hesabın var mı? giriş yap

  • çocukları bile emellerine alet etmeye çekinmeyen insanların eline düşmüş sabi. ailesinin izni olduğu kesin. nasıl ödeyecekler hakkını çok merak ediyorum.

  • acil çıkış kapısından çok havayolu şirketlerinin ekmek kapısı olarak kullanılan kapıdır. türk hava yolları ile 6 saati aşan uçuşlarda bu koltuk için ödemeniz gereken para 1.620 tl'dir. görsel yurtiçi uçuşlar ve kktc uçuşlarında 60 tl, 6 saat altındaki yurt dışı uçuşlarda ise 670 tl istenmektedir.

    ben de pek tabii ki parasını ödeyip zaman zaman bu koltuğu kullanıyorum. ancak bu koltuğu kullanmanın koşullarının da farkındayım. peki uçuş görevlisinin sorduğu basit bir soru ile burada oturan kişinin yapması gerekenleri yerine getireceği, olası bir facia durumunda daha fazla kişinin ölümüne sebep olmayacağını nereden biliyoruz? oturduğu koltuk için 1.620 tl para ödeyen yolcu uçuş görevlisi teyit almak için sorduğunda "ben sorumluluk alamam" deyip yerini değiştirecek midir?

    bu koltuklarda oturmanın getirdiği bazı önemli sorumluluklar var. acil çıkış koltuklarına yolcu yerleşimi adlı genelgede bu sorumluluklar havayolu şirketi ve yolcu için şu şekilde belirtilmiştir:

    havayolu şirketi:
    1) acil çıkış koltukların, uçuşun kritik safhalarında boş bırakılmamasına yönelik
    gerekli tedbirleri almak ve uygulamak zorundadır. (örneğin pas ekip ya da işletme
    personelinin bu koltuklarda oturtulması)

    2) bu koltuklara oturmalarına müsaade edilecek yolcuların, acil bir durum esnasında
    kabin ekibinden alacağı aşağıdaki hususları içeren brifing sonrasında uçağın en hızlı
    ve en emniyetli şekilde tahliyesine yardımcı olabilecek fiziki ve zihinsel yeterlilikte
    olduklarından emin olmak zorundadır:

    a) acil çıkış yerinin bilinmesi,
    b) acil çıkışın kullanımı için talimatların anlaşılması,
    c) acil çıkışın kullanımı,
    ç) tehlike için dış şartların değerlendirilmesi,
    d) ekip üyesince verilen tüm yönlendirmelerin takibi,
    e) acil çıkış kapılarının/pencerelerinin kullanımını engellemeyecek biçimde
    yerleştirilmesi ya da emniyete alınması,
    f) uygulanabilir durumlarda tahliye kaydırağının durumunun değerlendirilmesi,
    gerektiğinde kaydırağın şişirilmesi (manuel şişirme kolunun kullanımı vb.),
    g) süratle acil çıkışlara geçilmesi,
    ğ) uygulanabilir durumlarda kaydıraktan inen kimselere yardım etmek için
    kaydırağın açılmasından sonra dengede tutulması,
    h) tahliye sonrası yolcular için emniyetli bir yolun seçilmesi ve izlenmesi.

    3) yolcunun “check-in” işlemleri sürecinde aşağıdaki madde kapsamında gerekli
    tedbirlerin alınmasını sağlamakla yükümlüdür. bu tedbirlere rağmen anılan
    maddede belirtilen kategorideki yolculardan olduğu saptanması durumunda, kabin
    ekibi tarafından acil çıkış koltuklarına uygun yolcu oturumu sağlanacak ve
    koltuklar boş uçurulmayacaktır.

    bu koltuklarda seyahat edemeyecek yolcular:

    a) hızlı hareket etmeleri istendiğinde bunu yerine getiremeyecek durumdaki
    hareket kısıtlaması olanlar,
    b) zihinsel veya fiziksel engelliler,
    c) verilecek yazılı ya da sözlü talimatları algılayamayacak şekilde görme veya
    duyma engelli olanlar,
    ç) yaşlılık veya hastalık gibi nedenlerle hızlı hareket etmede güçlük çekenler,
    d) hızlı hareket etmede ya da acil çıkışa ulaşmada veya acil çıkıştan geçişte zorluk
    çekecek aşırı kilolu olanlar,
    e) bir yetişkin tarafından refakat edilsin veya edilmesin bebekler ve çocuklar,
    f) sınırdışı edilmiş, kabul edilemez ve tutuklu yolcular,
    g) rehber köpeği veya evcil hayvan eşliğinde seyahat edenler,
    ğ) çıkışın açılmasını engelleyecek biçimde bir başka kimseden sorumlu olanlar,
    h) 2 nci maddede yer alan görev ve sorumlulukları yerine getireceğini kabul
    etmeyen/etmeyecek yolcular

    yolcunun sorumluluğu:

