hesabın var mı? giriş yap

  • bu ntv'nin kaynağı...

    kaynağı başa koyalım sonra da anlatmaya başlayalım

    ünlü uyuşturucu tüccarı halo lakablı halil ibrahim kapar ne demişti..
    "uyuşturucu en güzel üniformanın gölgesi altında taşınır"
    konya polisi yolda uygulama yapıyor..
    bir aracı durduruyorlar..
    aracın sahibi polis..
    hem de narkotik şubede görevli
    yanında eşi de var...
    büyük ihtimal uygulama noktasından sorunsuz geçip gideceğini düşündü...
    ama yanıldı..
    çünkü ihbar vardı...
    meslektaşları aracını aradı..
    aradıklarını da buldular..
    25 kilogram eroin vardı..
    uyuşturucu kuryesi polis ve eşi gözaltına alındı..
    telefonuna el konuldu..
    whatsapp'ına girilip bakıldı ki polise talimatları veren kişi savcıydı..
    adana cumhuriyet başsavcılığı terör suçları soruşturma bürosunda görevli cumhuriyet savcısıydı..
    iddiaya göre savcı şebekenin lideriydi..

    teknik takip filan derken toplam 20 kişi gözaltına alınıyor..
    gözaltına alınanlar arasında narkotikte görevli polisler de var..
    tam tilki kümes hikyesi...
    14'ü tutuklanıyor
    savcı açığa alınmış..
    hsk müfettiş filan görevlendirmiş.

    gençler siz 90'lı yılları bilmezsiniz..
    90'lı yıllarda da terörle mücadele adı altında böyle çark kurulmuştu...
    kamu görevlileri doğudan batıya uyuşturucuyu getiriyordu..
    kutlu savaş susurluk raporunda bu çarkı açık açık yazmıştı..
    daha sonra korkularından o bölümü rapordan çıkardılar..

    ne demişti pala, hüsrev ağa'ya
    suyun bulandığı yerden geliyoruz, suyun gözesinden bir avuç içip gideceğiz
    ama öyle olmamıştı..
    pala, kral faruk ve bedir herkesin kabusu olmuştu...

    edit1: cevheri güven der ki bu savcı 15 temmuz sonrası avukatlıktan geçenlerden..
    hsk da ihraç etmeye hazırlanıyormuş
    --- spoiler ---
    hsk 2. dairesi 11 mayıs'ta savcı o.y'yi görevden uzaklaştırdı.
    yürütülen inceleme ve soruşturma kapsamında hsk müfettişleri savcı o.y'nin meslekten ihracını teklif etti.
    savcı o.y'nin hsk tarafından ilerleyen günlerde meslekten ihracına karar verilmesi bekleniyor.
    --- spoiler ---

    edit2: madem entry'miz debe'ye girdi
    sizi buradan alalım
    (bkz: savcının fetö borsası kurması)

    edit3: savcı meslekten şutingen

    --- spoiler ---
    hsk, uyuşturucu soruşturmasında adı geçen savcıyı meslekten ihraç etti
    - hakimler ve savcılar kurulu ikinci dairesi, uyuşturucu operasyonunda yakalanan şüphelilerle bağlantılı olduğu ileri sürülen ve görevden uzaklaştırılan savcı o.y'nin meslekten çıkarılmasına karar verdi
    --- spoiler ---

  • biraz önce trafo patladi burada..
    kocaman trafo.. bulundugumuz bolgede ki elektirikler komple kesildi..
    tedas geldi..
    baktilar trafo icin icin yaniyor..
    itfaye cagirdilar..
    itfaye geldi.. yanan trafoyu sondurduler..
    esnaf adamsin.. merak ediyorsun..
    - ne zaman gelecek elektirik?
    + en az 3-4 saat surer dedi gorevliler..
    bunu duyan..
    daha birkac saat oncesi hazirlik yapan bar, disco, turku bar, eglence mekanlari hepsi kapatti. kocaman harfler ile yazdilar..
    ''sehitlerimiz icin bugun kapaliyiz''
    elektirik olsaydi kapanmayacakti.. biz yasadik bunlari.. kimse mekanini kapatmak zorunda degil ama.. amasi var iste.
    adamin cani yaniyor.. bu iki yuzluluge..
    sonra;
    konvoy gecti.. dugun var sandim..
    motorsiklete binmisler, arabalara binmisler.. kornalar calarak, dortluleri yakarak teroru mu lanetliyorlar di?
    yoksa kutlamami vardi..
    turistlerinde kafasi karisti... kendilerine ulkucu isareti yapan cocuklara.. rock isareti yaparak ''hell yeah'' diyerek destek verdiler..
    sonuna kadar acilmis mehter marslari dinlerken kafa salliyorlardi..
    biz neden bu kadar iki yuzlu bir millet olduk?
    kandan bu kadar nemalanmayi kimden ogrendik?

    evine gitmek icin gun sayan gencecik cocuklari,
    kor kursunlara atanlarin.. ne zaman oyuncagi olduk?..

    bizi affetmeyin..
    ote dunya varsa.. yapisin yakamiza bize hesap sorun..

    - bizi kara topraklara gomdunuz diye? yakamiza yapisin.. bizi affetmeyin..

  • -ibrahim bi kafanı kaldır lan, utangaç durma.
    +abi zaten kafamı kaldırabilsem barcelona'da olurduk şimdi.

