ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
google chrome
-
kullananların neyi kanıtlamaya çalıştığını anlamadığım browser.
hayır biliyorum türk milletinde böyle bir hastalık var galiba da genetik. birşeyi babamızın malıymış gibi sahiplenip fanatikliğin dibine bulabiliyoruz bütün mantıksal süreçleri devre dışı bırakıp.
en belirgini yine burda ortaya çıkmış. bir kullanıcı bir problemden dolayı iki videoyu açamadığından bahsetmiş, yazılımdan zerre anladığına şüphelendiğim başka birisi "kişisel bugdır o yok öyle birşey" diye savurmuş başkası da "kardeşim ben açıyorum gel buna konuş" minvalinde başka aptalca şeyler yazmış.
peki bu yazıların hiçbirinde ne yok?
sürüm farklılıklarını incelemek yok mesela operating system farklılıkları, kurulu plug-inler, antivirüsu. bu değişkenlerin hiçbirini incelemek yok
neymiş "ben açtım 7 tane çalışıyor"
ya gidin bi kumda oynayın ya.
birkaç tane şehidimiz var
-
birkaç, dedi ya.
utanmadan birkaç, dedi.
onu izleyenler de alkışladı.
yattığım yerde kan beynime fırladı.
allah sizi bildiği gibi yapsın.
birkaç: türkiye'de insana verilen değer.
audi fabrikasındaki hat işçisi
-
allah kimseyi audi belgeseli seyredip 31 çekecek duruma düşürmesin dediğim başlık.
aşısız halde turist karşısına çıkan tc vatandaşı
-
üst edit: 'ben aşılıyım' maskesi takarsa eğer usulca eğilip, turiste kendini sevdirebilecek insandır aynı zamanda.
o ne cesaret yiğidim? cesaretinden dolayı evde balkonlara çıkıp alkışlanacak kişidir aynı zamanda.
düşünsene: tc vatandaşısın; yazlık yerde, plajda veya çarşıda yürüyorsun, elde bim poşeti.
karşıdan bi turist geliyor. onu gördüğün anda hafif bir korku, böyle içe doğru büzüşme.
git gide yaklaşıyor. göz göze geldiniz. kafanda deli sorular, panik haldesin. yanında aşı olsa şak diye koluna sokacak durumdasın öyle bir an.
uzaktan bir polis de cem yılmaz'ın (bkz: şu müslüman mı lan) repliğindeki gibi "şu türk mü lan?" diyerek, anbean süreci izliyor.
gerilim filmi resmen. seni gören turist o an şikayet etse sıçtın mavisi.
içinde olmasak çok eğlenceli bi ülke aslında.
yaran facebook durum güncellemeleri
-
"biz de yıllar sonra birilerinin atası olacağız. "kıvırcık saçlı kızlar candır" diye atasözü mü olur yapmayın etmeyin!."
istinye üniversitesi
-
nişantaşı üniversitesinin bayrampaşa'da olduğunu düşünürsek muhtemelen gaziosmanpaşa'da olacaktır.
avrupa tatiline kota getirilsin kampanyası
internette hastalık arama sendromu
-
bunu yaparak yorulmanıza hiç gerek yok, buradan bakabilirsiniz:
- öksürük: akciğer kanseri
- karın ağrısı: ülser
- boğaz ağrısı: reflü
- sol kolda ağrı: kalp krizi
- baş ağrısı: yüksek tansiyon
- baş dönmesi: iç kanama
- deride leke: cilt kanseri
- gözün seğirdi: multipl skleroz
- bacağın uyuştu: als
- bayıldın: öl amk.
almanların markette fiyatları görünce ağlaması
-
yüzde sekiz ne la ben kulağıma damlatıyorum onu.
kadir şeker'in kurtardığı kadının verdiği ifade
-
zengin bedevi, çölde devesi ile giderken, az ileride “su, su" diye inleyen birini görünce, hemen devesinden atlar ve ona kana kana su içirir. ardından da karnını doyurur.
bedevinin yardım ettiği kişi kendine geldikten hemen sonra, zengin bedeviyi etkisiz hale getirerek, bedevinin neyi var neyi yok, hepsini alır.
