hesabın var mı? giriş yap

  • sevdiğim bir program değildir güldür güldür ama bu skeçte gaziler ile alay edilmiyor, tam tersi gazilere saygısızlık yapan kişiyi yeriyor.. olum okuduğunu anlamıyor millet tamam da izlediğini de anlamıyor amk..

    lanet gelsin bana güldür güldür savundurttunuz yahu.

  • alex için;
    oyun zekası, teknik kapasitesi ve istikrarı çok üst seviyede olan futbolcu, ligin en güçlü takımlarından fenerbahçe'nin 5 senesine damgasını vurmuştur dersek, kendisini hiç abartmamış oluruz. toplu oyunda ve topsuz oyunda oldukça üst düzey futbolcu olan alex, klasik oyun kurucu kavramının son temsilcilerindendir. süper adamdır vesselam.

    ancak bazılarının kendisini gheorghe hagi ile kıyasladığını üzülerek okuyorum, gelin yapalım bakalım neymiş ne değilmiş bu karşılaştırma;

    en baştan söyleyeyim tartışma mevzusu türkiye'deki kariyerleri olduğu için karşılaştırmaya buradan başlamak istiyorum. esasında istatistikler bir futbolcuyu değerlendirirken bir halta yaramayan bilgiler olsalar da onlardan konuşmaya başlayalım;

    alex, fenerbahçe spor klübü'nde oynadığı 5 sezonda 2 lig şampiyonluğu, 1 türkiye süper kupası kaldırmış.

    gheorghe hagi galatasaray'da geçirdiği 5 sezonda 1 uefa süper kupa, 1 uefa kupası olmak üzere 2 avrupa kupası, 4 lig şampiyonluğu, 2 türkiye kupası, 2 cumhurbaşkanlığı kupası (oynadığı dönemde süper kupanın adı) kaldırmış.

    tabi şimdi istatistiksever arkadaşlar itiraz edeceklerdir ki haklılar. istatistikler bir futbolcu için pek fazla bir şey ifade etmezler. istatistiklere güvensek mesela avrupa'da hiç büyük kupa kaldırmamış francesco totti bizim fatih akyel'den kötü futbolcudur dememiz gerekir ki allah çarpar adamı.

    sistem içerisindeki konumlarını konuşalım hadi öyle ise; alex fenerbahçe futbol kulübü'nün döneminde oynadığı sistemin vazgeçilmez elemanı. hatta öyle ki kendisini mevkisinde oynatabilmek uğruna fenerbahçe camiası anelka, kezman, semih senturk gibi isimleri harcamakta hiçbir beis görmedi. dolayısı ile alex'in dolaylı olarak kulübe kaybettirdiği bir takım değerler ve böyle bir maliyeti daha var (pek tabi ki teknik ekiplerin tercihidir bu durum, alex'in bir kabahati yok ama durum böyle). bunun yanında azımsanmayacak derecede futbolsever fenerbahçe'nin alex üstüne kurulmamış bir futbol anlayışı ile çok daha başarılı olabileceğini düşünmekteydi. bununla birlikte alex'in mevkisindeki uzun soluklu tekrarlanan başarılı ve istikrarlı futbolu bu konuyu her daim rafa kaldırmıştır. taa ki aykut hocaya kadar.

    gelelim hagi'ye; hagi oynadığı dönemde takımın saha içerisindeki komutanı, patronu, her şeyiydi. onsuz bir oyun sistemi düşünmek mümkün değildi. gerçi hiç kimse böyle bir şeyi söylemeye cesaret edemezdi ama,eğer birisi oyunu hagi'nin üstüne kurmayalım da alternatif sistemlere gidelim diyecek olsa ona deli gömleği giydirip bakırköy'e gönderirlerdi. galatasaray'a oynadığı futbolun yanında yaptığı katma değerlerden bahsetmek gerekirse; bitmiş hakan şükür'ü tekrar efsane haline getirmek, emre belözoğlu (hani şu fenerbahçelilerin yere göğe sığdıramadıkları emre), ümit davala, fatih akyel, ergun pembe, hakan ünsal, gibi hagi yokluğunda orta halli denilebilecek oyunculardan birer dünya yıldızı yaratmasını söyleyebiliriz.

    karakter olarak etliye sütlüye pek karışmayan alex örnek bir profesyoneldir. profesyonelliğin doğal bir neticesi olarak takımından önce kendi kariyerini düşünür. tekmeye kafa atmaz, kavga etmez, kart cezası görmez, büyük maçlarda kendisini göstermek için çabalarken, küçük sıra takımları ile oynanan maçlarda kendisini riske atmaz.

