hesabın var mı? giriş yap

  • italyanca quarantina kelimesinden gelmektedir. daha eski ahit 'ten itibaren bazı hastalıklara karşı tedbirler alınması öngörülmüştür. bu tedbirler arasında yedi gün kapalı bir yerde tutmak da bulunmaktadır. tarihin değişik duraklarında gerçekten bazı salgın hastalıklara karşı şehirleri silahlı muhafızlar korumuş, girişler çıkışlar kontrol altına alınmıştır. vebanın avrupa'yı kasıp kavurduğu günlerde bir çok şey denenmiş ama başarılı olunamamıştı. venedik'te 1349 yılında ilk defa gemilerin kırk gün bekletilmesi nedeniyle bu uygulama ismini almıştır. ilk defa 1423'te yine venedik'te karantina istasyonu (lazaretto) kurulmuştur. bu venedik'te benimsenen uygulama sonra diğer yerlere de yayılmıştı...
    ayrıca (bkz: karantina hastalıkları), eski şarkılar için (bkz: levililer 13uncu bap)

  • - dur bakalım bir de şöyle bir atak deneyelim bakalım gol oluyor mu... şöyle vursam... aa evet oluyormuş.

  • russell paradoksu küme teorisine karşı öne sürülmüştür. bunun sonucunda küme teorisinin aksiyomları zermalo tarafından değiştirilerek zfc'nin oluşması sağlanmıştır.

    şu unutulmamalı ki, matematik aksiyomlar yani ön kabuller üzerinden mantık kuralları ile yürüyen bir disiplindir. ancak ön kabullerin doğruluğu ancak ve ancak teoremlerin işlememesiyle anlaşılabilmektedir.

    russell paradoksu da buna en güzel örneklerden bir tanesidir.

    küme, herhangi elemanların bir araya gelmesi ile oluşan yapı olarak tanımlandığında;
    kendi kendinin elemanı olmayan kümeler kümesi (r diyelim), kendisini içermiyorsa; r kendisinin bir elemanı değildir. böylece r'nin içerisine girmesi gerekir. ancak bu durumda da kendi kendisinin elemanı olmuş olur. tanım gereği ise r kendi kendisinin elemanı olmayan kümeler kümesiydi.

    bu daha kolay anlaşılsın diye başta berberli olmak üzere çeşitli versiyonları türetilmiştir. sonuç göstermiştir ki, küme teorisi mevcut aksiyomları ile yeterli değildi.

    bunun sonucunda küme kuramı geliştirilerek, en nihayetinde zermalo-fraenkel küme teorisi halini almıştır.

  • tarih bilgisi, belge diye sunduğu fotoğraftaki hayatını kaybeden anzak askerlerini şehit türk askeri sanacak kadar olan birinin hezeyanı. aynı kişi, anzak koyu ismine karşılık avustralya hükümetinin benzer bir kararla canberra yakınlarındaki bir sahile gelibolu ismini verdiğini de bilmez. savaşın kazanılmasında kilit rol oynayan komutanın savaştan sonra ölenleri düşman değil kendi evladı gibi gören zihniyetini de sevmez ama ona da iki çift laf söylemeyi arkası yemez. çünkü bunlar ne insanlıktan, ne centilmenlikten ne de hatalardan ders çıkarmaktan nasibini almışlardır. bunlar için ölen yalnızca müslüman, kutsal olan sadece kendi adamı, toprağıdır* . saygıdan, güzellikten mahrumdurlar. ee vermeyince mabud neylesin mahmut.

  • geçenlerde bu durumun benzeri benim de başıma geldi. iş çıkışı eve dönerken bizim mahallenin iki gencini yolda el ele gördüm. hatta sokak ortasında öpüşüyorlardı. hiddetlendim! gittim uyardım; "hılmi, dursun naapıyosunuz olm siz?"

  • ''yerden bir sonbahar yaprağını kaldırmak, büyük bir gücün işareti değildir; güneşi ve ayı görmek de keskin bir görüş kabiliyetinin alameti olmadığı gibi gök gürültüsünü duymak da kulak hassasiyetine işaret etmez. eskilerin zeki savaşçı olarak adlandırdığı kişi, sadece savaşı kazanan değil, onu kolayca kazanabilen kişidir. dolayısıyla onun kazandığı zafer kendisine ne bilgelik şöhreti ne de cesaret madalyası getirir.'' diyen savaş sanatçısı, bilge adam.

  • günlerden duruşma,
    sen yoksun,
    ben,
    çoktandır beynime hapsettiğim yüreğimle,
    sessiz kalma hakkımı kullanıyorum.
    aşkın, adın, varlığın
    her fırsatta yüreğimi yeniden sorguluyor
    katip hala adını adımla yazıyor
    salon tıkbasa bomboş
    şahit vedat,
    okuldan kalma ezber yeteneği ile
    ifadesini güzel sunuyor.
    beni ilk oturumda haklı çıkartan adalet
    riya ile flört etmekte
    o yüzden o da yok mahkemede
    hakim “karar” diyor.....

    ve katip,
    adını adımla yazmıyor artık!