hesabın var mı? giriş yap

  • 1 sırp, 1 ispanyol, 2 türk, bir dağ evindeyiz. sırp ile ispanyol bir kurusıkı bulmuşlar, uzaktaki bir elmayı vurmaya çalışıyorlar. ben ise sandalyede oturmuş olacakları izliyorum.

    (ortamdaki 2. türk koşarak gelir)

    t: give it to the master. i can shoot anything you show me. [ver bakayım o silahı abine]

    (ispanyolda tepki yok, silahı verir)

    t: i've been to turkish army for one year [ben 1 yıl aztektim orduda]

    (tepki yok, izliyorlar)

    t: look. (çömeldi nişan aldı, yalnız kıç çatalı açıldı adamın, dolunay gibi çıktı ortaya)

    t: yeees **silahpatla** (elmada tık yok)

    (ispanyolla sırp bir çatala, bir de elmaya bakarlar. )

    sırp: that's why they lost whole empire... [işte koca imparatorluğu böyle kaybettiler]

  • yurt dışı tecrübesi.

    ama öyle 2 haftalık geziler, 3 aylık dil okullarından bahsetmiyorum. gidip bizzat bir kültürü yaşamak, o milletin mutlulukarını ve sıkıntılarını paylaşmaktan bahsediyorum.

    ayrıca en az 1000 kilometre yakınında hiç bir aile ferdi olmamasından bahsediyorum. hatta dilini bilmediğin bir ülkede tutunmaya çalışmaktan bahsediyorum.

    bu bir insanı olgunlaştırmazsa, artık başka hiçbir şey olgunlaştıramaz heralde.

  • yatarsın yatakta ya
    sıcacık nefesin,
    gözlerin gökyüzündeki bulunmaz iki mücevher
    endamını bırak kenara, saçların bile yumuşacık
    ama nerede muhabbetin?
    nerede aşk, nerede minnet?
    senin sadakatin bana değilmiş ki
    gökyüzündeki yıldızlaraymış.

    aşağıdaki vadiye gitmeden
    ah bir fincan kahve daha...
    yolluk niyetine ah bir fincan kahve daha...

    haydut senin baban kızım.
    boş gezenin boş kalfası işte.
    ama sana nasıl bulup seçeçeğini
    ve bıçak kullanmayı öğretecek elbet
    o yabancı eller sana bulaşamayacak.
    haydut senin baban kızım.
    ama yine de bir tabak yemek daha isterken
    titrer sesi

    aşağıdaki vadiye gitmeden
    ah bir fincan kahve daha...
    yolluk niyetine, ah bir fincan kahve daha...

    annen ve sen gibi
    geleceği görür kızkardeşin, kızım
    ama sen öğrenemedin okumayı, yazmayı.
    bir kitap bile yok raflarında
    yine de keyfin sınır tanımaz.
    sesin çayır kuşu kadar munis, tatlı
    ama kalbin var ya kalbin!
    okyanusların dibi kadar kara ve gizemli.

    aşağıdaki vadiye gitmeden
    ah bir fincan kahve daha...
    yolluk niyetine, ah bir fincan kahve daha...

    diye çevirdim.

  • dergi için net tutarsızlıktır. peygamberler ile ilgili karikatürleri "ifade özgürlüğünün sınırlarını test etmek için" bastıklarını belirtmişti dergi yönetimi. böylece ifade özgürlüklerinin sınırının paranın yettiği yere kadar olduğunu öğrenmiş olduk. kovulan maurice sinet'in dergiye dava açtığını ve kazandığını belirteyim.

  • başlık: spartacus un falanca sezon filanca episodu (spoiler da içermesin)

    (olay: baba karakterlerden biri hakkın rahmetine kavuşur ve acaip duygusal bir bölümdür)

    entry: osbir çekmek için hazırladığım peçetemle gözyaşlarımı sildim amk.

  • bir bölümünde memnun ıssızda kadınları taciz eden bir sapık sanılmaktadır. tacize uğrayan bir kadın polise eşkal verir:

    - hani bizimkiler dizisindeki kapıcı cafer yok mu, aynı o.

  • bir forum sitesinde karşılaşılan diyalog;

    anonymous said...
    ya bi şarkı varya yomohoo yomosoo onun tam adı nedir arkadaşlar??

    ... july 31, 2009 10:17 am
    bulut said...
    merhaba aradığınız şarkı
    modern talking - you're my heart you're my soul

    arkadaş sen nerden anladın yomohoo yomoso 'dan o şarkıyı, soruyorum!?

  • söylediği şeyi cidden savunuyorsa annesi hala kürtaj düşünebilir diye düşünüyorum. olay sadece bilinç ise