ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
20 ekim 2021 tarihli türkiye gazetesi euro haberi
-
sizin vicdanınızı s.keyim.
8'li tuvalet kağıdı 16.90 tl ( 1.56 euro)
türkiye gazetesi 1.50 tl ( 0.13 euro)
ümitcan uygun'un instagram hesabının hacklenmesi
-
amın geniş mi ne aq. he geniş 3 artı 1 ebeveyn banyolu
24 eylül 2021 murat ülker açıklamaları
-
murat ülker, aralarında şok marketlerinin de olduğu zincir marketlere yönelik "fahiş fiyat" suçlamalarına cevap verdi. marketlerin buradaki en zavallı kesim olduğunu belirten ülker, "milletin aklıyla alay etmeye lüzum yok" dedi.pladis yönetim kurulu başkanı murat ülker, aralarında şok marketlerinin de olduğu zincir marketlere yönelik "fahiş fiyat" suçlamalarına yanıt verdi. ülker, gazetecilerle sohbet toplantısında "fahiş fiyatlar" hakkında açıklamada bulunarak, zincir marketlerin fahiş artışların sebebi olarak gösterilmesinin milletin aklıyla alay etmek olacağını savundu.
"biz yüzde 1 kazanıyoruz, bunu indirsek ne olur?"
türkiye'nin büyük bir planlama sorunu olduğunu söyleyen murat ülker şunları kaydetti:
"bir sene dağ-taş soğan dolu ertesi sene piyasada soğan yok. marketlere yükleniyorlar. marketçi alıp satıyor. parasını üreticiye ödüyor. yani milletin aklıyla alay etmeye lüzum yok. herkes akıllı herkes bakkala gittiği zaman kim kaç para biliyor. ve herhangi bir fahiş fiyat varsa asla satılmıyor öyle bir şey yok. millet aptal mı? biz yüzde 1 kazanıyoruz, bunu indirsek ne olur?
"sadece domateste 35 milyon lira zarar ettik"
daha pahalıya alıp ucuza satabilen biri doğmadı. o dönem domates fiyatları indirildi. sadece domatesten 35 milyon tl zarar ettik. türkiye'de enflasyon yüzde 19 civarında, üretici enflasyonu ise yüzde 45. yani aradaki fark aslında biz üreticilerin ne kadar fedakarlık yaptığının kanıtı.
"market buradaki en zavallı kesim"
artık herkes tl'nin değerlenmesi için çalışması gerekiyor. neden başkasının parasının değer kaybetmesini bekliyoruz. ya bu memleketin planlamacısı yok mu? market buradaki en zavallı kesim. alıyor, satıyor. desen ki, 'aldığın fiyata satma' o zaman hakikaten alaeddin'in cini lazım. 'aldığın fiyata satmayacaksın.' nasıl olacak bu iş?
"patates bir sene sonra yığıldı kaldı"
mesela ne oldu patateste. patates hiç satılmadı niye? patatesin çoğu bu hamburgercilerde, büfecilerde satılırdı. bu satılmayınca dağ taş patates oldu. şimdi tekrar açılıverince de, patatesler bozuldu tabi, patates yok oldu şimdi de. e tabi var yok yaparsan bunun fiyatı da aşağı yukarı oluyor."
kaynak
potansiyelini kullanamamak
-
maslow'un ihtiyaçlar hiyerarşisinin en üst basamağı olan "kendini gerçekleştirme" ihtiyacını giderememeyi doğurur bu durum.
bazen üşengeçlikten, bazen de şartların olumsuzluğundan kaynaklanır. iki durumda da kötüdür. çünkü önemli bir ihtiyaçtır kendini gerçekleştirme.
sabah sabah buna neden kafa yordum bilmiyorum ama herkes potansiyelini doğru kullanabilmek için adımlar atmalı.
üniversite hayatı
-
şahsen benim için bok gibi geçmiş bir hayattır. ne hatırlamak ne de anlatmak isterim.
edit: ulan bu entrynin bu kadar beğenileceğini hiç tahmin etmemiştim. herkesin mi kötü geçti arkadaş? :)
asosyal insanla muhabbet etmeye çalışmak
-
size değil, karşınızdaki asosyal insana eziyettir..
şüpheniz olmasın..
koltukta uyuyan sevgiliyi odaya taşırken düşürmek
-
-ya salak mısın sen?
-aşkım vallahi elimden kaydın
-ne demek elimden kaydın ya hasta
-bak iyilik edelim dedik kötü olduk iyi mi?
-resmen başım ağrıyor
-migrenin mi?
