hesabın var mı? giriş yap

  • düğün fotoğrafçısı değil de mevsimlik işçilerle ilgili dosya hazırlayan gazeteci sanki. bütün fotoğrafları tarlada.

    bu arada genelde insanların kafalarını kadraja almıyor.

  • he amk 20 milyon insanı öldürelim demiş. acaba attığınız gol olmasın biraz nüfus kontrolü yapın, 3 çocuk zırvasının peşinden koşmayın yoksa daha beter oluruz demeye getirmiş olabilir mi?

  • lan o değil vidyonun 4:22 saniyesinde kadraja giren bir türbanlı abla var. vay nasını didim. mesele baklava mıymış? ben erkek halime o güruhun içine girmeye korkarım la... vazgeçmedi de baklava sevdasından... helal ablaya dicem o da bi garip olacak...

    not: la elitist diilim ha... fafori yemeğim hala kuru fasülye pilav. sonrasında çay gelince mutlu olan bi vatandaşım. ama hakket bu muhafazakarlık anlayışı çok ilginç bu coğrafyada. otobüste yan yana oturamazsın da burada baklava sevdasına... vay nasını la hakket.

  • bunu 2013 yılında oynamaya başladığımda adamlar geliştirmeye çalışıyorlar hiçbir zaman da para istemeyeceklermiş, benim beğendiğim tarzda oyunlar sektördeki yerini koruyabilsin düşünceleriyle omuz vereyim dedim. halen de sözlerinde duruyorlar, tebrik.

    fakat nasıl bir omuz verdiysem. diablo 3 ü 120 tl' ye almıştım. dışarıdan aldığım itemlarden hiç bahsetmiyorum. bu oyuna 250 tl' den fazla para yatırdım. baya baya diablo' ya verdiğim paranın 2 katına geldi bizim omuz.

    ama adamlar çok güzel oyun yapmış lan. intro müziği, karakter seçimi kısmındaki atmosfer, oyunun içindeki atmosfer, hepsi muazzam güzellikte.

    tavsiye etmek mi? delisin.

  • bir şarkının, bir dizinin veya başka bir şeyin ömründeki önemli bir periyottur şevval sam periyodu. adeta osmanlı'nın duraklama dönemi gibi.

    - yavaş yavaş duyulma
    - popüler olma
    - şevval sam'ın elini atması
    - unutuluş ve kayboluş

    edit: bu arada tespiti yapan arkadaşı tebrik ediyorum.

  • instagram'ında acun'un bir barda arkasında durduğu veya kendisine aldığı gülleri paylaşan 24 yaşındaki, bir dönem modacı olma hevesiyle mankenlik yarışmasına katılan tc vatandaşı insan.
    ben kendisinin niniseymasubasi adlı instagram hesabını takip ediyorum ve orada koyduğu fotoğrafların altındaki yorumlara bakarak türkiye halkının iki yüzlülüğünden ve şekilciliğinden emin oluyorum.
    normalde kendi kocası gidip başka bir kadınla imam nikahı kıysa bir de üzerine çocuk yapsa kapıyı camı indirecek teyzeler, ablalar ve kardeşler bu sosyal platformda bu hanım kızımızın koyduğu neredeyse her fotoğrafın altına " rabbim sizi nazarlardan korusun, şeyma abla acun abiyle de fotoğraf koysana, doğal güzellik, rabbim sizi kem gözlerden korusun ben biliyorum siz allah katında evlisiniz, maşallah maşallah tü tü tü tü, melisa çok şeker bebek, siz muazzam bir kadınsınız, size bayılıyorum, şeyma abla harikasın seni kıskananlar çatlasın." gibi gibi cümleler yazmaktadırlar.
    ben bu cümlelere katlandığım kadarıyla bakarak esra erol'u izlerkenki gibi sosyolojik tespitler yapıyor, çoğu zaman gülüyorum.
    aynı zamanda zeynep ılıcalı hanımefendiyi de takip ediyorum. onun her fotoğrafının altına da onu tutan bir başka güruh var onlar yazmakta. aslında bu iki grubu karşı karşıya getirsek yeni bir mohaç meydan savaşı çıkabilir yani o derece.
    neyse özetle beni ilgilendirmez zaten kendisi, fotoğrafları veya yaşadığı hayat amma ve lakin cümbür cemaatin diline düşmesi çok garibime geliyor. hoş ben de buraya yazarak çenesini yoran züğürt kategorisine giriyor olabilirim ama benim çenemi yormamdaki amaç türkiye halkının kalitesiz ve iki yüzlülüğünü bu hanım kızımıza yapılan muamele yoluyla anlatmak.
    sözlerime hanım kızımıza yapılan bir kaç comment ile son vermek isterim:

