ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
kedi
-
ketum bir hayvan..
sabaha karşı 02:30 civarında edirnekapı otobüs durağında oturuyordu dün biri.. banka oturmuş, kuyruğunu da kendine dolamış bekliyor..
gittim yanına:
-"pardon" dedim.. "bu saatte 500t var mı..?"
şöyle ağır bir edayla başını kaldırıp yüzüme baktı.. gözleri mahmur..
-"500t diyorum, bu saatte geçiyor mu?" dedim kendilerine doğru biraz daha eğilerek..
göz göze muhabbetimiz taksicinin ilgisini çekmiş olacak, bizi izliyor..
ama kedi efendide tık yok.. mahmur mahmur bakıp "miiiv" dedi sadece..
"sana yol soranda kabahat serseri" diyerek okşadım başını.. aman, o mahmur karizma bir anda sırnaşık bir samimiyete dönüverdi.. iki patisinin yumuşağıyla elimi tutmalar, başını sevdirmeler..
baktım gelen giden yok.. eyvallah dedim kedi efendiye.. yürüdüm metrobüse..
bu sefer "miiiv" bile demedi.. çevirdi başını.. hem ketum hem vefasız..
en yakın arkadaşın karısına aşık olmak
-
(bkz: ekş-i memnu)
nagehan alçı o bölgede çok seviliyor
-
kadıköy'de, izmir'de alacağın yeni oy oranlarını görünce anlarsın kaç yüz kişi olduğunu...
2010'dan beri meydanlarda fetö'ye karşı uyardım
-
(bkz: 2010 demedim iki bidon dedim)
13 yaşındaki kızımı taciz eden taksi şoförü
-
bir kız babası olarak korkarak okuduğum entry'ye konu olan şofördür. soğukkanlı kalabildiği için kızınızı, kendini ifade etmekten korkmayan bir kız çocuğu yetiştirdiğiniz için sizi tebrik ederim. umarım bu şoför bozuntusu gereken cezayı olur. allah ya da inandığınız her ne varsa tüm çocuklarımızı korusun
mehmet pişkin
-
ölmeden açıp sevdiği bir şarkıyı dinlemeyi es geçmeyen adam. gözlerinin içi de gülüyor, şaraptan da şarkıdan da hala tat alıyor.. canının açıp şarkı dinlemeyi çekmesi bile yaşam kıvılcımı aslında. sırf o güzel şarkılar için bile yaşayabilirdi.
ayrıca empati yapmayı denedim yapamadım, misal biraz sonra ölmeye karar versem ve son bir şarkı dinlemek istesem hangi şarkıyı dinleyeceğime bile karar veremem yahu. onu mu dinlesem bunu mu dinlesem derken hepsinden biraz biraz dinlerim zaman alır yürür. madem bunu dinledim son bir de film izleyeyim derim, onu mu izlesem bunu mu izlesem derken acıkırım, onu mu yesem bunu mu yesem derken tekrar hayata dönerim herhâlde. sırf en son yapacağım şeylere karar veremediğimden ölemezdim herhâlde.
anne baba diyalogları
-
(çok hararetli bir kavga dönmektedir, 2 saattir anne ile baba ağızlarına ne gelirse birbirlerine söylemektedirler)
baba: şöylesin de böylesin şöylesin de böylesin!
anne: (10 saniye kadar bekler) ördek!
baba: .... (ağzını birkaç kez açar, birşey diyemez)
anne: .... (bir 10 saniye boş boş etrafa bakınır, odasına gider)
james naismith
-
modern basketbolun mucidi olan kanadalı beden eğitmeni. oyunun ilk kurallarını da yine naismith belirlemiş ve ilk olarak 1892 tarihinde çalıştığı okulun spor salonunda öğrencilerine oynatmıştır. ancak naismith’in basketbolu yaratırken muhtelif tarih kitaplarında bahsedilen mayas isimli kızılderili kabilesinin tlahiotenle ya da tlaşti isimli oyunundan etkilendiği söylenmektedir. naismith’in modern dünyaya uyarladığı oyun, kısa sürede tüm amerika’ya yayılmış ve olimpik sporlar arasına dahil edilmiştir. oyun, aynı hızla avrupa’ya da sıçramış ve ilk olarak paris’te bir basketbol sahası inşa edilmiştir. hayatını basketbola adamış dr. james naismith, 1925 yılında amerikan cemiyeti aracılığıyla türkiye’de yayınlanan ve ahmet robenson’un türkçe’ye çevirdiği bir basketbol tanıtım makalesine de imza atmış ve basketbolun türkiye’de tanınmasına büyük katkıda bulunmuştur.
http://ydemokrat.blogspot.com/…turk-basketbolu.html
sevdiceğin fak badisi olduğunu ayrımsamak
öğrenciye 12 yılda ingilizce öğretemeyen sistem
-
sınav kağıdı okuyorum. çocuklar 6.sinifta. elimden geldiğince kolay sordum. bir yerlerden puan verebilmek için. bir soruda çocukların türkçe kelimelerin karşılıklarını yazması gerekiyor. her sınıfta en az 10-15 kâğıt şu şekilde;
anne: çocuklar annesinin adını yazmış (ayşe, fatma gibi)
baba: aynı şekilde
nerelisin: çankırı, niğde
sayıları sordum. ilgilerini çeksin diye resimler var. bi ağaçta 5 elma mesela veya kardan adam elinde 8 rakamını tutuyor. yine çocukların yarıya yakını boşluklara kardan adam, elmalar yazmış. fakat koptugum cevap şu;
öykü: ayaz
tabi ben önce bağlantıyı kuramadim ama mesele şuymus.
kiraz mevsimi diye bir dizi varmış, o dizide öykü adlı kızın sevgilisinin ismi ayaz imiş.
bilemedim şimdi, öğretmeye nereden başlasam? önce okuduklarıni anlamayı öğretmek daha iyi sanki...
edit: imla
aciklama editi: bu okula bir kaç hafta önce geldim. siz mi öğretemediniz diye aklınıza gelebilir.
debe edit'i: 4 yıldır bu öğrencilerle ugrasan, tek dileği onların hayatlarına dokunup, bir ümit ışığı yakmak, bir pencere açmak olan bir öğretmenin, yaşadıklarını dile getirdiği kitaba, lütfen bir göz atar mısınız?
(bkz: ekmek arası ümitler)
gezi'de yapamadıkları darbeyi seçimde yaptılar
-
e, evet?
gezi'de yaptırmadınız da, "sandıkta yapın" dediniz ya lan?
ayrıca, sandıkta da yapmayacaksak, nerde yapıcaz? ona da siz mi yer göstereceksiniz? sokakta yapma, sandıkta yapma, nerde yapiyim be yeter lan!
remake olarak çıksa delirtecek oyunlar
-
max payne ama öyle tam aynı şekilde değil. hem grafikleri gelişmiş olacak hem open world olacak. side quest'ler olacak. sırf ailesinin intikamı odaklı olmayacak. bir yandan da polisliğini yapmaya devam edecek, cinayetleri araştıracak; detektiflik yapacak yani. mükemmel olurdu.