hesabın var mı? giriş yap

  • oyun devam ettikçe hanım kızımızın aslında başka bir çocuğa meylettiğini fark etmekle daha da bir dramatikleşen olay.

    şöyle ki kızımız parmak uçlarıyla narin pasları hep o dingile atmaya, saçını bir sağa bir sola atıp gülümsemeye, dingilin de ona karşılık olarak gönderdiği topa düşmesin diye son anda yetişirken cilveli ve minik "ay!" sesleri çıkarmaya başladığında dünya başınıza geçebilir.

    bu gibi durumlarda önce surat asılır, kıza "vay be, bana ha..." diye imalı imalı bakılır (kız bakmaz ama), son çare olarak dönüşüm geçirip payidar demir olunur, herifin kafaya kafaya smaçlar çakılır. ortam elektriklenir gibi olduğu anda ise son smacı da kızın kafasına çakıp "siz oynayın!" diyip basıp gidilir.

    "kız hemen koşarak arkadan gelip "dur, nereye gidiyorsun... neden böyle davrandın ki?" diye sorar. kıskandığını anlamıştır ve sana karşı boş olmadığını göstermek için gülümseyerek gözlerinin içine bakar" diye bitirmeyi çok isterdim ama genelde arkandan "gerizekalı" demekle yetinir sondaki "a" harfini inceltmeyi beceremeden...

  • gören de sıkılıp bezmedi çalıştı çabaladı dişinden tırnağından artırıp başlattığı işini büyütüp sektörde lider hale gelip aldı zanneder.

    "dünya kadar malın olacağına fındık kadar .mın olsun" diye demeç verse daha şık ve samimi olurdu kendine göre bence.

    edit: fındır'ı fındık olarak düzelttim nickmiodanemis'e teşekkürler :)

  • yeni bir eve çıkıyoruz birlikte, iş çok yoğun ne gidip alışveriş yapacak vakit var ne de para harcamak mantıklı kiraya çıkılacak ev için.. eşyalı bir ev tutuyoruz bu yüzden. ikimiz varız zaten, küçük bir evimiz var artık bir de ve bir salonumuz ve yatak odamız..yatak odasında tek kişilik bir yatak var. ben geceden geceye geliyorum eve, keza o da öyle. bok gibi bir sektörde çalışıyoruz, birbirimizi göremiyoruz, oraya buraya yapıştırdığımız notlarla hasret gidermeye çalışıyoruz bir yandan, gidip bir yatak bile alamıyoruz.. hem vakit yok, hem harcama öncelikleri başka.. yazın ortası. kendi kendine yapışıyor insan sıcaktan, duş alıyorsun banyodan çıkmadan kuruyorsun.. ve bizim tek kişilik bir yatağımız var. gidip bir yatak bile alamıyoruz.. hem vakit yok, hem harcama öncelikleri başka, hem de aklımıza bile gelmiyor gidip büyük bir yatak almak. sığıyoruz küçücük yatağa.. ben zaten küçük bir kadınım ama o yapılı bir adam.. sere serpe yatsa kolu bacağı sarkıyor yataktan.. ama birlikte olunca, yazın tam ortasında.. sığıyoruz küçücük yatağa. küçük gelmiyor ki, aklımıza gelmiyor ki büyük bir yatak almak, sıcak bile olmuyor birlikte yatınca.. üçümüz sığıyoruz küçücük yatağa. ben, o , aşk bir de.. kocaman oluyor o yatak birlikte olunca, öyle ferah, öyle evim ki..

    zaman geçiyor aradan, uzun zaman.. hala aynı koşturmaca.. günlerden bir gün.. bir alışveriş merkezindeyiz, yatak arıyoruz. çift kişilik yatak!! sığmıyoruz çünkü artık tek kişilik yatağa. küçük geliyor, hava desen zaten sıcak. ben küçük bir kadınım ama kocaman bir adam; sağa sola bile dönemiyor rahat rahat. sığamıyoruz artık çoğumuz.. önceden üçümüzdük ama şimdi kaç olduk kimbilir. o, ben, aşk, kırgınlık, mutsuzluk, mesafe.. en çok yeri mesafe kaplıyor işte.. o olmasa tek kişilik yatağa sığardık aslında biz. sıcak bile olmazdı belki bu kadar, küçük bir yatak daha da yakınlaştırırdı belki bizi.. ama yatak büyüdükçe mesafe de büyüyor, yatak büyüdükçe kırgınlık arada bir yere yatar oluyor, yatak büyüdükçe ben küçülüyorum, yatak büyüyor.. aşk ölüyor..

  • bence herkesin en sinir olduğu şey kapatılsın, sonra hep beraber ülkenin göbeğinde toplanıp ıssızlıkta birbirimize şarkılar söyleyelim.

