hesabın var mı? giriş yap

  • evet evet evet, genelde insanların yüzde 70'inin muzdarip olduğu dert. çözümünü ise kendimce bulduğum sorun. saçlarımı uzun süredir (yaklaşık 1 buçuk sene açık renge) boyatmamdan mütevellit, saçımın kendi florası bozuldu, önlerde erkek tipi dökülmeler oluştu, beyazlarım arttı, saç derim çok kurudu ve yıkamadan sonra derimin gerilmiş olduğunu hissedebiliyordum.saç uçlarım cansızdı, saçlarımın sürekli uzamasını istiyordum fakat saçlarım tam istediğim uzunluğa geldi dediğim sırada, saçlarımın uçlarının kırıklamış olduğunu fark edip kestiriyordum. adım adım yaptığım bakımları ve kullandığım ürünleri size anlatmak istiyorum:

    1- saçımı kendi rengine yakın bir renge, artık boyatmayacağım bir şekilde boyattım.( yaklaşık 5 aydır saçlarımı boyatmıyorum)

    2-saçımdaki dökülmeleri azaltacak dışarıdan yardımcı olacak bir gıda takviyesi arayışındaydım. kendi akademik bilgim ve birkaç araştırmalarım doğrultusunda solgar'ın biotin 1000 mcg'lik olan kapsül ürününden aldım ve bir ay her gün yatmadan önce bir kapsül şeklinde kullandım.

    3- saçım için bir maske arayışındaydım yok olan parlaklığa ve yumuşaklığa tekrar kavuşabilmek için. fakat sentetik bir ürün kullanmak istemiyordum. çünkü saç diplerime ve saçıma zarar vereceğinin bilincindeyim artık. doğal yağlara yönelmeye karar verdim ve hindistan cevizi yağı aldım. biraz pahalı olduğu için aradolu.com arada yüzde 50 indirim yapıyor. 25 tlye aldım ben indirimde ve çok uyguna gelmiş oldu. haftada 2 kere hindistan cevizi yağını tüm saçıma yayarak eğer tüm gün işim yoksa ve evden çıkmayacaksam sabahtan sürdüm ve akşama kadar bekleterek saçımı akşam yıkadım. çıkarması zor gibi görünebilir fakat saçı ıslatmadan önce şampuanlayarak bu zorluğu aşabilirsiniz. hindistan cevizi yağı saçıma inanılmaz bir parlaklık yumuşaklık ve canlılık kattı. saç bakımım için vazgeçilmez bir ürün oldu.

    4- şampuanımı değiştirerek paraben ve sülfat içermeyen bir şampuan arayışına geçtim. çünkü şampuan içeriklerinde bulunan sülfat (sodyum lauril sülfat, sülfat vb) oranı ne kadar artarsa saç dökülmesi o kadar artmaktadır. araştırmalarım sonucu organix markasının şampuanlarında sülfat ve paraben içermediğini öğrendim. markanın biotin içerikli şampuan ve saç kremini aldım ve kullanmaya başladım. şampuandan çok memnunum hatta argan içerikli şampuanına geçiş yaptım şuan. denemek maksadıyla. şampuan ilk birkaç kullanımda saçınızda sertlik yapabilir fakat ardından çok güzel bir yumuşaklık bırakıyor.

    5- advance techniques moroccan argan oil fas argan yağı'nı duştan sonra nemli saçlarımın uçlarına kullanmaya başladım. zaten önceden de elimde olan bir üründü fakat düzenli kullanmıyordum. artık her duştan sonra her seferinde kullanıyorum. ve saçları asla ağırlaştırmıyor. vıcık vıcık yağlı bırakmıyor. ve bir süre sonra kuruyor.ardından güzel bir parlaklık, koku ve yumuşaklık kalıyor.saç uçlarımdaki kuruluk ve kırıklar artık yok saçımı istediğim gibi güzelce ve sağlıklı bir şekilde uzatıyorum.

    6- her gün bir avuç ceviz ve badem yiyin mutlaka. vücudunuzun bakımı için yapabileceğiniz en güzel şeylerden biri de böyle yararları çok çok çok fazla olan besinleri tüketmektir.

