hesabın var mı? giriş yap

  • her şeyden geçtim hastanede silah ateşlenmesi gibi bir vaka sebebiyle olması gerekendir. neymiş şikayetçi olmamışlar. ben şikayetçiyim, şimdi çocuğumla her doktora gidişimde gerizekalı bir futbolcu gelip silah ateşler mi diye endişe edeceğim. orada şansa kimse yaralanmamış ama adam belli ki hastaneye silahla girecek kadar dengesiz, ölüme de sebep olabilirdi. kamu güvenliğini tehdit eden bir durum var ortada.

    edit: silah da ruhsatsızmış. lan belimde ruhsatsız silahla hastane bassam şu an karakolda bir tarafımdan kan alıyor olurlardı. muz cumhuriyeti...

  • aferin aferin, yine her halta yapıştırın kezbanlık yaftasını. sonra düğün gününde böyle tepki veren adamlar üç ay sonra kahvaltıya gelen çay yeterince demli değil diye eşlerinin başından aşağı kaynar çaydanlık devirince de "kezbandı ama yaa" dersiniz.

    verilen tepkiyi normal karşılayan kişilerin acilen bir "öfke kontrolü" sebepli uzmana görünmeleri tüm milletin hayrına olacaktır.

    (verilen demli çay örneği ve daha nicesi bu topraklarda gerçekten yaşanmıştır.)

    http://kadininstatusu.aile.gov.tr/…apor_mizan_1.pdf

    az biraz vakit ayırıp şu raporu okuyun, kadınlar ne boş bahanelerle ve bazen sırf adamın canı öyle istiyor diye şiddet görüyor, gerçeklerle yüzleşin. ondan sonra yine özelden "kezban" diye taciz edersiniz.

  • doguya giden ogretmenin hayat kesidi bu. buyuk ihtimal evden ayrilirken anasindan babasindan aldi o esyanin paralarini ya da lojmanda ondan once kalan kisi birakmistir. dag basinda, insanlarin haritada arayip bulmakta zorlanacagi bir noktadasin. hicbir sosyal hayatin yok. koyde sinif ogretmeniysen arkadasin dahi yok. bir basinasin. kimi zaman aklina kacirilma, operasyon, orgut gibi seyler gelince yahut esin dostun gorev yaptigin yerden bahsederken allah kurtarsin deyince okulun hemen onundeki ay yildizli al bayrak aklina gelir. vatan sag olsun dersin. yasanabilir, uygar, terorsuz bir turkiye cumhuriyet'i icin her zorluga gogus gerersin. suyun gider gunlerce gelmez, kisin elektrik bir var bir yok, yanan sobanin ustundeki güğüm eslik eder sana.

    ama birileri oturduklari luks evlerde, plaza hayatlarinda, metropol kosturmacasinda senin aldigin maasin haram oldugunu ve hak etmedigini soyler.

    mekanin cennet olsun meslektasim.

  • şu anda ankara'dayım. az evvel kardelen çakırlar dolmuşundan indim. (kardelen çakırlar paralel bir evrende harika bir sahne ismi olabilirdi fakat ankara'da bir dolmuş hattı olarak kalacak.)
    yarım saatlik dolmuş yolculuğumda gözüme çarpan tabelalar: gimat, ostim, gimsa, oleyis sitesi, arı kovanı 3 sitesi, ılkyerleşim mahallesi, güvengirkent, detca 2 sitesi vs.
    bu ve benzeri örneklerden kolayca yapabileceğimiz bir çıkarım var ki o da ortalama bir ankaralı gün içerisinde konuşurken birkaç yüz anlamsız kelime, kısaltma ve rakam kullanıyor. çarşıda pazarda "gimat, ostim, pursaklar, bala, çinçin, oleyis dört" diyerek dolaşıyorlar.
    anladığım kadarıyla ankaralılar sürreal bir gerçeklikte yaşıyorlar ve bu yüzden ankara'yı çok seviyorlar. çünkü ankara onlara dışarıda bulamayacakları fantastik dünyayı sunuyor. mesela yarın bir taksi çevirip " çıkınçıkmazına gidiyoruz " demek istiyorum. taksicinin " mordor yolu kalabalık olur, ayrıkvadiden kavaklıdere'ye inelim abi" diyeceğinden eminim.
    eminim çünkü ankara'dayım.
    eminim çünkü bu iletiyi kuzenimin ankira 1 sitesi'ndeki evinden yazıyorum.

