hesabın var mı? giriş yap

  • a milli takımın yeni beyni, on numarası. orta sahanın ortasında koşar. 22 nolu formayı ıslatır.

  • mesleğim dolayısıyla kullanıcı ve satıcısıyla fazlaca muhattap oldum.
    genellikle kullanıcı ve küçük torbacı tabir edilebilecek kitle arasında belli belirsiz bir ayrım var. bunun sebebi bağımlılarının tüm hayatlarını madde kullanmak üzerine kurmuş olmaları.
    edindiğim bilgiler ise şöyle.
    ilk kullanışta ne olduğu tam olarak anlaşılamıyor, yüksek bir uykusuzluğa ve dinçlik hissine neden oluyor.
    kullanıcılar meyve suyuna karıştıranlar ve pipocular olarak ikiye ayrılıyor genellikle.
    meyve suyuna karıştıranlara "sosyete" deniyor. zira pipo kullanıcıları eriyen maddenin dumanını defalarca kez içine çekerken, "sosyete" ler aynı miktarı tek seferde kullanabiliyor.
    bağımlılık arttıkça takılınılan ortam tamamen kullanıcı ortamına dönüşüyor. tüm sosyal çevre bu konsept etrafında oluşmaya başlıyor. genel yaşam gece uyanık, gündüz uykulu olmaya dönüyor, işte bu noktada da kullanıcı ve satıcı arasındaki perde iyice inceliyor.
    büyük torbacı ve toptancıları genellikle maddeyi hiç bir şekilde kullanmıyor. kullanmama gerekçeleri ise ; "biz neler gördük, adam karısını, kız kardeşini , kız kendini, adam kendini satıyor bunu bulmak için, hayatta bulaşmam." ayarında.
    meth kullanıcısını anlamanın yolu ise yüzüne bakmaktan öte gözlerinin içine bakmak. genel bakışları tedirgin ama uyanık. kafayı taşçılar kadar kırmıyorlar ancak madde kullanmadıkları sırada en basit soru cevapta bile başarısızlar. diğer taraftan, yalan söyleme durumu inanılmaz bir artış gösteriyor. bilhassa madde etkisi altındayken.
    diğer taraftan 6 aylık bir kulanımdan sonra dişler erimeye başlıyor. evet, bildiğiniz eriyor. bilimsel sebebini bilmiyorum ancak eriyen dişleri gördüm.
    şu sıralar fazla popüler. bunun bir kaç sebebi var. birincisi, bonzaninin yerini meth aldı. ne olursa olsun bu illegal de olsa bir piyasa ve bonzai üreticileri talep azalınca meth yapmayı öğrendiler. işin komik yanı ise, iranlılar öğretti. piyasa meth sürüldü.
    diğer yandan karı yüksek, sürümü bol, masrafı az. kullanıcılar için ise kısmen ucuz ve bağımlılık devam ettirilebilir bir seviyede.
    ikincisi, türk ceza kanununun 188/3 maddesi kapsamında değerlendirilip 188/4-a kapsamında sayılmaması.
    bu şu demek, tck 188/4-a maddesine göre kokain,eroin,morfin ve sentetik uyusturucu(bonzai) satışı cezada arttırım sebebi. meth ise temel ceza olan tck 188/3 kapsamında değerlendiriliyor ve bu da bir tercih sebebi oluyor.
    istanbul tabii ki kullanımda başı çekiyor ancak en "hareketli" olan yer bursa.
    bunu bir çok farklı yerden duydum. bilhassa üniversite öğrencileri arasında yaygınlığı giderek artıyor. bunda maddenin kısmen ucuz olması ve öğrencilere arzuladıkları uykusuzluğu sunması büyük bir etken.
    diğer yandan, bağımlılık hususu çok ama çok hızlı gerçekleşiyor. tam bir "bir kereden bir şey olur" maddesi.
    kullanmayın. buna bulaşmayın.

