ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
insanların tek başına bir aktivite yapamaması
-
cevabı ilber hocada. türkler yalnız kalmayı öğrenememiş bir millettir ne yazık ki. insan en dolu anları yalnızken yaşar. asosyallik değil bu, istediğimiz zaman gidebileceğimiz arkadaşlarımız var. ama güzel olan yalnız başına yaşamayı öğrenebilmektir. konser,tiyatro,sinema,alışveriş,yemek. arkadaşla yapılmaz demiyorum ama yalnızda yapılabilir.
evden sütyensiz çıkmak
-
yazın özellikle desenli bluz, tshirt, gömlek falan giyen kadınlara dikkat etmemi gösteren eylem. nedeni de bi ihtimal uçlarını görebilmek tabii ki.
not: işbu entry ile ilgili mesaj göndersenize, çok yalnızım lan.
krize rağmen vatandaşın çılgınca alışveriş yapması
-
normal olandır.
para duruduğu yerde hegün %10 değer kaybettiği sistemlerde, hiperenflasyon durumunda gerçekleşir.
herkes parayı şimdiden harcama, alabileceğine alma yarışına girer. bunda garip olan hiçbirşey yoktur.
tem kavacık kavşağında köprüden önce son çıkış yazıyor ya. he şu anda kriz o noktada, az kaldı ama o kavşak geçildi geçilecek. işte o zaman görürsün kimse bir şey satın alabiliyor mu, evde aç aç oturuyor mu..
bu krizden çıkmanın artık tek yolu da, erken seçimdir. başka da hiçbir çözümü yoktur.
kedilerin gariplikleri
-
bizimkinin çoraplara karşı özel bir ilgisi var. temiz, pis farketmeden alır oynar. suyuna atar, çıkarır, yine oynar.
çamaşırlıkta asılı duranları da kapar, suyuna atar. sonra tekrardan yıkarım ben de :/
geçen gün kullanmadıklarımdan verdim oynasın diye. artık nasıl mutlu olduysa suyuna bile atmıyor. gece bizime yatıyor, oyuncak ayısıymış gibi çorabını da getirip, sarılıp öyle uyuyor.
nasıl bir sevgidir bu.
galatasaray
-
bu güzel günleri yaşıyorsak bunun en büyük paylarından biride rahmetli mustafa cengiz başkan sayesindedir. zamanında fatih terim şov amaçlı canlı yayında irfancanıda istiyorum viscayıda istiyorum diyip rahmetliyi kamuoyunun önüne atmıştır. buna karşılık mustafa cengiz mesele irfancanı almaksa yazarım bir çek hepsini alırım ama ben bunu takımıma yapamam ben galatasarayın geleceğini çöpe atamam diyerek tüm linçlere rağmen hep takımının geleceğini düşünmüştür. bugün ne kadar doğru bir karar verdiğini tekrardan anlıyoruz. ruhun şad olsun güzel insan.
facebook'un kasiyer kızı önermesi
-
alakası yoktur. kasacı kızın yakasında isim soyisminden hemen elindeki telefondan facebooka girip bakıp kızın manitası olduğunu gören suser, bir kac hafta sonra ayyyy kız benim önerilenler listemde kartıma bakmış bla bla.. sie.
kuzgun
-
yaptıklarıyla “kuş beyinli” sözünü çürüten, bu sözü artık iltifat olarak kullanmanıza neden olacak zekaya sahip, kurnaz bir kuş.
- kuzgunlar en zeki hayvanlardan biridir.
- kuzgunlar insanların yuvalarına tırmanmalarına engellemek için kaya parçalarını üzerlerine itebilirler. bunu yapamazlarsa da, size değmesinden hoşlanmayacağınız bir sürüngeni getirip üzerinize bırakabilirler.
- eğer bir kuzgun yemeğini saklarken, başka bir kuzgunun ya da başka bir canlının onu izlediğini görürse; yiyeceğini bir yere koyup, başka bir yerde saklarmış gibi davranarak hedef şaşırtabilir.
- kuzgunlar da, papağanlar ve muhabbet kuşları gibi sesleri hafızasına atarak taklit edebilir yani konuşabilirler.
- ayrıca kendisinin alt edemeyeceği avları avlaması için kurt ve tilki gibi vahşi hayvanların seslerini taklit ederek onları çağırdığı da bilinmektedir. böylece kuzgunlar da kurt veya tilkilerden arta kalanları yiyecektir.
- fransa, almanya, danimarka, isveç gibi birçok avrupa ülkesinde kuzgunlar kötülüğün kılık değiştirmiş hali, hatta bazen şeytanın enkarnasyonu olarak kabul edilirler.
