hesabın var mı? giriş yap

  • 80'li yıllarda doğan nesil için space jam'in anlamı büyüktür. bu jenerasyonun belki de en akılda kalıcı çocukluk anılarından birini space jam'i o dönem sinemada izlemek oluşturur. bu açıdan özel ve güzel bir hatırası vardır.

    bizde gösterime girdiği 1997 senesinden bu yana defalarca izlediğim space jam'in bu yeni nesil devam filmi bende çok karışık duygular oluşturdu. açıkçası bildiğimiz space jam filminden oldukça farklı şeyler görmeyi bekliyordum ama bu denli 180 derece farklı mantıkta bir film beklemiyordum.

    öncelikle filmin odak noktası çok karışık. genel bakıldığında yeni kuşağa hitap eden bir film ama araya çokça eski jenerasyona hitap edecek referanslar ve karakterler yerleştirilmeye çalışılmış. bu durum filmin tam bir çorba olmasına sebep olmuş. film adeta tüm misafirlerini memnun etmeye çalışan telaşlı bir ev sahibi gibi davranıyor. arada gerçekten güzel anlar ve fikirler mevcut ama bunların anlatım şeklinin baya sorunlu ve eldeki malzemeyi heba eden cinsten olduğunu söyleyebiliriz.

    filmin esasında en büyük problemini ise lebron james gibi bir spor yıldızının filmde nerdeyse sadece bir reklam figürü gibi kullanılması oluşturuyor. james bu filmde bir nevi dev bir warner bros ve hbo max reklamının bir parçası olmuş. hatta birçok kişi eminim ki wb’nin bu filmi kendi tanıtımı için çektiğini düşünmüştür. sanırım daha önce hiçbir stüdyo bir filminde kendine bu kadar fazla refere etmemiştir.

    oyunculuklara da kısaca değinirsek, lebron james’in razzie ödülünü garanti görüyorum. ilginç şekilde bazı insanlar michael jordan’dan daha çok beğenmiş ama ben bu görüşe kesinlikle katılmıyorum. james gerçekten çok kabız bir performans sergilemiş. don cheadle’ı ise oldukça beğendim. zaten bana göre hollywood’da underrated bir isim ve daha fazla ana rollerde olmayı hak ediyor.

    looney tunes karakterlerinin olduğu her film insana keyif verir. sonuç olarak bunlar çocukluk efsanelerimiz ve benim de filmde en çok hoşlandığım kısımları bu karakterlerin olduğu anlar oluşturuyor. ancak ilk filme kıyasla tunes karakterinin burada fazlasıyla yardımcı figürler gibi kullanıldığını söyleyebiliriz. gerçi lebron james’in bile tam olarak ana bir figür olmadığı filmde tunes karakterlerinin bu durumları çok şaşırtıcı gelmiyor. zaten filmin de en büyük problemini her şeyden azar azar koyup hiçbir şeyi tam olarak iyi yapamaması oluşturuyor.

    sonuç olarak space jam a new legacy’i pek beğendiğimi söyleyemem ama kesinlikle her türlü izlenen ve yer yer keyifli anlar yaşatmayı başaran bir film. şahsen en çok 2d kısımlardan keyif aldım. lebron'un 2d görüntüsü bana nedense sempatik geldi. sakin kafayla ikinci bir izleyişte belki genel olarak daha çok sevebilirim, bilemiyorum.

  • böyle bir olayda polisin yapmasını istediğim şey, vergisini veren, suça karışmayan bir vatandaş olarak bu!
    eleşireceklere şimdiden bir şey söylemek istiyorum, ülkemizde katil, sapık, deli, psikopat çok biliyorsunuz...
    ya yarın annenizi yürürken delinin biri çevirir de boğazına bıçağı dayarsa?
    polise diyeceğiniz ilk cümle ''abi vurun allah aşkına'' olur.
    böyle olaylarda polis, kendinden emin olduğu anda vurmalı.
    hem bu şerefsizlere ders olur!
    ''ulan bıçağı silahı elime alıp artislik yaptığım an indirirler beni'' demeli!!!
    ama yapma kardeş etme kardeş dedikçe psikopatlar bir şey olmaz diye sokakta pompalıyla sıka sıka geziyor.
    tanım: hakkımın helal olduğu polistir.

  • her sınıfta, atatürk'ün fotoğrafının yanına asılması gereken, simge görsel dir.

    sağlık sıhhat yerindeyken " kızları okutmayın, buluğ çağında evlendirin yoksa çok ayıp olur günah olur " diyen yobaz tipler, can boğaza gelince o okumuş kızların elinde şifa arıyorlar.

    yok mu depremi engelleyen, roketleri düşüren şeyhlerinin öğrettiği bir dua? oku, üfle, zımba gibi ol. niye namahrem eli değdiriyorsun vücuduna.

    edit: iftira attığımı söylemişler buyurun kendi ağzından dinleyin: video

    nasıl da saydırıyor hem okuyan, hem çalışan kadınlara.

  • bunu squid game dizisinin 2. sezonu sanarak izleyen, izlerken bile yarışma programı olduğunu anlamayan, yetmeyip bir de buraya girip 2. sezon olmamış, oyunculuklar berbat diye yazan arkadaşlar... ah o arkadaşlar, vah o arkadaşlar... sen telefonunun tuş kilidini nasıl açtın da, ekşi sözlüğe nasıl girdin de, yetmedi tuşlara bastın da entry gönderin. :)

  • hukuki açıdan; cezalandırılması gereken bir suç eylemi.

    dini açıdan; güzel ahlak üzerine bina edilen bir dinin hakim olduğu iddia edilen topraklarda insanların kendilerinin inançlarını yiyecek kadar "aç" hissettiklerini gösteren olay.

    siyasi açıdan; insanların hakkını alamadığını düşündüğünü ve hakkını almak için fırsat kolladığını gösteren sosyal turnusol.

    sosyal açıdan; karşılıksız sosyal yardımlar ile çalışmadan kazanmaya alıştırılmış insanların, bir gün sosyal yardımlar ile yetinmeyebileceklerini hatırlatan rezalet.

    etik açıdan; kamyon şoförü ile ilgilenmeden ekmeklerin yağmalanması ile, insanlıktan ne kadar uzaklaştığımızı gösteren hayat dersi.

    al capone açısından; "çocukken her akşam yatmadan önce ve aklıma geldiği her an tanrı'ya bana bir bisiklet vermesi için dua ederdim. bir gün tanrı'nın çalışma tarzının bu olmadığını anladım. ertesi gün gittim kendime yeni bir bisiklet çaldım ve her akşam yatmadan önce tanrı'ya günahlarımı affetmesi için dua ettim."

    edit: dostlar, devrim bebek için son 5 bin tl kalmış, haydi asılalım küreklere(bkz: #60102536).