hesabın var mı? giriş yap

  • saldım çayıra mevlam kayıra tipi bağışıklık yani, ne yapalım doğal bağışıklık gelişsin diye covid olup ölelim mi? ölen 60 bine yakın kişiyi ne yapıcaz bu arada? ya sabır...

    edition: "saldım bayıra" idi "çayıra" olacakmış düzelttim. "caysizhayatbos" a teşekkür ederim.

    edit 2: ilk entryinin sahibi saygıdeğer (!) yazar, süper bir bilim aşığı olduğunu edit ile hakaret ederek kanıtlamış, kendisini nezaketi nedeniyle tebrik ediyorum.

  • dizinin özellikle 2002-2005 arası yayınlanan bölümlerinde aslında haluk-meltem ve selami-gönül ikilisi 2000'ler türkiyesi'nde orta-üst sınıfın halini ve idealini cizmiştir.

    o kadar cok örnek ve detay var ki buna dair, mesela dizide haluk ve selami'nin taktığı saatler genelde rolex hatta haluk tek model takıyor genelde: rolex submariner. herhalde biraz kariyerli iki mühendis bu sekilde bir hayat yasıyordu diye düşünüyorum bugün izlediğim yerden.

    meltem ve gönül özelinde bakarsak kentli, aydın ve ekonomik özgür türk kadını güzel islenmiş. burda da yine çantalar louis vuitton gibi ikonik ama okumus yazmıs beyaz yakanın ulastıgı markalar.

    meltem, gönül ve selami tam kentli beyaz yaka. sergiden sergiye, suare kokteyl ne varsa geziyorlar. geri kalan haluk olmus. o da ''anadolu'dan gelen zorluklarla okumuş ve daha iyi bir hayata kendini özünü kaybetmeden atmış adam'' profili ciziyor.

    yasım yetmiyor, belki de türkiye'de 2000'ler basında çalışan kariyerli beyaz yaka
    gercekten de böyle bir hayat sürüyordu bilemiyorum. 20 yıl sonra baktıgımız yerden ulaşılmaz görünüyor bizlere.

  • inşallah oğlun ilerde bu ismi ona koyduğun için senden nefret eder. bir çocuğun kaderini, şansını, bahtını sağa sola caka satmak için berbat etmişsin. ne desem gg.

  • mecaz falan kullanıldığı yok arkadaşlar, bu insanlar gerçekten tiyatro yüzünden birbirine girdi ve boşandı.

    olayı bilmeyenler ve anımsamayanlar için özetleyeyim:

    levent kırca-oya başar tiyatrosu, oya başar yönetmenliğinde al birini vur ötekine oyununu sahneye koyuyordu. başrolünde levent kırca'nın oynadığı bu oyun, oya başar'ın ilk yönetmenlik denemesiydi (son oldu galiba).

    oyunda, adalet sisteminin çürümüşlüğü ve mahkemelerde görülen trajikomik davalar işleniyordu. meddahlık geleneğine ve kabareye selam çakmayı seven levent kırca, oyun sahnelenirken metne güncel eklemeler yapıyor, doğaçlama takılıyordu. yönetmen oya başar ise, bu eklemelerin trajikomik oyunun gülmece yönünün ağır basmasına neden olduğunu, dramatik ve eleştirel yönünü gölgelediğini düşünüyordu.

    bu iş ikisi arasında inada bindi. levent kırca "kabare böyle oynanır" diyerek doğaçlama güncel esprilere devam etti. oya başar ise oyunun ruhunun bozulmasını ve yönetmenliğine karışılmasını istemediğinden, madem öyle işte böyle diyerek, kapalı gişe oynayan oyunu kaldırdı, artık oynatmıyorum dedi.

    bunun üzerine araları açıldı. birlikte çektikleri televizyon programı olacak o kadar'ın çekimlerine oya başar gelmedi. levent kırca da "öyle mi? o zaman ben de eve gelmiyorum" dedi ve tiyatroda yatıp kalkmaya başladı. oya başar boşanma davası açtı. daha sonra arayı bulmak için hatırlı insanlar girdi devreye, araları tam düzelecekken yine oyun yüzünden bozuldu. levent kırca, bu konuda tiyatronun ve olacak o kadar'ın daimi kadrosundan fatma murat ve ebru kural'ı rollerini beğenmedikleri için laf taşımakla ve oya başar'ı kendisine karşı kışkırtmakla suçladı ve onları kadrodan attı. oya başar da arkadaşlarına yapılan bu muameleyi kabullenemedi ve yolları tümden ayırdılar.

    daha öncesinde levent kırca'nın girdiği tırışkadan açlık grevi falan var da onlara giremeyeceğim.

    özetin özeti: oya başar tiyatroda ilk yönetmenlik denemesinde, sahnede levent kırca'ya bir türlü söz geçiremedi. yönetmenliği ve otoritesi sayılmayınca, oyunu sahneden kaldırdı. dışarıdan anlaşıldığı kadarıyla naz yapıyordu. ama levent kırca bunu anlayamamış olsa gerek ki, evi terk etti. naza karşı naza çekti kendini. ikisi de gurur yaptılar ve bir oyun yüzünden pisi pisine boşandılar. şaka gibi ama gerçek. inatçı keçiler!

  • elimde ne var ne yok satıp en kısa zamanda esenlere yerleşiyorum. bu kadar bilinçli bir topluluğu hiçbir yerde görmedim. umarım kılıçdaroğlu ve adamları peşime düşmez.

  • şimdi aslında ne oldu ?

    dünyanın tanıdığı ve saygı duyduğu, muhammed ali vefat edince, bizimki bunu muazzam bir seçim malzemesi olacağını düşünerek, yancılarını da alıp amerika'ya gitti.

    oradaki cenaze protokolünü delip,

    cenazede kuran okumak istedi, imam kabul etmedi.
    konuşma yapmak istedi, aile reddetti.
    tabutun üzerine kabe'nin bir örtüsünü koymak istedi, imam kabul etmedi.

    bunun üzerine 2 günlük cenaze programını daha ilk günkü törenin henüz 3-4 saatinde iptal etti.

    hani cenazeye gidiyodun ? hani allah rızası içindi ? neden dönüyosun ?

    senin gibilere yedir bunları.

    düşünsene bunları yaptığını ? nasıl servis edilecekti dünyaya ve anadoluya.

    muazzam bir seçim malzemesi.

    la olm sen oradaki elin amerikalı müslümanını türk'le ya da arap'la mı karıştırdın ?

    sana böyle posta koyarlar.

    sen burada esip gürler, hakaret eder, sürdürür, azarlarsın ama, elin amerikalı imamı senin zincirin ötesine bile geçmene izin vermez.

    bu oyunu kendi çöplüğünde oynarsın sen anca.

    hadi bakiyim, başka kapıya.