hesabın var mı? giriş yap

  • 14 temmuz 2013 tarihinde hüseyin çelik'in basın toplantısı sırasında devlet bahçeli için kullandığı cümle.
    insanların kişisel korku ve fobilerinin siyaset malzemesi haline geldiğinin göstergesidir.

  • başlıkta her entryde farklı şehirden bahsedilmesinden de anlaşılabileceği gibi memleketin geneli sığır.

  • babam, sabah işe gitmeden önce yapıyordu mercimek çorbasını. o gittikten sonra ben yavaştan hazırlanıyordum okula gitmek için. mavi önlüklü zamanlar...

    tencereden bir kaseye doldurup içine ekmek doğruyordum biraz. sonra elimde tepsiyle annemin yanına gidiyordum. yatağında hasta hâlde yatıyordu. " hadi anne bunu yiyorsun bak! hepsini... " diyordum ve kendime de koyuyordum biraz. sabahları çorba içmeyi o vakitlerden beri severim.

    hep besmele çekerek başlardı babam her işine, hâlâ öyle. " sen şifâ kat içine allah'ım " derdi gözleri dolardı annemin hâline. ben de öyle izlerdim ayağının dibinde ki çok iyi yemek yapıyorum artık ben de.

    öğrendim ki şifâ bazen gerçekten bir kaşık mercimek çorbasında dahi saklı olabilirdi.

    annem iyileşmişti artık. inanılmaz cömert bir kadındır. kapıya gelen dilencilere çorba, yemek vs. verirdi; yanında ekmek ve ayran. neredeyse her zaman yapardı bunu. ben de izlerdim.

    gönüllü refakatçilik diye bir şey vardır duydunuz mu?
    üç beş kez yapmışlığım vardır kimsesi olmayan amcaların yanında. hastaneler sürekli mercimek çorbası veriyor sanırım. " bunu içiyorsun, sonra ameliyat bile olmadan fırlayıp gidiyorsun burdan genco " derdim refakatçisi olduğum hastalara.
    " inşallah " derlerdi hafif bir tebessümle...

    ekim ayı yaklaştı artık ve soğudu istanbul.
    sabahları çorbacıya gidin ara sıra. sokakta yanından öylece geçtiğiniz evsizlere çorba ısmarlayın.
    güzel bir mercimek çorbası, pilav, salata, tavuk falan yapıp yoksul olduğunu bildiğiniz komşularınızı çağırın evinize yemeğe. yoksul değilse bile çağırın. verdikçe artar insanın malı mülkü.
    ayrıca belki de kalbimizin şifası, birinin bizim sayemizde boğazından geçecek bir kaşık mercimek çorbasında gizlidir.
    bunu düşünün.
    " hiç kimseyle işim olmaz " diyorsanız kendinize yapın. sıkın limonu için iki kase.

    rabb'im açlıkla sınamasın kimseyi.

  • herhalde dunya tarihinde cahilligin bu kadar ovuldugu bir donem olmamistir. o da 2000'lerin turkiye'sine denk geldi. bizdeki de sans.

  • - dur bakalım bir de şöyle bir atak deneyelim bakalım gol oluyor mu... şöyle vursam... aa evet oluyormuş.

  • hangisinin benzediğini anlamadığım polis memuru.
    .
    .
    .
    .
    .
    .
    .
    .
    .
    .
    .
    .
    ek: esas komik olanı, şenol güneş sağdan ikincisine daha çok benziyor. bak, sağdan ikincisi şenol güneş'e benziyor demiyorum, nüans var.