  • okul yıllarında hiçbirşey beni matematik dersleri kadar sıkmayı başaramadı. bu matematikle değil, tamamen öğretmenimizin yaklaşımıyla ilgili bir durumdu. kendisi yaşamı normal hayat ve matematik hayatı olarak ikiye ayırmış olan bir kişilikti. derste kımıldamanıza bile izin vermezdi. yere düşen kaleminizi eğilip alamazdınız mesela. öyle yani.
    herneyse benim sıra altından kitap okuma, yanımdakilerle konuşma, yazışma ve hatta camdan dışarıyı izleme girişimlerimin hepsi başarısızlıkla sonuçlanmıştı. atatürkün gençliğe hitabesinde ve istiklal marşımızda kaç harf olduğunu sayalı 2 hafta kadar oluyordu. sınıfımızın zemini enine 84 boyuna 132 parça taştan oluşuyordu. ben dakikada 14 kez nefes alıyor ortalama 18 kez göz kırpıyordum. deli pösteki sayar gibi lafı benim için artık sadece pösteki sayar gibi şekline dönüşmüştü. hiç işinize yaramayacak şeyleri saymak delilik değildi, aksine akıl sağlığınızı koruyan uykunuzu kaçırıp zihninizi dinç tutan yararlı bir aktiviteydi ama sınıfta sayılabilecek şeylerin sayısı giderek azalıyordu. günlerden bir gün bir harita method yaprağında kaç kare var sorusu zihnimde bu yapraktan kaç adet kağıt gemi yapılabilir şekline dönüştü. evet işte aylardır aradığım, ihtiyacım olan şey buydu... origami.
    ilk denemeler tabi ki başarısızlıkla sonuçlandı. sevgili öğretmenim uzunluğu 5 cmyi geçen her gemiyi fark ediyor, yapım işlemi tamamlanır tamamlanmaz kaçak mal taşıyan bir gemi tespit etmiş sahil güvenlik botu gibi yanıma yanaşıyor ve el emeği göz nuru eserlerime el koyuyordu. daha küçük gemiler yapılmalıydı evet daha küçük, çok daha küçük. sene sonuna doğru kareli defterin bir karesinden gemi yapabilir hale gelmiştim. bu gemiler büyükleri kadar rahat tanımlanamıyor, öğretmenimin radarında tespit edilse bile ne oldukları çıkarılamadığından büyük bir tehlike atlatılmıyordu. sene sonunda matematikten geçmiş, akıl sağlığımı korumuş ve final sınavının soru kağıdından yapılma 286 parçalık bir filoyu matematik öğretmenime hediye etmiştim.
    öğretmenleri seviniz arkadaşlar. onlar içinizdeki yaratıcılığın aynasıdır.

  • biz bunu çekirdek ailemle tartıştık geçen hafta. ben garantici adamım, "bankaya yatırır faizini yerim" dedim. babam "bi'sürü ev alır kirasını yerim" dedi. annemse babama şöyle bir gülümseyip bana döndü ve "30 yıldır kirada oturuyoruz, önce bize bir ev alırım, sonra kalan parayı sana veririm oğlum" dedi.

    en büyük ikramiyem annem lan benim. babam da amorti diye vurmuş anneme işte :)

  • düşük sayısal zeka göstergesi olabileceği gibi, yüksek sözel zeka göstergesi de olabilir; ancak tek emin olduğum böyle bir başlık açmanın düşük sosyal zeka göstergesi olduğu.

  • geçen gün iki sevgili kendi aralarında tartışıyorlar;

    -hah işte şimdi tam türk kızı tribi yaptın başak.
    +bana bak, bana ekşi sözlük ağızları yapma, o türk kızı başlığında anlatılan tripler var ya, işte onların her biri bende var. ona göre.

    çok da güzel "yerse" diyor türk kızı.

  • link

    istanbul belediyesinin yeni çıkaracağı ve şahıslara satmayıp kiralama yoluna gideceği taksi plakaları taksici sözcülerini gerdi.

    oy baskısıyla her istediğini yaptırmaya alışmış taksiciler dumura uğradı. halkın menfaatini koruyan başkana sevgiler.

  • cukulatanin muhtesemligine muhtesemlik katan muhteviyat asagidaki gibidir:

    kafein (caffeine): beyinsel faliyetleri hizlandirir, kisiyi uyanik kilar.
    teobromin (theobromine): cukulatanin icindeki hafif aciligi yaratan madde. sinir sistemini ve kalbi uyarici etkisi var tipki kafein gibi. biraz cis getirici.
    fenoller (phenolics): bir kare sutlu cukulatanin icinde bir bardak saraptaki kadar fenol varmis. fenoller kandaki lipoproteinlerin oksitlenmesini onluyor -ki bu iyi bir sey cunku damarlari tikayip kalp krizi yaratanlar bu oksitlenmis gudikler-
    feniletilamin (phenyletylamine): nami diger ask molekulu
    anandamit (anandamide): marijuanada "guzellesmeyi" saglayan aktif kimyasal
    serotonin: depresyon giderici, nese verici, gozu sevilesi molekul.

    cukulatayi sevelim. onu yiyelim...