- kuzgunlar çeşitli oyuncaklarla, eğer oyuncak yoksa da kendi kendilerine oynayarak eğlenebilirler.
- araştırmacılara göre kuzgunlar iletişim kurmak için jest yapabilirler. avusturya’da yapılan bir araştırmada, kuzgunların başka bir kuşa bir nesneyi göstermek için gagalarını tıpkı parmak gibi kullanarak işaret ettikleri tespit edildi.
- kuzgunlar diğer kuzgunlarla empati kurabilirler. yapılan bir araştırmada; kavga eden kuzgunlardan, kavgayı kaybeden kuzgunun yanına başka bir kuzgunun gelip, onu gagasıyla dokunarak teselli ettiği gözlemlendi. sevdikleri kuşları hatırlarlar ve onlara en az 3 yıl boyunca dostça cevap verirler.
- kuzgunlar gökyüzünde adeta akrobatlardır. havada takla atabilirler.
- kuzgunlar, gagaları da dahil olmak üzere baştan aşağı tamamen siyah renklidir.
- kuzgunlar neredeyse her şeyi yerler.
- kuzgunların kabuktan yapılma derme çatma kızaklarla karda kaydıkları da görülmüştür.
- kuzgunlar ileri derecede öğrenme yeteneğine sahiptirler. bir dizi eylemi izleyerek ipe bağlı bir et parçasına ulaşılması amaçlanan bir deneyde kuzgunlar bunu sadece 6 denemeden sonra başarırken, kargalar 30 denemeden sonra bile bunu başaramadılar.
- kanada’da, nadir görülen beyaz kuzgunlar da vardır.
- kuzgunlar eşit miktarda yiyecek elde etmek için birlikte çalışırlar. ancak bir kuzgunun kendi payına düşenden daha fazlasını aldığını görürlerse ona olan güvenlerini anında kaybederler ve bir daha o kuzgunla asla işbirliği yapmazlar.
- lund university tarafından yapılan bir araştırmanın belgelediği gibi kuzgunlar ileriyi düşünme ve gelecek için plan yapma yeteneğine sahiptirler.
- jimmy isimli bir kuzgun (jimmy the raven) 1000’den fazla filmde rol almıştır. kuzgun jimmy (jimmy the raven), hollywood'ta hayvan eğitmeni curly twiford’a aitti. mektup yazabiliyor, açabiliyor ve hatta küçük bir motosiklet bile kullanabiliyordu. twiford, jimmy’nin 8 yaşındaki bir çocuğun yapabileceği her işi becerebileceğini söyler.
kuzgun ile karga arasındaki farklar:
- kuzgunlar kargalara göre daha büyüktür.
- kuzgunların kuyruk tüyleri kargalara göre daha uzundur.
- kuzgunlar daha büyük, daha kalın, kavisli gagalara sahiptir.
- kuzgunların ömrü genellikle 25 ile 30 yıldır. ancak 45 yıla kadar yaşadıkları da bilinmektedir. kargaların ömrü ise genellikle 8 yıl kadardır.
- sesleri de birbirinden farklıdır:
kuzgun sesi
karga sesi
kaynakça
https://www.mentalfloss.com/…ing-facts-about-ravens
https://www.farmersalmanac.com/…-about-ravens-22850
https://www.allaboutbirds.org/…ommon_raven/overview
http://www.birdsandblooms.com/…rising-facts-ravens/
https://listverse.com/…credible-facts-about-ravens/
https://unbelievable-facts.com/…s-about-ravens.html
https://upload.wikimedia.org/…on_raven_in_flight.jp
https://upload.wikimedia.org/…_a_wonderful_life.png
https://live.staticflickr.com/…876_ae4bd69a33_c.jpg
https://www.hww.ca/…on-raven-vs-american-crow-1.png
idam cezası için halkoylaması yapılsın
-
ne diyorsun olm sen?
idam ile kimler asıldı bu ülkede biliyor musun?
gencecik insanlar. zamanın diktasına karşı geliyorlar diye. hiç pahasına.
bu ülkede adalet kanunlara göre uygulanıyor mu?
nasıl bir arzu bu?
böyle bir gücü birilerine vermek embesillikten başka birşey değildir.
her hükümet yargıyı ele geçirmeyi başarmış bu coğrafyada. sen ne olsun istiyorsun?
trakonya
-
şu anda ülkemiz kıyılarında bulunan en zehirli balıklardan biri.
iki üç metreden 150 metre derinliğe kadar denizlerimizde görülebilen bu balığın zehri, solungaç kapağı ve yüzgeçlerindeki dikenlerde bulunmaktadır.
haziran ayı - ağustos ayı arası üreme dönemleridir ve bu dönem en agresif oldukları dönemdir ayrıca. tehlike anında dikenleri, avının etine girer ve yırtılan bez dokusundan içeriye doğru zehri salgılar.
birazdan anlatacağım başıma gelen olaydaki hatayı yapmamanız için ilk bilmeniz gereken şey trakonya tarafından sokuldu iseniz sokulduğunuz bölgeyi soğuk suya değil; 40 derece ve üzerinde sıcak suya daldırmanız gerektiğidir.
tabii kesinlikle doktora gitmenizi öneririm direkt.