  • azimli olunca gerçekleşen olay.

    annemde yüksek çıktı. fark etmemiz de biraz ürkütücü bir şekilde oldu. 2 defa bayıldı. beyinle ilgili bir şey var sandık. hastane, doktor gezdik epey. çok şükür ki temiz çıktı ama bu sefer bizi bir düşüncedir aldı "neden oluyor bu?" diye. o ara kan testi yaptırayım bir de diyerek sağlık ocağına gitti ve kolesterol seviyesi oldukça yüksek çıktı.

    ilk etapta ilaç kullandı bir süre ama ona ek olarak çok şeyi değiştirdik. ayçiçek yağını tamamen çıkardık hayatımızdan ve zeytinyağı ile değiştirdik. ilk 1 ay falan çorba ve salatadan hiç vazgeçmedik. yürüyüş zaten sık yaptığımız bir şey. kırmızı etten mümkün olduğunca uzak duruyoruz. tavuk etinin yağsız kısımlarından yapıyoruz yemekleri. peynir, yoğurt ve sütün yağsız ya da yarım yağlısını yiyip içiyoruz. dışarıdan yeme işlerini bıraktık. hamur işi, kızartma, tatlı gibi şeylerden uzak duruyoruz. ben tatlıdan pek uzak duramıyorum gerçi ama anneme sık yedirmiyorum. çok nadir durumlarda bunların dışına çıkıyoruz. arada da omega 3 kapsüllerinden kullanıyor birkaç gün, sonra bırakıyor. kahvaltıda ceviz yiyoruz her gün. sayesine muhtemelen ben de daha sağlıklı olmuşumdur. zaten geçenlerde başka bir konu için kan testi yaptırdığımda tüm seviyelerim normal çıktı. annem de birkaç ay sonra ikinci kez gidip ölçtürdüğünde doktor "naptın sen? çok iyi düşmüş seviyesi." diye sormuş. zeytinyağı ve yürümeye mutlaka devam etmesini söylemiş.

    doktordan önceki durumunu hatırlıyorum: aşırı derecede hâlsiz, gözlerinin feri sönmüş, eli kolu kalkmıyor, bayılmalar da cabası... bu işi hâllettikten sonra kadına resmen can geldi. dışarıya çıkıp saatlerce yürüdükten sonra bile "fazla yorulmadım" diyordu. resmen başka bir insan oldu. ilacı keseli aylar oldu ama maşallah durumu iyi.

    beslenme işi çok önemli ama hareketsiz kalmamak da aynı derecede önemli. spor yapabiliyorsanız ihmal etmeyin. yapamıyorsanız sadece yürüyüş yapın en az iki günde bir. düşüyor bir şekilde ama kararlılık önemli.

    genetiksel olandan falan bahsetmişler yukarıda. o kadarını bilemiyorum. sadece kendi tecrübemizi anlatmak istedim bu durumda olanlar için. umudunuzu kesmeyin.

  • vokallerde ilk defa roger waters'ın ağırlıklı olduğu pink floyd albümüdür. dark side of the moon ve wish you were'den sonra the wall'dan önce çıktığından dolayı biraz onların gölgesinde kalmıştır. ama onlardan pek aşağı kalır yanı yoktur. gerek albümdeki müzik, gerekse sözler müthiştir. bu albümü waters pink floyd'un diğer elemanlarına göre daha çok benimsemiştir. pink floyd 1977'deki animals albümünün turnesinden sonra bir daha bu albümden herhangi bir parçayı canlı çalmamıştır. ama roger waters 1984'den beri solo olarak çıktığı her turnede bu albümden bir ya da iki parça çalmıştır. bunda tabii albümde bulunan 5 parçanın 4'ünün söz ve müziğinin roger waters tarafından hazırlanmasının ve vokallerin büyük bölümünün kendisi tarafından söylenmesinin de payı vardır elbette. david gilmour sadece dogs parçasının ilk yarısını söyler. zaten bu parçanın müziğini ya waters'la ortak ya da yanlız bestelemiştir. hangisi doğru tam olarak bilmiyorum. david gilmour'un soloları her zamanki gibi süperdir bu albümde de. ayrıca nick mason'un en sevdiği pink floyd albümüdür. ama kendisi roger waters'ın pink floyd'dan ayrılmasından sonra çıkılan 1987 ve 1994 turnelerinde, grubun bu albümden hiç parça çalmamasından dolayı 30 senedir sahnede herhangi bir animals parçasında davul çalamamıştır.