    (kaynak: http://www.chm.bris.ac.uk/…illward/introduction.htm)

  • uçak motorları genellikle turbo-fan ve türbinli gaz motorlarıdır. ön tarafta bulunan fanlar toplanan hava akımıyla, hava basıncını yükselten hava kompresörlerini döndürür ve elektrik üretir; yanma odasında havayla birleşen yakıt ile de enerji kazanılır. bu yanma işlemi uçağın yerçekimine karşı yeterince tepki verebilmesi için kilit noktalardan biridir. bu, newton’un üçüncü yasasını karşılar.

    uçak motorları kanatlara kaldırma kuvvetini veren aracılardır. buradan sonra işe bernoulli yasası dahil olur. bernoulli yasası, hava ve deniz araçlarının tasarımında kullanılır. kısaca bernoulli yasası; enerjinin korunumu ilkesinin sıvılara uygulanmasından elde edilen prensiptir. kararlı durumda bulunan bir sıvının enerjisi, genel olarak, yerçekiminden doğan potansiyel enerji ve kendi üzerinde bulunan sıvının aşağı itmesinden doğan potansiyel enerjiden meydana gelmektedir. eğer sıvı hareket halindeyse, potansiyel enerjiye ilaveten hızından doğan kinetik enerji de mevcuttur. bernoulli ilkesine göre, akım çizgilerine sahip turbulent ve viskoz olmayan bir akımda bu enerjilerin toplamı değişmez. buna göre eğer bir sıvının hızı çoğalıyorsa, orada basıncı düşer, birim zamanda geçen kütlesi eşit olur. yani bu ne demek ve uçaklarda nasıl uygulanır?

    bir uçak kanadı, üstünden geçen akımın daha hızlı, altından geçen akımın daha yavaş olacak şekilde düzenlenir. uçak kanatlarının üst kısmının bombeli alt kısmının ise düz olmasının sebebi budur. bu suretle üst tarafta alçak basınç, alt tarafta ise yüksek basınç oluşur ve sonuç olarak yukarı doğru bir kaldırma kuvveti ortaya çıkar. uçağın uçma prensibi motorlar ve kanatlar arasındaki bu yasalara dayanır.

    peki bir uçak neden uzaya çıkamaz? bunun temel nedeni oksijendir. bunun ardından, yolcu uçakları bakımından konuşmak gerekirse, kabin basıncı ve radyasyon gelir. yolcu uçakları genellikle azami 15 kilometre yükseklikte uçacak şekilde tasarlanmıştır. yeryüzünden yükseldikçe atmosfer katman katman incelir. atmosfer inceldikçe hava da incelir ve oksijen miktarı düşer. yanma işleminin gerçekleşmesi için oksijen temel bir elementtir. oksijen yoksa veya az ise bu durumda yanma işlemi gerçekleşmez veya çok düşük seviyede kalır. oksijenin olmaması yakıtın yanmasını engeller ve motorlar durur. motorlar durursa newton yasası ve bernoulli yasası çalışmaz. bu yasalar çalışmazsa uçak irtifa kaybetmeye başlar veya düşer. ancak motorlar dursa dahi kütük gibi düşmez, doğru açıyla sürtünme enerjisinden faydalanarak bir miktar daha süzülerek yol alabilir. nihayetinde uçakların uzaya çıkamamasının ana sebebi yakıt yakmak için oksijene bağımlı olmalarıdır. bunun ardından yüksek irtifaya dayanıklı olmayan kabin basınçları ve yüksek radyasyon gibi ikincil ve üçüncül nedenler gelir. sırf daha dayanıklı bir kabin oluşturmak için bile daha güçlü ve büyük motorlar gerekeceğinden, uçakların uzaya çıkabilecek şekilde tasarlamak başlı başına maliyettir.

    uzaya çıkmayı başarabilen araçlar roket motorları kullanırlar. uzaya gerçekten çıkmayı başaran, yani 160 kilometrelik sınırı geçebilen kanatlı araçlar mekiklerdir. nasa, uzun zaman önce uzay yolculuğunda mekik kullanımına son verdi. ki zaten bu araçlar resmi olarak space craft değil “space shuttle” yani uzay mekiği olarak adlandırılıyordu. aslında mekikler sadece kanatlı planörlerdi. peki uçaklar uçamazken bu araçlar oksijen olmayan ortamda nasıl uçuyordu?

    roket motorlarının, jet motorlarına göre tasarımından kaynaklı büyük bir avantajı vardır. kendi oksijenlerini yanlarında taşırlar. yani bir roket motorunda yakıt hücresine ek olarak bir de oksijen hücresi bulunur ve bu yüzden atmosfere bağımlı değillerdir. bu sayede uzaya çıkabilmektedirler. ama kullanışlı değillerdir çünkü taşıyabilecekleri yük miktarı kendi ağırlıklarının %2-3’ü kadardır.

