hesabın var mı? giriş yap

  • an itibariyle l2 yörüngesine olan yolculuğunun %28'ini tamamlamıştır. bugün saat 16.00 gibi 6 gün sürecek güneş kalkanının açılması aşamasına geçecektir.

    zaman makinesi olarak anılmasına gelirsek:

    her şey ışığın hareketi ile alakalıdır. uzaya baktığınızda aslında gördüğünüz objenin (ışık kaynağının) geçmişini görürsünüz. ışık saniyede 300.000 km hareket eder. örneğin ay'a baktığımızda ayın 1.3 saniye önceki görüntüsünü görürüz. bunun sebebi ay'ın dünya'dan 390.000 km uzakta olmasıdır.

    neptün söz konusu olduğunda gördüğümüz görüntü dört saat önceki görüntüsüdür çünkü neptün dünya'ya 4 ışık saati uzaktadır. (yani ışığın 4 saatte kat edeceği mesafe kadar)

    peki james webb uzay teleskobu bu kadar geçmişi görebilirken doğrudan gözlerimizle ya da uzaydaki bir diğer teleskop ile (örneğin hubble) neden göremiyoruz derseniz onun da yanıtı basittir.

    görsel
    öncelikle ışığın hangi formlarda seyahat edebildiğine bakmamız gerekir. ışık; ultraviyole, x ışınları, kızılötesi ve görünebilir ışık olarak seyahat edebilir. hubble teleskobu sahip olduğu teknoloji ile ancak görünebilir ışık formunda olanları inceleyebilmektedir. bu da bizlere kısıtlı bir görüş imkanı sağlar.

    görülebilir ışık, uzaydaki objeler (en çok da gaz bulutları) görünürlüğünü engelleyebildiği için kısıtlı gözetleme imkanı sunmaktadır.

    benzer sorun dünyadan kullanılacak x-ray ve kızılötesi dahil görüntüleme teknikleri için de mevcuttur. bunun sebebi ise güneşten gelen ışığın çok uzaktan gelen diğer ışık kaynaklarını engellemesidir.

    l2 yörüngesi
    james webb uzay teleskobu hem dünyadan 1.5 milyon kilometre uzaktaki l2 yörüngesinde bulunması (l2 yörüngesi hem güneşi hem de dünyayı arkasına alır) hem de kızılötesi görüntüleme imkanına sahip olması nedeni ile dünyadan veya hubble aracılığı ile gözlemleyemeyeceğimiz geçmişi görebilecektir. gaz bulutları gibi engellerin arkalarını bu kızılötesi ışınları tespit edebildiği ayrıca güneşin etkisinden korunduğu için görebilecektir.

    spitzer uzay teleskobu da kızılötesi görüntüleme imkanına sahipti ancak yörüngesi dünyadan sadece 568 km uzaktaydı. 2003 yılında başladığı görevi haziran 2020'de sonlandırıldı. son 11 yılını soğutma için kullanılan sıvı helyumun tükenmesi nedeni ile "sıcak görev" adı altında ve çoğu ekipmanı çalışmadan tamamlamıştır. zaten ilk etapta belirlenen görev süresi 2.5 yıldır.

    spitzer'den gelen görüntü ile james webb uzay teleskobundan gelecek görüntünün simülasyonunun karşılaştırılması: görsel

    yine bu ay nasa, spacex aracılığı ile uzaya ixpe adlı x-ray görüntüleme aracını göndermiştir. bu araç x-ray ışınları aracılığı ile karadelikleri, kuasarları ve süpernovaları inceleyecektir..

    özetle uzay (aslında ışık) başlı başına bir zaman makinesi gibi işler. bugün, bizden 60 milyon ışık yolu uzaktaki başak kümesi (virgo cluster)'nden dünyaya bakmamızı sağlayacak bir teleskop aracılığı ile baktığımızda dinozor çağının sonlarını (60 milyon yıl öncesi) görebiliriz.

    olay tamamen ışığın yolculuğu ile alakalı. ışık kaynağından ne kadar uzağa giderseniz o kaynağın o kadar geçmişini görebilirsiniz. james webb uzay teleskobu zaman makinesi değildir daha uzaktaki ışık kaynaklarını yakalayabildiği için geçmiş zamanı görmemizi sağlar.

    edit: ne güzel entry oldu arkadaş. bayılıyorum böyle entry'ler girmeye. keşke ülke gündemi bu kadar yormasa bizleri de siyaset ve ekonomi başlıkları yerine akşama kadar bu tip başlıklara yazıp dursak. coğrafya kaderdir...