    1) mürettebat güvenli bir şekilde açana kadar diğer yolcuları acil çıkış kapısından uzak tutmak.
    2) mürettebat üyelerinin talimatlarına göre acil çıkış kapılarını açmak.
    3) escape slide açıldıktan sonra yolcuları hızla tahliyesine yardımcı olmak.
    4) acil tahliye kaydırağından indikten sonra, inen diğer yolculara yardım etmek ve onları uçaktan uzaklaşmaları için yönlendirmek.

    tekrar soralım, koltuk için 1620 tl ödeyen yolcu sorulduğunda panik atağı olduğunu, gözlerinin bozuk olduğunu, nefes darlığı problemi olduğunu vs. belirtecek midir? bugüne kadar (koltukların ücretsiz olduğu dönem de dahil) "ben bu işi yapamam" diyen tek bir yolcuya rastlamadım.

    peki burada oturan yolcunun acil durumda, talimat beklemeksizin kapıyı açıp bir çok kişinin ölümüne sebep olmayacağının (yangın vardır, o kapı açılmamılıdır ya da bir süre beklenip açılması gereken durumlar vardır), kapıyı açınca, tepeden çantasını da alıp çıkıp gitmeyeceğinin ve sorumluluklarını yerine getirmeyeceğinin garantisi var mıdır? hayır...

    şahsi fikrim, bu çıkışlardaki en azından birer koltuk uçuş görevlilerine ayrılmalı ya da ücretle kafaya göre satmak yerine yıllık alınabilecek sağlık raporuna sahip olan kişilere ücretsiz verilmelidir.

    şuan, dışarıdan görünen bariz bir problemi yoksa internetten parasını ödeyen herkes bu koltuklara erişebilmektedir ve bu olası kazalarda içerideki yolcuların hayatı için ciddi bir tehdit oluşturmaktadır.
    _
    benzer bakış açısında bir yazı.

    "acil çıkış yolcuları için bazı ön şartlar belirlenebilir (yaş, eğitim vb.) ve bu şartları karşılayan istekli yolcular için eğitimler (uygulama içeren) düzenlenerek bu yolcular acil tahliyeler için bilgilendirilebilir. bu yolculara verilecek özel bir tanıtım / indirim kartı ile daha düşük fiyatla ve acil çıkış yanlarında seyahat etmeleri sağlanabilir. bu yolcular sisteme kayıtlı olacaklarından check- in sırasında acil çıkışlara uygun koltuklara atanabilirler. bu şekilde özellikle öğrenciler gibi bazı gruplar düşük ücretle seyahat avantajı yakalarken, havayolu da hem sadık grup yolcu kazanır hem de marjinal maliyeti düşük olan boş koltukları satarak kar etmiş olur en önemlisi uçuş emniyetini de artırmış oluruz."

  • kararına saygı duymam için o kararın sonuçlarının sadece seni bağlaması lazım. öyle olsaydı senin sefil hayatın ve fikirlerin umrumda olmazdı zaten. ama burda durum öyle değil. gerçi bu da belki yüz kere anlatıldı her yerde, hala anlamıyorsanız ya da anlamak işinize gelmiyorsa ümitsiz vakasınız.

  • --- spoiler ---

    titanic'te "you jump, i jump" delikanlılığını yapabilen leonardo abi, inception' da "if you jump, you are going to die" demiştir karısına.

    gençken daha cesur oluyor insan.

    --- spoiler ---

  • bir ortamda, mekanda tek başına takılmaktan daha kötü olan bir şey varsa o da aşırı sosyalin masasına denk gelmektir. o masada öyle dramlar yaşanır ki bunu dışarıdan bakan gözler anlamaz. onlar o masanın eğlendiğini, geleninin gideninin bitmediğini düşünürler, hatta yeri gelir imrenirler. ancak olayın iç yüzü hiç de öyle değildir.

    o masada aşırı sosyalin tahakkümü vardır, kati bir sahiplenmesi vardır. gelen giden trafiğini yönetir, masadaki kimsenin tanımadığı tipleri sürekli olarak masaya çağırır, sadece kendilerinin anladığı bir muhabbet yaparlar, bütün konuşmalara dahil olur, bütün konuşmaları böler ve kendine yönlendirir, her şeyin iyisini, güzelini o bilir, ona sürekli katılmanızı, destek vermenizi bekler, vermezseniz alana kadar masayı gerer. konudan konuya atlar, bir konudaki görüşlerinizi anlatırken bir bakmışsınız “o değil de…” diyerek başka konuya zıplamış olur.

    aşırı sosyalin masasında büyük dramlar yaşanır, dışarıdan bakanların görmediği. tüm geceyi, masayı ele geçirir, sizi yönlendirir, mekan trafiğinin o masa üzerinden akmasını sağlar. sürekli bir “ne haber abi görüşemiyoruz” muhabbeti döner durur ortalıkta. bir daha asla görmeyeceğiniz tonla insanla karşılaşır, tanışırsınız. hani günün birinde, birini görürsünüz de “ulan ben bu adamı tanıyorum galiba” dersiniz ya, işte o adam aşırı sosyalin arkadaşlarından biridir, illaki tanıştırmıştır size de ama unutmuşsunuzdur.

    allah aşırı sosyalin masasından uzak tutsun.