    "sonuna kadar inancına ve yüreğine sağlık şeyma."
    "arkanda duran dağ gibi bir eşin var şeyma sen denizleri seyret dalgalarla işin olmasın."
    "ah nasıl zor göğüslemek zorunda kaldıkların, nasıl bir kutsallıktır bu sana bahşedilen. sadece allah'a emanet ol."
    "arada babadan (acun'dan bahsetmekte) işaret ver bize şeyma, korkuyoruz."

    millet yeminle sıyırmış ya, yorumlara gel hele.

    hanım kızımızın yaptığı bir fotoğraf yorumu ise şu şekildedir. bebeğini kucaklamış haliyle "gene babadan daha erken kalktık." burada verilen mesaj "acun bende kaldı bu gece, melisa da ondan erken kalktı, n'aberr zeynep ılıcalı?" sanırım.

    neyse tespit yapma durumumu burada bitiriyor, hayırlı cumalar diliyorum. bu arada hanım kızımızın evladı melisa ile hiçbir alıp veremediğim yok o masum bir bebek, bir melek, arada kendisine verdiğim referanslar yanlış anlaşılmasın (kime neyi açıklıyorsam?) neyse öyle işte.

  • üç kuruş menfaat için yalan söylemesi, sürekli para muhabbeti yapması, işi düştüğünde araması.

  • cristiano ronaldo - messi rekabetinin heyecanını iyice kaybetmesiyle beraber futbol dünyasında yeni rekabet arayışları özellikle son yıllarda arttı. tabi ronaldo’nun madrid’den ayrılışı akabinde şampiyonlar ligi’nde eski başarıların gelmemesi ve messi’nin de barcelona’dan ayrılışı ile beraber bu durum iyice perçinleşti

    mbappe ve haaland gibi rekabet arayışlarının yanına salah ve mane gibi uyumların veya lewa ile benzema gibi büyük yükselişlerin de eklenmesiyle beraber ikili rekabet kavramı futbolcularda kalmadı. hatta bana sorarsanız dünyanın spor alanındaki şu an en büyük ikili rekabeti guardiola ile klopp arasındadır ki bu sene de tüm kulvarlarda bu rekabeti yansıtıyorlar

    ancak bir adam var ki başarılmamışı başarmak üzere ve bence gavur deyişiyle underrated kaldığını düşündüğüm bir isim. carlo ancelotti.

    bu adam kim ?

    babası peynirci ve çocukluğu peynir çiftliğinde çalışarak geçiyor carlo’nun. futbolu’da ırgat yaşam tarzını değiştirmek adına bir kurtuluş olarak gördü.. aile fertleri kendisini carletto olarak çağırıyor ve covid olana kadar sıkı bir sigara tiryakisi olduğu biliniyor. gençken bir vespa ile geçirdiği kaza neticesinde de sol kaşı kemerli kalıyor carlo’nun

    hem oyuncu hem de müthş bir antrenör

    şampiyonlar ligini 3 kez kazanan 3 teknik direktörden biri. 2 şampiyonluk milan diğeri ise real madrid ile.

