hesabın var mı? giriş yap

  • başlığına kaltakların doluştuğu türkiyenin en iyi spikeri. maç anlatışına hayran olduğum, sırf o anlattığı için daha keyifli maçlar izlediğim süper adam. seni sevmeyen adamın çükü düşsün, kadının amı kurusun. işte piremiyer lig buuaaaaa.

  • fiyatları diğer marketlere göre çok daha uygun olan marketler zinciri. coca cola, danone, gillete, palmolive, knorr... gibi markalı ürünler bulunmaz hofer'de. bunların alternatifi olabilecek daha ucuz yerel markalar vardır. benim gittiğim hofer'de yer alan 4 kasanın aynı anda açık olduğunu hiç görmedim. kuyruk 20 metreyi aşınca ikinci kasayı açıyorlar, kuyruklardan birisindeki müşteriler bittiği sırada diğer kasanın kuyruğu 15 metrenin altındaysa bu kasa kapanıyor. bir kasiyeri farklı zamanlarda hem raf döşerken he de yerleri temizlerken görmüşlüğüm var. adamlar bu şekilde giderleri iyice azaltıp bunu da fiyatlara yansıtarak daha iyi fiyatlar sunmaya çalışıyorlar. daha kaliteli ürünler ve çeşit için billa ya da winkler markt denenebilir.

  • 5 yıl önce çok sevdiğim kız arkadaşım beni para yüzünden terk etmişti.
    çok koydu bana. okulu bıraktım. çalıştım çabaladım.
    çok mücadele verdim.
    sonuç değişmedi hala fakirim.
    ileri görüşlü kızmış.
    bana çok şey katabilirdi.

  • "ayda 10 bin giderim var, 4 bin ne ki, zengin erkek arayan kızlar eqlesin" şeklinde şekil yapmaya çalışanları göstermiş başlıktır.

    4000 iyi paradır, istanbul'da yaşamıyorsanız.

    anadolu'nun herhangi bir kentinde 4 sen, 2-3 de eşin alsa 6-7 yapar ki;
    kötü diyeni uçan spagetti canavarı çarpar.

  • en sevdiğim türde boşa kafa yorma problemi gelmiş, yoralım bakalım.

    kapitalizm ücretleri düşürmek için gerekli araçları sağlamıştır ve bu nedenle işveren 1 günlük maaş vermek isteyecektir. 8 saatlik normal ücret, artı ikinci 8 saat için fazla mesai ücreti, artı üçüncü 8 saat için de çifte fazla mesai ücreti şeklinde ücretlendirmek işine gelecektir.

    peki neye dayanarak? çünkü dünyanın zamanıyla 30 yıllık işi fiilen çalışmış olduğu 24 saat içinde yapmasını sağlayan aracı işvereni sağlamıştır. işverenin sağladığı aracı kullanarak dünya üzerindeki 30 yıl boyunca devam eden işi sadece 24 saat boyunca (değineceğim) emek harcayarak tamamlamıştır.

    ancak buna itiraz edecek astronot iki noktada haklıdır.

    birincisi, hangi 24 saat? bindiği aracın içinde geçen 24 saat, dünyada güneşin art arda iki defa batması arasında geçen süreye eşit mi? daha basitçe, her bölümü 1 saat olan bir dizinin 24 bölümünü izlediğinde bu mesai bitmiş midir?

    ikincisi, bu astronotun hayatı dünya üzerindedir. sosyal ihtiyaçlarını, temel ihtiyaçlarını dünyada karşılamaktadır. işvereni bu ihtiyaçlarını karşılaması için astronotla aynı hızda ilerleyen bir ortam sağlayabilmiş midir bu zaman zarfında? üstelik mesaisi bittiğinde yine dünyada yaşayacaktır. bakmakla yükümlü olduğu kişiler de dünyadadır. örneğin, dünyadan ayrılırken yeni yeni yürümeye başlayan oğlu üniversiteye gidebilmiş midir yoksa çalışıp annesine mi bakmaktadır? ayrıca 20 yıl boyunca evinin kira borçları ne olmuştur? istihdam karşılığı ücret ödemenin temeli, işçinin hayatını idame ettirebilmesidir. bu şekilde idame ettiremeyecektir.

    özetle, aslında 20 yıldır maaşının tıkır tıkır yattığı bir banka hesabında birikmiş yüklü bir parası olmalıdır. ancak işveren bu maaşları yatırmamış, çalışanın buna itiraz etmesi gereken yasal süre geçmiştir. mahkemelik olurlarsa, işveren astronotun maaş almadan çalışmayı zımnen kabul ettiğini iddia edecek, patron dostu bir ülkenin yasalarına tabiyse o bir günlük ücreti bile vermemeyi kılıfına uyduracaktır.

    ben astronotun yerinde olsam aracı parçalarım, depozitoyu da yakarım. maksat sinirim geçsin.

  • aile dostu olan bir öğretim görevlisinin odasına gitmiştim biraz muhabbet biraz dertleşme amaçlı. kapıyı çalıp içeri girdiğimde hocam okey oynuyordu bilgisayardan. beni kendine çok yakın gördüğü için "ooo hoşgeldin freewave" deyip bir yandan oyununa devam etti. sonra bir iki havadan sudan nasılsın, iyi misin, muhabbetinden sonra hocamın yanına oturup müsabakayı izlemeye başladım.

    ben arada "hocam şu taşı atan bence ben takip ettim ara taş çıktı." filan diye akıl veriyordum. lan birden bir şey dikkatimi çekti. masadaki diğer kişilerin adlarına bir bütün olarak bakınca böyle baya tanıdık geliyordu. sonra içimden lan yoksa deyip "hocam kimle oynuyorsunuz?" diye sordum. karşılık olarak da "hee onlar mı dekan, prof x hoca, prof y hoca."

    oha lan biz de ilim irfan yuvası diyoruz. adamlar üniversitede okeye dönüyor.

  • türkiyenin sınır kapısı sanmış omuz atarak girmeye çalışıyor, ulan sem amca yer mi?

    abd'de bırak birinin evini zorlamayı bahçesine bile giremezsin bazı eyaletlerde yol çizgisinden çıkmayacaksın, her ülke yol geçen hanı değil bizimkiler gibi.