  • böyle saf, sürekli gülen çocuklar olur ya, münevver öyleydi işte. suratından gülücük eksik olmazdı.

    tanıyan tanımayan herkes melek diyor ya hani, gerçekten melek gibiydi. bir tövbe tövbeee demesi vardı, sırf onu söyletmek için sınıfta saçma saçma şeyler söylerdim. he bir de sürekli saçlarıyla oynardı, bir parmağı sürekli saçlarının uçlarındaydı. elleri de minicikti. sonra hadi fal bakalım diye tuttururdu, meraklı melahat derler ya münü'ye uygun bir lakaptı bence. konuşmaya başlayınca yanaklarını sıkası gelirdi insanın. böyle bıcır bıcır... bir gün sınıfa elimde browni falan girdim sırada oturuyordu, pislik yapayım dedim. gittim yanına bak münü şimdi ne yapcam dedim, baktı, browniden koca bir parça ısırdım çiğnedim, o da meraklı gözlerle bakıyor, sonra açtım ağzımı ööö diye, bir ıyy diyerek kaçışı vardı kopmuştuk sınıftakilerle.
    o kadar iyi niyetliydi ki, herkesi kendi gibi sanardı. kuşummm kuşumm diye ortalıklarda gezinirdi. parça parça bunları hatırlayıp, onu düşününce bir gülümseme yerleşiyor suratıma. unutmuyor insan sesini, gülüşünü. keşke diyoruz ama...

    okuldaki son günü de dün gibi düşününce.

    doğum günü için yer ayarlamaya gideceklerdi onunla birlikte. yine o parlak sarı ugg'larını giymişti. çok dalga geçerdim o ayakkabısıyla da. o gün geldi kuşum dedi sence pantolonumu ugg'ların içine sokayım mı yoksa üstünde mi kalsın. bende dalga geçtim yine kızım o ne ayakkabı ya çıkar bence komple diye. ya söyle hadi dedi. söyledim. meğer son kez dalga geçmişim münü'yle. hayatında ilk kez, sevgilisi dediği adamla doğum günü için yer ayarlamaya gidecekti. içi içine sığmıyordu, mutluydu, nişantaşında olacak, bir yer var diyip duruyordu. sürekli sırıtıyordu. sonra ders bitti. okuldan çıktık. o çıkışta bekliyordu, taksi geldi, binip gitti...

    insanın aklının alamayacağı şeyler vardır ya hani, bu da onlar biri. böyle bir insana, böyle bir kader mi diyim ne diyeyim bilemiyorum... ama bildiğim tek bir şey var, onu tanıyan biri kesinlikle onu unutmayacak. hep gülücükleriyle hatırlayacak.

  • kesinlikle içinde bulunduğum ikilemdir.

    okuduğum bölümden ötürü akademik altyapıyla yetiştirilmiş olmama rağmen içimde bu tarz bir isteğin tek bir emaresine bile rastlamadım yıllardır.
    eskiden beri içimde resmen esnaf bir dayı var ve sürekli olarak durup durup ''hadi'' diye sesleniyor. üstelik etrafımda ve ailemde tek bir esnaf bile yokken sadece bende böyle bir aşk olması da genetiğin mucizesi.
    büfe olur, efendime söyliyim tekel bayisi olur, restoran olur, hep sürekli bir alayım satayım, ticaret yapayım, dükkan işleteyim hevesindeyim.
    bi laboratuara kapandığını düşün, makalelere gömüldüğünü falan, bi de işlek caddede büfe falan işlettiğini. oha lan büfe süper olm.
    ama sermaye şart.

