ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
altan erkekli'nin hala ev borcu olması
-
bir tane evinin halen borcunun oldugunu soylemis diger borcsuz evlerinin kac tane oldugunu bilmiyoruz.
2000 yılını hayal eden 19. yüzyıl çizimleri
-
19. yüzyılda yaşayan fransız çizerin 2000'li yıllara dair hayali tatlı bir tebessüm oluşturmuştur.
kaynak: http://publicdomainreview.org/…year-2000-1899-1910/
ilgili çizimler;
http://hizliresim.com/57dkrz
http://hizliresim.com/oaozn4
http://hizliresim.com/kbog3q
http://hizliresim.com/6pjkyl
http://hizliresim.com/21jkve
http://hizliresim.com/lab4d0
http://hizliresim.com/57dkp5
http://hizliresim.com/y50lnn
http://hizliresim.com/ykgl5k
http://hizliresim.com/zk9v13
http://hizliresim.com/pkloed
http://hizliresim.com/57dkod
http://hizliresim.com/v5jlgm
http://hizliresim.com/bdb2lg
http://hizliresim.com/z50vmo
http://hizliresim.com/a3zdo7
http://hizliresim.com/j3y249
http://hizliresim.com/v5jlem
http://hizliresim.com/9om54o
http://hizliresim.com/xkpov0
http://hizliresim.com/4rakgp
o kadar mühendis var teknolojide neden geriyiz
-
o kadar insan var insanlıkta neden geriyiz diyor ve artırıyorum.
rte'yi değil onu seçen iradeyi alkışladım
-
"devrimci muhalif ruhum seçime kadar" türküsünün demirtaş'çası.
sırrı'ya oy vermemiştim, cumhuriyet tarihinin en büyük yolsuzlukları ortaya çıkmışken chp'ye saldırması komik duruyordu. demirtaş ise bana hitap etti. benim akp bıkkınlığıma oynadı. sosyalizm dedi, kadın hakları dedi, çocuk işçiler dedi. oyumu aldığı seçimin hemen sonrasında da cumhuriyet tarihinin en büyük yolsuzluğunun mimarını ayakta alkışladı.
ben sırrı'ya kızmadım. çünkü niyeti az çok belliydi. ama demirtaş'a kızgınım. çünkü görüyorum ki herkesin gözlerinin içine baka baka yalan söylemiş. kürt milliyetçi tabanın istekleri özgürlükçü türkiye tabanının isteklerinden daha önemliymiş. gezi'deki tavrını unutmamak gerekirmiş.
sana oy verdiğim için kendimden özür dilerim demirtaş.
serkan inci'nin ekşi sözlük satıldı iddiası
-
biz marabalar ile birlikte mi satıldı acaba diye akıllara soru getirir. ne bileyim lan kendimi bir garip hissettim ilk okuyunca. garip bir duygu.
maaşlarımızda bir değişiklik olacak mı acep?
edit: başlık başa..
de ki andolsun seni başkan yapacağız
-
(bkz: başkan suresi beşinci ayet)
sessizce yan yana oturacak kadar samimi olmak
-
sessizlik olduğu zaman kafalarda "ne anlatsam şimdi" sorusunun oluşmadığı ve en sevdiğim ilişki türü. diğer türlü çok sevdiğim bir insanla bile iki kişi olarak vakit geçirmek boğucu geliyor. susunca tuhaf oluyor çünkü. sürekli bir şeyler konuşuyor olma gerekliliği de doğallığı bozuyor.
mesajlaşılan erkeğin bir anda mesajlaşmayı kesmesi
kalp kırmadan ter kokuyorsun deme yolları
-
ter mi kokuyorum ya?
+yoo
-ter kokuyorum gibi geldi bana.
şaşmaz, karşınızdaki çaktırmadan kendisini kontrol eder.
beşiktaşlı olmak
-
2007 yılıydı yanılmıyorsam. istanbul'da garajistanbul diye bir mekanda koçani orkestar grubunun konseri var, ben de oradayım çok sevdiğim bir arkadaşımla. konser süper, adamlar zaten inanılmaz eğlenceli. istanbul'a dışardan gelen herkesin ilk fark ettikleri şeylerden birisiyle karşı karşıyayım: pek çok tv ünlüsü var etrafta. tanıdık bir kaç yüz, birkaç ünlü işte. yok dream tv'nin viceyi bilmem ne falan da çarpıyor gözüme. o sırada gözüm bir hanımefendiye takılıyor. çok güzel, çok zarif. çalan grubu dinliyor mutlulukla. kim dersiniz? şevval sam. ama nasıl güzel, nasıl zarif. şimdi şevval sam, şevval sam olarak orada durmuyor olsa, belki de bütün geceyi ona bakarak geçirmek isterdim. ama yapamıyorum. aklım 1 dakika içinde bu zarif hanımın kim olduğunu, ne kadar hoş olduğunu ve aynı anda ona bakmamam gerektiğini söylüyor. niye? çünkü bu hanımefendi sarı fırtına metin'in eşi de ondan. 2007'den önce ayrılmışlardı ama benim için hep metin tekin'in eşi işte. bakamıyorum, utanıyorum. benim için beşiktaşlı olmak, şevval sam'ı görünce utanıp başka yere bakmak, süleyman seba'yı her görüşünde duygulanmak, nartallo'nun bile iyi futbolcu olduğuna inanıp onu sevmek, madida'yı ölmüş bir aile büyüğünü yadeder gibi hayırla yad etmek, hiç tanımadığım taraftarları, inönü'yü dolduran adamları her haftasonu evimden izlerken onlarla gurur duymaktır.
bir lisede yaşanabilecek en dumur olaylar
-
müdürün kürsüden konuştuğu bir sırada, öğrencilerden en çok gözüne batanı seçip, parmağıyla göstererek, müdür yardımcısına mikrofondan "halil ibrahim bey, şu öğrenciyi dövebilir miyiz?" diye ricada bulunması.