hesabın var mı? giriş yap

  • insanların makyajlı-makyajsız hallerine şaşıran insanların ekseriyetle kız arkadaşı olmamış erkekler ve ne kadar makyaj yapsa da güzelleşemeyen kadınlar olduğunu sanıyorum.

    ünlü veya değil insanlar böyledir. bir insanı ilk görüşmelerinizde makyajlı gördüyseniz ilk makyajsız gördüğünüzde size çirkin gelir. eğer ilk görüşmelerinizde makyajsız gördüyseniz, ilk makyaj yapışında "vay be güzel kızmış" etkisi yaratır. makyajın gücü*

  • bu ülkenin insanının keyif aldığı her şeyi mahvetmeyi kendine görev edinmiş tiplerin, son şahaseridir..

    yurt dışına son 4 senede giden oyuncu sayısı, 50 senedir gidenden fazla. neden? çünkü türkiye'de kalsa 4 katı maaş alamayacağını biliyorlar artık. üstüne de yeteneksiz türkler yerine, çok daha uygun fiyata çok daha iyi oyuncular izliyoruz. haliyle de anadolu takımları bu sayede aşırı güçlendi. sonuç? lig, hiç olmadığı kadar çekişmeli geçiyor son yıllarda..

    peki, ne yapmak lazım? hemen bunun önüne geçmek lazım. zira allah muhafaza memlekete faydalı bir işiniz dokunur..

    allah'ınızdan bulun, allah belanızı versin falan derdim ama artık ona da inancım kalmadı. biliyorum ki hiçbir şey olmayacak, yaptıklarınızın tamamı yanınıza kalacak.. yine de insan demeden edemiyor..

    çok basit bir örnek verelim mesela bu durumun neye yol açacağına dair; normal şartlarda beşiktaş, genç kalecisi ersin ve genç sol beki rıdvan'ı satmayı planlıyordu. peki, şimdi ne olacak? bu sene en az 3, 3 sene sonra ise en az 5 türk'ün her maç ilk 11'de olması lazımken, hangi yönetici bu riske girip bu adamları satabilir?

    hadi onu da geçtim. siz 20 yaşında bir genç olsanız, doğup büyüdüğünüz yerde 5 lira alırken, hiç bilmediğiniz bir yerde 2 lira verildiğinde gider misiniz? hadi diyelim siz gidersiniz, peki siz totalin yüzde kaçına denk geliyorsunuz?

    sözün özü; yıllar yılı kulüplerin iliğini sömüren utanmaz tiplere yine gün doğdu. zira mecburiyetten dolayı her takım en az 10 tane türk futbolcuya ederinin 4 katı para verecek ve o oyuncuların bir çoğu da bundan dolayı bir daha kendini geliştirmek için en ufak bir çaba sarf etmeyecektir..

    tekrar söylüyorum, allah belanızı versin..

    yaklaşık 25 dakika önceye kadar, salih uçan'a beşiktaş'ın teklifi yıllık 7 milyon tl deniyordu son 15 gündür. siz salih uçan olsanız, gidip 7 milyona imza atar mısınız şu saatten sonra? ağanın eli tutulmaz deyip kırdır 3 büyükleri birbirine, sonrası allah kerim. 15 olur 20 olur, allah bin bereket versin..

    ya da sözleşmesi yenilenmeyecek ve futbolu bırakacak denilen genç yetenek gökhan gönül olduğunuzu varsayın bir an için. 3 senelik kontrat istersiniz bu saatten sonra..

    buradan gerek şu anki yayıncıya gerekse de yeni ihaleye girmeyi düşünen diğer yayıncılara sesleniyorum. bu karar geri alınmazsa, bu ligi izlemek için 1 lira bile vermem bu saatten sonra. bunu bilin, ona göre fiyat verin bu lig için! benimle aynı fikirde olduğunu bildiğimiz milyonlar olduğunu da unutmayın!

    iyi yabancıların olduğu maçları izlemeye son 4-5 senedir alışmışken, neden gideyim de zaten 30 sene boyunca bize kan kusturan utanmaz ve vurdumduymaz oyuncuların at koşturacağı bir lige para vereyim? hadi eskiden güzelini bilmiyorduk, el mecbur katlanıyorduk. ama artık öyle değil. bu ülkenin futbolseverleri artık iyi maçları izlemeye alıştı. 5 senelik kontratları alıp sonra da mangalcı göbeğiyle maça çıkan ahlaksızlıkları bu saatten sonra kimseye izletemezsiniz!

    bir kez daha söylemeden bitirmek istemedim; allah belanızı versin!