    diğer iki abimiz ise bob paisley ve zidane. ancak carlo’nun bir başka özelliği de var.

    futbolculuğundan ziyade teknik adam kariyerine bakalım

    36 yaşında reggiana takımını serie b’den serie a’ya çıkartıyor

    37 yaşında buffon’lu cannavaro’lu parma’nın başına geçiyor ligi ikinci bitirip şampiyonlar ligi’ne gidiyor. buffon 18 yaşında, hernan crespo 21 yaşında, lilian thuram ise 24 yaşında o zamanki kadroda. ileriki yıllarda yazacağı kitabında fenerbahçe’ye söz vermesine rağmen parma’ya gittiğini ve bu yüzden fenerbahçe’yi çalıştırmak için borcu olduğunu ifade eder. hatta kısaca tek borçlu hissettiği kulübün fenerbahçe olduğunu belirtir

    40 yaşında juventus’u çalıştırıyor ve parma ile ik sezonunda olduğu gibi şampiyonluğu kıl payı kaçırıyor. intertoto kupası’nı kazanıyor

    42 yaşında fatih terim’den devraldığı milan’ı 50 yaşına kadar çalıştırıyor. 44 yaşında şampiyonlar ligi’ni kazanıyor. serie a’da şampiyon oluyor . 23 kasım 2005 yılında fenerbahçe ile oynanacak şampiyonlar ligi maçının öncesinde olaylı türkiye-isviçre maçının yankılarına o da katkı veriyor ve istanbul’a miğfer takıp gideceğiz diyorhatta terim’in ahı mı dersiniz artık bilmem ama milan ile ikinci şampiyonlar ligi şampiyonluğunu istanbul’da kaçırıyor ama abimiz 47 yaşında milan ile ikinci şampiyonlar ligi’ni kazanıyor

    bakın 2 şampiyonlar ligi ve 1 serie a üzerinde durmak istedim aslında burada. 40 yaşında juventus ile beraber başlayan büyük italya macerası 50 yaşında çok daha küresel bir hale geliyor . bu arada 25 yıllık eşinden boşanıyor. ve kendi otobiyografisini yazıyor. onun için kendini gerçekleştirmek adına bir kavşak niteliği taşıyor bu dönem. yazdığı kitaptan elde ettiği gelirler de als hastalarına yardım amaçlı kullanıldığını belirtmek gerek

    bekar carlo chelsea’nin başına geçiyor, 2010’da premier lig şampiyonu oluyor. ingiltere ligi’nde ilk yılınızda ferguson’lu bir ligden bahsediyoruz. ancak aynı senenin eylül ayında 87 yaşındaki babasını kaybediyor. özellikle diyabet sorunu olan babasıyla sık sık italya’ya bu dönem ziyarete giden ancelotti, aynı sene bu başarıyı sağlıyor.

    bir sene sonra paris’e geçiyor ve 3 sene içerisinde ligue-1 şampiyonu da oluyor ki bana sorarsanı diğer başarılarının yanında biraz daha arkada kalan bir başarı. 54 yaşında avrupa’nın 5 büyük liginin 3ünde şampiyonluk. avrupa’daki başarılarından az bahsetim yerel başarılarını hiç konuşmuyorum bile

    paris’ten sonra hemen madrid’e geliyor abimiz ve 4 kupa kazanıyor burada. 1’i yine şampiyonlar ligi ancak diğer üçünden biri lig değil. bu sıralarda kanada’lı bir iş kadını olan mariann barrena mcclay ile evleniyor

    terim yerine milan’a, hiddink yerine chelsea’ye, mourinho yerine real madrid’e geliyor. şimdi de guardiola yerine bayern’e gelen carlo 56 yaşında 5. farklı büyük lig içerisinde (ispanya fransa italya ingiltere ile beraber) 4. şampiyonluğunu yaşamaya geliyor

    sonra başarısızmış gibi daha alt kulüplerden teklif alan carlo ne napoli’de ne de everton’da eski günlerindeki kadar başarılı olamıyor.

