını yeni hükümete bırakmak için sabırsızlanıyorlar. yani olmayacak erteleme..

    sonra belki erdoğanı değil ama bu zihniyettekileri dezenformasyon yapıp yeni hükümet başarısızmış algısı yapmaya çalışırken göreceğiz. tabi mamaları kesilince ne kadar dayanırlar bilemiyorum..

  • bugun biraz texas tarihi ile ilgili yazmak istedim.

    bildiginiz gibi texas'in ilk yerlesik halki amerikan yerlileri. bunlar apache, caddo, comanche, kiowa, cherokee, coushatta, kickapoo, wichita diye gidiyor.

    1519'da ilk avrupa'lilar olan ispanyollar bolgeye variyorlar ve daha sonra nueva españa yani "yeni ispanya" olarak adlandirilacak olan koloniyi kuruyorlar. merkezi mexico city olan bu koloninin buyuklugu gunumuzdeki texas ile sinirli degil, neredeyse abd'nin tamamini kapsayacak bir yuzolcumune sahip ve guneyde guney amerika kitasina kadar iniyor. bu koloni daha sonra yillar icerisinde diger avrupalilarin da kitaya gelmesi ile birlikte savaslar (ozellikle fransa ile) ve bagimsizlik ilanlari ile parcalanacak ve meksika'ya evrilecek.

    ispanyollarin somurgelestirdigi bu topraklarda yasayan amerikan yerli uluslarindan biri de pueblo'lar. pueblo halkinin ozelligi amerikan yerlilerinde pek rastlanmayan bir sekilde, cadirlar yerine adobe kullanilarak yapilmis cok katli ve icerisinde odalari bulunan binalarda yasamalari. ayrica diger yerlilere gore daha gelismis tarim teknikleri kullaniyorlar. pueblo'da ispanyollarin bu halka verdigi isim zira "pueblos" ispanyolca "kasabalar" demek. aslinda ispanyollarin pueblo halki diye tek bir isim altinda topladigi bu halk bes farkli halktan olusuyor ve kendilerine dogal olarak pueblos demiyorlar. kendi dillerindeki isimleri hopi, taos, jimez, zuni and tigua.

    tabii bu halktan durduk yere uzun uzun bahsetmedik. bu halkin texas'in kurulmasindaki onemi 1620'de santa fe de nuevo méxico'da (gunumuzde abd'nin new mexico eyaleti) ispanyollara karsi ayaklanmalari ve 400'e yakin ispanyolu oldurmeleri, geri kalan 2000 tanesini ise gunumuzde el paso, texas sehrinin oldugu bolgeye surmeleri. surulen ispanyollar bu sehri kuruyorlar ve bu sehir, gunumuzdeki texas topraklarinda kurulan ilk ispanyol sehri oluyor. bu olaydan 12 sene sonra ispanyollar geri donup, pueblos katliami yapacak ve sehirlerini tekrar ele gecirecekler fakat konumuz bu degil, donelim texas'a.

    bu arada yil 1625 oluyor. gunumuzde corpus christi sehri yakinlarina fransizlar gelip bir koloni kuruyorlar. maksat ispanyollara killik olsun. yok yok aslinda oyle degil. aslinda missisipi nehrine gitmeye calisirlarken kaybolup orada bir kale kurmaya karar veriyorlar (fort saint louis). bu sanssiz koloni kuzeye illionis'e ulasmaya calisiyor ve bu sanssiz yolculuk boyunca katliamlar, hastaliklar, isyanlarla bogusuyor ve illionois'a ulasamadan hepsi olduruluyorlar. bu arada fransizlarin bolgeye geldigini ogrenen ispanyollar onlari aramaya basliyor cunku kendilerine tehdit olarak goruyolar. bu sayede bolgede yayilmalari hizlaniyor. bir sure sonra fransizlarin terkettigi kaleyi ve toplari buluyorlar. toplari yakip, kaleyi gomuyorlar. daha sonra "lan biz bayagi salagiz galiba, topu gomup kaleyi niye yakmadik ki ? saatlerdir ugrasiyoruz" diyorlar. neyse, kale ve toplar ortadan kalkinca kalintilar uzerine binalar dikiyorlar ve fransizlarin biraktigi o kalintilar 1990'li yillara kadar topragin altinda kaliyor.