  • amerika birleşik devletleri'nin massachusetts eyaletinde, işçi çocuklarının çoğunlukta olduğu springfield ymca koleji'nde görev yapan 30 yaşındaki kanadalı beden öğretmeni dr. james naismith; kışın iyiden iyiye bastırması yüzünden öğrencilerin okulun kapalı spor salonunda oynayabilecekleri bir oyun icat ettiğinde takvimler 21 aralık 1891'i gösteriyordu.

    naismith, yemekhaneden aldığı iki büyük şeftali sepetini salonun 3.05 metre (10 feet) yüksekliğindeki balkon demirlerine karşılıklı astırmış ve yüksekteki bu iki "kaleye gol" atmayı amaçlayan oyunun adını "basket ball" yani "sepet topu" koymuştu. bu yeni oyun 2 yıl içinde önce ymca okullarına, oradan da tüm abd'ye yayılarak çok sevilen bir spor haline geldi.

    19. yüzyılın son yıllarında basketbolun yaygınlaşmasıyla birlikte profesyonel takımlar ortaya çıkmaya başladı. bu yeni spordan para kazanan ilk takım ise trenton nationals'tı. 7 kasım 1896'da brooklyn ymca takımını 16-1 yenmiş ve adam başı 5 doları cebe indirmişlerdi.

    abd'de 1900-1945 arasında 20 farklı irili ufaklı basketbol ligi kurulsa da 1. dünya savaşı, büyük buhran ve arkasından 2. dünya savası gibi felaketler yüzünden birçoğu uzun ömürlü olmamıştı. bu zorlu dönemde ayakta kalabilen ve ulusal anlamda ses getiren iki lig oldu: 1925'te oluşan american basketball league (abl) ve 1935'te general electric, firestone, goodyear firmalarının önderliğinde midwest basketball conference (mbc) adıyla kurulan, 2 yıl sonra daha geniş kitlelere hitap etmek için national basketball league (ulusal basketbol ligi) adını alan nbl. ancak bu liglerdeki takımlar 1-2 bin kişilik ufak spor salonlarında, hatta bazen balo salonu, depo gibi mekanlarda mücadele etmek zorunda kalmış, dolayısıyla gelir üretmekte zorlanmışlardı.

    2. dünya savaşı'nın bitimiyle birlikte birlikte abd'de gündelik hayat yavaş yavaş normale dönerken halk da üzerindeki baskıdan kurtulmanın verdiği rahatlamayla eğlence sektörüne para harcamaya başlamıştı. girişimciler savaş zamanı biriktirdikleri paraları harcamaya hazır halk kitlelerinin vakit geçirmesini sağlayacak yeni organizasyonlar üretmek için harıl harıl çalışmaya başladılar.

    1936 kış olimpiyat oyunları'ndan sonra boston, new york, detroit, chicago gibi kentlerdeki salonların sahipleri, buz hokeyi takımları kurarak tesislerini dolu tutacak bir işe imza attılar. ancak salonların hiç iş yapmadığı günler de oluyordu ve bu boşluğu doldurup para üretecek bir girişime ihtiyaç vardı. işte bu düşünce doğrultusunda boston garden'ın sahibi walter brown ve yakın arkadaşı cleveland arena'nın patronu albert sutphin'in öncülüğünde nbl'ye rakip olacak bir basketbol ligi oluşturma fikri doğuyor.

    6 haziran 1946'da new york city'deki commodore oteli'nin toplantı salonunda, biri kanada'nın toronto şehrinden olmak üzere, her biri kendi buz hokeyi takımına sahip 11 salon patronu nba'in temelini oluşturacak basketbol association of america'yı (baa-amerika basketbol birliği) kurdu. baa'da yer alan 11 takım ise boston celtics, chicago stags, cleveland rebels, detroit falcons, new york knickerbockers, philadelphia warriors, pittsburgh ironmen, providence steamrollers, st. louis bombers, toronto huskies, washington capitols olmuştu.

