hesabın var mı? giriş yap

  • 2002 öncesinde fen lisesi --> odtü --> savunma sanayisi yolunda ilerleyip, tek bir kişiye ağız bükmeden, kendi çabam ve doğuştan gelen yeteneklerim sayesinde ekonomik özgürlüğümü kazandım, sınıf atladım, aileme güzel bir hayat sunma imkanı edindim.

    eski türkiye bana ve benim gibi milyonlarca vatandaşına mutluluğu kovalama hakkı sunuyordu.

    yeni türkiyede mutluluğu kovalama hakkınız akp il başkanlığına, tarikatlara, cemaatlere olan yakınlığınıza göre var ya da yok. ben 2002 sonrasında doğsaydım, kaliteli bir hayat yaşayamazdım.

  • üç gündür yemek veremediği üşüyen çocuğunu ısıtmak için saç kurutma makinesini çalıştırdıktan sonra kendini asan bir annenin yaşadığı ülkede yaşamaktadır. ben böyle ülkenin, böyle sistemin, bu sistemi destekleyen bütün liboşların, buna gözünü yuman apolitiklerin topunun.........

  • benim anlamadığım şu,

    fb madem maçı ilk oyun durmasında terk edecekti, neden u19 ile çıktı sahaya? çocukların suçu ne?

    fb maçı madem ilk oyun durduğunda terk edecekti, neden sahada galatasaray'lı oyunculara press yaptılar? oynamaya niyetleri yoktu madem santra ile başlayınca hareketsiz kalarak protesto ederlerdi. galatasaray'lı oyuncular bu durumda atak dahi yapmazdı.

    farkındaysanız oyun başlayınca rakip ne yapacak diye öylesine paslaştılar ilk önce. sonra baktılar ki rakip oynamaya niyetli, press falan yapıyorlar. icardi affetmedi.

    hatta oyuncular sahayı terk ederken, u19 takımını alkışladı bile koskoca icardi.

    bence fb'nin yapması gereken aşağıdakilerden biriydi:

    *maça hiç çıkmamak
    *maça as kadro ile çıkıp hiç hareket etmeden oyunun durmasını beklemek sonra sahayı terk etmek
    *maça u19 ile çıkıp maçı tamamlamak

    bu üç ihtimalden birini gerçekleştirselerdi, saygı duyardım.

    ama hem u19 ile çıkıp, hem oynayacakmış gibi press falan yapıp, hem de 50. saniyede icardi'den golü yedikten sonra maçı terk etmek, kusura bakmayın ama çok büyük bir rezillik oldu.

  • memleket partisi 6.5 alırken iyi parti'nin 7.3 aldığı anket. ne kadar da gerçeğe yakın maşallah. buna inanan varsa elimde köpr... neyse.

  • çok ilginç bir maç. niye diye soracak olursanız şöyle ki:

    konyaspor geçen hafta gençlerbirliği'nden 5 yedi, ondan önceki hafta da galatasaray'dan 5 yedi.

    gençlerbirliği ile galatasaray bu hafta karşılaştı. 1-1 bitti.
    haftaya beşiktaş-galatasaray ve ondan hemen sonraki hafta da gençlerbirliği-beşiktaş maçları var. kısaca öyle işte. hep bunlar birbiri ile oynuyor gibi.

    entrylerimin sonlarını getiremiyorum :(

  • (bkz: #155451204)

    ben satıcıya bütün detayları sordum ev alırken. duvarı, camları, tesisatı, temeli...sordum ama adamın dediklerinden hiçbir şey anlamayacağımı bilerek sordum. bir umut belki bir şey bildiğimi sanır da beni kazıklamaz diye. anlattılar da anlattılar, doğal olarak ben hiçbir şey anlamadım. debe entrisindeki teknik terimleri anlamadığım gibi.
    hayır, araştırsan da öğrenemiyorsun. bir internet sitesinde başka bir şey diyor, diğer sitede başka bir şey. standardı bulmak samanlıkta iğne aramak gibi.

    alıcıyı kazıklamak o kadar kolay ki. bir müteahhit, inşaatında yazarın dediklerini yapmadığı halde ben sorduğumda yapmış gibi anlatsa ben gerçekten yapıp yapmadığını nereden bileceğim? "arada argon gazlı double cam" kullandım dese, falanca izolasyon malzemesi kullandım dese bunu doğrulamak için yapabileceğim hiçbir şey yok ki. projeyi alıp baksam ondan da anlamayacağım.

    satıcı ahlaklı olacak, satıcı. alıcı bilemez. keşke cümlenin burasına bir virgül atıp "bilmesi de gerekmez" de diyebilsem. ama bu ülkede bunu diyemiyorum. kazıklanmamak için her bok hakkında bir miktar bilgimizin olması şart gibi bir şey.

    en basitinden, lastikçiye gidiyorum; "fren balataları bitmiş, teker oluk derinliği bilmem kaç olmuş, değişmesi lazım" diyor. ben şimdi balataların gerçekten bitip bitmediğini nereden bileceğim? tekerlerin değişim zamanın gelip gelmediğini nasıl anlayacağım? lastikçiye giden herkes tekerler, balatalar, jantlar hakkında araştırma yaparak mı gitmeli?

    yazar güzel demiş ama, ahlaksız bir müteahhidin bir alıcıyı kandırması kadar kolay bir şey yok. buna engel olması gereken de devlet.
    devlet, alıcı her halt hakkında bilgi sahibi olmak zorunda kalmasın diye var. standart belirleyecek, denetleyecek, uymayanlara ağır cezalar getirecek. toplumun azımsanmayacak bir kısmının ahlaki ve vicdani yetmezlik yaşadığı bir yerde en ufak detaylara bile standart getirecek. "yalıtımı şu malzemeyle yapacaksın, şu kadar kat izolasyon yapacaksın, boyanın şu özellikleri olacak, temel şöyle olmak zorunda... her aşamasını gelip denetleyeceğim" diyecek.

    devlet bunları demediği için de alıcılar müteahhitlerin insafına kalıyor işte. benimki boş istek biliyorum. bırak evi, daha araba piyasası kara borsacıların elinde. arabaların ikinci elinin, sıfır fiyatını geçtiği ülkede kurduğum hayallere bak benim de.

  • öncelikle üzerinizdeki renkler, ayakkabı dahil iki rengi geçmemeli. üst kısımda açık renk, aşağıda koyu renk doğru tercihtir. füme t-shirt, siyah pantolon gibi. açık renk pantolonun üstüne koyu renk şık durmaz.

    yukarıdan aşağıya örnekler verecek olursak;

    buz mavi - krem
    haki - koyu krem
    füme - siyah
    bordo - siyah
    mürdüm - füme
    sarı - kahve
    indigo - krem
    pembe - açık mavi

  • git şiir'inin bestelenerek mundar edilen şairdir. efendim candan erçetin'i severiz, sesi de güzeldir ama biz bu şiiri şarkı olarak duyunca yadırgadık, haliyle alışmadık.

    hercai arılara meyhanedir çiçekler,
    kim bilir şerefinden kaç kadeh içecekler!
    (bkz: allah beee)