hesabın var mı? giriş yap

  • amerika'da dogu yakasinda hem sehir ici hem sehir disinda (suburbs) yasamis biri olarak:

    evler tahtadan, tahta kurulari tum evi yiyip bitirebilir. denetleme yapmadan ev satin almayin sakin.

    felaket bir fare problemi var; ozellikle sehirlerde, eski evlerde. mumkunse yeni ev bulmaya calisin. yeni derken 1 senelik insaattan alin demiyorum, 70'lerde 80'lerde yapilsin yeter. 200 yillik evler gordu bu gozler. daha yenilerine bakarsaniz da vergi muafiyeti olmasina dikkat edin genellikle 10 senelik. ama iyi bir devlet okulunun oldugu mahalledeyseniz ya ruyanizda gorursunuz muafiyeti yeni evlere vergi basiyorlar resmen.

    bazi evler kanalizasyona bagli degil, foseptik cukuru var. ıyi arastirin.

    tasarim acisindan mutfagi ayri olan bir ev cok zor bulursunuz, bulamazsiniz. eski evlerde bu mevcut ama onlarin tasarimi kolonilerden kalma kolelerin odasina giden ayri merdiven var mutfaktan giden :) odalar cift kapili, yine ev hizmetliler temizlemek icin farkli kapidan girsin diye :) yine tasarim acisindan eski calistigi muddetce atmiyorlar. 100-200 yillik kapilar tokmaklar hala kullaniliyor. bir evde de 50'lerden kalma beyaz esyalar vardi.

    yalitim cok problem, evler zaten tahtadan. yan capraz evdeki cocuklarin bile gurultusunu duyabilirsiniz. allah'tan buranin cocuklari erken yatiyorlar 8-9 gibi kesiliyor cocuk sesi. ama bebeginiz varsa ve delinin biriyle komsuysaniz, kolay gelsin. yasal olarak birsey yapamaz ama sizi gicik edebilir.

    taharet muslugunu kendiniz koyabilirsiniz tuvaletlere. o nedenle o problem degil benim icin, biz koydurduk. ama isteyen amerikalilar da islak mendil koyuyorlar artik tuvaletlerine. ogreniyorlar yavas yavas ;)

    ısitma problem maalesef. ama problem bizde. amerikalilar cocuklarini soguya karsi dayanikli yetistiriyorlar. cocugu sarip sarmalayip, ustune yorganlar koyarak buyutmemisler. o nedenle isinmiyor dedigimiz evlerde onlar rahatca yasiyorlar.

    simdilik aklima gelen bunlar...daha olursa eklerim.

  • a haber'in bölünmüş ekranda kılıçdaroğlu'nun havalimanından kaçtığı iddia edilen görüntüleri eşliğinde yayınladığı konuşma.

    türkiye türkiye olalı böyle rezil, şerefsiz ve alçak bir güruh görmedi.

    erdoğan konuşurken ne yapacaksınız?

    gel bu hasret bitsin desem?

    yer mi?

  • üşenmedim tek tek saydım. böyle deyince, evlilik tekliflerini saydım gibi oldu. iyiymiş. zirvede bırakayım hazır havalı olmuşken.

    onu değil tabii, yıllar. üşenmedim, saydım tek tek. 2013 yılındayız. gerçi takvime bakabilirdim de, emek insanıyım. milat öncesi var onları sayamam, o sırada yoktum. sayılarla kafayı bozacaksak, dünya dört buçuk milyar yaşında. altmış yıl yaşayıp gideceğiz, o da şanslıysak. acizliğe bak. minnacıksın. kışın buzullarda kırılmaya yüz tutmuş dallar şimdilerde çiçeklenir mesela ve her mart. kimse durduramaz. oysa ki, bizler, siz, elli seneye kadar yüksek oranda gitmişiz. ben hava alamazsam yaşayamam, mezar bence çok tuhaf. şunu sen yaptın, bunu ben yaptım, önce davrandım ben terk ettim, önce sen elimi tuttun ben çektim, sen evlenme teklifi ettin ben reddettim meseleleri önemli mi, bunları hatırlamışken düşünün derim.

