hesabın var mı? giriş yap

  • tabakhaneye bok yetiştirir gibi tüm avrupa'da ligleri en erken bitirdin ve 30 tane adamı kampa çağırdın. oynayamayacak şekilde sakat olan bir sporcuyu değil ilk haftada bak daha ilk idmanın başındaki ısınma koşusunda anlarsın. ya şenol güneş bariz bir şekilde yalan söylüyor ya da taylan mucizevi yeteneklere sahip ve bir ay boyunca tüm idmanlarda sakatlığını gizleyebildi, seçimi size bırakıyorum. sakat olan adamı da ölçüp biçip lan bu adam sakat arkadaş oynayamayaz diye ayırt edemiyorsan üzgünüm ama sen daha ne iş yaptığını bilmiyorsun.

  • lütfen bu entry beğenin. yarın debede durursa daha çok insanın görmesi sağlanabilir. debe zor ama yinede denemekten bir zarar gelmez. ya olursa?
    peşin edit: başlıkta bir çok kişi bu konuda mutabık. bunu beğenin diğer tüm yazılarımı eksileyin, gerçekten sorun değil.

    edit:
    debe olmuş, herkese çok teşekkürler. şu an 60bintl (düz hesap) toplanmış durumda. bu da 4 aylık tedaviye denk geliyor. 8 aylık daha toplanması lazım. hadi bakalım biraz daha asılalım hakan için :)

    "hakan bebek 2.5 yaşında. doğumunun 3. gününde sarılık nedeniyle beyin felci geçirmiş.

    duyamıyor, konuşamıyor.
    ayrıca kronik akciğer hastası.
    yutma refleksi yok, karnından besleniyor.

    doktorların dediğine göre tedavi olmazsa 5 yaşına kadar yaşayabilirmiş. aileyle konuştum. aylık tedavi giderleri 15.000 tl ve aralıksız 1 yil tedavi görmesi gerekiyormuş. "

    facebook linkinde ayrıntıları var.
    https://www.facebook.com/…cinsendebiradimat/?_rdr=p

    bu da adına açılmış sayfa ve hesap bilgileri.
    http://hakandemir.info/

    edit: neler yapılabilir?

    arkadaşım,
    yılbaşında sevgiline hediye almak için ayırdığın para varya. heh o parayı hakan bebeğin yardım hesabına yatır ve yılbaşında sevgiline onun adına bir çocuğun hayata tutunması için yardımda bulunduğunu söyle.
    bu yardımın en güzel parfümden daha güzel koktuğunu,
    en pahalı takıdan çok daha görkemli olduğunu,
    onun adına bir çocuğa iyilik yapmanın ise tarifsiz bir duygu olduğunu söyle.
    havale veya eft yaparken açıklama kısmına sevgilinin ismini yaz ve sevgiline bu işlemi gerçekleştirdiğin dekontu hediye et.
    siz hayatınız boyunca verdiğiniz en güzel hediyeyi vermiş olun. sevgiliniz ise bugüne kadar aldığı en güzel hediyeye kavuşsun ve bunu hayatı boyunca unutmasın.

    bu arada az önce baba ile facebook'tan kısa bir yazışma gerçekleştirdik.

    --- babadan mesaj var ---

    hepinize çok teşekkür ediyorum güzel insanlar oglumu iylestirecez ınsallh rabbim ayağınıza taş değdirmesin

    --- babadan mesaj var ---

    ayrıca: "şuan sabahtan beri toplam 2 bin oldu 45 bin lazım 3ay icinde. yani bir sene içinde 347bin toplanması gerekiyor ameliyat olup duyabilmesi için birde bi kaç sene iyi bir tedavi gorebilmesi için 5 yaşına kadar iyi bir tedavi olabilirse çok iyi konuma gelecek başını tutabilecek en önemlisi ağzından yemek yiyebilecekçok zor benim oğlum bırakın ağzından yemek yemeği şuanda ağzından içmek için suya muhtaç."

    bu uyarıya dikkat lütfen. yılbaşı gelmeden bu paranın çok daha üstü toplanır burada. hadi hanımlar beyler pamuk eller cebe!