-yok salaklığın
-hadi, başa döndük yine...
allahım canımı al da kurtulayım. sakarlık dediğin ne noktalara kadar ilerleyebiliyor şaşırıyorum bazen. koltukta uyuyakalmış sevgiliyi, romantizm, aşk adamlığı adına; sarsmadan, bomba imha ekibi amiri gibi kavrayıp; odaya, tertemiz yatağımıza taşıyayım, yatağa koyunca uyanır, uyanınca da bu ilgi karşısında duygusallaşıp kesin beni arzular diyerek çıklan yolda sevgiliyi yatak odası ile salon arasındaki o daracık koridorda elinden kaçırmak da neyin nesi? hayır kız düştükten sonra üstüne basmayayım diye sıçrarken kızın koluna takılmak, darbenin ve kolunu ezmenin acısıyla bir anda uyanan nazlı yarin seni zeybek oynar bir halde görmesi nasıl izah edilir.
neden aşkım hadi yatağa geçelim, uyuyorsun bak demek varken 60 kiloluk sevgiliyi kucaklayıp odaya taşıyabileceğini düşünmek ve sonuç odaklı hareket ederken asıl mevzuyu elden kaçırmak da neyin nesi? dünya üzerinde, komik videoları saymazsak kaç kişi vardır böyle yapan? biz kaç kişiyiz sevdiceği odaya taşırken yere düşürüp üzerinden geçen?
-bak aşkım vallahi kazaydı
-gülüyordun ama
-ya ne gülmesi seni ezmeyeyim derken
-bi de ezseydin
-olur mu hiç, yere düşen sahibini at bile çiğnemez
-salaksın yemin ediyorum
-kolun iyi mi?
-acıyor
-bastım ya ondandır
-aa sahi mi? embesil
isp müşterisi tripleri
-
ben. cdyi yerleştirin lütfen
müş. tamam
ben. şimdi otomatik bir ekran açılacak kapatın onu.
müş.kapattım
ben bilgisayarımdan....
müş. o dediklerinizi göremiyorum ki şimdi.
ben. ne görüyorsunuz efendim.
müş. hiç bişey kapkaranlık.
ben. monitorünüzü açar mısınız lütfen .
müş. açtım
ben şimdi ekranda gördüğünüz pencereyi köşesindeki çarpıdan kapatın.
müş. ee siz de bi karar verin
ninja kaplumbağalar pizza parasını nereden buluyor
-
bir soru. cevabı yok. 24 saat lağımda yaşayan 1 fare 4 kaplumbağa lağıma pizza söylüyor ödemeyi yapıyor. nereden geliyor bu değirmenin suyu?
quadruple double
-
yapmak neredeyse imkansizdir. biraz rakamlardan ve olasiliktan bahsedecek olursak:
normal bir macta sure alan minimum oyuncu sayisi: 10
preseason mac sayisi= 8
normal bir nba sezonunda yapilan toplam mac sayisi: 1230
minimum playoff mac sayisi (eger tum seriler 4-0 biterse): 60
nba sezon sayisi= 66 (ama bunu 25 sayalim cunku 1974'te daha 18 takim vardi ligde.)
neyse sonucta kaba hesapla minimum 324500 basketbolcu bu oyunu 48 dakika oynamis ve sadece ama sadece 4'u quadruple double yapmayi becermis.
80bin kusurda bir kisi..
ilhan mansız
-
(bkz: yıllar geçse de üstünden bu kalp seni unutur mu)
kaderin cilvesi olsa gerek, profesyonel kariyerindeki son golünü, ankaragücü formasıyla inönü'ye çıktığı ilk maç olan 30 ekim 2005 beşiktaş ankaragücü maçı'nda beşiktaş'a atmıştır. golü atınca boynu bükük, başı düşük şekilde santraya yürüyen bu tatar oğlanı bütün stadyum ayakta alkışlamıştır (kadir gecesine gelen o maç koy ateiste koy sataniste koy putpereste tezahüratının ilk kez yapıldığı maçtı ayrıca. hemen ardından o dönem gündemin en önemli konusu olan islami terör örgütü el kaide'ye gönderme yapılarak "ateizm onuru kaideyi yenecek" diye bağırmıştı bütün taraftarlar).
attığı golleri, gollerden sonra gidip korner direğini tekmelemesi, dövmesi, sempatik ama çekingen duruşu... ne güzel adamdın sen be ilhan. adın her geçtiğinde yalçın çetin'in sevinç nidalarını duyuyorum ben hala, kep atma törenine gitmeyip evde seyrettiğim o maçı ve bize yaşattığın o sevinci ve sesleri unutmuyorum:
"ilhan… ilhan… ve goool… yarı finaldeyiz! dünya’nın 4 büyük takımının arasındayız…"