hesabın var mı? giriş yap

  • nesi haber bunun ben onu anlamadım.

    bir saygısızlık yok, görevi ihmal yok, umursamazlık yok.
    adam kendi inancına göre ölen birini görünce dua etmiş, hrıstiyan olsaydı ve istavroz çıkarsaydı o da normal olurdu.

    hayır ben de ateistim, bence bir anlamı yok yaptığının da ortada bir hata yok. bokunu çıkarmayın.

  • bir insanı zaten tanıyarak seversiniz. tanıdıkça en kötü özellikleri bile size şirin ve güzel görünür. sevmediğiniz birinden ise dünyanın en yakışılıklı/güzel insanı bile olsa kusur bulur, uzaklaşırsınız. bence insanlar karşısındakinden görüntüsü veya pozitif özellikleri sebebiyle hoşlanır ve kusurları sebebiyle o kişiye aşık olur.

    örneğin ilk görüşte aşk denilen şey arzunun şekil değiştirmiş bir formudur, yoğun bir hormon değişimi de denebilir. oransal olarak bunun erkeklerde daha fazla göründüğünü ve bu mitin de şeyler yazımda açıkladığım gibi ortaçağdan günümüze erkekler tarafından ortaya atıldığını biliyor muydunuz? şuradaki çalışmaya göre 172 üniversite öğrencisine soruyorlar ve erkekler ağırlılı şekilde ilk seni seviyorum diyen çıkıyor.

    bunun temel sebebi evrimsel olarak açıklanabilir. referansta şöyle belirtilmiş: erkek içgüdüsel davranarak sevgisinde şüphe aramıyorken ve hatta sevgisini sorgulatmıyorken, testosteron hormonu etkisiyle hızlıca sonuca ulaşmak istiyorken, kadın geleceği düşünüyor. devamlı şüphe içinde kalıyor. güven, duygusal bağ bekliyorlar. çünkü bebek ihtimali yüzünden ilişki maliyeti erkeğe göre daha yüksek. bu yüzden aşkından sonradan emin olan ve sevdiğini belirten taraf oluyor. çocuğunu yetiştirebileceği bir adam olduğundan emin olana kadar bilinç-dışı olarak aşkını geciktiriyor. çocuk istemese bile yapılanmasında bu anlayış mevcut. kadınların çoğunluğu için ilk görüşte aşk yoktur diyebiliriz. makaleye göre erkekler daha içgüdüsel ve bölgeci, kadınlar seçici ve uyum sağlayıcı davranır fakat her 2 taraf da de aşık olduğunda hissettikleri yakındır diye belirtilmiş makalenin orjinali

    benzer bir diğer araştırmada 2000 kişiyle çalışışmış ve erkeklerin kadınlara göre daha sık aşık olduğu ve görülmüş. kadınların %47si hayatında 1 kere aşık oldum derken, erkeklerde bu oran %39 civarı. erkek deneklerin %51'i 2-5 arasında partnere aşık olduklarını belirtmiş, bu oran kadınlar düşük.

    ilk görüşte aşkla ilgili olarak size öğretilenlerle ve inançla da ilgilidir. orada evet yoğun bir duygu yaşıyorsunuz ve bunu anlamlandırmak istiyorsunuz, "gerçek aşk", filmlerde birbiriyle parkta tanışıp sonsuza kadar mutlu olan insanları hayal ediyorsunuz ve kendinizi bu rollere yerleştiriyorsunuz ve erkek doğası gereği üstte bahsettiğim gibi bunu "sorgulamaz." onun için önemli olan hissettikleridir.

    gerçeklikte ne var? o kişiyi tanımıyor olmanız. narsisistik kişlik bozukluğu olabilir, nemfomanyak da olabilir. belki sadece gecesini iyi geçirmeye çalışan biri ama iyi anlamlar yüklemeyi tercih ediyorsunuz. aslında aşkın insanı optimist bir varlık yapması tek güzel tarafıdır. her ne kadar ardından yıkıcı tarafı gelecek olsa da.

    onun görünüşüne kafanızda bir rol giydirip, ona aşık oluyorsunuz. realitede konuşsanız belki de itici biri olduğunu düşüneceksiniz. çünkü insan kendi içinde herşeyin cennetini ve cehennemini yaşar.

    ilk görüşte aşk yerine en azından birkaç konuşma sonunda o kişiye çekilmek realitede daha derin duygular yaşamanızı sağlayacaktır ve bu kadınların daha başarılı olduğu bir konudur. kendinizi ona yüklediğiniz rolleri değil mimiklerini, düşüncelerini, hareketlerini, birlikteyken yaptıklarınızı düşünürken buluyorsanız gerçekten aşık olmuşsunuz demektir.

  • çocuklar bizim malımız değil onların özelini paylaşamayız.anneler evlatlarının koruyucusu olur sahibi değil.tamam modern olun da kendinize olun.isteyen her yerini açar koyar ama 18 yaş altı bir bireyin özelini paylaşamaz.kim olursa olsun.yetti yani ilgi görmek için çocuk kullanma modası.

  • her yeni yıla girişte, nedense aklıma hep faruk nafiz çamlıbelin

    "içlenme,tabiattaki yekpare kederden
    yas tutma,dağılmış diye kuşlarla çiçekler;
    onlar dönecektir yine gittikleri yerden,
    onlarla giden günlerimiz dönmeyecekler..."

    mısraları gelir.

  • şirince köyünün muhtarı ben olsam yarın köyün elektirik şalterlerini ipneliğine kapatırım. ardından da vericen ses efektini ortama gel ondan sonra.

  • düzgün erkek var. bir sürü hem de. ama hanımkızlarımız erkek değil ütopik bir roman kahramanı aradıkları için doğal olarak bulamıyorlar.

    düzgün olsun -ama- boyu da en az 1.80 olsun, tahsili işi gücü olsun, evi arabası olsun, bir yandan epey de yakışıklı olsun, cebinden tomar tomar paralar fışkırsın ama da gözü benden başkasını görmesin, sadığın allahı olsun, hiç kız arkadaşı olmasın, sadece erkek arkadaşı olsun, ama da bilgisayar oyunuymuş bilmemneymiş ezik nerd şeyleri sevmesin, her ortamda herkesi güldüren aşırı esprili aşırı nazik aşırı karizmatik insan olsun ama da bunun sonucunda ona her yanaşmaya çalışan kızın ağzına yumruk atmak suretiyle kendinden öteye uçursun, her şeyi becerebilsin, aşırı yetenekli ve zeki olsun, benim hiçbir şeyime karışmasın ama ben ne dersem onu yapsın falan da falan gibi abuk subuk bir kriterler listesini “düzgün erkek” addeden 1.50'lik, bütün gün instagramda dolaşan, kendini sosyal medyada dünyanın en kıskanılan kadını gibi göstermeye çalışıp aslen tek olayı günde 136 tane selfie ve 5 adet tiktok çekip düzgün erkek olmamasına hayıflanan hanımlarımız, gerçekten allah daha büyük dert vermesin karşim. acını cidden anlıyorum.