    düşündüm ben. yaşanır bunla deyip yaptım bile bunu. hayat müşerref gibi bir şey tam hatırlamıyorum, bilirsiniz. paylaşım mühim. bana da ''eğlencelisin yaşanır senle.''dendi mesela. bu bir teklif olabilir, öyle sayıyorum. da. şeye takılıyorum ben öyle sürprizli, masraflı yapılıyor ya, ona. hiç kullanılmadığı halde süper eşyalarla doldurulan süslü ev salonları gibi; salt göstermelik. ben en güzel şeyleri sadece bir kişiye göstermek isterim. en sevdiğim şeyleri, sadece bir kişiyle paylaşasım gelir. mesela kendimi.

    ama bu başlık altında, kendimi örnek veremem. kuzenim. sevgilisi geçen buna dedi ki balkona çık. bizim alt katta oturuyorlar ben de onlardayım, kalabalık ev. çıktı bu, adam vinçle gelmiş. pankart açmış kocaman bina kadar. ''benimle evlenirmisin meleğim'' ben ne yaptım? tabii ki o ''misin'' ayrı olacak bir kere diye söylendim, hiç affetmem. sonra tünel. ucunda ışık.. yok, çekecek çilem varmış daha, ölmedim. havaifişekler. vinç yanaştı, adam bir buket gül ve tek taşı tutuşturdu eline. o anda, ağlayanlar, birbirine sarılanlar, ne çocuklarım, ne karım, toprak, güneş, ben. bahtiyarım. herkes camlarda, ev zaten kalabalık. nasıl sevindik, nasıl sevindik.

    haset değilim ama öyle kıskandım, bunu kamufle etmek için öyle sevindim ki kemaraya almışlar, ben kuzenimden daha çok sevinmişim.

  • eğitim kurumlarını teröristler mi ele geçirdi bu ne hal, pkk kampına adam mı yetiştiriyorlar her gün başka bir rezillik. oğlunun yetmiş yaşındaki adama tekme tokat girmesine göz yuman müdürün denetimindeki okuldan ve öğrencilerden kime ne hayır gelecek.

  • yıllar önce bir dergide türkiye'ye gelme ihtimallerini okumuştum. gittim linkin park tişörtü aldım hemen şu üzerinde chester'ın kolundaki dövmenin görseli olan tişörtlerden. deli gibi para biriktirmeye başladım aniden haber alırsam bilet alabileyim açıkta kalmasın diye.
    yıllar geçti ergenliği atlattım ve hatta yaşlandım, kafam artık kaldırmaz oldu, müzik zevkim değişti. ara ara açıp bir iki şarkısını dinler yine sakin şarkılara geçerdim.
    otuzlu yaşlara merdiven dayamış biri olarak şuna eminim ki bugün bir konser haberi gelseydi hiç tereddüt etmeden bileti kapar giderdim. ama bambaşka bir haber geldi.
    ahh ergenliğim öldü.
    harun kolçak ile çocukluğum chester bennington ile ergenliğim büyük darbe aldı bugün.
    resmen kalbim acıyor şu an.

  • bir dönem öğretmenlik yaptım ötesini bile yaşadım. psikolojik tedavi gördüm. çocuklarınız tam olarak böyle. bugün öğretmenin kıyafetini eleştirirsiniz ancak ben derse hep önlükle giderdim. yani konu şerefsizlikse her şey bahane etmeyin bence. kimse sizin paşalarınızı, prenseslerinizi bu şekilde çekmek zorunda değil.

  • "çocuğa kaç doğumlusun diyorum 2002 diyor. 2002'de insan mı doğar lan? olsa olsa 2002 model araba olur. bu doğum olayları 90'larda bitmeliydi."