    hagi ise taraftarın sahadaki gölgesi gibiydi. o tam bir amatör ruhluydu. hakemle kavga eder, tribünlerle birlikte şarkılar söyler, onlara sarılır, gücünün yettiği yere kadar mücadelesini eder, sinirlenir, bağırır çağırır, kavga ederdi. yeri gelir genç emre'nin ayakkabısını bağlardı, gol attığında karşı takımın kalecisine espri yapardı, forma çekerdi, kendi formasını başkası çekince (ki bu daha çok olurdu) sinirlenirdi. ama maç bittiğinde herkesle sarılır, eğlenir, güler ve kucaklaşırdı. maç içerisinde profesyonel kariyerini düşünmezdi. hırçındı hagi, bizden birisiydi.

    alex'in türkiye'ye gelme sebebi paradır. avrupa'da kendisine daha iyi para veren bir kulüp bulsaydı fenerbahçe aklından bile geçmezdi. avrupa'da kendisine fenerbahçe ile aynı parayı verebilecek kulüp yoktu. çünkü bu paraları verebilecek büyük kulüplerde alex gibi birçok isim daha düşük ücretlere oynamaktaydı ve büyük takımların kulübelerinde bu isimlerden bolca vardı. küçük kulüplerin ise alex'e verecek o kadar parası yoktu.

    hagi'nin galatasaray'da oynama sebebi ise kendisinin bitmediğini, hala dünya'nın oynadığı dönemde faal en iyi futbolcusu olduğunu kanıtlama isteğidir. hagi'nin galatasaray'da varlığı onun kişisel savaşıdır. hiçbir maddi güç onu bu savaşından vazgeçiremezdi. oynadığı dönemde ise dünyada bir tane hagi vardı. hiçbir takımın kulübesinde onun gibi bir isim daha yoktu.

    eh iki ismin türkiye'deki kariyerleri bunlar; gelelim türkiye'ye gelmeden önceki kariyerlerine, belki bu bilgiler hangisinin daha büyük futbolcu olduğunu bize hatırlatır.

    alex'in türkiye öncesi kariyerinde hatırı sayılır olarak söyleyebileceğimiz avrupa'da 6 maçlık parma dönemi var. bunun dışında güney amerika'da bilinen, çeşitli takımlarda oynamış ve önemli bir oyuncu.

    hagi için ise;
    steaua bucuresti'yi şampiyon kulüpler kupası finaline taşımıştır (düzeltildi). kulüp oynadığı dönemde 3 sene üst üste lig şampiyonu olmuştur. romanya ulusal futbol takımı'nı tek başına dünya sahnesinde önemli bir noktaya getirmiştir. italya'da brescia'yı ikinci ligden birinci lige çıkarttığı sezon dolayısı ile brescia taraftarının gözünde bir ilahdır. real madrid futbol tarihinde çok önemli bir yere sahiptir. oynadığı dönemde real madrid futbol takımının en önemli futbolcusu idi. barcelona tarihinin en güzel golünü hagi atmıştır. ülkesinde yaşayan en büyük rumen kabul ediliyor. uefa tarafından tüm zamanların en iyi futbolcuları statüsünde ilk beş de yer bulan hagi'ye, yine uefa tarafından rumenlerin altın çocuğu onuru verildi. yine uefa tarafından yüzyılın en iyi rumen futbolcusu seçildi. uefa tarafından 6 sezon yılın en iyi rumen futbolcusu seçildi. fifa tarafından gelmiş geçmiş en iyi 10 numaralar sıralamasında üçüncü olmuş bir futbolcu olan hagi; romanya'da tüm zamanların en iyi sporcusu seçilmiştir. aynı zamanda; ülkesinde yalnız hagi'ye ait olan altın futbolcu ünvanına da sahiptir. ülkesinde, türkiye'de, italya'da, ispanya'da ve daha bir çok ülkede kahraman statüsündedir.

    hala mı alex daha iyi futbolcudur diyorsunuz?
    komik oluyorsunuz!

    dipnot: roberto carlos'u bırakmışlar ortaya sabaha kadar rakip bulacakmışız. gerizekalı mısınız evladım? burada karşılaştırma geleneksel futbolun en önemli mevkisi 10 numaralar üzerinden yapılıyor. roberto carlos bir sol bek. üstelik türkiye'de futbol oynadığı dönemde hemen hemen hiçbir etki bırakmamış bir isim. bak mesela kariyer dersen adamlar daha geçen sene futbolun en üstün oynandığı dönemde cl finali görmüş kaleciyi getirdi... ne diyelim şimdi karius vs. hagi mi diyelim... bi saçmalamayın allahınızı severseniz.

    edit: marston and son'un hatırlatması ile hagi şampiyon kulüpler kupası kazanmamıştır. bükreş tarafından bir yıl önce kazanılan bir kupa ve ertesi yılki tekrarlanan hagi ile final başarısı çocuk aklımda yanlış yer etmiş...