  • hep diyorum ver parasını tut müşahit, yoksa eğer yeterli yapılanman, bilmem kaç milyar lira seçim yardımı alıyorsun 80% oy aldığın beşiktaş kadikoye fln iki bayrak az as, git sandığa parasıyla adam yerleştir.

  • kıbrıs - erenköy

    bu küçük gibi görünen şirin kıbrıs kasabasında 5 köyden oluşmakta idi ve çok sayıda nüfus yaşamıyordu. 6 ağustos 1964 tarihinde yunan albay grivas komutasında rum ve yunan birlikleri buraya bir operasyon başlattılar. zaten kanlı noelden sonra durumun hiç de tekin olmadığının farkındaydı herkes. operasyon öncesinde öğrencilerde kendi aralarında ufak ufak gruplaşmalarda görülüyordu.

    yunanlıların kasabaya girmeye çalıştığının haberi alınınca kadın erkek yüzlerce üniversite öğrencisi örgütlenip deniz yoluyla kıbrıs'a geçtiler. düşman birliği zırhlı ve topçu birlikleriyle geliyordu ve türklerde pompalı tüfekler ve birkaç havan topu bulunmaktaydı hepsi de kaçak yollarla güç bela bulup toprağa gömdükleri silahlardı.

    8 ağustos tarihinde oldukça çetin bir direnişle karşılaştı yunanlılar ve türkiye uyarı uçuşu yaptı bölgede göz dağı vermek için buna rağmen yunanlılar yüklenmeye devam ettiler ve tmt'ye destek veren kendilerinden çok daha az öğrenciler sayesinde püskürtüldü yunanlılar. şanlı bir direniş göstermişlerdi sayıca ve teknikçe düşük imkanlardaki kahramanlar.

    diğer yandan o gün 8 ağustos 1964 tarihinde erenköy üzerinde uyarı uçuşu yapan bir uçağımız düşürülmüştü ve bir pilotumuz son anda paraşütle atlayabilmişti. rum tarafına iniş yapabilmişti ve rumlar tarafından yakalanmıştı. ısrarlı taleplerimize rağmen ancak dört gün sonra teslim edildi türk tarafına işkence edilerek öldürülmüş bir şekilde. ilk kıbrıs şehidimizdi cengiz topel kıbrıs için, erenköy için hayatını kaybeden. o küçük gibi görünen ufak kara parçası vatan için o kadar kıymetlidir işte.

    erenköy ve erenköy direnişi ada da ulusal bilincin uyanmasında manevi bir katkı sağlamanın yanında rum saldırılarına karşı direnmenin kıbrıs tarihinin bugün olduğu gibi şekillenmesinde belirleyici olmuştur. diğer taraftan üniversite öğrencileri sayesinde kıbrıs gençiliğinin kıbrıs türk devletinin ve türk milli bilincinin kurucu işlev üstlenmesine vesile olmuştur. ayrıca türkiye cumhuriyeti devletinin de garantörlükten kaynaklanan haklarını ilk defa uyarı uçuşu ile olsa da göstermesi ve ilk şehidini vermesi bakımından kıbrıs milli mücadelesindeki önemi bir kat daha arttırmaktadır.

    rauf denktaş: "erenköy direnişi kıbrıs türk halkının milli mücadelesindeki yeri çanakkale savaşının türk halkının milli mücadelesindeki yeri ile denktir. erenköy milli bir ruhun şahlanışıdır. erenköy, mücadeleden önce silahsız halkın bu eksikliğini kendi kararlılığı ve cesareti ile tamamlamasıdır. erenköy türkiye’ye olan güvendir. erenköy kadınların anadolu’da olduğu gibi erkeklerin yanından ayrılmamasıdır"

    güncelleme: youtube

  • uzman oldukları tek konu ek ders,haftasonu sınav gözetmenliği olan tipik yurdum öğretmeni.ama bana iki oturum çıktı ona niyeee dörtttt.

  • asgari ücret çin'in altına düşmüşken fabrika bile açmıyor kimse. şüphesiz ki burada akp'ye oy verenler için nice dersler vardır.