hesabın var mı? giriş yap

  • mensubu bulunduğum nesil. peynir tenekesini jeton boyutunda kesip, altına gerçek jetonu koyup, üstüne de jetondaki kıvrımlara denk gelecek şekilde çivi koyup çekiçle vurarak şeklin aynısını çıkarırdık.

    ama peynir tenekesinin metali hafif geldiği için işe yaramazdı. o yüzden 3 tanesini 404 le yapıştırıp öyle atardık. sonra aramızdan birisi yakalanıp ansiklopedilere girecek derecede epik bir dayak yiyince, korkudan aylar boyunca kendi paramızla dahi gidemedik mekana. ya adam yakalarsa bizi de diye.

  • böyle bir şey varsa ( ki mümkün olduğunu düşünmüyorum ), o yapıların* 1400 yıl önceki halidir o. 1400 yıl önce sistemlerinin içine bir şey inşa edecek kadar gelişmişliğe sahip yapıyı inşa edenler, şimdi dr manhattan gibi foton olmuş geziniyordur.

    eğerki dyson küresi gibi bir şeyse o, ihtiyaç duydukları o enerji ile nelere kadir olduklarını düşünün. şöyle örnekleyeyim; bize dyson küresi gibi bir şeyin yanında sikindirik kalan teknolojimizi finanse etmek için petrol, doğalgaz gibi yakıtlar şimdilik yeterli oluyor. yanardağın, yıldırımın, depremin; yani dünyanın enerji diye sunduğu çoğu şeye ihtiyaç duymuyoruz, hatta doğa bunları bize sunduğunda "doğal felaket" diyoruz. bu minvalde adamlar önce gezegenlerinin tüm enerjisini*** kullanmışlar, güneşten kayıpsız enerji almanın peşine düşmüşler ve başarmışlar. bir yıldızın tüm enerjisine ihtiyacı olan bir medeniyetin, teknolojik varsıllığını, ne iş yaptıklarını filan tahayyül etmenin imkanı yok. tüm iyi niyetimle dyson küresini yapacak teknolojilerini hiç hesaba katmıyorum. ve 1400 yıl önceki halleri bu.

  • bugün (dün yani artık) ilk avukatlık ücretimi almamla sonuçlanan diyalog türü.
    (aldığım maaş ayrı. o iş kanunu'na dair bi hadise. neyse, farkı anladın sen.)

    büyükçekmece adliyesi, 15.05.2009. saat 12 olmak üzere. hakim çıkmadan ona bi yetişmeye çalışıyoum. bu arada koridorda...

    - afedersiniz, avukat mısınız?
    - evet buyrun?
    - ya benim bi dilekçe yazmam lazım yardımcı olur musunuz?
    - tamam olurum ama acelem var, 5 dk bekle yardım edicem...

    (hakimle konuşulur, kalem'le konuşulur, iş halledilir, yardım isteyen vatandaşa dönülür)

    - ben kefaletle serbest kaldım ama sonra beraat ettim, şimdi o kefaleti geri almak istiyorum, dilekçe yaz dediler ama nasıl yazılır bilmiyorum.

    elinde beraat kararı da vardır, kelime kelime yazdırılır dilekçe. çünkü çocuk gerçekten bilmiyor, tamamen alakasız olayla.
    ne yapması gerektiği anlatılır filan. git hakimden imza al, imza aldıktan sonra git bi de fotokopisini çektir sende dursun vs vs vs...

    - çok teşekkür ederim, allah razı olsun, çok sağol vs vs vs
    - ya yok bişey büyütülecek, önemli değil, sen sağol.
    - açlığın var mı?
    - yok, teşekkür ederim.
    - sana borçlu kaldım ya, yemek ye istersen ben öderim, allah razı olsun.
    - borç yok, allah senden razı olsun.

    ayrılınır, yemeğe çıkılır, yemekten gelinir. bizimki hala adliyede. selamlaştık. 5 dakika geçmeden geldi bu, elinde iki tane yarım litrelik su.

    - birini sana aldım, bari bunu al, ferahlarsın iyi gelir. teşekkür niyetine.
    - ben teşekkür ederim. iyi düşünmüşsün.

    böylelikle, ilk ücretimi de almış oldum yarım litre su olarak.

    babama anlattım bunu, o zemzem suyu gibi şimdi dedi. öyle vallahi.
    damla damla içicem onu, sevdiklerimle paylaşa paylaşa.
    çok mu duygusalım acaba?

  • başlık: türk kızlarının iyi yönlerini yazıyoruz

    entry: dünyanın en pahalı amını kullandıkları için ekonomiye katkıları büyük oluyo

  • normaldir.

    insanlar o kadar nefret etti ki kızılaydan, kan vermeyi bile güvenli bulmuyorlar.

    ben düzenli kan bağışçısıyım, hala gidip kan veriyorum. vermek istemeyen arkadaşları ikna etmeye çalıştığımda bana "ben kan versem o kadar ihtiyaç sahibinden önce akp'li bir kalantorun akrabasına gider, daha kötüsü, katar'a satmayacaklarını nereden bileceğim" cevabı aldım.
    hak veriyor muyum? evet... kan ihtiyacının öneminin de farkındayım. ama kurumu rezil rüsva etmeseydiniz, kurumu birilerinin para kaçakçılığına alet etmeseydiniz bunlar olmazdı.

    beter olun diyeceğim de, size bir şey olmuyor. olan ihtiyaç sahibine oluyor. kızılay'ı bari temiz bıraksaydınız. orayı da kirletip lekelediniz. elinizin değdiği ve pislenmeyen tek bir şey yok.

    edit: bir yazar şunu attı.
    (bkz: kızılay'ın topladığı kanların yurtdışına satılması)
    kaynak

    yazıklar olsun.