    7- bol su için.

    bu rutini yaklaşık 6 aydır yapıyorum. ve saçlarım olmadığı kadar doğal, güzel, parlak,canlı,yumuşak,sağlıklı duruyor. kafamın ön tarafındaki erkek tipi dökülmelerimde sol taraf kapandı, saçımı sağ taraftan ayırdığım için o tarafı toparlamam biraz daha zaman alacak gibi duruyor. duşta ve normal zamanda saçlarımı taradığımda saç dökülmelerim sıfıra yaklaştı çok çok azlaştı. bebek saçlarım ve dökülen saçlarım tekrar çıktığı için saçımda perçem bile oluştu.bu uygulamalar benden size tavsiye olsun.

    edit: 5. maddedeki ürünü kısa saçlı erkekler için tavsiye etmiyorum. çünkü ben bir bayan olduğum için ve saç diplerim ve uçlarım da birbirinden uzak olduğu için; yağı saçıma sürdüğümde diplerle temas etmiyor. saç derimin herhangi bir sıcaklık artışından sürdüğüm yağ çok kolay etkilenmiyor ve ekstra yağlanma oluşturmuyor. eğer kuru yağlar saç derinize temas edecek bir uzunluktaysa saçınız uygulamanızı önermem çünkü siz fark etmeseniz de saç kökünüzde güçsüzleşmeye ve dökülmelere sebep olabilir.

    edit2: bazı kişiler erkek tipi dökülmeleri değildir, erkek tipi olsa bunlarla geçmez vs yazmış. yazımı size erkek tipi dökülmenin çaresi olarak yazmadım başlığın ismi saç dökülmesini engellemenin yolları. etrafımdaki kişilerin saçlarımdaki açılmaları ve seyrekliği fark etmeleri sonrasında başladım bu uygulamalara size de bir örnek olması için yazdım. umarım yeterince açıklayıcı ve aydınlatıcı bir yazı olmuştur olmuştur.

    edit3 : yazmayı unuttuğum bir diğer husus ise demir ve b vitamini seviyelerinizi ölçtürmenizdir. çünkü demir ve b vitamini eksiklikleri saçta dökülmeler, halsizlik, ,kansızlık, tırnak kırılmalarına sebep olur. bu konuda doktorunuza danışmanız sizin için yararlı olur.

  • bu ülkede olmuş olsaydık, tüm sahil oylarını alacağı için chp her seçimde tek başına iktidar olurdu.

    tanım: şili'nin iki meridyenin arasında uzunlamasına uzanmış olmasından kaynaklanan durum.

  • hayattaki en büyük arzularımdan birisi şudur: bir gün tek başıma bir anket yapmak istiyorum. türkiye'yi il il gezip çocuklarla konuşacağım. bakalım en sevdikleri şarkıcı yonca evcimik mi... yeter lan. bu yonca evcimik'in yıllardan beri "beni en çok çocuklar seviyor, çocuklar bayılıyor bana, yoncimik'im ben zaten, bebeğim de çıktı, alıp oynuyorlar, fankulübümün çatısı çocuklar, çocuklar beni dinlemeden yemek yemiyormuş, kasetimi alan çocuklar erken konuşuyormuş, çocuklar beni çok seviyor, çocuklar bana bayılıyor, zaten beni çok seviyorlar, en çok beni seviyorlarmış, yonca abla diyorlar bana, çocuklar şöyle, çocuklar böyle..." demesinden fenalık geldi. gidip konuşacağım yarınımızın teminatları çocuklarımızla... diyeceğim ki böyle böyle diyor bu, hakikaten böyle böyle mi?

    yoncimik'in bu iddiasını araştırmaktır benim arzum, evet. bu araştırmanın hemen ardından bir başka araştırmaya girişmek istiyorum: jean claude van damme'ın alnındaki şişliğin nedeni ne? ilk filmlerinde "herhalde filmi çekerken darbe aldı van dam" diye düşünüyordum. ama adam toruna torbaya karıştı, alnındaki o pinpon topu büyüklüğündeki şişkinlik aynen duruyor. sebebi ne acaba? gerçekten merak ediyorum.

