hesabın var mı? giriş yap

  • okurken öyle dalmışım ki 4 saat 20 dakikanın nasıl geçtiğini anlamadım dedirten olay.

    paramız yoktu okumadım.

  • alın size öğrenince ufkunuzu beşe katlayacak bir bilgi deyip o bilgiyi vermeyen avelin yanında esamesi okunmaz.
    avel bilgi vericem deyip telefondaki bi özellik diye kestirip atmış. ne özelliğin adını söylemiş, ne nasıl kullanılacağını anlatmış, avel işte.

  • "uzaydym dyosn bari mntkli bi yalan syle, sen slk sandn glba bni. btti felix, bu uzn mesafe ilsksi ck yrdu bni..."

  • ben anlamıyorum lan. 35 yaşındayım, kendimi bildim bileli her yıl atatürk'ün yeni görüntüleri çıkıyor.

    olm napıyosunuz, tüm arşivi buldunuz da parça parça mı piyasaya sürüyorsunuz, yoksa harbiden yeni yeni mi keşfediyorsunuz? yemin ederim tsk pazarlamanın dibine vurmuş.

  • yaşadığım durumdur. sen ilkokuldan beri türkçe eğitimi al, eşek kadar adam ol, gel soru eklerini birleşik yaz... de, da, ki bağlaçlarına değinmiyorum bile! hele ki üniversite mezunu isen soğumak ne kelime! ağız burun dalasım var sana bebeğim! yani bazen düşünüyorum da eğitim sistemimiz ana dilimizi bile öğretemezken "kahrolsun bağzı şeyler!"

    edit: ana dil ayrı yazılır! uyaranlara teşekkürler.

  • bu entrye yolu düşenlerle paylaşma arzusunda olduğum ilginç bir hakikat de pek çok dilde "mutluluk" sözcüğünün şans, baht, talih ve hatta kader gibi sözcüklerle ya birebir aynı olması, ya da etimolojisinde bu izleri barındırmasıdır.

    hint avrupa dilleri'nde bu pek bir nettir: misal almanca’da glück bugün hem mutluluk, hem de şans anlamındadır. keza italyan, ispanyol ve portekizliler’in mutluluk yerine kullandığı kelimeler (sırasıyla felicita, felicidad, felicidade olacak) hep latince “felix” gibi köklerden uzanırlar bizlere, ki talih, baht anlamları da aynı kökün içindedir. fransızca mutluluk demek olan bonheur’ü ise modern dile rahatlıkla “iyi talih” şeklinde çevirebiliriz. ingilizce’ye gelince, happiness kelimesinin middle english’teki “hap” kelimesinden evrildiğini anlatır bize sözlükler ve perhaps, haphazard, to happen gibi kelimelerde de kendini belli ettiği üzere, “hap” başa gelen şey, şans anlamındadır. son olarak sevgili türkçe’ye dönersek görürüz ki, “mutluluk” kelimesi sonradan üretilmiş köksüz, acayip bir kelime olduğu için, şansla, talihle, kader kısmetle bir alakası yoktur, fakat en azından (farsça asıllı) bahtiyar kelimesi açık açık baht’tan türememiş midir?

    bu saydığım ve bir de aşina olmadığım daha kimbilir kaç dildeki mutluluk-talih bağlantısı mutluluğun insan arzu ve iradesinin çok dışında, ancak fortuna’nın döngülerinde, bahtın rüzgarlarında, kaderin cilvelerinde bir yerlerde denk gelinebilecek bir mefhum olarak algılandığı çağların ürünü olsa gerektir. mutluluğun, ilahi lütuflarla değil de bireysel tasarrufla ulaşılabilecek ve hatta ulaşılması gereken bir hak olduğu fikrinin yaygınlaşacağı aydınlanma çağı’na daha vardır.

    sözlerimi şu bilgi parçasıyla nihayetlendireyim ki, amerika ve avrupa’da yapılan araştırmalar kişinin hayatında başına gelenlerle öznel mutluluk düzeyi arasında öyle beklendiği kadar kuvvetli korelasyonlar bulamıyorlar. talih ve mutluluk öyle görünüyor ki atalarımızın varsaydığı kadar özdeş değiller, en azından asri zamanlarda, en azından batı alemlerinde...