hesabın var mı? giriş yap

  • vefakar topçu.

    c.ronaldo : "başarılarım için arkadaşım albert fantrau'ya teşekkür etmeliyim. beraber 18 yaş altı şampiyonasında oynadık. bizi izlemeye gelen sporting lisbon menajeri kim daha fazla gol atarsa takıma onu alacağını söylemişti. ''

    c.ronaldo : ''maçı 3-0 kazandık ben ilk golü attım albert ise ikinci golü attı üçüncü golde ise ben dahil herkesi etkileyen bir olay yaşandı. albert kaleciyi geçmişti ben de yanında koşuyordum albert'in tek yapması gereken topu boş kaleye göndermekti ama o topu bana pas attı. maçtan sonra neden yaptığını sorduğumda ise '' sen benden daha iyisin'' demişti. ''

    gazeteciler albert fantrau'ya hikayenin gerçek olup olmadığını sorduğunda albert '' evet hikaye gerçek ronaldo o maçtan sonra sporting altyapısına girdi ben ise futbolu bıraktım ve şu an işsizim '' cevabını verdi. gazetecilerin ''işsiz biri olarak bu kadar büyük bir eve, böyle güzel bir arabaya ve ailenin ihtiyaçlarını karşılayacak parayı nereden buldun ? '' sorusuna albert fantrau'nun verdiği cevap ise her şeyi açıklıyordu. '' bunların hepsi cristiano ronaldo 'dan.''

  • "sınır tanımayan bir zeka, en büyük hediyedir insana."

    harry potter ve felsefe taşı'nı ilk kez okurken, hagrid'in harry'e hogwarts binalarını anlattığı bölümde bana en sempatik gelen bölüm olmuştu ravenclaw. hatta harry'nin ravenclaw'da olacağını tahmin etmiştim, seçmen şapka "gryffindor!" diye bağırınca "anaa" diye bir tepki verdiğimi hatırlıyorum kendimce.

    fenerbahçe sevgimden de olacak, serinin en sevilen karakterleri genel olarak gryffindor'dan olsa bile gryffindor'un o "sarı kırmızı aslan" figürünü hiçbir zaman tam olarak benimseyemedim zaten, hep ravenclaw'u daha çok sevdim.

    j.k. rowling de gerçekten ravenclaw'a hak ettiği değeri pek fazla göstermese de en azından luna lovegood gibi bir karakteri ravenclaw'a armağan ederek bir nebze olsun gönül almıştır bu konuda. ayrıca hermione'nin de "seçmen şapka beni ravenclaw'a koymayı ciddi ciddi düşündü" diye bir lafı vardı ki, düşünmemesi öyküye aykırı olurdu zaten.

    bir de son kitaptan önce "ravenclaw will have its day" diye bir açıklaması olmuştu j.k. rowling ablamızın. tam olarak sözünü tuttuğu söylenemese de, son kitabın sonlarında bir "ravenclaw" tantanası oldu tabii ki. yine de insan ravenclaw'un daha da bir "çıkarıp masaya vurmasını" bekliyordu, hak ettiği gibi.

    velhasılıkelam, canımızdır ravenclaw.

    pottermore'da da yerimizi aldık zaten. çiçek.

  • bugün ne olduysa ard arda atatürk aleyhine, atatürk düşmanları tarafından sözlükte başlıklar açılıyor ve bizde bunları görmek durumunda kalıyoruz. sözlüğün bir denetimi, bir süzgeci yok mu nasıl durabiliyor bu başlıklar böyle. başlığı açanlar da 10 entryli troller. bu insanları kin ve düşmanlığa itmek olmuyor mu? ben aynen böyle hissediyorum.
    t: sözlüğün atatürk aleyhinde başlıklarla dolması.

  • başlık: babam oturmuş ciddi ciddi

    entry: çocuklar duymasini izleyip gülüyo amk

    entry 2: hahahhahahahahah

    ... devamında ise sayfalarca @2'ye övgüler.