    üçüncü araştırma konum da şu olacak: izel 'i her görüşlerinde ya da izel'in herhangi bir parçasını her duyduklarında "izel yıllardır bir çare bulamadı şu cildine, aslında sesi de kendi de çok güzel, parası da var belli, ama çare bulamadı bir türlü kızcağız... demek ki bu kızın cildinin tedavisi zor" şeklinde geyik çevirenlerin ruhsal dünyalarını çözümlemek.

    son araştırma konum ise başlığımızda gizli. annemiz neden elektronik eşyaları dinlendirmek istiyor? sebep ekonomik gerekçelerse bunu neden açıkça söylemiyor bize? neden aşağıdaki diyaloğu yaşıyoruz?

    - oğlum kapat hadi şu bilgisayarını biraz...

    - bi' dakka bi' işim var.

    - oğlum kapat hadi, kaç saatir açık dinlensin biraz...

    - ya dur anne bi' dakka

    - kapat dinlensin... senin de gözün dinlenir...

    bilgisayar dinlense ne olur, dinlenmese ne olur? illa bir dinlendirme tutkusu. bilgisayar... o olmadı, gözümüz. illa dinlendirecekler. ha keza televizyonda da aynı şey. "kapat da biraz dinlensin televizyon"... şimdi bu nedir allahaşkına? televizyona duyulan bu şefkat, bu merhamet nedir? gerçekten anlaşılmaz bir tutku. ha şimdi bazılarınız çıkıp elektronik eşyaları dinlendirmek annelere özgü bir durum değil... bazı tv kumandalarında sleep tuşu var, yani mantık aslında aynı baboli derse; onlara da derim ki o televizyonu o kumandayı yapanların da bir annesi olduğunu unutmayın.

    unutmayalım ki bir soni'nin, bir toşiba'nın, bir elci'nin, bir filips'in, bir simens'in de annesi vardı ve bugün kumandamızda sleep tuşu varsa, bu büyük ihtimalle, bu televizyonu-kumandayı üretenlerin annesi yüzünden olmuştur. e sen adama iki de bir "toşiba oğlum kapat şu televizyonu da dinlensin biraz" dersen o da televizyon yaptığında, kumanda yaptığında oraya o sleep tuşunu koyar... haklı mı? bence haklı. delirttiniz çünkü...

  • almanya'dan sonra hollanda'da mevzuya uyanmıştır. yok öyle ülkende tek bir muhalif gazeteciyi dışarda bırakma, avrupa'da ben özgürlük istiyorum de.

  • hangi ilçe olursa olsun huzurun, refahın, barışın ve insan kalitesinin anlaşılmasında en önemli rolü kediler oynar. kediler bir ilçede inaan gördüğünde korkmuyorsa o ilçenin insanları iyi insanlardır. o ilçe yaşanılabilir bir ilçedir. şayet insan gördüğünde bir kedi, kendini kaybedip mahalle değiştiriyorsa oradan uzak durmak gerekir. kendi yaşadığınız il ve ilçeyle bu durumu karşılaştırıp da kendi gözlerinizle görebilirsiniz sonucu.

  • başarılı bir operasyonla kıbrıs'tan çekilmeyle sonuçlanabilir.

    debe editi:
    amatör ve alternatif tiyatrolara, mesai sonrası toplanıp prova alan, bilet gelirleriyle, atölye yada sahne kiralarını dahi çıkaramayan insanlara bir şans verin dostlar. neticede bu insanlar profesyonellerin aksine tiyatroyu para kazanmak için değil, sadece sevdikleri için yapan insanlar...
    sadece bir tanesi için: (bkz: bi'takım oyuncular)

  • ben : erkek
    eşim: kadın

    ilk evlendiğimizde mecbur paraları birleştiriyorduk.. çünkü her orta direk türk genci gibi evlenirken çektiğimiz kredilerin borçları vardı. o zamanlarda gelirlerimiz birbirine yakın rakamlardı. eşim maaşı yattığında maaşının büyük bir bölümünü bana verir, ben kendiminkiyle birleştirir borçları öder, evin diğer giderlerini falan hallederdim.

    şimdi evleneli 6 yıllık bir süreç geçti. ben iki kez terfi aldım. eşimin maaşıyla benim maaşım arasında belirgin fark oluşmaya başladı. artık ondan hiç para almıyorum. hâlâ evin bütün ödemelerini ben yapıyorum. araç giderleri, kredi kartları sağlık sigortaları vs. hepsini ben ödüyorum. eşim ise kazandığı parayı ne yapıyor bilmiyorum. tek bildiğim eve hergün kargo geliyor. sanırım eşim trendyol'a çalışıyor.