  • valla partim bana bu kadar gerizekalı muamelesi yapsa bırak oy vermeyi önlerinden geçmem bir daha..

  • gün be gün inancımı yitirdiğim ber şey. belki ben yozlaşıyorum. hani derler ya özünde iyi bir insan ama çevresi kötü. belki de öyle bir şey ama bolan inancımın yittiğini gün be gün hissediyorum. öyle bir şey galiba benim için gerçek aşk. yaşanılanlar, bir erkeğin bittiği anlardan birisini yaşamak...

    vapura biniyorum. kendine yakınlaşabildiğin muazzam bir yer vapur. ama yalnız bineceksin, açığa çıkacaksın, denizi izleyeceksin. kendini göreceksin suda, kendini dinleyeceksin. öyle bir yer. kapılar açılınca hücüm ediyorum ben de, üstte iyi ber yer kapmak için. ama önümde iki çift var, tin tin tin yürüyorlar, yerde vermiyorlar.

    "hadi yürüsenize, kapcaklar kenarları" diye düşünüyorum, sinirleniyorum. zaten ben olur olmaz hemen sinirlenirim. ama bunlar halen tin tin tin yürüyorlar, yer de vermiyorlar. en sonunda yandan ufak bir aralıktan solluyorum onları, sinirimi de belli etmek için elimi yana doğru açıyorum, görsünler diye. görüyorlar belki de ama tepki vermiyorlar. hemen geçiyorum kapıdan dış kısma ve vapurun gidiş istikametinde bir kenar buluyorum ve oturuyorum. güneş gözlüklerimi takıyorum. güzel güzel manzaranın keyfini çıkarıyorum.

    az önce önümde tin tin tin yürüyen çift de geliyor karşıma oturuyor. "tersine oturdular, zevki çıkmaz ki öyle vapurun" diye düşünüyorum. yan yana oturuylar, bir birlerine iyice yanaşıyorlar.

    garson arsızı geliyor "çay, kola, fanta, gazoz" diye bağırıyor. kız susamış belli "bir tane su alsana" diyor çocuğa. çocuk hemen garsona dönmeden "bir su" diye bağırıyor. eliyle de koltuğa vurarak. anlam veremiyorum yaptığına. sonra su geliyor.

    çocukla kız elele tutuşuyorlar. ben onları izliyorum, ama gözümde güneş gözlüğü var, nasıl olsa görmezler diye düşünüyorum. kız sürekli yere bakıyor, gözleri de sürekli bir oraya bir buraya gidiyor. çocuk da sürekli çok yakından kıza bakmaya çalışıyor. bir şeyler söylüyor. onun da gözleri kıpır kıpır, bir oraya bir buraya gidiyor.

    sonra kucağındaki çantaya bakıyorum. gesf yazıyor. gesf. görme engelliler spor federasyonu. görmüyorlarmış birbirlerini. manzarayı da görmüyorlarmış. benim onları izlediğimi de zaten gözlük takmasam bile görmeyeceklermiş meğersem. gesf.

    kız bir mutlu bir mutlu. çocuk sürekli bir şeyler söylüyor kız sürekli gülüyor, sonra kız bir şeyler söylüyor, ikisi de çocuk gibi gülüyorlar. o kadar mutlular ki. birbirlerinin ellerinden tutuyorlar sıkı sıkı. çocuk kızın saçlarını okşuyor, bilmiyor belki de hangi renk olduğunu ama o kadar seviyor ki onu.

    kız o kadar mutlu ki, gülüşü beni bile ısıtıyor. bu sevgi diyorum kendi kendime, aşk bu. birbirlerini görmeden seven iki insan. birbirlerine bağlanmış iki insan.

    bir birlerinin gözünün içine bakamıyorlar. gözlerim doluyor azicik ama eminin ki birbirlerini herkesten daha iyi görüyorlar. ruhlarıyla görüyorlar birbirlerini. sevginin bir şey ifade etmediği, aşkın basit bir et parçasına dönüştüğü, kötülüklerle çepeçevre bir dünyada birbirlerinin içindeki o güzelliği görebilip aşık oluyorlar birbirlerine. ne yüce bir şey. gerçek aşk bu işte.

    farkettim de ben o çocuk kadar içten gülmemişim şimdiye kadar, kahkaha atmışım bol bol ama sevgiyle gülmemişim. ama gerçek aşk o kadar uzakta ki...

  • birkaç yıl önce trabzon'da lazer epilasyon merkezinin reklam broşürünü dağıtıyor diye adam vurmuşlardı. işte ben net tavır diye buna derim.