hesabın var mı? giriş yap

  • kampüsünde hiçbir binanın (tüm kampüsün merkezi ısıtmasından sorumlu sistemin bacası hariç) ağaçlardan yüksek olmadığı kampüstür. bauhaus mimarisiyle inşa edilmiş, işleve dayalı ve renkleri bu mimarinin (beyaz, gri) tarzındadır. yanında bulunan trabzon havalimanı'nın yarattığı gürültü kirliliğini, kampüsün kuzeyinde bulunan yeşil koridor belli düzeyde gidermektedir. yeşil kampüsün geneline hakimdir ve akşamları yürüyüş veya bisiklet sürmek için harika olanaklara sahiptir. şenlik meydanı ise yazın güzel (eskiden çok daha eğlenceli) etkinliklere imkan sunabilmektedir.

    (bkz: karadeniz teknik üniversitesi)

  • 16 yasinda veledin elinde bir pitbull. satin alip, daha huyunu, husunu bilmeden bir de mahallede gezmeye cikarmiş. şaka gibi bir ülkede yaşiyoruz gerçekten.

  • ilkokuldayken sirf geyik olsun diye cop kutusunun yanina seninle kalem ucu acmaya gelen arkadasin asla hayatindan cikartilmamasi gerektigi.

  • ateistlerin bu gaza gelisi, bu yeniden dogusumuz, ne yazik ki chainardin madimak olayinin failini bulmasiyla golgede kalmistir.

    evet, fail aziz nesin

    "korkup otelden cikamadigi icin, otel komple atese verildi. aziz nesin otelden çıksa idi, aziz nesin ölecekti, otel ateşe verilmeyecekti".

    yillarca hakaret ettigi muslumanlarin ne mal oldugunu bilmiyormus gibi, otele siginmasi tam bir sorumsuzluk ornegi. hangi delikanli linc kalabaligindan kacar?

    oteli atese verenlerin kendisine manevi tazminat davasi acmalari lazim. elleri mahkum yakacaklar oteli, agir tahrik var sonucta -hadi gelin durust olalim, hangimiz inancimiza hakaret sonucu agustos ayinda tatilci dolu otelleri, hic olmadi mesai sonu mecidiyekoy metrobuslerini atese vermedik ki?- ve onca masum insanin canli canli yanarken attigi cigliklar psikolojilerini etkiledi. hem katil, hem sadist aziz nesin! seni oldurmek icin illa bu kadar zahmete mi girmek lazim?

    bence chainard, benjamin netanyahunun hesabi. buraya yazmadigi zamanlar, "tek hedef bize fuze atan teroristler" diye gazzeyi dumduz ediyor kendisi. ah nerde eskinin binalara saklanmayan teroristleri, hic okul bombalamadigimiz zamanlar olmustu.

  • ehliyetlerine el konulmus ahahahahhaahh. barzo komünü hareketi. yerel halk danslariyla çiftleşme merasimi de yapsaydiniz amk. ınsallah o ehliyetleri geri vermezler.

    edit: debe icin tesekkurler.

  • - işletme sermayem artık kesinlikle yetmiyor.
    - ithal -mecburen ithal- hammadde/aramamül kullanıyor ve alamıyorum, alsam, vade ödemesini hesaplayamıyorum.
    - çoğu durumda artık param olsa da, ithal menşeili aramamül alamıyorum. tedarikçiler -önlerini göremedikleri için- hammadde satmıyor.
    - enerji, nakliye ve öngörülemeyen -ve zaten bulunamayan- girdi maliyetleri sebebiyle; a) artık yurtiçi piyasaya satış yapmak imkansız... b) ithal girdiye mecbur olduğum "fakat" döviz kurları sebebiyle satın alamadığım için üretim yapmam imkansız. yani, yüce ekonomistimizin düşündüğü gibi "döviz yükselirse ihracatçının rekabet şansı artar" şeklinde olmuyor işler. hammadde alamıyoruz! hammadde bu-la-mı-yo-ruz! üretemiyoruz!
    - önceden verilmiş ithal hammade/aramamül siparişlerinin vade ödemeleri geliyor sürekli. son 10 gündür, borçları vadelerinden önce ödeyip kapatmaya uğraşıyorum. çünkü, her gün borçlar tl bazında akla hayale sığmayacak şekilde artıyor, yetişmek mümkün değil!
    - kendi adıma, üretici enflasyonu %80+ seviyelerinde. saçma sapan hammadde fiyatları var.
    - piyasadan alacakları toplamak zaten rutin bir problemdi. artık problem bile değil. "alacak toplamak" gibi bir durum söz konusu değil artık, kimsede kuruş para yok.
    - bugün sabah aldığım bir telefonla öğrendim ki, epeydir tanıdığım, orta ölçekli bir kobi işleten bir tanıdığım dün gece kalp krizi sebebiyle vefat etmiş. günlerdir -yukarıdaki entry'lerden birinde yazdığı gibi, vadesi gelen döviz borcunu ödeyebilmek için- para aranıyordu.

