hesabın var mı? giriş yap

  • 20.000 tl lik oyun bilgisayarım var rtx 2080

    piyasadaki bütün popüler oyunlara sahibim

    0 zevk alıyorum hiçbir oyunu oynayasım gelmiyor

    sanırım bizden geçmiş yaş 32 malak gibi yatıyorum şu an daha zevkli

  • iki parçacığın etkileşimi aralarında değiş tokuş yaptığı parçacıklarla olur. mesela elektromanyetik kuvvetin etkisindeki parçacıklar birbirleriyle foton alış verişi yaparlar. durgun, yüklü parçacık; elektrik alanı oluşturur, eğer hızlandırırsanız manyetik alan oluşturur, eğer daha fazla ivmelendirirseniz foton yayar.

    aslında buradaki olay alan kavramıdır.

    newton, kütle çekim denklemlerini yazdıktan sonra insanlar haliyle bu kuvvetleri görmek istedi. örneğin bir taşı kaldırıp atarsam bunu kolumdan kuvvet uygulayarak yaparım. haliyle iki gezegen kütle çekimini hangi etki ile yapmaktaydı? meleklerin gezegenleri ittirmesinden ne farkı vardı? newton bu soru karşısında denklemlerini biliyorum; ama bunun nasıl gerçekleştiğini bilemiyorum demiştir.

    einstein, gelişen elektromanyetik teorileri sonucunda alan kavramanı kütleye uyguladı ve kütlenin uzay zamanı büktüğünü denklemleriyle gösterdi. fizikte o zaman alan kavramı önem kazandı.

    dirac'ın, elektronlar için (daha doğru ifade ile spin 1/2 parçacıklar için) yazdığı göreli kuantum denkleminin sonucunda evrende anti parçacıkların var olduğu anlaşıldı.

    yukowa, evrende başka parçacıklar varsa eğer ve atom çekirdeği içerisinde (sonlu nükleer yapı) proton ve nötronları (ikisine nükleon denir) bir arada tutan nükleer kuvveti mezon denilen parçacıkların alanı ile açıklayabiliriz diye bir düşünce ortaya attı.

    tarih boyunca (1935 yılından günümüze kadar hala devam etmekte) bu mezonların ne olduğunu insanlar anlamaya çalışıyor.

    kabaca atom çekirdeği içinde nükleonlarım değiş tokuş yaparak bir arada bulunmasını sağlayan parçacıklardır. nükleer fizikte bir kol bu mezon alanlarına bakarak atom çekirdeğini anlamya çalışır.

    gezegenlerin kütle çekim kuvveti (grativasyon kuvveti) gravitasyon parçacıkları ile oluşmakta. uzayda iki kütleli parçacık birbirleriyle gravitasyon denilen parçaklarla etkileşmektedir. yakın zamanda bu gravitasyon dalgaları gözlemlendi (kabaca elektromanyetik dalgaları şekil olarak değil mantık olarak benzemektedir). yakın zamanda gravitasyon parçacığı da elbet gözlenecektir. denklemler sayesinde bugün insanlar hangi özelliklere sahip bir parçacık olduğunu bilmektedir.

  • 3 yılda bir maç izleyen ve son 20 dakikadır ütü yaparken yan gözle maça bakan eşim tarafından aşağıdaki tespitlerle şenlendirilmiş maçtır:

    - (izlanda defansı hakkında) adamların hepsinde 2.05 boy var, neden bizimkiler sürekli yüksek top gönderiyor?

    - (ozan tufan hakkında) ala ala bunu mu aldılar oyuna? adam futbolcudan başka her şeye benziyor.

    - (lucescu hakkında) milli takımda madem yabancı oyuncu oynayamıyor, teknik direktör nasıl yabancı oluyor? saçma değil mi? git romanya'dan 70 yaşında adam getir türkiye'de kimse yokmuş gibi.