  • dünyanın gelmiş geçmiş en efsane kitap serisinin (benim için en azından) baş kahramınıdır. harry potter serisinden başka , bir kitabı okurken bir daha asla aynı zevki alamayacağım aşikar. birinci kitapta luzumsuz görülen bir detayın , son kitaptaki o ince bağlanışları. rowling'in yarattığı , ince ince işlediği o sihirli dünya olsun, her şeyiyle mükemmeldi. keşke hafızamın harry kısmı silinse de tekrar okuyup , tekrar aynı heyecanı duyabilsem. :')

  • müziğini beğenmediği adamın hasta olmasına sevinecek ruh hastalarını ortaya çıkarmıştır.

    bir insanın içi ne kadar kötü olabilir?

  • iskoç fizikçi james clerk maxwell'in 1867 yılında, termodinamiğin ikinci yasasını ihlal edecek bir mekanizma(bkz: devridaim makinası) bulmak için yaptığı bir düşünce deneyinin kahramınıdır. termodinamiğin ikinci yasasına göre entropi hiçbir zaman azalmazken; aynı sıcaklıktaki iki cisim etkileşime sokulursa, arada ısı akışı oluşarak biri diğerini hiçbir zaman ısıtmaz.

    maxwell'in deneyinde, aralarındaki kapı hariç tamamen yalıtılmış a ve b odalarının içinde aynı sıcaklıkta aynı gazlar bulunmaktadır. odaların arasındaki kapının başına ise "cin" geçmiştir. bu cin iki taraftaki molekülleri de gözlemleyerek a'dan ortalamanın üzerinde bir hıza sahip bir molekülün geldiğini gözlemleyince kapıyı açarak onun b'ye geçmesini; ortalamanın altındaki bir hızdaki molekülün ise b'den a'ya geçişini sağlamaktadır. bu şekilde b'nin içindeki moleküllerin ortalama hızları artarken, a'dakilerin azalmaktadır. ortalama hız da sıcaklık demek olduğundan termodinamiğin ikinci yazası açıkça ihlal edilmektedir.

    deneydeki muhtemel hatayı ilk defa 1929'da leó szilárd göstermiştir. bu açıklamaya göre cin'in moleküllerin ortalama hızlarını gözlemlerken, hız bilgilerini depolayıp, birbirleriyle karşılaştırırken ve kapıyı açıp kaparken ürettiği entropi, kaybolduğu iddia edilen entropiye en iyi ihtimalle eşittir.

    ayrıca, belirsizlik ilkesi'ne göre zaten moleküllerin kinetik enerjilerini ve hareket yönlerini değiştirmeden hızlarını tespit etmenin bir yolu yoktur.

    retrieved from "http://tr.wikipedia.org/wiki/maxwell'in_cini"

  • istanbul'da sene 2005 veya 2006. rahmet enişteyle notere gittik. evde yaşlı var, vekalet işlemleri için eve getireceğiz noteri. noter eniştenin kafasındaki kasketi görünce "bu ne böyle? gavur icadı şapka takmışsın" diye azarladı. sonrasında ise gavur icadı bilgisayarından çıkarttığı kağıtları ve gavur icadı tükenmez kalemini alıp, gavur icadı arabasına bindi. laf söylesen kelimeler kifayetsiz, siksen yetersiz.

  • babasını aramaktan yorulmuş, vazgeçmiş troll kehaneti.
    gerçek bir depremde yakınlarını, sevdiklerini kaybetmenin acısını hiç yaşamamış puştlar ve piçler ancak böyle trollük yaparlar.

  • bir elinde sopası, bir elinde "darbeye özgürlük" dövizi ve karnındaki bebeği bomba şeklinde resmedebilmiş bu yüzden aslında "skandal" kelimesinden çok daha fazlasını hak eden, ve fakat, gg nedeniyle hakkındaki hissiyatımı oto sansürle tabi tuttuğum, karikatür demeye bin şahit gerektiren, paçavra. mürekkep yerine salya ile çizilmiş olmalı.

    http://i1012.hizliresim.com/2010/12/9/1453.jpg