    ote yandan kurduklari bu kale daha sonra fransizlar'in bu topraklar uzerinde hak iddia etmesi icin dayanak olusturuyor.

    bundan sonraki bir asir ispanyollarin, bolgenin hemen komsusu olan fransiz bolgesi louisiana'nin olusturdugu tehdite karsi ha babam sehir kurmasi ile geciyor.

    yillar 1821'i gosterdiginde meksika ispanya'ya karsi isyan bayragi acip, bagimsizlik ilan ediyor. tabii ki o yillardaki meksika sinirlari gunumuzdeki meksika'dan cok farkli (cok cok daha buyuk). gunumuzdeki texas da meksika'nin bir parcasi.

    bu arada on uc koloni ayaklanmis ve ingiltere'den bagimsizligini alip abd'yi kurmuslar. meksika hukumeti ulkeyi guclendirmek ve nufusu arttirmak icin bir gocmen programi baslatiyor ve kuzeyden amerikalilarin ulkeye gelmesine izin veriyor. 1819 ekonomik krizi'nden dolayi fakirlikten surunen amerikalilar icin meksikaya yerlesmek cok cazip geliyor cunku meksika hukumeti bu insanlara toprak veriyor. bu ingilizce konusan, cogunlugu protestan gocmenlere anglos deniyor ve 1834 yilina geldigimizde ulkede 8bin ispanyol/amerikan yerlisi kokenli meksikaliya karsin 30bin anglos yasiyor.

    bu sirada meksika hukumetinde "antonio de padua maría severino lópez de santa anna y pérez de lebrón " gucu eline geciriyor. insanlar "oha ! ne kadar da uzun isimli bir adam" diye hayran olup bunu basa getiriyorlar herhalde. kendisi batinin napoleon'u unvanina sahip olan antonio abimiz, giderek saga cekmeye basliyor. ulkeyi baskici, asiri sag, askeri bir hale sokuyor. boyle otoriter bir manyagin dikkatini "azinliklar" cekiyor tabii. "lan daha ulkeyi yeni kurdunuz, ne ara azinlik problemi yarattiniz ?" uyarilarina aldirmadan yaverine "bu anglos'lara cok fena gicik oluyorum" diyor ve sorunu cozmek icin kendince bir cozum buluyor.

    diyor ki [yaverine] "yahu yaver senin adin ne ?" adamcagiz da "efendim benim adim yaver degil, tutturdugunuz bi yaver de yaver... daver benim adim diyor". antonio bu konuya fazla takilmiyor, "tamam uzatma" deyip devam ediyor.

    "arkadas bu tejas [evet tejas, texsas in orjinal ispanyolca ismi tejas] bir eyalet degil mi ? bu eyaletde de lanet olasi anglos cogunluk degil mi ? bu adamlar ulkede azinlikken eyalette nasil cogunluk olabilir, hayatta izin vermem" diyor ve tejas eyaletini ispanyol kokenli meksikalilarin harman yeri olan coahuila eyaleti ile birlestirip coahuila y tejas adinda sacmasapan bir eyalet olarak ilan ederek gerrymandering'in tohumlarini atiyor.

    aslinda antonio oglan, kuzeydeki abd'nin meksika'nin bir parcasi olan teksas'ta hak iddia ederek ele gecireceginden cekiniyor. bu yuzden boyle islere giriyor ama bununla da yetinmiyor. zaten bu konuda toplum destegi varken koleligi kaldirmaya karar veriyor. bu ekonomisi kolelige dayali isgucu gerektiren texas'a buyuk darbe vuruyor. yetiyor mu ? hayir. hemen arkasindan abd'den anglos gocmenlerin gelmesini yasakliyor. yetiyor mu ? hayir. yaninda bu gormus oldugunuz tarak ve gocmenlerin katoliklige gecmesini ve ispanyolca konusmasini zorunlu kiliyor.