şişme, baş ağrısı, mide bulantısı, morarma, konuşma kaybı gibi semptomların yanında kangrene kadar gidebilir.
kalp krizi geçirmenize dahi sebep olabilir.
acil müdahalede önerilen dayanılabilecek en yüksek sıcaklıkta dikenin girdiği bölgenin ısıtılması ve bölgenin temizlenmesidir.
tabii tekrar söylüyorum, doğruca acil servise gitmeniz gerekmektedir. bana bir şey olmaz demeyin.
birkaç yıl önce anadolu yakası'nda bir yaz akşamı kıyıdan olta ile istavrit tutuyordum.
o akşam da mübarek sekiz sekiz çekiyordum balıkları.
derken bilmem kaçıncı çekişimde en sondaki iğnede bu balığı gördüm ama kaya balığı sandım ve niyetim iğneden çıkarıp denize geri göndermekti.
balığı tutmamla sol el baş parmağımda bir sızı hissettim ve hemen peşinden inanılmaz şekilde kanamaya başladı parmağım.
kan akarken yanımdaki dayılardan biri " dur tutma o balığı! " diye bağırdı bana.
çok erken davranmıştı gerçekten!
daha sonra elimin acısı artmaya başlayınca elimi yanımdaki deniz suyu ve istavrit dolu kovaya soktum ve su kırmızılaşmaya başladı.
bu sırada dayı gelip bıçak sürdü balığın soktuğu yere, bir bez parçası bağladı ve bana hastaneye git dedi.
ben ise arabama binip tek elle sürerken bir yandan da zonklayan sol elimin ağrısıyla neredeyse bağıracak gibi oldum.
eve vardığımda sol elim komple şişmişti ve hemen buz dolu bir suya elimi daldırdım.
bu öyle bir acı ki ben hayatım boyunca öyle bir ağrı hiçbir zaman hissetmedim, inşallah da hissetmem. aynı anda onlarca yerinizden kızgın şiş soksalar anca o kadar acır herhâlde.
bir süre bu şekilde elimi suda tutarken daha sonra balığı internetten araştırmak geldi aklıma ve o uyarıyı gördüm:
" elinizi asla soğuk su ile temas ettirmeyin! "
sol elimi direkt çektim sudan ama yaklaşık 30 - 40 dk kalmıştı suda.
daha sonra sıcak suya koydum ve şişkinlik de yarın iner düşüncesiyle uyudum.
ertesi gün balığın soktuğu yer inanılmaz şekilde kaşınıyordu ve şişkinlik de pek inmemişti. sokulduğum yeri kaşırken bileğimin de şişmeye başladığını gördüm ve koluma doğru yayılıyordu şişkinlik. artık çare yoktu ve acile gittim.
" rahatsızlığınız nedir? "
" şeyyy, balık soktu da... "
acilin gözdesi olmuştum. dayılar teyzeler artık balon gibi olmuş elime bakıyor " yav balık, adam mı sokar? " diyorlardı.
çok beklemeden doktorun yanına girdim ve onu türkçeyi yeterince iyi konuşabildiğime ve hayvan türlerini de yeterince tanıyabildiğime, beni sokanın arı değil balık olduğuna ikna etmem yaklaşık bir dakika sürdü.
üç farklı iğne yaptılar:
zannediyorum tetanoz, antibiyotik ve ağrı kesici idi bunlar. tetanoz ve ağrı kesiciden eminim.
bitti mi? bitmedi!
kolumu komple alçıya aldılar!
10 gün boyunca balık sokması sebebiyle kolum alçıda gezdim. aslında doktorun dediğine göre hemen acile gitseymişim buna gerek kalmazmış!
10 gün boyunca çevremdeki insanlara kıyamet alameti gibi göründüm.
" yav balık, insan sokar mı?
balık ısırdı diye kol mu alçıya alınır?
balık çok büyük müydü? "
gibi sorulara cevap verdim.
ben ettim siz etmeyin.
dikkat edin.
ercan saatçilik
-
(bkz: marlon brandacılık)