    - (yılmaz vural hakkında) bu yorum yapan adamı kıraathaneden mi getirmişler? kıs allah aşkına, sinirim bozuldu mıy mıy. dişe dokunur bişey anlattığı da yok. koş arda. durma emre...
    - (eskişehir seyircisi hakkında) kıyamam. hala nasıl da bando mızıka tezahürat yapıyor adamlar. ışık varmış gibi, yazık.

    - (skor hakkında) sen karıştır spora torpili, siyaseti. sonra ye 3 tane otur yerine. sana az bile. hadi anam.

    3 yılda bir diyorum.
    ütü yaparken diyorum.
    daha ne diyim?

  • özge özpirinçci.

    de bağlacını yanlış yazmıştı, uyardım kibar bir dille. engelledi bi de dalga geçti “bi de bunlar var twitter’ın tdkcıları” minvalinde. o gün bugündür sevmem, basit biri olduğunu düşünürüm hep. aslında bence iyi insan, eğilip bükülenlerden değil en azından; ama basit işte birazcık. hala denk geldikçe dikkat ederim mecralarda aynı tas aynı hamam.

    edit: soy ismi özpirinçci imiş onu düzelttim. daha isimde “sert ünsüzlerin benzeşmesi” kuralı ihlal edilmiş, salaklık bende ki bağlaçlara takılıyorum.

    edit 2: beni haksız çıkarmadığın için teşekkürler ösgecim

  • - yazarım sana…

    + yazma! o zaman bekliyor insan. ee buraya çok az insan geliyor, çok insan gidiyor. kalan da bekliyor, ama bazen çok uzun bekliyor. yani hani mesela zannediyorsun ki; bir yoldan birisi gelecek, boş uzun bir yol… devamlı ona bakıyorsun. sonra kimse gelmiyor. yazma boşver…

    (bkz: vizontele tuuba)

  • kendini çok takdir eden, seven bir insan değilimdir ben. ama bir kadın olarak, bugün, benim kendimi en güçlü hissettiğim gün.

    duvara çiviyi de ben çakıyorum bu evde, kızımın bisiklet zincirini de ben tamir ediyorum. korktuğunda arkama saklanıyor çocuğum. kötü rüyalar gördüğünde "anne öldürürsün canavarları değil mi?" diye bana soruyor. aile resminde evin reisi diye ortaya çizdiği de benim, sene sonu gösterilerinde, piyano resitallerinde, özel günlerinde çift kişilik koltukları dolduran da... iki kişilik seveniyim onun. saçının tek bir telini korumak için dünyayı ters düz edeniyim..

    "anasının kaderi kızına" derler.. çok yakar canımı bu söz.. ama doğru mu sanki? babalar gününde, kendi babasızlığıma yandığım gibi, biraz da kızımınkine yanıyorum ben şimdi..

    çocuğunu deliler gibi sevip gözünden sakınan, onu korktuğu o canavarlardan, kötülüklerden, dünyanın pisliğinden korumayı nefes alışı gibi doğal sayan, her ihtiyaç duyduğunda yanında olan, evladına "babam hep benim yanımda, sağımda, solumda, arkamda"
    dedirtebilen baba gibi babaların günü zaten kutlu olsun ama...

    bir de benim gibi hem annelik hem babalık yapan; çoğu zaman kendini yetersiz, yorgun, bitkin hisseden, çocuğundaki baba eksikliğini kendi benliğinden koparttığı parçalarla tamamlamaya çalışan tüm kadınların da babalar günü kutlu olsun...

  • türkiye’de “karın deşen jack” olarak bilinen, seri katil, ingiltere’den bi efsane. ortalıkta, çok zengin bi aileden geldiğine dair bazı söylentiler dolaşan jack’in aynı zamanda doktor olduğu sanılmakta ki şu sebeple; kurbanlarının hepsi kadın olan jack, kestiği organları o kadar bilerek, estetik ve diğer organlara zarar vermeden, iz bırakmadan kesmiştir ki, bunun için bayağı bilgili olmak gereklidir.

    sonraları jack the ripper’dan etkilenen bi dolu katil türemiş, savunmalarında “o benim içimdeydi, ruhu bendeydi, yar dedi yardım karıyı” gibi cümleler uydurmuşlardır.