    bu bardagi tasiran son damla oluyor ve isyan eden texasli anglolar meksikali komutanlari esir almaya, kaleleri ele gecirmeye basliyorlar (don't mess with texas). antonio bu isyanlarin uzerine bildigin deliriyor ve cok sert bir sekilde bastirmaya basliyor. hatta "esir almak yok, direkt oldurun. vurun, koman" diye emir veriyor. hizini alamayip "yok ulan eyalet filan, kaldiriyorum eyaletleri, uniter devletiz bundan kelli, mexico uber alles" diyor ve badem biyik birakmaya karar veriyor.

    bu artik islerin geri donulmez bir sekilde donustugu nokta oluyor ve 1836'nin nisaninda texas revolution basliyor. antonio "texas'in geri alinmasi benim kisisel meselemdir, seni almadan olmeyecegim" diyor ve hazirladigi dev ordu ile kuzeye yuruyerek saldiriya geciyor. yoluna cikan tum teksas ordularini birer birer bicen antonio nihayetinde gunumuzde san antonio sehrindeki alamo kalesi'ne variyor.

    kaleyi savunan herkesi tamamen olduren antonio oglan zafer sarhoslugu icerisindeyken, sam houston liderliginde yeni bir texas ordusu kuruluyor. bu ordu yavasca kuzeye dogru cekilmeye basliyor ve bu cekilme surecinde meksika ordusunun zalimliginden korkan sivil halkin da katilmasi ile giderek buyuyor. cunku manyak antonio artik yoluna cikan sivil anglo'lari da oldurmeye basliyor.

    takvimler 21 nisan'i gosterirken iki ordu nihayet karsilasiyor. bu asamada artik antonio teksas'lilari cok kucumsedigi icin guc sarhoslugu icerisinde. bu karsilasma bagimsiz texas'in kurulmasindaki en onemli savas olan san jacinto olarak tarihe geciyor zira texas'lilar savasi kazandigi gibi antonio oglani da esir aliyorlar.

    bundan sonraki surec antonio'nun hayatina karsi meksika ordusunun rio grande nehrinin guneyine cekilmesi, antonio'nun serbest birakilip geri donmesi fakat buna sinirlenen texas halkinin isyan etmesi, yeni kurulan republic of texas hukumetinin "texas'da yeni bir fransiz devrimi istemiyoruz" demesi, basarisiz bir darbe denemesi gibi olaylarla geciyor. neticede sam houston texas'in ilk baskani olup, houston sehrine adini veriyor.

    sonraki surecte meksika, bagimsiz texas cumhuriyetini tanimayi reddediyor. antonio dondugu ulkesinde ozellikle de texas'a karsi giristigi savasta isledigi suclardan dolayi gozden dusuyor. meksika hukumeti abd'yi texas'i kiskirtmakla suclamasina ve abd texas'i bagimsiz ulke olarak tanimasina karsin, parcasi ilan etmeyi reddediyor.

    ote yandan fransa kendisi icin yeni bir ticaret partneri olacagini dusundugu ulkeyi hemen taniyor. meksika ile iyi iliskiler icerisinde bulunan ingiltere ise 1840 yilina kadar bekleyip, meksika'nin geri alamadigini gorunce ulkeyi tanimaya karar veriyor.

    yil 1845 oldugunda, hedefleri abd ile birlesmek olan texas hukumeti abd ile anlasiyor ve abd texas'i annex etmeye karar veriyor. bunun uzerine meksika "tamam ulan, annex etme bagimsiz ulke olarak tanicam ben dur !" diyor ama artik is isten gecmis oluyor. birlesme yonunde oylama yapan texas, abd'ye katilmaya karar veriyor ve bu karar mexican-american war'a yol aciyor.

    texas'in abd ile birlesmesine cildiran meksika abd'ye savas aciyor ve savasin sonucunda topraklarinin %55'ini kaybediyor ve texas ile beraber, new mexico, arizona ve california'yi da abd'ye vermeyi kabul ediyor.

    ve bu olaylar texas halkinin yari deli, silah duskunu karakterini sekillendirip bugune getiriyor.