    tüm bu sebeplerden dolayı, stoktaki hammaddeler tükendikten, eldeki siparişler teslim edildikten sonra tasfiye sürecine girecek, şirketi kapatacağım. bu kadar saçma sapan ekonomi programında üretici olmaya, kâr beklentisi içerisine girmeye, kaliteyi düşürmemeye çalışmaya, sağlıklı bir ruh hali için çırpınmaya gerek yok, zaten imkan yok.

    tanıdığım 6 şirket tası tarağı satıp yurtdışına çıktı, üretimini bulgaristan'a kaydırdı. bu hafta içerisinde 2 şirketin daha gidiyor olduğunu biliyorum.

    an itibariyle yurtdışındayım ve üretim için yer ve kendim için konut bakınıyorum, yani bir nevi şirketi yurtdışına taşıyorum. çünkü borçlar yüzünden kalp krizi geçirmek değil, yaşamak istiyorum.

    hiçbir şekilde, borçlarımdan dolayı batmam veya borç takıp kaçacak durumda değilim. tabii bunu ancak ve ancak, son 4 yılda yaptığım tüm yatırımları elden çıkararak gerçekleştirebilirim. yani 4 yıl, onca emek, onca çaba uçtu gitti...

    ekonominin kitabı... hadi ordan, dürzü!

    edit: gelen mesajlar için teşekkür ederim. sektör soran çok olmuş, haklı olarak. karavan, karavan aksesuarları, kamp malzemeleri üretimi, küçük bir taraf da mobilya üzerine.

  • 29 nisan - 17 mayıs arası çemişgezek'te karantinabuddy aranmaktadır. masraflar benim tarafımdan karşılanacaktır. köy yumurtası, koyun peyniri gibi doğal gıdalar ve çelik çomak, ebelemeç gibi eğlence faaliyetleri yapılabilecektir.

    not: muhtarım.

  • çok imrendiğim insan.

    yaşım inşallah doğacak çocuklarımın büyüdüklerini görmeye yeterse mutlu bir şekilde, huzurlu yuvamda yapmayı o kadar çok istiyorum ki anlatamam.

    düşünsenize... bodrum'da sıcak bir yaz akşamı, denizden gelinmiş hafif yorgunluk var hanımla bahçede koltukta keyifli keyifli oturuyoruz. çocuklardan oğlan olan mangalı almış eline yakmış ızgarayı, kız olan sofranın son rötuşlarını yapıyor. sonrasında oğlanla kız ''yemekler hazır hadi gelin'' demişler. şahane bir deniz manzarası var, rakılar konulmuş, sohbet gani. yaşlılığın da vermiş olduğu ağırlıkla 2. dubleden sonra hafiften kafalar güzelleşmiş bizim çocuklarla hayatı konuşuyoruz. bir insan başka ne ister ki?

    tek sıkıntılı tarafı, çocuklar yemeğin sonlarına doğru kalkacaklarını hissettirecekler o çok can sıkacak. malum bodrum gecelerine akacaklar. inşallah öyle güzel anlaşırım ki onlarla, bu tarz muhabbetlerde hep evde kalmayı yeğlerler.

    yaşlandık ulan, daha çocuklar doğmadan yaşlandık!

