hesabın var mı? giriş yap

  • türkiye'ye yarar. hatırlarsanız 2018 baharında hem petrol fiyatları 70 doları geçmiş hem de fed faiz artırmada vites yükseltmişti bizim ekonomi siki tutmuştu. ekim 2018'de petrol 76 dolarlarda zirve yaptıktan sonra 50 doların altına düşmeye başlayınca 6 lira üstünde gezinen dolar kuru paldır küldür 5 lira 20 kuruşa kadar inmişti.

    özellikle son yıllarda açın bakın grafiklere ne zaman petrol düşse türk parası güçlenmiş. ne zaman petrol dolarla beraber yükselse türk parası perişan olmuştur. bunun sebebi de en büyük ithal kalemimizin petrol olması. ülke petrole doymuyor. petrol yüksekken cari açık uzaya fırlıyor petrol ucuzlayınca cari açık hızla düşmeye başlıyor ülke rahat nefes alıyor. tabi bu terazi iki kefeli. bize yarayan şey petrol üreticisi ülkelere zarar veriyor.

    petrol fiyatlarının düşmesi dünya çapında tedirginlik yarattığı için bu konulardan bağımsız küresel etkili bir darbe yiyoruz ama sağladığımız fayda daha büyük.

    ekleme: petroldeki düşüşler türkiye için fırsat aslında. ülke biraz iyi yönetilse ekonomi rayına bile girer. 2018 başında 3.70 olan dolar, artan petrol + fed faizi kaynaklı artan dolar endeksi + haşmetlinin başkanlık seçimini kazanması + ekonominin başına damadın geçmesiyle 7.20'ye kafa attı.

    bir ekleme daha: düşüş bizim cebimize yansımayacak gibisinden yazılar var. akaryakıt fiyatları açısından nispeten doğru fakat şöyle bir durum var. devletin yaptığı akaryakıt fiyatlarını olabildiğince yatay tutmak. yani petrol düşünce ötvden karşıladığı vergiyi geri getiriyor, yükselince bi noktaya kadar ötvyi geri çekiyor. fakat esas fayda makro göstergelere yansımakta. petrolün düşmesi senin ülkende enflasyonun düşmesi demek, dünya ekonomisi daralsa bile senin çok daha az daralman demek. bu da özellikle petrol üreticisi ülkelere göre zenginleşmen ve güçlenmen demek. bu da bize hareket kabiliyeti kazandırır. 2015 yazında petrol fiyatları çökerken brezilya, rusya, güney afrika, suudi arabistan ve diğer petrol üreticisi ülkeler çöküşlerden çöküş beğenirken bizde dolar 3.10'u geçemiyordu. rus uçağını düşürüp büyük bir kriz yaşamamıza rağmen ekonomi durması gerekenden çok daha sağlam durdu. bunun en büyük sebebi petrolün çakılmasıydı muhteşem ekonomi yönetimimiz değil. ne zaman petrol 50 doların üstünde tutunmaya başladı dolar 3.10 altı hayal oldu.

    son bir ekleme daha: burada anlatılan avantajlı durum dışarıya ödediğimiz para ve ondan kaynaklı avantajla ilgili. dünya ekonomisi böyle bir karamboldeyken türkiye şaha kalkıyor deyip riskli yatırım araçlarına (anladınız siz onu) atlamanızı tavsiye etmem. türkiye her ne kadar petrolden dolayı avantaj yakalasa da dünyadaki küresel trendi takip ediyor ister istemez. sapla samanı karıştırmamak gerek.

  • tuhaf şekilde dali ve picasso örneği üzerinden savunulmaya çalışılan özenti kızceğiz. bak ilk entrydeki abi çok güzel ifade etmiş ; halıya sıçarsın ve bu sanattır dersin, eyvallah der kabul ederiz. mesela yere göğe sığdırılamayan fikret mualla'nın tablolarını beğenmem ben. çok basit gelir, ha keza abidin dino da öyle. ama bu estetik beğenme/beğenmeme süreci yapılan işin sanat olarak kabul edildiği gerçeğini değiştirmez.
    bu kızın yaptığı foto maniplasyonlar, desenler bilmemneler bana göre gerçekten ucube denebilecek kadar kötü şeyler ama neticede birer sanat eseri. buradaki eleştirenlerin ortak paydası ise kızın "tavrı". kızım napıyosun sen? kaan tangöze böyle konuşurdu bak bi dönem. böyle ağır ağır, hafif dumanlı gibi. 2000lerin ortasında vardı bu ağır ve arızalı konuşma tarzıyla prim yapma. sonra o tipler de dahil olmak üzere herkes bu çiğliği fark etti ve döndü bu yanlıştan.