  • dayak atan öğretmen meslekten atılmalı, sınıfa geri kaçan öğretmen bir yıl ücretsiz izne gönderilmeli, çocuğu kurtaran öğretmen de üstün başarı belgesi ve bir maaş ikramiye ile ödüllendirilmeli. adalet doğrudan ve hızla sağlanmalı ki herkes yaptığının ödül ve cezaya tabi olduğunu öğrenmeli ancak o zaman bundan sonra böyle olaylar yaşanması engellenebilir.

  • muhtemelen kastettikleri şey borca girmeden ev almak ki bu da son derece doğru. basit bir mülk satın almak için yıllarca köpek gibi çalışmayı sıradanlaştırmayın.

  • daha çok sahur için bile kullanılabilecek sevimli yemekler.

    ben de ekleyeyim iki tane:

    1. anneniz tavuk haşlarken -suyunu kullanmak için- o haşlanmış tavuğu alabilirsiniz.biraz tuz sıcak sıcak netten kemal sunal filmleri eşliğinde güzel gider. bu bir gelenektir bende.

    2. fıçı kornişon turşusu, 2 dilim kızartılmış sucuk, 2 dilim salam*beyaz peynir ya da kaşar ve yanına çay. evet sahur menum belli oldu.

  • cahil cesareti değil de, acemi askerlere komutanlar tarafından yapılan "git bak bakalım ben orada mıyım?" gibi bir çeşit eşek şakasıdır.

    şurada bir takım örnekleri var;

    https://en.wikipedia.org/wiki/fool's_errand

    bir tanesi şöyle;

    1920'lerde general electric'te işe başlayan genç mühendislere kıdemli mühendisler tarafından sırf dalga geçmek amacıyla (bkz: ızdırap olmak) "bir ampulun camını içten buzlama" görev verilirmiş. o zamanki teknik ile bunu başarabilmek mümkün olmadığı için görevi alan yeni mühendisle "ne oldu lan, buzladın mı ampülleri" diye taşşak geçilirmiş. (ge dedik, yapılan eziyete bak...)

    1925'te marvin pipkin adlı bir mühendis de bu şakaya maruz kalmış, ama iş arkadaşlarının kendisiyle dalga geçmek amacıyla bu görevi kendisine verdiğini anlayamamış garibim. oturmuş ciddi ciddi nasıl yaparım diye çalışmaya başlamış.

    o zamanlar (belki de hala) ampül camlarına içten bir asit uygulanarak ufak çatlakların doldurulması işlemi yaygın bir işlemmiş. bu işlem sırasında, aslında tam da istendiği gibi, ampül sanki buzlanmış gibi görünüyormuş. ama bu işlemi uzatırsanız ampül camı zayıflayarak kırılıyormuş. ayrıca o asidi temizlemek için kullandığınız daha zayıf olan ikinci asit uygulandığında cam tekrar saydam hale geliyormuş.

    bir gün marvin'in deneyleri sırasında tam ikinci asidi ampüle doldurup temizleme işlemine başlamışken muhtemelen başka bir mobbing için telefonu çalmış. (bkz: ahizeye üfler misiniz) marvin telefonda konuşurken ampüle döktüğü ilk asidi temizlemek için kullandığı ikinci asidi yeterince uygulayamamış ve o ampül bir müddet öyle kalmış.

    ertesi gün marvin, e tabi canı sıkkın bir şekilde "ulan acaba mühendisliği bırakıp kasabada şerif mi olsam" düşünceleriyle işe geldiğinde, tam temizleyemediği ampülü kazara masadan yere düşürmüş. bir de bakmış ki ne görsün, ampül yere düşünce kırılmayı bırak bir kaç kez yerde sekiyor. yaptığı iki kere asitleme işlemi hem içten buzlu görüntüyü sağlamış hem de camı daha da sağlam yapmış.

    bunun üzerine marvin 3 tane daha ampül hazırlamış. hepsi aynı sonucu verince arkadaşlarını çağırıp ampülleri gözleri önünde yere atmaya başlamış. eskisinden daha sağlam ve içten buzlu ampüllerin yerde sekişini izleyen iş arkadaşları marvin'e sigara ikram edip helallik istemişler.

    ampül marvin, olmuş sana marvin bey.

    "ne anlatıyor lan bu" diyenler için;
    görsel

    olayın teknik ama ingiliççe açıklaması;
    https://en.wikipedia.org/…in#light_bulb_innovations