• asla anlık bir şey değildir. arkası, önü, etrafı, hatta merkezi farkında olunan ya da olunmayan geçmişe ve geleceğe dair silik imgelerle, canlı hayallerle, mavi sözcüklerle, uzaktan seslerle, samimi konuşmalarla, derinden hislerle, sert edimlerle, keskin düşüncelerle, kalabalık rüyalarla, sabitlenmiş arzularla, tarifsiz kokularla ve kokularla ve kokularla ve o kokularla doludur. bir baştan çıkarma aylar ya da yıllar sürebilir. sorun hiçbir zaman eylemin başarısızlığı olmamıştır, eylem başarılı olmaya muktedirdir. sorun baştan çıkarmaya değer birini bulmaktır.
  • baştan çıkartma arzuyu bir efsane olarak görür. arzuyu, güce ve sahiplenmeye yönelik bir irade olarak görür. baştan çıkartmaya çalışan insan, gerçek anlamda ne sevebilir ne de benimseyebilir, amaçladığı şey karşıdakinin hakikatini kırmaktır, saptırmaktır. arzu duymaz, sevmez aslında, bunlara kendi bırakmaz diyelim en doğrusu. baştan çıkartma için tüm arzu duyan taraflar birer figürandır, ortada oynanan bir oyun vardır baştan çıkartma oyunu, arzu ise bunun için sadece kozdur. beden arzulara göre değil, hileye göre işler.

    baştan çıkartma, bedenleri birbirinden ayırıp onlara erkek/kadına göre anlamlar yükleyen ayrımlamayı ve bundan doğan fallik iktisadı parçalar. en azından bunu amaçlar
  • erkek cinsel ilişkiden bahsederken sikmek kelimesini kullandığı için kadınları edilgen bir yaratık olarak görmekle suçlanır. kısmen de doğrudur.
    şimdi arkadaş baştan çıkarmak dediğinizde bunu gerçekleştiren taraf kadın oluyor değil mi?
    yani bir kadın erkeği baştan çıkarır.
    zaten ne zaman bunu duysam hrroeeerrşşş humuyuhm efektleri çıkararak ilerleyen bir zombi imgesi oluşuyor beynimde. baştan çıkmış adam yani. gidiyor öyle mal.
    neyse konuya dönelim.
    baştan çıkarılmış bir erkek düşünün yani kadınların kullandığı anlamıyla baştan çıkarılmış bir erkek maldır. kandırılmıştır. iki memeye, iki güzel ego okşayıcı söze tav olmuştur yani.
    peki sorarım size bundan büyük edilgenlik olabilir mi?
    yıllar yılı bizi kelimelerinizle gizlice eziyormuşsunuz hatunlar!
    ama uyandık artık. baştan filan çıkarmayın bizi lan. kardeş kardeş sevişelim olsun bitsin.
  • doğru zamanda doğru yerde sadece bakışlarla, ruh çıkar baştan. ayrıca baştan çıkan bir başka ruh için (bkz: athena)
  • kierkegaarda göre, zihinsel düzeyde olup biten ve senaryosu tinsel olandır; yani gerekli olan, en azından 18. yüzyıldaki anlamıyla cazibe, itibari bir dilin inceliği ayrica modern anlamda mizah* ve nüktedir.

    uzun zamandır böylesi tanıma denk gelmemiştim doğrusu. depresyona soktu yeminle.
  • karsimdakine yasattigim halde uzun bir zamandir yasayamadim hadise. basit ve ucuz numaralar haricinde gercekten tutkuyu yakalamak cok guc. ancak yasadigimiz cografya uzerindeki insanlara tutkuyu anlatmak ne yazik ki cok zor. cunku insan olmanin kimyasini olusturan duygulari anlamak ve insana dokunabilmek biraz farkli yetenekler istiyor.
  • kadın için; öznesi muhteşem erkek bedeninin bizatihi kendisi olan yoldan çıkarılma eylemidir.
    akıl baştan gider, hormonlar aktive olur falan..

    hoş(t).
  • seduction:

    görsel
    görsel
    görsel

    – louis desprez (1799-1870)
    (musée de grenoble)
  • şeytana pabucunu şaşırtmak ya da fikirlerimizin en ince dikenini giymek...

    "sosyetimizde yine karlı bir akşamdı. vronski'nin benden alamadığı gözlerine tutulmuş gibiydim ama çaktırmıyordum. kocam bensizliğimden sıkıldı ve kalktı. eve gitmek istiyordu. ona sen git dedim, beni selamladı ve çıktı. onsuz salon daha da boşalmış gibiydi.

    dostlarımın kıskanç bakışlarını hissettim üzerimde. vronski için soyundum orada öylece. eldivenlerim yerdeydi işte; biz sana dememiş miydik dercesine... onlarca kalabalık bakış üzerimde!

    üşüdüm, kürk pelerinime sarındım, ben de evime gitsem dedim, iyi olacak. artık... artık kaçayım. vronski eldivenimin açıkta bıraktığı çıplaklığına yapıştı bileğimin. ve; "madem ki susuyorsun" dedi. "madem ki bana söyleyecek bir sözün yok, ben de senden hiçbir talebimin olmadığını söyleyeyim bari de rahat et!" evine doğru yola koyulmuş bir kadındım. bu sıcaklığa sarındım ve tam da gülümseyerek ayrılacaktım ki geceden şeytan; "gayet iyi biliyorsun ki; arkadaşlığın değil peşine düştüğüm" diye seslendi arkamdan. "en sevmediğin kelime işte duy aşkı-mı!"

    "soyulmuş kelimeler benim asıl sevmediğim" dedim ve arabama bindim. "au revoir!" dedim. eldivenimin tekini kaybettiğimi, ancak eve döndükten sonra fark ettim. vronski hırsızın teki! evet...

    * anna kakarikukakarika
  • karsi cinsi ne kosulda ve kim olursa olsun cinsel yonden tahrik edebilme sanati.
hesabın var mı? giriş yap