  • kesinlikle (bkz: sabun).

    hadi tesadüfen bir şeyleri karıştırıp kaynatıp deneme yanılmayla sabunu buldun (ki o bile çok acayip), bunun temizliğe yaradığını nasıl fark ettin? ben olsam kesin bir tadına bakar, sonra da "bu ne saçma bir şey oldu ya böyle!?" diye tükürüp atardım.

    edit: 83mxx'in dediğine göre ilk olarak nil nehri'nde keşfedilmiş. hatta şöyle açıklamış: "ölüleri yakıyorlar ve cesetlerden süzülen yağ ve kül nil nehrinin sularına karışıyor ve nehirde çamaşır yıkayan kadınlar nehrin bir bölgesinde yıkanan çamaşırların daha temiz olduğunu farkediyor. ve araştırma sonucu devrin mucitlerinden birisi sabunu (yani yağ+kül) keşfediyor." şahsen benim aklıma yattı*.

  • şimdi burda çok önemli bir konu var. bir fıstık uzmanı olarak konuya girmeden önce insanların büyük bir çoğunluğunun fıstığı doyana kadar yemediğini ve gerekli karşılaştırmayı yapacak düzeyde olmadığını düşünüyorum. kilosu 500, 600 lira olan bir kuruyemişi kim nasıl yesin zaten.

    kıymetli arkadaşlar, siirt fıstığı genellikle iri, ana çatlak oranı yüksek ve yağ oranı düşük olan bir fıstık çeşididir. dolayısıyla siirt fıstığı içindeki yağ oranının düşük olması sebebiyle kuruyemişlik olarak tüketilmesi daha hafif ve insana bıkkınlık vermeyecek düzeyde bir fıstıktır. iri yapılı ve ana çatlak oranının yüksek olmasıyla da yenirken daha rahattır. yani demem o ki siirt fıstığı kuruyemiştir, çerezliktir.

    değerli yazarlar, gelelim antep fıstığı ismiyle bilinen esasen şanlıurfa ve kahramanmaraş'ta daha fazla üretilen fıstığa. bu fıstık çeşidi de ana çatlak oranı az, boyut olarak küçük ve daha fazla yağlıdır. yağ oranının fazla olması yiyen insanlarda bıkkınlık ve tiksinti oluşturacak seviyeye gelebilir hatta hassasiyeti olan insanların fazla tüketmesi sıkıntı olabilir. çatlak oranının düşüklüğü yerken zorluk çılarttığı gibi boyutunun ufak olması da kavurma işlemi sırasında tadının kaybolmasına neden olabilir. iyi ustaların elinde işlenmesi gerekir ki genelde iyi usta yoktur herkes kafasına göre işler. ama yağ oranından dolayı tatlılarda çiğ halde pişerken mükemmel bir aroma bırakır bundan dolayı tatlılarda bolca kullanılır.

    yani demem o ki fıstık çerezlik ise siirt, tatlılık ise antep.

    ayrıca belirtmem gerekir ki siirt fıstığı piyasada her zaman daha pahalıya satılır eğer daha ucuz görüyorsanız muhtemelen ikinci kalite olabilir ya da o seneki rekolteyle ilgili de olabilir. bunu bilen üreticiler şu an antep'te dahi siirt tekin anacı dikmeye başlıyor.

  • facebook'taki ölümcül ikili. bir kişinin profilinde bu 2 bilgi varsa başka bir şeye bakmaya gerek yok. hele de bu yazı büyüklü küçüklü harf ile yazılmışsa olay yerini terk etmek en mantıklı davranış olacaktır.

  • devletin maaşlı memurundan siyasi propoganda dinlemeyecek olan erkektir. yüzünü sağa sola gösterip tanımadığı insanlara yalakalık yapma ihtiyacı hissetmiyordur.

  • arabanın her parçasını kendisi kontrol etmek isteyen, hisli sürücüdür. şimdi mesela motordan çıkan gücün lastiklere iletilmesinde sürücünün bir etkisi var mı? yok. peki ben ne yapıyorum? daha parktayken, arabanın pistonlarını ellerimle çeviriyorum, arabaya hükmetmek mükemmel bir his. arabanın fren disklerini sürücü mü sıkıyor? hayır. peki ben ne yapıyorum? sürücü koltuğunun altından açtırdığım tünel ile acil olmayan frenlemelerde, sol lastikteki fren diskini elimle sıkıyorum, kontrol çok önemli. bazen fren diskini sıkıp, bırakıp, sıkıp, bırakıp abs etkisi bile yaratabiliyorum. bütün bunların yanında vitesim tabi ki manuel. araba üzerinde ancak böyle hakimiyet kurabiliyorum. ayrıca sürekli esp kapalı geziyorum, bir lastiğe kısa süreli frenleme gidecekse, onu da ben yaparım.