ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
gaziantep starbucks'ta yaşanan meydan muharebesi
-
fincanda durduğu gibi durmuyor işte.
dershanelerin kapatılmasının aym tarafından iptali
-
şu an için oy çokluğuyla iptal ettiği söyleniyor. kararın doğruluğu yanlışlığı ayrı bir tartışma konusu belki. ama diğer kararların önünü açması adına umut verici olabilir. önce danıştay'ın saraya iptal kararı, şimdi de bu. selçuk şahin'in gidişi, akp'nin gidişi, yarın da van persie imza atıyor. 2015'i sevmeye başladım.
(bkz: winter is coming)
sandra blokları
uğur şahin ve eşi misafirimiz olacak
-
link
eşi derken bahsedilen bu kişi bir bilim insandır ve adı da özlem türeci'dir. yani tek vasfı uğur sahin'in eşi olmak değildir. ne kadar da kendini bilmez bir üslup
edit : bunun için gereksiz duyar diyenler olmuş, en basitinden empati kurmanızı öneririm. öyle olunca özlem türeci'nin kariyerine, yaptigi işlere ve şahsına saygısızlık yapıldığının farkına varırsınız belki de
quadruple double
-
yapmak neredeyse imkansizdir. biraz rakamlardan ve olasiliktan bahsedecek olursak:
normal bir macta sure alan minimum oyuncu sayisi: 10
preseason mac sayisi= 8
normal bir nba sezonunda yapilan toplam mac sayisi: 1230
minimum playoff mac sayisi (eger tum seriler 4-0 biterse): 60
nba sezon sayisi= 66 (ama bunu 25 sayalim cunku 1974'te daha 18 takim vardi ligde.)
neyse sonucta kaba hesapla minimum 324500 basketbolcu bu oyunu 48 dakika oynamis ve sadece ama sadece 4'u quadruple double yapmayi becermis.
80bin kusurda bir kisi..
bana iyi geliyorsun diyen kız
-
muhtemelen sizi yara bandı olarak kullanan kız.
ben diyeyim de. sonra kafanı nereye vurursan vur.
ama çok güzel laf a.q, bir daha söylense bir daha yerim.
21.00-05.00 arası kısıtlama kararının mantığı
-
insanlara olayın ciddiyetini hissettirmektir.
2008 krizinde, o dönem çalıştığım şirket (ki kendisi türkiye'nin enn taşşaklı holdinglerinden birinin lokomotif şirketidir, bunu patron şirketi olmadığını özellikle belirtmek için yazıyorum) hızla düşen hammadde fiyatları sebebiyle on milyonlarca dolar zarara uğramıştı. hatta sonrasında ciddi bir küçülmeye de gitmek zorunda kaldı.
bu kriz şirketi vurmaya başladığında alınan tedbirlerden ilki ne oldu biliyor musunuz? idari binanın ortasındaki çay standında bulunan meyve / bitki çaylarını kaldırmak ve sadece (sallama) siyah çayları bırakmak... şaka gibiydi.
bir kaç gün sonra fabrikanın müdürüne direkt "allahaşkına kaç kuruş kârınız olacak?" diye sordum... o da bana "ne kârı? amaç kâr değil, çalışanların işlerin yolunda gitmediğini hissetmelerini, gerçekten anlamalarını sağlamak" dedi.
efendim bu pandemi konusunda da işler yolunda gitmiyor. sebebi hükümetin parayı öncelikli tutan boktan politikaları biliyorum.. ama diğer bir sebebi de insanların umursamazlığı. işte bu 9-5 yasağı da umursamazlığı sorgulatıyor, insanların kendilerine biraz çeki düzen vermesini sağlıyor, "iş ciddi yav" dedirtiyor.
bu sayede de 1 ay içerisinde yarı yarıya azaltılabiliyor vaka sayısı.
yapılmış en aptalca dalgınlık
-
sinava girerken gerekli bir belgeyi evde unutmaktan daha aptalcasi, evde unuttugunu zannedip tekrar eve donmektir. ba$ima gelmi$tir..
edit: işbu entry değişik zamanlarda sma hastası bebişler için editlendi.
bonzai çekmiş apaçiyle röportaj yapmak
-
kafası trilyon olmuş elemanın, elinde mikrofon gözünde güneş gözlüğü ve kafasında fesiyle dolaşan bir muhabir tarafından durdurulmasının tribini yaşamaya kalktım da, dağlara taşlara. vay amk.
üstsüz güneşlenmek
-
üç arkadaşım bozcaada'da, ıssız sandıkları bir koyda denemişler bunu. tabi sonrasında tepelerde bir izdiham, insan seli, kalabalık falan derken kızlar üstlerini giyene kadar adanın o tarafı 28 cm daha denize gömülmüş.
ibb personelinin imamoğlu aleyhine miting yapması
-
ekrem başkan, biliyoruz ki kindar değilsin, herkesi kucaklarsın başkan olunca...
ama lütfen, bak lütfen diyorum, bunları kucaklama...
bu kadar geniş olmak zorunda değiliz, bu kadar iyi olmak zorunda da değiliz, bunlar için gerekeni lütfen yap göreve gelince.
rutkay aziz
-
hani bir kesim var ya, güdüldükleri adamları çok iyi birer hatip, çok iyi birer konuşmacı olarak betimliyorlar, oysa ki bağırmaktan veya ağlamaktan başka birşey yapmayan adamlar onlar..
işte o adamlar, rutkay aziz'in altın portakal'da yaptığı konuşmayı, prompter'sız, kağıtsız 10'da biri olacak şekilde yapabilsin, dişimi kırarım..
içeriğine, goethe'den örneklerine falan hiç girmiyorum bak..