    gerçek bir sanatçı nasıl konuşur biliyor musun? o sanatçı titizliğini, estetiğini diline de yansıtır. her kelimesinden doluluk akar, birikim akar. açın youtube'da cemal süreya'nın tv konuşmalarını dinleyin. adam tek bir cümlede bile anlam bulanıklığı oluşturmadan yoğun ama yalın bir türkçeyle anlatır meramını. fakat adamın sesindeki en başat duygu tevazudur. "siz hepiniz böceksiniz" yoktur onun sesinde. "ben kendimi ifade etme yollarına sahip olduğum için sanatçıyım" vardır belki. işte bu kızın sahip ol(a)madığı ve eleştirilen şey bu.

  • orası afganistan değil maalesef . leş şiddet kültürünüzü alıkoyacağınıza oraya taşımaya çalışıyorsunuz. değişmek yerine sığındığın adamı değiştirmeye çalışıyorsunuz.

    bize vize vermek için 100 takla attırırlar . ne kadar gebeş kaplumbağa varsa güle oynaya alırlar . onlara da müstehak diyecem de giren bize girmiş.

  • küçüklükte yapılan aktivitelerden biridir.

    ınşaat çevresinden toplanan mermerleri tokuşturup, ortaya çıkan osuruğumsu kokuyla eğlenebilmek ne güzel şeydi lan.

    edit: sirie hatırlattı, tükürüyorduk da öncesinde.

  • öğrencinin ne yaptığını anlayamamış olmalarından kaynaklı olabilir. seviye üstü demişler reddetme sebebine. tamam da, kimin seviyesinin üstü?

    sizin mi, çocuğun mu?

  • o çocuk ben olabilirdim.
    sizi temin ederim..

    5 buçuk kilo doğan bir bebektim ben, annem 46 kiloymuş bana hamile kalınca, 9. ayda 72 kilo olmuş. ağırlığının yarısından fazla kilo almış yani. 5 buçuk kilo ve 60 santimetre.. yumuk yumuk tombili bumbik, 1 kilo yanaklı bir bebekmişim.

    ve beni yolda görenler ısırmadan muncurmadan bırakmıyorlarmış..
    işte birgün beni yolda bir prodüktör görüyor, bostancı pazarında.
    bu ne acaip bir çocuk, hemen getirin bana deneme çekimine alalım diyor anneme..
    gidiyoruz çekime, ön eleme yapılıyor. çeyrek finaller, yarı finaller ben hepsinden mutlu ayırılıyorum.
    mutlu ayrılıyorum dediğim, bir sürü cici bebe veriyolar, bol sütlü vitaminli.. besleyici bir şey aynı zamanda..
    daha ne besleneceksem artık?
    neyse..
    son ikiye kalıyorum artık, final oynamak istiyorum zaten..
    finaldeki rakibim geliyor, aman allahım o ne öyle?
    bu çocuk türk değil ki!!
    sarı saçlı maviş bir şey..
    annem sinirleniyor, herkes çok inanmış bana, kıbrıstaki türk temsilciliğinden bile telefonlar yağmış, azerbeycan uyumamış bütün gece..
    ama heyhat! bu çocuk, türk bile değil! bize benzemeyen 1000 kıymetli ya, ben anlıyormuş gibi ağlamaya başlıyorum. annem beni susturmaya çalışıyor. ancak sonucu biliyorum ben..

    o çocuğu seçiyorlar! hiçbirimize benzemeyen o çocuğu..

    ve yıllar sonra bu başlığı görüp iyice anlıyorum.
    1-0 mağlup başlıyoruz biz bu hayata, hem mağlup başlıyoruz hem de her bebe gibi ağlıyoruz. bunda bir gariplik yok.

    not: tüm milliyetçilik duygularımı kullandığım bu yazının tamamı gerçektir. cici bebe türk olsun!

  • az evvel gib'den gelen bilgilendirme mesajı ile aralarında bulunduğumu öğrendiğim, bir avuç sorumsuz, düşüncesiz, tövbe tövbe adamın asabını bozan, kendini bilmez üç beş kişi olduğunu tahmin ettiğim güruh.

    "değerli mükellefimiz,
    aracınıza ait 2022 yılı mtv 2. taksitinizi ödememiş olan az sayıda mükellef arasında olduğunuz tespit edilmiştir..." diye gidiyor beni sarsıp kendime getiren ve borcumu ödememi sağlayan mesaj.

    ulan hepiniz ödediniz bana niye haber vermiyonuz, dimkir kalk lan sen de borcunu öde diye.