  • maden mühendisiyim. yeraltı kömür ocağında 2,5 seneden fazla çalıştım. planlama biriminin amiriydim ben, yeraltına haftada bir kez falan anca inerdim. ama bir kurban bayramında maden mühendisi sıkıntısı olduğu için bana görev verdiler, ben vardiya tuttum. yaklaşık 50 kişilik bir ekibim vardı bayram olduğu için. o gün yaşadığım korkuyu ömrümde yaşamadım ben. "ya göçük olursa?" "ya yangın çıkarsa?" "ya su basarsa?"... hepsi benden büyüktü. hem de bayağı bir büyüktü. hatta birisi "bayan bir şefle çalışacağımı söyleseler güler geçerdim" demişti. orada hepsi çocuğum gibiydi. birinin başına bir iş gelecek diye aklım çıkıyordu. o yüzden hiç çıkmadım ocaktan. hep yeraltında başlarındaydım. elektrik mühendisi, makine mühendisi ve iş güvenliği uzmanı arkadaşlarımızı dört döndürdüm ocakta. ha o kadar sakınılan göze illa ki çöp batar, kubatomuz bozuldu. olsun, canlarına bir zeval gelmedi ya olan üretime olsun. bir nebze canım acımadı. yiyeceğimiz iki azar ne olacak...

    bu cümle bana o günleri hatırlattı. biz mühendisleri öyle üstün görürlerdi ki şirketin verdiği kumanyayı yiyelim diye derme çatma iki sandalye bile yapmışlar yeraltındaki cep gibi bölgeye. kendileri de taşın toprağın üstüne kurdukları sofrada evden getirdiklerini yerlerdi, çünkü şirketten yemezlerse yemek parası alırlardı. ben utandım sandalyenin tepesine kurulmaya. sofralarına oturmak için izin istedim, soğanı dizimin üstünde kırıp lambur lumbur yemeye başladım onlarla. öyle sevindiler ki neleri varsa paylaşmak istediler benimle. ben de onlara benim kumanyamı açıp verdim.

    şimdi düşünüyorum bu olay soma yerine benim çalıştığım yerde olsaydı, benim beraber çalıştığım işçilerden birinin saçının teli incinseydi ben ne hale gelirdim? sikmişim lan diplomasını bilmem nesini! vicdanımı nasıl rahatlatırdım ya nasıl? ben yeni mezun bokun tekiyken beni adam yerine koymuş, saymış, sofralarına sevine sevine kabul etmiş bu insanların tek bir tanesine bir şey olsaydı ben nasıl uyurdum?

    biz mühendisler sizlerden daha değerli değiliz sevgili emekçiler. biz daha insan da değiliz. biz daha üstün de değiliz. biz siziz, siz de biz.

    kurban olayım, yüreğimizi dağlamayın.

    tanım mı? yüreğimi yakıp geçen cümle.

  • aristoteles'e göre insanda bulunması gereken bazı özellikler vardır ve bunları insani erdemler olarak nitelendirir.

    1 - cesaret
    gözü karalık ve korkaklığın dengelenmesidir.

    2 - cömertlik
    savurganlık ve cimriliğin dengelenmesidir.

    3 - heves
    tembellik ve açgözlülüğün dengelenmesidir.

    4 - tevazu
    övme ve aşağılamanın dengelenmesidir.

    5 - dürüstlük
    ketumluk ve gevezeliğin dengelenmesidir.

    6 - mizah anlayışı
    goygoyculuk ve somurtmanın dengelenmesidir.

    7 - arkadaşlık
    kavgacılık ve yağcılığın dengelenmesidir.

    8 - ölçülülük
    bencillik ve kendine karşı ilgisizliğin dengelenmesidir.

    9 - itidal
    duyarsızlık ve duyar kasmanın dengelenmesidir.

    10 - kontrol
    kararsızlık ve dürtüselliğin dengelenmesidir.

  • şu videoyu yayınlamak bile aslında ne kadar acınası durumda olduklarının göstergesi. kaldı ki, erdoğan yürürken rahat değil videoda, iyice kasılmış.

    atanamamış gobbels'ten de anca bu beklenirdi zaten. şu an erdoğan'ın son rahatsızlığından haberi olmayanlara bile ulaştı bu video. çünkü bu adamı takip eden kitle belli. şimdi "lan ne alaka, dosta güven düşmana korku, yine ne oldu?" diye kafalarda soru işareti oluşturacak. kendi kendini imha etmek de böyle bir şey işte. süreç ilerliyor.

    "her şeyi durdurabilirsiniz ama zamanı durduramazsınız."

  • üniversitedeyim. ramazan ayı, bir yandan sınavlara girip çıkıyorum bir yandan oruç tutuyorum. zorlanıyorum ama kış zaten, günler kısa öyle geçip gidiyor. bir gün herkesin dersi var ben evde tek başıma oruç açıcam. eve giderken bir ekmek aldım, zaten o kadar param var.

    evde ne var ne yok bilmiyorum çünkü sınavlar var yoğunuz. eve girdim buzdolabında bir tabak zeytin buldum. bir tepsi aldım ekmeği koydum yanına da bir tabak zeytin, ezanı bekliyorum. bir yandan da kendimi avutuyorum, en azından zeytin var diye.

    oturduğumuz apartman öğrenci olduğumuz için bizden pek de hoşlanmayan insanlarla dolu bir yer. hatta ev sahibimiz bile arada gelir odaları kontrol ederdi çaktırmadan. neyse tam oturuyorum, kapı çaldı. bir teyze geldi, daha önce hiç görmedim girip çıkarken tanımıyorum o yüzden. elinde bir tepsi "öğrencisiniz evladım yemeğiniz denk gelmemiştir belki" dedi, çekti gitti. elimde tepsi kalakaldım. ne açlık kaldı ne oruç. oturdum, bir yandan yedim bir yandan ağladım.

    iyi insanlar var, hala varlar. inandıkları, ırkları, hayatları ne olursa, nasıl olursa olsun, varlar. inşallah biz de seneler sonra bir gün tebessümle hatırlayacak insanlar bırakmışızdır arkamızda.