  • herhalde pentagon nasıl olsa deli şaşırmazlar diye içinde kalanları buna söyletip yaptırıyor.

    - babanız alman olurdu ibneler
    -yaz yaz twitter'a yaz bunu
    -olm manyak mısın ağırlığımız var cemiyette
    -trump'ın hesabına gir ordan yaz kanka.

  • şu hayatta garibanlık kadar içimi burkan bir şey yok. garibanlık dediğim de asla köylülük, cahillik, fakirlik vs falan değil. garibanlık dediğim bir insanın zorla üstüne yüklenen görevlerin altında ezilmesi, ezilirken yine de elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışması, kimseye mahçup olmadan yaşayabilmek için it gibi çalışması ve asıl itlere hizmet etmek zorunda kalması.. yine de duruşunu bozmadan, sesini çıkarmadan, üç kuruş hayat için.

  • dioksin; organ ve sistemi etkileyen, çevre kirletici olarak isimlendirilen toksik bir maddedir. vücuda girdiğinde 7-11 yıl arasında vücutta kalabiliyor.

    kalıcı organik kirleticilerden olan dioksin; bulunduğumuz ortamdaki havadan ve besin zincirinden, yani yediğimiz yiyeceklerden de vücudumuza girebiliyor. dioksine maruz kaldığımızda ise wasting sendromu, kusurlu böbrek gelişimi, çocuklarda gelişim bozukluğu ve ciltte düzensiz bir koyulaşma gibi sorunlar ortaya çıkabiliyor. hatta tedavi edilmezse ölümle bile sonuçlanabiliyor.

    en zehirli dioksin maddesi olan tcdd, agent orange'nin (ajan portakal) bir birleşenidir. agent orange, bitkileri öldüren ve yaprak dökücü bir maddedir. vietnam savaşı sırasında abd'li askerler tarafından kullanılmış. askerler, kuzey vietnam ve viet cong birlikleri için orman örtüsünü ve ekinleri ortadan kaldırmak adına bu herbisiti kullanmışlar. halen vietnamdaki insanlar üzerinde kas ve kemik bozuklukları, doğumsal anormallikler gibi etkileri devam ediyormuş.

    dioksine maruz kalmış, cildinde koyulaşma yaşamış birine örnek vermek gerekirse; ukrayna devlet başkanı viktor yuşçenko'yu söyleyebiliriz. viktor yuşçenko'nun yaşaması bile mucizeymiş aslında. çünkü kanındaki dioksin seviyesi normal değerin 6 bin katı üzerindeymiş. 2004 yılındaki seçim kampanyası sırasında viktor, dioksinin en zehirlilerinden olan tcdd ile zehirlenmiş ve viyana'daki bir klinikte tedavi görmüş. yuşçenko, 5 eylül 2004’te ukrayna istihbarat teşkilatı başkanı igor smeshko ve başkan yardımcısı volodimir satiyuk ile baş başa yediği yemekte zehirlendiğini öne sürmüş. ancak bunun kesin bir kanıtı yok.

  • adam.

    bu adam emekli imam. bu adam mahalli tarih araştırmacısı. bu adam cumhuriyet tarihçilerinin yapamadığını yapmış, atatürk'ün osmanlı belgelerine göre soy kütüğünü çıkarmıştır.

    2001-2014 yılları arası sultanbeyli'den sabah namazından sonra çıkar ve sultan ahmet'e devlet arşivlerine araştırmaya gidermiş. bu adama türk tarih kurumu tarafından ödül verilmeli. onlar yatmış bu abi çalışmış.

    adına üstad deyip bu temiz insan ve soyuna çamur atmaya çalışanlardan dolayı bu kitabı yazmış... üstad'lara diyor ki "bütün arşivler istanbul'da gidin araştırın".

    bu adam sivas'lıdır.