  • hemen hemen her şarkısı mükemmel adamın, nereden başlasam bilemedim.

    "bu gece bu kent benden tenha, çekemem." (bkz: unut beni)

    "bana öğütler versen, dinlemesem." (bkz: sevgili öyküler)

    "maskeler yalnız şarkılarda düşüyor.... yalnızlıkların ardında hep kuşkular yatıyor." (bkz: paranoya)

    "bir adam bul kendine, sana aynalar tutmasın. o kadar güzel yüzün, içine bakmasın." (bkz: yüzün)

    "yaşamak bir mesai gibi. maaşı az, patronu çok bir iş." (bkz: iyi uykular)

    "dokunulmayalı çok olmuş ki kalbim kuş yuvası olmuş" (bkz: beni unutma)

    "hayattan güzel misin ki kalanımı istiyorsun benden." (bkz: ah o his)

  • bitcoinin yaratıcısı satoshi nakamato, bitcoin enflasyonunu önlemek ve üretimi belirli bir sevide tutmak için hepsini aynı anda piyasaya sürmektense bir hash puzzle ile pow mimarisini geliştirdi. her 10 dakikada bir üretilen blokta, blok ödülü olarak minerlara belirli bir miktar ödül verilen sistemin temelinde belirli bir enflasyon önlemi yatmaktadır.

    bu işi bilmeyen kişilere bunu sorduğunuzda, ileri seviye matematik bilmeyen kişilerin anlayamayacağı kadar karmaşık bir olay olduğunu söylerler ve geçiştirirler. aslında bu problem gerçekten çok kolay ve lise 1 matematiğine dayanmaktadır.

    şimdi en baştan başlayalım, bitcoin ağında her 10 dakikada bir blok üretiliyor, bu saatte 6 blok eder.

    her günde 24 saat vardır, bu günde 24 x 6 = 144 blok eder.

    her yılda 365 gün var, bu her yıl için 365 x 144 = 52.560 blok yapar.

    enflasyonun önlenmesi için her 210.000 blokta bir, minerlara verilen ödül yarıya indirilmekte. bitcoin ağında ilk blok ödülü 50 bitcoin olarak başladı ve her anlattığım şekilde bu ödül 210.000 blokta bir yarıya düşmekte.

    bunu şöyle bir denklem olarak görelebiliriz :

    50 x ( 1 + 1/2 + 1/4 + ….. ) şeklinde sonsuza kadar gitmekte ve artık bir noktadan sonra çok küçük hale gelmektedir. yani aslında bitcoin üretimi 21 milyon adet üretildikten sonra durmamakta, sadece göz ardı edilebilecek küçük sayılara ( mesela 0,00000000001 btc ) düşmektedir.

    peki denklemin son bilinmeyeni olan parantez içine bakarsak ne çıkıyor ?

    ( 1+ 1/2 +1/4 + …. ) denkleminin sonucu 2 dir.

    sonuç olarak, bütün denklemi bir araya toplarsak,

    210.000 x 50 x 2 = 21.000.000 sonucunu vermektedir.

    her yıl 52.000 blok üretildiğini göz önüne alırsak, her 4 yılda bir ödül yarıya düşmekte ve bu süreç bu şekilde sonsuza kadar devam etmektedir.

  • "bir gün bir tiyatronun perde arkasında yangın çıktı.palyaço gelip izleyicileri uyardı.izleyiciler bunun bir şaka olduğunu düşünüp alkış tuttu; palyaço söylediklerini tekrarlayınca alkışlar arttı.bana sorarsanız dünya böyle sona erecek:her şeyin bir şakadan ibaret olduğunu sanan cin fikirli tiplerin tezahüratları eşliğinde. "

    ( kierkegard, ya/ya da, 1843)

  • kendisini tanımıyorum ama bugün kadıköy yoğurtçu parkında arkasında bırakmış olduğu yaşanmışlıkları paylaşmak istedim.
    afiyet olsun diyorum başka da bişey diyemiyorum. (bkz: eğitim şart)

    görsel

    görsel

    görsel

    ekstra avokado soslara da üzüldüm açıkçası. edit1: bunu ve bu şahsın ismini torbadaki fişten öğrendim. resim 3e tikkatli bakınız.

    edit2: kedi köpek diyenler, tüm resimleri tekrar biraz da düşünerek incelesinler. yerde dik duran torbadaki avokado soslarını kedi köpekler mi bankın oturulacak yerine çıkarmış? ve hatta tadına bakıp yarım bırakıp sonra peçetelere ağızlarını mı silmişler? ayrıca bu kedi köpekler içtikleri tütünün torbasını da yere atmışlar bakınız.
    burada olay herşeyin yendiği gibi diğer insanların oturacağı yere bırakılması. hem de bu parkta adımbaşı çöp kutusu varken.