hesabın var mı? giriş yap

  • yazılanları okudukça çocukluğum geldi aklıma. eskiden her gün komşu, akraba, mahalleli, köylü ne kadar saçma sapan insan var hepsi bizim eve gelirdi. hiç boş kalmazdı evimiz. gündüz kadınlar toplanıp cinlerden bahseder gece korkudan uyuyamadığım için annemden dayak yerdim. her akşam okey partisi verilirdi bizim evde. komşular toplanır bağırış çağırış okey oynarlardı. hatta bir gün sizin eviniz yok mu dedim çocuk aklımla, evden kovdum. ertesi gün kahvaltıya geldiler jdjdjd

    bir sene boyunca kuzenim bizde kaldı, hala gördükçe tüylerim diken diken olur. sonra annemin kuzeni de kalmıştı günlerce koca adam artık gitsin diye haber vermeden evden kaçmıştık.

    bir gün hiç tanımadığımız bir kadın yerleşti bizim eve, çocuğuyla birlikte. sokakta kalmış kimsesi yokmuş bir kaç ay kaldı. yemin ederim toplama kampı gibiydi.

    misafir kavramı benim için bir çocukluk travması. şu anda yalnız yaşayan bir insan olarak kardeşimi bile eve davet etmek istemiyorum. öyle bir travma.

    yok misafir başka odaya girmiş de, yok özel tuvaleti kullanmış da, kırlente kolunu değmiş de bilmem ne. biz eve yerleşen misafir artık gitsin diye gizlice kaçtık hey yavrum hey. daha arayıp anahtar soruyor heee anahtarı ayakkabının içine koyduk dangalak.

  • ülkesinde basın özgürlüğü olmayan, yürüyüş özgürlüğü olmayan, bırak peygamberi siyasi liderleri bile karikatürize edenleri linç eden iktidar partisinin başbakan'ının katılacağı yürüyüştür.

    bilin bakalım hangi ülke başbakan'ı!

  • (bkz: five point palm exploding heart technique)

    mecburen iki defa sokak kavgasına karıştım. birincide 10 kişiye 3 kişiydik. delikanlılık yaptım bir araba dayak yedim. tam 3 gün yataktan kalkamadım. ikincide daha tecrübeliydim. ceketimi kafama çekip cenin pozisyonunda yere yattım. yine bir araba dayak yedim ama en azından yüzüm sağlamdı. eğer benzer bir olay 3. kez başıma gelirse bu kadar tecrübeden sonra ayaklarım kıçıma vura vura kaçarım. en etkili savaş sanatı hızlı koşmaktır.

  • hedefleri bir garip operasyon. istanbul'un belki de en tontik, en chp'li, en kedici mahallesinde oturuyorum. işten eve gelirken 3-4 polis arabası ve ellerinde silahlarla tem polislerini görmüş anlam verememiştim. abi bizdeki en büyük terör kedi kısırlaştırma meselesinden çıkıyor burada ne işiniz var ya?
    kahrolsun federaller.

  • grene; cinsiyet: erkek; yaş: 24; il: ankara
    yemekte balık olduğu zaman yemek masasının yanındaki akvaryumun üzerine örtü örtüyoruz.

    meali: böyle de şakacı bir aileyiz.. evde salatalık yenirken de benim üzerime örtü örtüyolar...

  • albaydan az daha dayak yiyecekken son anda kurtulduğumdan dolayı pek hoş hatırlamasam da dahil olduğum nesil.

    bizim albayın bir uygulaması vardı sınıfa gelirken sınıf başkanı kapıda bekler ve dikkat çeker akabinde bütün sınıf ayağa kalkar komutanın iyi günler cümlesinden sonra tekrar otururdu. sizi bilmiyorum ama ben lise dördüncü sınıftaydım milli güvenlik dersini aldığımda. haliyle lisede en haşarı olduğumuz dönemler. birbirimizi sadece bakarak bile güldürebiliyoruz o derece samimiyiz. sınıf başkanı en yakın arkadaşım olduğundan dolayı kanka bugün sen dikkat çek diyerek ricada bulundu, bende kıramadım. neyse efendim geçtim sınıfın kapısına komutanı bekliyorum. o anda ön sırada oturan arkadaşlardan biri aptal aptal hareketler yaptı ve olabilecek en kötü şey oldu. başladım kikirdemeye. ama nasıl bir kikirdeme. durduramıyorum. en sonunda albayın merdivenlerden yavaş yavaş geldiğini duydum ve kendimi frenleyerek sakinleştim. tam komutanın sınıfa girmesine bir iki adım kala ön sıradaki yavşaklardan biriyle tekrar göz göze geldik ve bu sefer film koptu;

    -dikkaaaapuhuahahaha

    adamın yüzüne püskürerek kahkaha attım. sınıfta bir ölüm sessizliği hakimdi. yanımda duran sınıf başkanı kız arkadaş bembeyaz bir suratla bana bakıyor. albayın söyledikleri hala aklımda

    +noluyor lan ne bu laubalilik it herif. şebek misin şaklaban mısın nesin sen he nesin ? seni var ya bitiririm oğlum bitiririm. üstünü çizerim senin. böyle adamlara yer yok bu sınıfta. dua et şuan başka bir ortamda değiliz seninle.

    cem yılmaz'ın dediği içe doğru sıçmak hadisesini orda yaşadım ben. sınıfta hacim olarak gittikçe küçülüyordum. atomlarıma kadar inmeyi başardım. bir an meditasyonla bedenimden uzaklaştım, kendime tepeden bakıyorum öyle ürperdim çünkü. adamı görseydiniz ne dediğimi çok daha iyi anlardınız. neyse ki beni yerime gönderdi 5-10 dakika daha azarladı da yırttık. o günden sonra beni milli güvenlik derslerinde görmeliydiniz. sınıfın en çok konuşan, en haşarı çocuğu malibug kravatını yüzü moraracak şekilde sıkarak çıt çıkarmadan oturdu derslerde.

    tabi toy zamanlarımıza denk gelmiş o albay. şimdi olsa bizim de birkaç cümlemiz olurdu elbet... heheh yok lan ne cümlesi bak yine ürperti geldi.

  • e ben şimdi öleyim amk. eşim 27 ben 37 yaşındayım ne oldu ki şimdi.

    kötü birşey yapıyorsam söyleyin boşayalım hatunu. ama çocuğum var ona ne diyeceğim? siz onu da bilirsiniz artık.

  • bıkmadınız mı böyle olaylar karşısında “diyecek kelime bulamıyorum” vs. içerikli, kimsenin umurunda olmayan duygu durumunuzu anlatan sikko entryler yazmaktan.
    diyecek bir şey bulamıyorsan yazma o zaman aq. bırak diyecek bir şeyi, verecek bilgisi olanlar yazsın.
    belki sağlıklı bir şeyler öğrenebilirim diye 10 sayfa entrye göz gezdirdim. çer çöp dolu.
    adamın lübnandaki akrabalarının durumu iyiymiş. aramış konuşmuş. bütün türkiye bunu merak ediyordu, öğrendik rahatladık şimdi. gerizekalı herif, bunu bizimle değil, git o insanları tanıyanlarla paylaş.

    “senin yazdıklarının da patlamayla ilgili bilgi değeri yok” diyenler için edit:
    evet yok. böyle bir iddiam da yok.
    ama bıktım.
    sözlükte yazılanların; haber sitelerinin yorum kısımlarına yazılan, birbirinden klişe çöp temenni ya da geçmiş olsun cümlelerden bir farkı kalmamasından bıktım.
    bu entryi başka bir iç burkucu olayın başlığına da yazabilirdim. buna denk geldi.