ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
türklere sorulan salak sorular
-
- noel tatilinde evine gidecek misin?
- hayır, zaten biz noel kutlamıyoruz (son anda fark ettim ama iş işten geçti bir kere)
- (gözler kocaman açılarak) noel kutlamıyor musunuz???!!!!
- eee evet, biz müslüman olduğumuz için kutlanmıyor genelde pek
- müslümanlar noel kutlamıyor mu?
- (yuh!) hayır kutlamıyorlar
- yani noel ağacı süslemiyor musunuz?
- yani sokaklarda dekorasyon amaçlı görebilirsin ama evlerimizde noel ağacı olmaz, çünkü noel kutlamıyoruz
- peki noel kartı da göndermiyor musunuz?
- hayır, noel kutlamadığımız için, kart da göndermiyoruz.
- peki noel hediyeleri?
- hayır noel hediyesi de vermiyoruz (yaa sabırr).
- peki noel şarkıları?
(bu noktaya geldiğimizde ben karşımdaki kızın hakikatten sağlam bir gerzek olduğunu anladığımdan ne kendimi ne de onu daha fazla yormamaya karar verdim...)
- evet noel şarkıları var, meydanlarda toplanıp söylüyoruz.
- arapça mı?
-.............
neden pahalı olduğu anlaşılamayan şeyler
-
türkiye'de türk kahvesini 5 liradan aşağı içebilen var mı, halbuki marketteki paketi 5 lira bile değilken...
hoşlanılan kızın dişlerinde tel olması
karantinadan kaçarak memleketine giden rizeli
-
bulunduğum ilçenin bir köyünde testi pozitif çıkan birinin ailesinden ve bütün akrabalarından helallik isterken hepsine sarılması ve şapır şupur öpüşmeleri neticesinde bütün köyün karantinaya alınması haberini aldıktan sonra çok da şaşırmadığım olay.
17 ağustos 1999
-
17 agustos'tan iki gün sonra dışişleri bakanlığının çağrısı ile atatürk havalimanına gitmiştim. sıra numarasına göre yurtdışından gelen yardım ekiplerinin yanına ingilizce bilen bir türk verip gönderiyorlardı. doctors without borders isimli kuruluştan bir doktor ekibi, tüm ameliyat malzemeleri ile gelmişlerdi. yunanlı 2 cerrah. bir iett otobüsü içinde tüm malzemeleri ile birlikte yalova'ya gitmemiz söylendi. akşam saatlerinde yalova'ya vardık. enkaz enkaz dolaştık, yardıma ihtiyacı olan bir yer aradık. sonunda bağımsız bir afet merkezi bulduk ve oraya gittik. bize bir yer gösterin yardım edelim dedik. "burada yeterince türk doktor var, yabancıya gerek yok" cevabını aldık her gittiğimiz yerden. 24 saat boyunca tüm yalova'da iett otobüsümüzle dolaştık amabir çok enkaz olmasına rağmen yardımımızı isteyen tek bir kişi dahi bulamadık. hepsi türk hekimlerine emanet edin bizi dedi. yunan doktorlar da bir süre sonra heveslerini yitirdiler ve iett şoforumuz ile kendilerini atatürk hava limanına geri bıraktık. organizasyonsuzluk, güvensizlik ve milliyetçilikten hoşlanmadığımı hatırlatan gün.
beyaz tenli olmak
-
sözlükte şikayet ediyor gibi yapıp aslında övünmektir.
"nedir bu güneşten çektiğim :/"
iskoçya'da türklüğü dünyaya tanıtan duyarlı kız
-
bedelli kezbanlık yapıyor olsa gerek gurbet ellerinde.
adnan hoca ile fethullah hoca arasında kalmak
-
adnan hoca ile ortam, fethullah hoca ile kariyer yapılır.
tercih meselesidir
sinema tarihinin en hüzünlü sahnesi
-
forrest gump'ta forrest ve jenny arasında geçen şu konuşma, (esasında forrest'in son cümlesi)
forrest: "will you marry me? i'd make a good husband, jenny."
jenny: "you would, forrest."
forrest: "but you won't marry me."
jenny: "you don't want to marry me."
forrest: "why don't you love me, jenny? i'm not a smart man, but i know what love is."