    nasa’nın 2001 yılında uçurduğu, 30 kilometre yüksekliğe ulaşan prototip bir uzay uçağı olan helios buna istisnadır. çünkü adı her ne kadar uzay uçağı olsa da enerjisini güneş panellerinden ve yakıt hücrelerinden alır. helios’un uçtuğu irtifada hava 100 kat daha incedir ve bugüne kadar bu irtifaya en yakın uçan sivil uçak yaklaşık 20 kilometre irtifada, sesten iki buçuk kat hızlı yol alan ve artık kullanılmayan concorde’dur. öyle ki bir concorde seyahatinde stratosfer katmanında uçulduğu için yukarı bakıldığında gökyüzü siyah, aşağı bakıldığında mavi görülüyordu. 1977’de 37 kilometreye çıkmayı başarmış mig uçağı ise en yüksekten uçan askeri uçaktır. ancak uzay sınırı yeryüzünden 160 kilometre yüksekte olduğu için hiçbiri uzaya çıkamamıştır. bunu tek başaran araçlar yörüngeye oturmak için bir roketle kalkış yapmaya bağımlı olan, uçak sınıfında olmayan, ancak planör sayılabilen nasa mekikleridir. soyuz gibi araçlar başlı başına uzay araçları olup, mekikler gibi iniş yapamamaktadır.

  • artık bıçağın kemiğe dayanması ile yavaş yavaş oluşan durum. trendyol çalışanlarının grev ile haklarını alması herkese örnek oldu. şuanda her yerde ciddi direnişler var.

    hepsijet,
    scotty,
    digitürk
    farplas,
    yemeksepeti,
    yurtiçi kargo
    migros depo

    bunlar benim gördüklerim. umarım sayıları daha fazla artacak ve hakkımızı almayı öğreneceğiz.
    editler:
    ferplas değil farplas... uyarı için teşekkürler @tabudeviren, @yazacak nick kalmamis bu bile, @obotcha, @corona varken disarda gezen akpli dayi

    @kopekyildizi, @tacanka, @nothankyou, @rgt attığı mesajlara göre sıralı tam liste.

    cinemaximum
    trendyol,
    ferplas,
    yemeksepeti,
    yurtiçi kargo,
    çimsataş,
    oppo,
    bbc,
    ttb,
    türk metal,
    kayı inşaat işçileri,
    uğur tekstil,
    özak tekstil,
    mitsuba,
    carrefour,
    a101,
    şok,
    alpin çorap,
    polibak,
    hepsijet,
    scotty,
    beks çorap,
    kızılay maden suyu,
    banabi,
    divriği maden,
    uzel,
    tüvtürk,
    lila kağıt
    çınartaş,
    şişli belediyesi
    iga,
    istanbul finans merkezi,
    bakırköy belediyesi,
    emekliler
    flomak,
    sinbo,
    akkuyu nükleer santrali,
    aras kargo,
    sürat kargo,
    aksa jenaratör,
    şimşek çorap,
    erdal çorap
    digitürk..

    @amsterdamblue attığı mesaja göre "migros çalışanları, trendyol çalışanlarından çok daha önce başladı. pandemi sürecinin taa en başlarında, pozitif çıkan pendik depo çalışanlarının zorla çalıştırılmasıyla başlamışlardı."

    @sataram koyu ha mesajına göre "mersin enerjisa önünde"

    @nothankyou mesajına göre "inema müdürleri yardımcıları 3500 ile 3700 arası bir maaş alıyor. haliyle asgari ücretin altında kaldılar. fakat korede mali yılları mart ayında başladığından maaş artışları martta yapılacak. ve şu an yeni başlamış bir gişe personeli ile 5 yıllık müdüre asgari ücret yatırıldı. müdürlere vs hiçbir bilgilendirme yapılmadan.

    sodexoları ise 25tl devam etti. zam yapılmadı.
    dün akşam saatlerin birkaç sinema müdürü koreyi de dahil ederek tepki emaili yazdı, diğer sinemalar da aynı şeyi yaptılar. fakat yönetim ne yaptı? sinemaların email erişimlerini kapattı. son edindiğim bilgilere göre ise,
    martı bekleyin, düzeltme yapılacak denmiş. beğenmeyen gider minvalinde konuşulmuş. tabi kıdem tazminatını alamadıkları için gidemiyorlar."

    @baklanisine adlı kullanıcıdan cinemaximum ile ilgili mesaj var...
    "cinemaximum calısanları, verdikleri tepkiler olumlu geri bildirim almış. acil bir iyileştirme sürecine gireceklerini güzel bi zam beklediklerini duyurmus şirket. yemek kartı zamları da bugun itibariyle yatmıs. zam yapılmayan ayların farklarını alacaklarını da net bi şekilde belirtmisler"