hesabın var mı? giriş yap

  • ümit özdağ twitter'dan erdoğan a türk milletine yakışır bir şekilde cevap vermiştir

    "sayın erdoğan, türkiye babanın çiftliği değil. vatanımızı paylaşmayacağız. paramızı paylaşmayacağız. ülkemizi daha fazla soydurmayacağız. gelecek seçimler bir referandum olacak. tek soru, erdoğan ve sığınmacılar gitsin mi? zafer partisi hem sizi hem sığınmacıları yollayacak."

    twit

  • bu görüntüler olaydan öncedir sonradır bilemem. ama bu kadın nedense bana hiçbir zaman samimi gelmedi. he ahmet kural da en az onun kadar samimiyetsiz, o ayrı.
    bu sebeple ilişkilerinden haberdar olunca tencere kapak diye düşünmüştüm. sonra böyle bir olayla günlerce gündemi meşgul ettiler.
    şimdi sıla’nın darp raporu almak için kendi kendine zarar vermesi ile alakalı görüntüler görsem hiç şaşırmam. aynı şekilde ahmet kural’ın sıla’yı darp ettiği görüntüleri görsem “vay anasını, bak yapmış demek ki adam” da demem.
    kocaman bir ülkenin gündemini böyle insanların şekillendirdiğini görmek üzüyor sadece. ne diyeyim, yazık vallahi hepimize.

  • 9 yıl önce, stajyer öğrenci olarak çalıstığım hukuk bürosunda patron -aynı zamanda amcam- oğlunun telefon faturasını yatırmamı ister. fatura bedeli iki aylık kyk kredim tutarında. bürodan ücret almıyorum, karın tokluğuna çalıştırılmak için biçilmiş kaftanım çünkü yemek de yemiyorum büroda. dışarıda deli gibi yağmur yağıyor ve ben yaklaşık 30 dklık yürüyüş mesafesine bir saat içinde gidip, faturayı yatırıp geliyorum. patron sinirli, çünkü ona göre geç kaldım. ben sıçan gibiyim, çünkü donuma karar ıslanarak yürümüşüm. devamı;
    patron:neden geç kaldın?
    ben:yürüyerek gittim.
    patron:kızım sende hiç kafa yok mu otobüse binseydin.
    ben: o tarafa buradan otobüs yok.
    patron: neden taksiye binmedin?
    ben:..

    -neden taksiye binmedin?

    çünkü param yoktu, çünkü parası olmayan insanların aklına bile gelmez taksiye binmek. çünkü oğlunun yani kuzenimin telefon faturasını yatırmak için,hukuk fakültesi okuduğum için belki bir şeyler öğrenirim, belki işe yararım diye çalıştığım bürondan bana beş kuruş bile vermiyorsun. çünkü babam yani kardeşin işsiz. bana harçlık veremiyor. ama ben ne iş olsa yapayım, gerekirse yağmurda it gibi ıslanıp fatura ödeyeyim, belki elime üç beş bir şey geçer diye yanına geldim ve sen bana "neden taksiye binmedin?" diyorsun.

    bu ancak tek sıfatı zengin olan bir insanın kurabileceği bir cümle işte benim için. yağmurda ıslanan birine neden taksiye binmediğini sormayın.

    durum guncellemesi: artik taksiye binebiliyorum, kimseye neden taksiye binmedigini sormuyorum yine de. bir de bana neden taksiye binmedigimi soran herkesi affettim, amcami bile.

  • faruk bildirici "gazeteci reklam almamalı" dediğinde çıldırması bu yüzden zaten. geçen gün martı ceo'su sponsorlu olarak katıldı mesela, kaldırım işgali hakkında üzerine gidemedi. adam soruyu duymazdan geldi cüneyt'ten tık yok. hiçbir şey soramaz çünkü adamdan çuvalla para alıyorsun, nasıl sorabilirsin ki? gazetecilik değil reklamcılık yapmış oluyorsun.

    reklam alırsan gazeteci değil reklam verenin esiri olursun. boynunu büker programa katıldığınız için teşekkür ederim diyebilirsin sadece.