ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
81 ilde de rakı içmeye karar veren iki genç
-
iç anadolu dolaylarında tecavüze uğrayıp öldürülmeleri muhtemeldir.
elit kesimin çocuklara koyduğu sikimsonik isimler
-
(bkz: bükentay)
sanırsın son 200'de dış kulvardan sprint'e kalkıp yarışı forse eden 3 yaşındaki arap atı.
isveç'in 80 bin mülteciyi geri göndermesi
-
muhtemelen türkiye'ye yapılacak geri göndermedir.
yalnız isveç devletinden ricam, düzgün mültecileri değil de,
seçebilirlerse, hırsız, tecavüzcü, barbar tipleri bize göndersinler.
biz de kırmızı halılı devlet töreni ile karşılarız.
çünküm bu tarz insanları halkımız baştacı etmeyi çok sever ve onlar da bizden birisi gibi olacağı için rahatça kaynaşırız.
ttnet wifi
-
muhtesem hizmet. sanirim turkiye toptan "is nasil yapilmaz" konulu bir deney calismasi, ttnet de bu amacla kurulmus bir sirket.
aktarma yapmak icin ataturk havalimani'nda bulundugum sirada, turk sim kartim olmadigi icin haberlesmek icin internet'e gireyim dedim. baktim ttnet wifi diye bir ag var, hah dedim ne guzel wifi hizmeti koymuslar girer baglanirim.
baglandim, kayit olmam gerektigini soyledi. ala. gunluk ucret 20tl, pekala. kaydolurken baktim telefon numarasi sordu. sebep ? napacaksin ki telefon numarasini ? aa demez mi sms aticam, kod gondericem. lan niye ? zaten bu hizmet baska sekilde iletisemeyen adam icin degil mi ? yok ki baglantim ? yanimda bir sekilde almanya'dan aldigim bir sim kart oldugu icin onu takip denedim. zar zor sms'i aldim, kredi karti sordu yazdim bilgileri. "devam". sonuc: "bu hizmeti satin alamazsiniz". sebep ? belli degil. artik tipimi mi begenmedi, esref saatine mi denk geldik bilemiyorum.
islemi bastan baslatayim dedim. a aaa, surpriz. "bu hesap zaten kayitli". tamam canim kardesim, az once ben kaydoldum, biliyoruz. simdi o hesaba hizmet satin alayim. "bu hizmeti satin alamazsiniz". lan niye ?
tamam dedim allah belani versin, hesabi sil dedim (kendi terminolojileri ile "beni unut", bir de tribal romantizm yasatiyor pezevenk). simdi, hesabin silinmesinden beklenti belli. hesabi sileceksin, onunla ilgili herhangi bir kayit olmayacak ki dogal olarak tekrar kaydolabilecegim temiz temiz. tekrar deniyorum "bu hesap zaten kayitli". e sen neyi sildin az once bre deyyus ?
neyse, faydali hizmet. internet'e baglanamiyorsunuz ama aktarma ucaginizi beklerken vakit geciyor. bu gerizekali ile ugrasmaktan tuvalete zor girdim, ucagi kaciriyordum.
bakin benzeri hizmetin bir cok havalimaninda ucretsiz oldugundan hic bahsetmedim bile. ucretsizi gec, parasiyla giremiyoruz.
üniversite not ortalamasının önemi
-
yüksek lisans düşünenler için (akademik yurtdışı tecrübeleri olan biri olarak konuşuyorum): edirne'nin batısına geçtiğiniz andan itibaren, beytüşşebap ya da fizan üniversitesi'nden getireceğiniz bir 3.80, boğaziçi, odtü ya da itü'den getireceğiniz bir 2.40'tan her daim daha fazla işinize yarayacaktır. zira yurtdışına çıktığınız zaman, türkiye'de okuduğunuz üniversitenin adının önemi yok gibi bir şeydir.
antalyalı çiftçiden kaçan bakan
-
halk iradesi diyenlerin halka ne kadar değer verdiklerini gösteren video.
seçimden seçime lazım size.
efsanevi cimrilik hikayeleri
-
yazmazsam ölürüm.
bizim bir tanıdık aracıyla çevreyolu diye tabir edilebilecek bir yolda göbeğe yaklaşıyor. 4. vitesle giderken " ne gerek var şimdi frene bas 3. vitese düş sonra tekrar gaza bas 4. vitese çık boşu boşuna yakıt gidecek" deyip göbeğe hız kesmeden giriyor.
sonuç : araba virajı alamayıp kaldırımın üzerinde yan duruyor. 4000 tl masraf.
babanın söylediği unutulmayan sözler
-
herkesin babasının kendi inancına, anlayışına göre değişen sözler.
benim için yıllar yıllar önce, denizden bulup çıkardığım 250,000 lira ( biz küçükken 250,000 lira vardı mavi, o zaman en az 3 gofret 1 big babool alınabilecek bir paraydı, arkadaşlar bilir) sonrasında babamın söylediği sözlerdir.
elimde heyecanla koşturarak yanına gitmiştim, 'bak denizde para buldum, gidip bakkaldan neler alıcam şimdi' diyerek. babam elimden o parayı alıp bana cebinden çıkardığı başka bir 250,000 lira verip, ' bir daha sakın kendine ait olmayan, başkasının kazandığı parayı alma, senin kazanmadığını harcamak haramdır, paraya ihtiyacın olduğunda bana söyle ben sana vereyim' demişti.
üstünden belki 15 yıl geçti, ben hala unutmadım. büyüdüm, adam oldum, çalışmaya başladım, para içinde olduğum bir işim var, fırsatım olsa milyonları/trilyonları hortumlarım ama gel gör ki yerde gördüğüm 1 lirayı bile alıp harcayamıyorum.
aynısını çocuğuma tembihleyecek miyim? ilk öğrettiklerimden biri olacak.
johnny depp
-
bir aktör yakışıklı olabilir (bkz: brad pitt)
karizmatik olabilir (bkz: marlon brando)
çekici olabilir (bkz: keanu reeves)
iyi bir oyuncu olabilir, soluksuz izlenebilir (bkz: robert de niro)
her filmini izlerim, asla kaçırmam diyebilirsin (bkz: al pacino)
anti-kahraman olabilir, bambaşka bir tarafı vardır (bkz: james dean)
"her rolü oynayabilir pekala" diyebilirsin (bkz: jim carrey)
bazı filmlerdeki bazı rollerle zihnine kazınabilir, adı geçtikçe takdir edebilirsin (bkz: edward norton)
şeytani bir tarafı vardır, izleyeni uçurur (bkz: jack nicholson)
ama bir aktör bunların hepsi birden olursa adı johnny depp olur.