    ancak carlo madrid’in başına tekrar geçiriliyor. hem de oğlunu yardımcı hocayapıyor ki bir ara bunu münih ve everton maceralarında da gördük. kendisi takımdan ziyade oyunculara ve oyuncuların özelliklerine göre inşa edilen bir taktiğe inandığını söyler. sanırım benzema’nın başarısının ardında yatan en büyük birkaç özellikten biri de bu. ancak bu sözü tabi altın kadro milan’ın da o dönemki takım ruhuyla ne kadar örtüşüyor bu da ayrı sorulması gereken bir soru. bu hususta ılgaz çınar ile serkan akkoyun’un yorumlarına bakmanızı öneririm.

    messi’nin de ayrılışı ile beraber bitti denilen la liga’da (xavi’nin ligde unai emery’nin şampiyonlar liginde döktürdüğü bir sene bu arada) benzema’nın tarih geçen performansı ile şampiyonlar liginde yarı finalde ve ispanya’da da şampiyonluğunu ilan etmek üzere

    evet carlo avrupa’nın 5 büyük farklı ligi’nde şampiyon olan ilk teknik direktör olmak üzere. ben olsam portekiz ve hollanda ile de aynı başarıları yakalamaya çalışıp yerimi perçinledikten sonra tamamen avrupa kupalarına adardım kendimi. borçlu hissettiği fenerbahçe ise emekli olmadan şampiyon yapacağı çok güzel bir son olabilir tabi kim bilir…

    debe editi : imlalar düzeltildi , mesaj ile yorum yapan herkese çok teşekkürler bu kadarını beklemiyordum , ek olarak uyarınız üzerine de ekleyeyim parmadan sonra aslında istanbul'a gelmiş ancelotti fenerbahçe ile görüşmek için ancak sorasında juve ile gördük kendisini..

  • ornek olarak:

    emirates havayollari hostesi yemek servisi yaparken gulumseyerek yaniniza gelip, kulak seviyesine egilerek yumusak bir ses tonuyla: "good evening sir. today we have grilled chicken with roasted vegetables or marinated beef in curry sauce with rice on the side. which one would you prefer?"

    thy hostesi, 5 karis suratla tepeden bakarak: "chicken or pasta". hele yolcu bi anlayamasin ne dedigini. "excuse me" falan diyene bagirarak "offff... chicken or pastaaaa"

    evet rezil amerikan havayollarindan ileride olabilirler. avrupa havayollariyla da bir cok anlamda yarisabilirler. fakat esas rekabet icinde olduklari asya ve ortadogu havayollarinin hosteslerinin ellerine su dokemezler malesef. yok maasti, yok yolcularin tutumuydu falan da adama ozru kabahatinden beter dedirten soylemlerdir. isin bu kardesim yapacaksin. guleryuzlu olmanin, nazik olmanin zor oldugu ortamda sen olacaksin. yonetimin hatasi tabi en basta. koy bakalim belli standartlar bu baglamda. uymayana da bas uyariyi, yaz siciline gor bakalim nooluyo.

  • taktik basit;

    şimdi bu adamlar euro ile maaş alıyor. türkiye ekonomisi ne kadar çökerse euro da o kadar artıyor. adam 2000 euro maaş alıyorsa 1-2 sene önce 6000 tl almış olup gelip burada harcıyordu. şimdi ise 8000 tl'ye denk geliyor. seneye 10 000 tl olacak belki.

    türkiye ne kadar kötüyse o kadar iyi yani onlar için. para kazanıyorlar bu işten.

  • kazadır. fakat tekrarının yaşanmaması için her türlü önlemin alınacağı, işçinin ailesini mağdur edilmeyeceği ve ciddi tazminatlar ödeneceği aşikar olan bir devlette gerçekleşmiştir.

    not: tek haneli işçi ölümlerinin haber niteliği taşımadığı ülkeden yazıyorum.