hesabın var mı? giriş yap

  • aslında ürettiği şeyin, sanat olarak değerlendirilme durumuna göre bir insan için sanatçıdır ya da değildir denebilir.

    öncelikli şart, bir şey üretmesidir. çünkü sanatçı, öncelikle üretmelidir. sanatçılık, aydın olmayı gerektirir. yenilik düşkünü olmayı gerektirir. dolayısıyla, bir insan için sanatçı deme ihtiyacı hissediliyorsa, öncelikle üretip üretmediğine bakılmalıdır. üretiyorsa, ürettiği şeyin özgünlüğüne bakmak gerekir. son olarak, ürettiği özgün eserin, bir sanatsal değeri, estetiği, önemi, nadirliği gibi kriterlere göre kişiye sanatçı denebilir.

    zira herkesin yaptığı/yapabildiği, konuşabildiği, söyleyebildiği gibi şeyler yapmakla, sanatçı olunmaz. konuşarak, yürüyerek, ezberleyerek sanat yapılamaz. üretim şarttır.

    yine, müzik ve müzik üretmek, şarkı üretmek konularında sanatçı tartışmaları vardır. ben, bu konuya da şöyle yaklaşıyorum; müzik bir sanattır evet ama her şarkı söyleyen sanatçı olmaz. bunda da yine bir özgünlük ve üretim şartı olmalıdır. şarkı üretmek ve onu özgün şekilde yorumlayabilmektir bunun ön şartı. başkalarının yazdığı şarkı sözlerini, başkalarının besteleri aracılığıyla, başkalarının icra ettiği müzikle çıkıp söylemenin, sanatçılıkla bir ilgisi yoktur. sanatçının üretme şartı vardır. üretmeden, sanatçı olunamaz.

  • khk ile ihraç edilip ardından temize çıkan ama nedense işe iadeleri gerçekleşmeyen on binlerin olduğunu bilmeyenler bu ne iş diyor.

    doktor'un ataması akrabası khk'lı diye yapılmıyor ama şaban dişli elçi, adil öksüz'ün yeğeni belediye başkanı, kavakçı ailesi maaile devlet görevlisi, bekir pakdemirli bakan olabiliyor.

    edit: doktor değil öğretmenmiş.

  • gerçekten çok zalim olabilir.

    bir arkadaşın annesi, komşusunun gelini kanser olunca şöyle bir şey söylemişti:

    "yazık kadına, oğlunun evliliği bitti. o hasta kız artık ne eve ne çocuklara bakabilir, adama da yazık"

    böyle bir gaddarlık ve kadın düşmanlığı zor bulunur.

  • insanı düşününce, hayretten hayrete koşturan bir akciğer mucizesi!

    hohlamada da püflemede de akciğere giren havanın, hohlarken ısınıyor olmasını mantık hafzala alırken, üfelerken nasıl oluyor da o hava ısınmıyor muazzam bişey!

    bu entrimle asrın tespitini bile yapmış olabilirim. tarihe not düşülsün.

    (bkz: ameliyatlı yerime çok vurmazsanız müteşekkir olurum)

  • kisinin portakala bakis açisini degistirebilen film.

    don vito corleone manavdan portakal alirken tetikçileri farkeder. kaçmaya çalisirken portakallar yere dökülür. portakallarin elinden gitmesi, ondan uzaklasmasi, bir saldiriya ugrayacagini fakat sonunda kurtulacagini haber vermektedir.

    the godfather part3 te michael corleone babalar meclisinde otururken masa birden sarsilmaya baslar. michael`in önündeki portakal sarsintiyla yere düser, michael portakalin yuvarlanarak kendinden uzaklasmasini izlerken, tepeden kursunlar yagmaya baslar. portakal, michael`dan uzaklasmistir, michael saldiridan kurtulmustur.

    vito corleone torunuyla oynarken ölmüstür. ölmeden önceki hareketi de agzina portakal kabugu yerlestirmek olmustur.

    part3 te michael`in düsüp ölmeden önceki görüntüsü incelendiginde elinde tuttugu portakal farkedilecektir.

    babalar meclisinde önüne portakal konan babalar öldürülür.

    part2 de michael`a portakal ikram edilir, fakat almaz. o gece saldiriya ugrar lakin ölmez.

    part2 de fanucci öldürülmeden önce eline portakal alir.

    bu üçlemede portakalla bir sekilde iliski kurup öldürülen daha nice kisi vardir.

    etkileyici sayilabilecek bir diger sahne ise part3`te portakal suyu ile ilgilidir. michael seker komasina girince hemen portakal suyu ister. portakal suyu onu hayata döndürür. kanaatimce bu sahnede michael`in yasamak için ölümlere, düsmanlarinin kanini içmeye mahkum oldugu anlatilmaktadir.