ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
facebook'ta evlenme teklifi etmek
-
bir sonraki adım "gerdek etkinliğine katılacak mısın?" olabilir.
albaydan milli güvenlik dersi almış efsanevi nesil
-
rahmetli hocam bize adamlık dersi vermiştir milli güvenlikten ziyade, bir gün diş hastanesindeki randevu saatim geçtiği halde sıram gelmemişti ve ben milli güvenlik sınavına yetişmek için okula gittim hoca bu durumu anlayınca git evladım dedi sınav hep olur ama sağlık bir daha geri gelmez, not da mühim değil sen zaten istesen rapor da alabilirdin, dürüst olduğun için 100 veririm git dedi adama olan saygımdan gidemedim iki üç yıl eksik diş ile gezdim ama onurumun 32 si birden yerindeydi.
bir sonraki sınavda sınıfın terbiyeli dindar ve örnek bir öğrencisini kopya çekerken yakaladı çocuk aslında her derste kopya çekiyordu ama hocalar görmezlikten geliyorlardı. kağıdı aldı ve x kişisi sana yakıştıramadım dedi. onbeş dakika sonra sınavın ortasında kafasını kaldırdı ve x kişisi seni dövmem lazım evladım yoksa daha önce kopya çektiği için dövdüğüm öğrencilere haksızlık etmiş olurum dedi ve ben hayatımda ilk kez bu kadar estetik ve hakkaniyetli bir dayak gördüm sözlük. avanos lu idi hocamızın soyadı ileez di ismini hatırlayamadım.
karizmatik cevaplar
-
metrobüs-zincirlikuyu
-ablacım sıraya geçsen ayıp etmesen.
+ne sırası yaa?
-medeniyet sırası...
nitekim kadın utandı ve kalabalığa karıştı bu laftan sonra cuk diye ses getirdim.
boyu 1.50 olan kızlar
-
(bkz: birelli takvimi)
bomonti
-
ismini 1890’da walter ve adolf bomonti tarafından şimdiki bomonti semtinde kurulan bira fabrikası’ndan alan biradır. 1912 yılında bomonti bira fabrikası, nektar şirketi ile birleşerek bomonti-nektar birleşik bira fabrikaları şirketi olarak anılmaya başlamış. 1939 yılında ise şirket tekel tarafından devir alınarak, bomonti markasını tekel birası olarak şişelemeye başlamış. işte bomonti’nin tekel birası’na ve sonra bugün tekrar bomonti’ye dönüşen kısa hikayesi bu
kızının üniversite sonucuna aşırı tepki veren baba
-
çok güzel ve mutlu bir video. imrendim doğrusu, çok tatlı tepki vermiş.
benim babam istediğim üniversiteyi ve bölümü kazandığımda bile “boğaziçini neden kazanmadın” demişti.
yaran inci sözlük entry'leri
-
başlık: türk kizi google dan mail hesabi...
entry1: alamaz cünkü adamlar cep telefonu numarasi istiyor. olmaz olamaz.
başlık: camide nike ayakkabimi caldi picin teki
entry1: iyi ilerde zekat vermedim demessin
entry2: vay amk 15 senedir camiye gitmiyorum nasıl lan hala aynı mı bi değişiklik var mı?
entry3: ben bugün parmak arası terlikle gittim nikeyle döndüm
bekçinin çamaşırları toplayın ıslanmasın demesi
-
insanlar artık insanlığa şaşırır olmuşlar.
acil serviste eski sevgiliyle karşılaşmak
-
daha vahimi yaşanmıştır.
geçen güz 600 yataklı bir askeri hastanede ölümün kıyısında yatmaktaydım. ızdırap içindeki günlerin birinde hemşire kolumdaki serumu değiştirip az sonra doktorun geleceğini söylemişti ve bunu önemsememiştim. bir perişan akşamüstü ailemi, sağlığımı ve hürriyetimi özleyerek hastanedeki odamın penceresinden bahçedeki çam ağaçlarını seyre dalmıştım. birden doktorum yanı başımda beliriverdi. üstelik çok uzun süredir beklediğim bir mucizeyle birlikte..
bulunduğum odaya giren genç bayan teğmen, çocukluk aşkımdı. evet başkası olamazdı, yıllar önce gata'da okuduğunu duymuştum. o'nu gördüğüm an çok güçlü bir sevinç akımı, tarifsiz bir mutluluk olup dolandı damarlarımda. mahallemden ortaokul yıllarında büyük bir üzünçle ayrıldığında ben o üzüncün belki de kat ve kat fazlasını yıllarca ruhuma çarmıhlamıştım. büyüyüp tabip ve komutan olan, seneler boyu gizli merakıma ve ara sıra bıçak gibi saplanan hasretime konu olmuş bir kızdı. fakat kızın subay üniforması giymiş, yaşlanmış, eğitilmiş hali bir an için gözlerinde bir ışık belirse de ciddiyetini takınırak sordu: "asker! rütben ve birliğin?"
"tankçı çavuş x antalya. 5. kolordu komutanlığı ulaş garnizonu keşif taburu 1. bölük. emredin komutanım!"
karşımdaki tabip teğmenin gözleri yıllar önce tanıyıp sevdiğim küçük kızınkiyle kesnlikle aynı elaydı. lakin sanırım gülmeyi epeydir unutmuş bir soğukluktaydı. ismimi, memleketimi söylemişken neyden çekinip de konuşmamış, geçmiş masum ve güzel günlerin hatırına niçin bir şeyler anlatmamıştı, anlayamadım. kesif bir düş kırıklığı duyumsadım. emreden sorgusundan sonra, sayrılı bedenimin yanı sıra bilincim ve duygularım da yıkıktı..
yakınlığı, ilgiyi ve şevkati zaten belki pek fazla ummamıştım. ama yok sayılmak, kendisini hiç tanımamışımcasına umursanmamak neyin yaptırımıydı?
elbette hemingway'in silahlara veda'sındaki gibi bir romantizm ve yaşama direnci asla söz konusu olmasındı, buna razıydım. ama böylesi bir red ve inkar bana çok ağırdı, bunu hakedecek ne yapmıştım?... 10 küsur yıl evvel sarılıp ağlaşarak vedalaştığımız kız, beni tanımamıştı. varlığımı zerre umursamamıştı. üstelik sır olmuş ve yaşlanmamla büyümemiş düşlerime karşın...
zaman geçti. artık fiziken iyileşmiştim. fakat taburcu hattâ terhis olsam da aklım hep o soğuk hastane odasına mıhlıydı. etrafında askerlerin nöbet tuttuğu hastaneyi çevreleyen o dikenli tellere; çocukluğumun sonlarından ilk gençliğime uzanmış ve o güne kadar tümden ölmemiş hayallerim takılı kaldı. kurtaramadım...