  • "matkap var mı hüseyin abi sende" diye sordum bundan 5-6 ay önce bizim apatman görevlisine, herif "yoo neden olsun ki" diye cevap verdi. kalakaldım öylece. haklı tabii adam.

  • yaz okulu.
    patoloji laboratuvarındayız. mikroskopta incelediğimiz preparatları, defterlere çizmemiz, beş bin tarafından ok çıkartıp neyin ne olduğunu yazmamız gerekiyor falan. ben de baktığım şeyi zinhar çizemiyorum, öyle bir sakatlığım var. önlük giymek zorunlu fakat yaz okulu olduğu için biz gittiğimiz şehre önlük almamışız yanımıza. ben birilerinden rica ettim, buldum bir şekilde. başka kimsede yok.
    asistan bir şeylere sinirlendi, artık gözüne çarpan her türlü eksikliği yüzümüze vuruyor.

    + ciddiye almazsanız, ciddiye alınmazsınız! kimsede önlük yok. bir şu bayan arkadaşınızda var.
    bana dikkatle bakıp, yüzünü buruşturuyor
    +ama... anlaşılan o da başkasından almış. üç beden büyük, içinde kayboluyor
    daha da sinirleniyor.
    + kalem getirin, defter getirin dedik. defteri olanın kalemi yok, kalemi olan ilkokullu gibi çizgili defter getirmiş. kimse çizmiyor!
    gözü benim masama takılıyor,
    +bir şu bayan arkadaşınızı gördüm çizerken!
    yanıma geliyor, deftere bakıyor. bende de çizim yok. ''böyle bulut bulut gibi bi şeyler varsa o tüberküloz, bilezik gibi şeylerin olduğu ruam, preparatın dışından bakınca gölgeler varsa fibrinli pnömoni...'' gibi kopyalar yazmışım.
    +ama... anlaşılan yine umduğumu bulamadım!
    ikidir adama benden tiksinecek malzeme verdim. yanımda durdu, devam ediyor.
    +bir ciddiyetsizlik hakim. utanmasanız terlikle falan geleceksi...
    yere bakıyor, susuyor. ayağımdaki terlikleri fark etmiş tam o an.
    +arkadaşım senin amacın ne?
    -hocam havuza düştüm de ayakkabılar ıslak o yüzden ben de mecburen terlik giymek zorund...
    +hayır üç oldu, hep sen. buraya bana tepki olarak mı geldin?
    -yok hocam...
    +bakın! son kez söylüyorum! yarın kimse önlüksüz, kalemsiz, deftersiz ve (bana dönüyor) ayakkabısız gelmesin!

  • kabus gibiydiler.

    meltem cumbul ne? oyuncu. meltem cumbul ne? sunucu. meltem cumbul ne? şarkıcı. meltem cumbul ne? kültür elçisi. meltem cumbul ne? bir on parmağında on marifet.
    ülke olarak kollektif basiretsizliğimizin ve yetenekli insan çıkarmadaki kuraklığımızın sembolüydü maşallah.

    güzel desen? tam değil. çok çirkin de diyemezsin.
    ne tam yetenekli, ne de tamamen yeteneksiz.
    ne sahnede harikalar yaratıyor, ne de tamamaen rezil oluyor.

    bir garip sıkışmışlık, tarifi zor bir anlamsızlık vardı kadında. "ülkecek modern oluyoruz abi, evropa standartlarında sanatçı çıkarıyoruz!" hezeyanlarının iç karartıcı bir yan-ürünüydü besbelli. allahtan geçti gitti bu yıllar da, rahata erdik...

    dikkat ederseniz meltem cumbul'un yerini kimse doldurmadı (dolduramadı demiyorum)
    bunun nedeni ise kuşkusuz, doldurulmasına ihtiyacımız olmayan bir boşlukta durmasıydı.

  • küçüklüğümü hatırlatan durum.

    annem küçükken aşure dağıttırırdı, asosyal bir çocuk olarak zille basmadan geri döner "anne evde yoklarmış" derdim.

    aynı.

  • "oğlumla evimin bahçesinde futbol oynarken ikimiz de en sevdiğimiz futbolcular olurduk. oğlum ben olurdu, ben de prim olurdum."

    arda turan