sonrada bedevinin devesine binerek oradan uzaklaşmaya başlar.
soyulan bedevi hırsızın arkasından defalarca, “sakın bunu kimseye anlatma" diye bağırır.
hırsız bedevi önce aldırış etmez buna ama uzaklaştıkça kafasına dert olur ve geri döner. soyduğu bedevinin yanına gelerek ona sorar;
“neden kimseye anlatma" diyorsun. kumların üstünde oturan soyulan adam şöyle der;
eğer bu yaptığını anlatırsan, bundan sonra çölde gerçekten aç ve susuz kalanlara hiç kimse yardım etmez.
not: alıntı.
mary poppins
-
p. l. travers'in 1934-1988 yılları arasında yazdığı sekiz ciltlik kitap serisi ve kitaptan uyarlanan* meşhur 1964 yapımı disney filmi.
her insan, ama özellikle her kadın için rol modeli olabilecek bir karakterdir mary poppins. aynı bünyede hem nezaketi hem de sağlam duruşu, hem duygusallığı hem de mantığı, hem estetiği hem de pratikliği, hem neşeyi hem de ciddiyeti, hem anaçlığı, sevgi doluluğu ve duyarlılığı hem de sert duruşu barındırabilen bir karakter. kendisi özellikle o dönem için kadınlara biçilmiş işlerden biri olan dadılık yapıyor ama bunu yaparken her zaman kendi kurallarını koymayı ve arkasında durmayı başarıyor. yalnız yaşıyor ve zamanı gelince gitmek ve kalmak arasında bocalamadan uçup gidiyor başka bir yere, başka insanların arasına, başka hayatlara dokunmaya. kaldığı yerde, kaldığı süre boyunca, birlikte kaldığı kişilere tüm sevgi, şefkat ve gerekli disiplini veriyor ama bağlanmıyor. bir yandan geleneksel kadın özelliklerini barındırırken, bir yandan da gelenekselin çok uzağındaki özellikleri de onda görüyoruz. ne istediği ve ne olması gerektiği konusunda net ve bunu düzgün bir şekilde dile getirebiliyor. duygusal olmasına rağmen duygularının esiri olmuyor. kitabın yazıldığı dönem için fazlasıyla yenilikçi bir karakter ve bunu gelenekleri paramparça etmeden yapıyor.
1964 yapımı film klasik bir disney filmi. hayatta en önemli olanın aile olduğu vurgulanıyor. mary poppins ise aileye gönderilen bir hatırlatma. sözde çocukların dadısı ama karakteri ve yaklaşımıyla çocuklardan çok mr. ve mrs. banks'in hayatlarına etki ederek onlara asıl önemli olanın aile olduğunu hatırlatıyor ve tekrar mutlu olmalarını sağlıyor. son sahne çok tatlıdır... mary poppins evden ayrılması gereken zaman geldiğinde buruktur ama "pratically perfect people never permit sentiment to muddle their thinking" der. bunu derken hafif kendini kandırır gibidir ama sonunda her zaman olduğu gibi dediğini yapar. yüzündeki buruk tebessümle bir aileyi daha mutlu bir şekilde bırakarak uçar gider rüzgarla birlikte başka bir diyara.
bu ay sinemalara 'mary poppins returns' geliyormuş. umarım üzmez...***
bilgisayar oyununda manzara seyretmek
-
v rally adlı araba yarışında bir haritada ormanın içinden geçerken karşınıza bir dere çıkıyor. normalde o dereden hızla geçen arabalar kenara su sıçratırken, ben aracı dere kenarına park edip kuş seslerini dinlerdim. hep arabadan inip dere kenarında piknik yapmayı hayal ettim. olmadı. tabii araba yarışı bu. şimdi orada piknik yapma imkanı verseler, bu sefer bi küçük illa ki açılır. sonuçta yarışın ruhuna aykırı. olmaz. ımmm dıt.
serenay sarıkaya
-
kendisinin türkiye'nin en iyi oyuncusu olduğunu iddia eden kişinin şaka yaptığını düşünmek istiyorum. şaka maka güzel bir şaka.