hesabın var mı? giriş yap

  • asgari ücretin 1594 euro olduğu almanya'da ortalama bir asgari ücrete evin neredeyse tüm beyaz eşyası rahat bir şekilde alınabilirken, asgari ücretin 2324 tl olduğu güzel ülkemde bir kalem beyaz eşyanın anca alınabildiğini görmek artık şaşırtmıyor. bu arada yerli ve milli taş gibi arçelik, beko, vestel gibi baba firmalarımız varken bu durumdayız. hadi bunu da geçtim almanya'da yerli malı beko buzdolabı 299 euro iken, aynı marka buzdolabının aynı modeli bizde 3490 tl. elin almanı kendi maaşıyla türk malı buzdolabından 5 tane alabilirken biz 2 ayda 1 tane alabiliyoruz. bu milletin alım gücünün bu kadar düştüğü başka bir zaman olmamıştır.

    kaynak:
    almanya fiyatı
    türkiye fiyatı

    edit 1: yazım yanlışı düzeltildi.
    edit 2: hala yok kargo ücreti, yok indirimde yazan beyinsiz sürüsüne verecek cevap bulamıyorum. nişanlı ve ev dizme arifesinde biriyim. ota boka verilen paraları, her şeyin nasıl ederinin 3-4 kat pahalı satıldığını görseniz ağlarsınız. ben cebindeki paranın nasıl 5 kuruş değeri olmadığını vurguluyorum hepsi bu! hadi indirime girsin 2500 lira olsun ne fark ediyor? adam senin malını kendi ülkesinde şaka gibi fiyatlara alıyor maaşına kıyasla. kilosu 99 cent olan muzun kilosu bizde 14-15 liralarda. hiç mi ağrınıza gitmiyor ben anlamıyorum.

  • samimi iki arkadaş inşaat mühendisliğinden mezun olurlar. biri çalışmak için yurt dışına gider diğeri devlet memuru olur...

    beş yıl sonra yurt dışındaki arkadaş diğerini çağırır ve son derece lüks, havuzlu bir malikanede ağırlar.

    memur olan arkadaş sorar;

    - sen ne kadar ücret alıyorsun?

    - 8000 dolar...

    - iyi de bu malikane ne kadar?

    - 1,5 milyon dolar.

    - nasıl oluyor bu iş?

    - şu karşıdaki köprüyü görüyor musun?

    - evet...

    - köprünün korkulukları 3 cm kalınlığında olacaktı.

    - eeee?

    - 2 cm olmasına göz yumdum, böylece bu malikaneyi aldım.

    bir yıl sonra memur olan diğerini çağırır. boğazda bir yalıda ağırlar.

    yurtdışında çalışan arkadaş şaşırır sorar;

    - sen ne kadar ücret alıyorsun?

    - 5000 türk lirası...

    - bu yalı ne kadar?

    - 60 milyon tl...

    - nasıl oluyor?

    - şu karşıdaki köprüyü görüyor musun?

    - hayır...

  • a haber'de olsaydı bu durum;

    spiker: efendim davutoğlu'nu cumhurbaşkanı aldı makamından.
    binali yıldırım: olur mu öyle şey akp kongre kararı aldı ben seçildim.
    spiker: doğru söylüyorsunuz efendim.

    aslında o kadar cevap veremeyecekleri konu var ki ama soru soracak organlı insanlar lazım.

  • "atom fiziğine de profesörlüğüne de lanet olsun. insanlık için çalıştık sokakta kaldık. bundan sonra kumarbazlığı, itliği,hergeleliği öğreniciğiz. " şeklindeki kadirizmin güzide repliğidir. filmin adı da ceza olsa gerektir.

  • adam köylü zaten. doğma büyüme beypazarlı. para ve mevki bozmuyor adamı. imelihin gözlüğü fiyatına 3 takım elbise düzer. dekatlon marka spor ayakkabı giyen adam harama el uzatmaz.

  • edebiyat, sinema, sosyoloji, psikanaliz, antropoloji, fizik, kimya, modern matematik gibi birçok sanat ve bilim dalında kullanılan bir inceleme ve anlamlandırma yöntemi. kaynağını ferdinand de saussure'un dilbilim çalışmaları oluşturur. edebiyat alanında yapısalcılık 60'lı yıllarda fransa'da roland barthes, gerard genette, algirdas julien greimas, claude bremond ve tzevatan tramotov gibi edebiyat kuramcılarının öncülüğünde gelişti.

    tahsin yücel, tartışmalar isimli kitabında yapısalcılık kavramını şöyle tanımlıyor: "yapsalcılık, öncülüğünü yüzyılımızın başlarında ferdinand de saussure'un yaptığı genel dilbilim kazanımlarının esiniyle, olguları görece bir eşsüremlilik içinde, bir yapı olarak ele alıp eklemlerini ve anlamlarını öğeleri arasında kurulan bağlantılardan çıkarmayı öneren bir yöntemdir."

    bu yöntem incelediği nesneyi bir 'yapı' olarak yani çeşitli parçalardan ve bu parçalar arası bağlanım ilişkilerinden oluşan bir bütün olarak ele alır.