  • --- 1 ve 2. bölüm spoiler ---

    ilk iki bölüm itibariyle gizemli ilerleyen dizi. 1. bölümdeki mr. heart'ın boğulma sahnesinde wanda rolü dışına çıkmış ve vision'a "help him" derken aksanı değişmişti. 2. bölümde de arıcı kostümü giyen s.w.o.r.d. ajanını gördüğünde "no" demiş ve zamanı geriye almıştı. buradan anlıyoruz ki wanda tam olarak biri tarafından manipüle edilmiyor. içinde bulunduğu dünyanın sahte olduğunun kısmen farkında ama saadetinin bozulmaması için dış müdahaleleri engelliyor gibi. ayrıca ilk bölümde mrs. heart'ın, wanda'ya "stop it" derkenki ağlamaklı ve korkak hâli de bütün bunları yapan kişinin wanda'nın kendisi olduğu izlenimini veriyor.

    stark endüstriye ait tost makinesi reklamı aslında wanda'nın travmasına gönderme. hatırlarsanız age of ultron'da wanda, kardeşi pietro'yla beraber stark endüstriye ait bir bomba yüzünden saklandıklarını ve bombanın patlayıp kendilerini öldürmesini tam üç gün boyunca beklediklerini söylemişti. reklamda tost makinesinin sanki bombaymış gibi biplemesinin sebebi de bu. benzer şekilde ikinci bölümdeki "strucker watches" reklamı da aslında wanda ve pietro'ya sokovia deneylerinde işkence eden strucker'a gönderme. zaten saatin üstünde de hydra amblemi vardı. sanırım ilerleyen bölümlerdeki reklamlar da wanda'nın mevcut travmalarına dair ipucu vermeye devam edecek ve belki pietro'nun ölümüne ve thanos'un snapına dair göndermelerle de karşılaşabiliriz. ayrıca reklamlardaki kadın ve adam da wanda ve pietro'nun ebeveynleri olabilir.

    vision'ın öldüğü hâlde nasıl hayatta olduğunu merak etmiştik. bunun cevabı "hayatta değil" şeklinde olabilir. mr. heart boğulurken gördük ki vision, wanda ona emir verene kadar hiçbir müdahalede bulunmadı. normal vision ise dayanamaz ve mutlaka bir şeyler yapardı. bu dizide gördüğümüz vision ise wanda'nın aksine wanda tarafından kontrol edilen bir hayalmiş gibi gözüküyor. neyse bakalım.

    ikinci bölümde üzerinde s.w.o.r.d. logosu olan oyuncak bir helikopter görmüştük. belli ki s.w.o.r.d. ajanları bir şekilde dışarıdan wanda'nın bulunduğu dünyaya giriş yapmaya çalışıyorlar. zaten helikopteri gördükten hemen sonra ajan monica rambeau'yu -captain marvel'daki küçük kız- gördük. kendisi bu helikopter sayesinde dünyaya giriş yapmış olabilir ya da o helikopter başka bir amaca hizmet ediyor da olabilir. bununla alakalı iki yorum var: ya o oyuncak helikopter aslında bir drone idi ve sitcom dünyası, bunu ilgi çekmemesi için -malumunuz konsept 60lı yıllar- o dünyanın yasalarına uygun hâle getirip oyuncak helikopter olarak gösterdi ya da helikopter, pym partikülleriyle yapılıp küçültülmüş gerçek bir helikopterdi. bekleyip göreceğiz.

    wanda'ya radyodan ulaşmaya çalışan ve "bunu sana kim yapıyor?" diyen kişi (bkz: ant-man and the wasp)'ta gördüğümüz polis jimmy woo karakteriydi.

    "the devil's in the details", "that's not all he's in" gibi replikler de marvel'ın şeytanı olan mephisto karakterine foreshadowing olabilir. mephisto'nun bu dizinin kötüsü olacağına dair söylentiler dolaşıyordu. ayrıca o tüyler ürpertici, tarikatmış gibi hep bir ağızdan tekrarlanan "for the children" replikleri de pek hayra alamet değil. çizgi romanlarda mephisto'nun wanda'nın çocukları peşinde olan bir karakter olduğunu düşünürsek o replikleri de kafamızda bir yere oturtabiliriz.

    edit: dizinin introsunda dikkatli bakılınca grim reaper'ın kaskı görülüyor. bkz bu karakter çizgi romanlarda vision'ın düşmanıymış sanırsam. ilerleyen bölümlerde görebiliriz kendisini.

    --- 1 ve 2. bölüm spoiler ---

  • dudak ucuklatir. ebru gundes'in hakki 500t'ye binmektir aslinda ama hayatin adaletsizligi o ki, 500bin liralik alisveris yapiyor.