  • lan çayı şekersiz içmenin kaloriyle alakası yok yok. çayı şekersiz içtin mi tadını daha iyi alıyorsun. şekerlisi şerbet gibim bir şey oluyor.

  • 78'de nasıl ne zaman ve 80'de nereden nereye adlı iki long play yapıp türkiye'de arabeskin ciddi ciddi hakim olduğu dönemlerde tozu dumana katmış büyük rock grubu. hardal, batı normlarında rock soundu çıkartmıştır tam manasıyla. bunalımlar, üç hürel, moğollar, barış manço, cem karaca mühim gibi müzisyenler/gruplar daha ziyade anadolu ezgileriyle müzik yaparken hardal çıkmış baba baba grup sounduyla batılı bir rock inşa etmiştir. erkin koray'ın da bir dönem yol dostu olan bu mühim grup bu manada ilktir! bunalımlar'ın hardal'dan 10 sene önce hard rock şarkılar yaptığı doğrudur lakin bu tam manasıyla garage rockın etkileridir. ve bunalımların da o dönem anlaşılamaması ortaya çıkan kuvvetli soundun yansımasıdır adeta. çünkü 70'lerde bunalım elemanları yeri geldiğinde soyunmuş yeri geldiğinde de gitar falan kırmıştır. tabii bunalımın bir dönemi de türkü soundlu dönemidir. hardal ise naif bir gruptur! temiz sound sağlam sololar grubun temelidir. sözlerde arabesk furyasına göre az biraz derli topludur. lakin gene de bu dönemin izleri görülür. hardal'ın solisti şükrü yüksel pürüssüz sesiyle grubu daha da büyütmüştür. hardal'ın yıllar sonra eksik kadroyla 3. albümlerini yaptığını da eksik geçmeyelim. bu albümün adı yeniden doğuş! gene yeni tarz rock gruplarına nazaran çok daha iyi bir işle yıllar sonra karşımıza çıktılar. leyla hit olarak dönüp durdu. iyi bir albümdü yeniden doğuş. fakat grubun asıl olayı ilk iki long playınde yatar. nasıl ne zaman iyi şarkılarla örülü olsa da nereden nereye de sound oturmuştur. bir yağmur masalı türkiye'de rock müziğin vardığı son noktadır! gene dönemin arabesk yapısını sözlerinde bulabildiğimiz lanet olsun, muhteşem ballad beni anlayamazsın, nereden nereye, babalar küçük oğullarına söylesinler diye, sen olmasaydın dinlenmesi farz olan güzelliklerdir. hardal'ın hiç bir şarkısı vasata dahi yaklaşamaz. hepsi üst düzeydir. yıllar yılı dinlemiş birisi olarak türk rockından bahsedilecekse hardal'dan bahsetmemek olmaz derim başka bir şey demem. grup elemanlarından baterist sedat avcı 'yı -avdıkoğlu diye de geçer- kaybettik. grupla ilgili az çok bilgi verecek bir kitapta yakın dönem de çıktı. erkin koray'ın mezarlık gülleri adlı kitabında hardal'dan çok şey bulabilirsiniz. bu malum iki long play akabinde hardal'ın seçmeler adlı bir kasetinin elden ele dolaştığını ve bunun iki albümün şarkılarından derlendiğini söylemeliyim. gerek nasıl ne zaman gerekte nereden nereye bu ülkenin müziğine değer vermediğinin bu ülkede adam akıllı bir müzik hafızasının olmadığının kanıtıdır! çünkü iki güzellikten de şuanki nesil bihaberdir maalesef. hardal, kendisinden bihaber olunamayacak kadar kalite bir gruptur! iki plak için şuan 800 tl rahatlıkla gözden çıkarılabilir. çünkü bulmak hayli zor.
    türk rockının yakın dönemi hakkında bilgi sahibi arkadaşların hardal'ı bir yerlerden bulup dinlemelerini salık veririm. hardal bu ülkenin başına gelmiş en büyük güzelliklerdendir kuşkusuz. tarihin tozlu raflarında kalsalar dahi.