• aslında hikaye derin ve güzel ama çok olağan yavan işlemişler. emma stone biraz kol falan çalışmış ama asla bir tenisçi gibi gözükmüyor. herhalde menajeri çok kaslanmasını istemedi.

    steve carell her zamanki gibi harika. filme enerji ve renk katmış. yine de film genel olarak bir konuya odaklanamıyor, her şey ortada öylece sürüyor ve bitiyor.
  • neyi anlatmak istediğine karar verememiş film. her şeyden azar azar hiçbir zaman işe yarayan bir fikir olmadı, bu film özelinde de olmamış. filmin pazarlanışı ve fragmanı farklı cinsiyetteki iki insanın maç öncesinde yaşadıklarıyla beraber maçta yaşananlardı. ancak film bu konuları anlatmakta geç kalıyor. bayan tenisçinin aşk hayatı, cinsel tercihinde yaşadığı ikilemler gibi konular hem fazlasıyla ön planda hem de değil. bu konular film bitince sadece olmak için olmuşlar. bizi bunları anlatırken kazanması gerekirdi bu film ancak ben ne yaşadığı ilişkileri, ne de maçın oynanmasındaki zorunluluğu anlatamamış. kadın-erkek arasındaki eşitsizlik konusu da son dönemde fazlasıyla göz önünde olan bir durum. hal böyle olunca film, bir nevi gündemi tekrarlamış.

    tenis sahneleri, steve carell'in canlandırdığı bobby riggs filmin ön plana çıkabilen parçaları. geri kalanı için pek bir şey söyleyemeyeceğim.
  • cinsiyetlerin micadelesi.
  • hakkında bu kadar az giri girilmesine şaşırdığım filmdir kendisi. steve carell yardırmışken bugüne kadar her rolde beğendiğim emma stone abla biraz sırıtmış, film için tam anlamıyla biraz fazla duygusuz kalmış. işlenen konu güzel ve değişik olmasına rağmen işleniş biçimi biraz değişik ve gereksiz olmuş. cinsel tercih konularına çok yer vermeleri nedeniyle beni çok kolay kaybettiler. sadece değinip konuyu atlayabilirlerdi. ama sanki film bununla alakalıymış gibi ayırdıkları sürenin fazlalığı nedeniyle maalesef bana kendini beğendiremeyen film olmuştur.

    tabi ki steve carell başkan ayrı, her zamanki gibi 10 numara 5 yıldız.
  • konusu itibariyle çok şey vaadedebilen güzel bir spor filmi olabilecekken hollywood'un saçmalamasına kurban gitmiş film.ha yinede kötü bir film değil,sadece çıtası daha yüksek bir film.
    emma stone güzel oynamış.oynadığı karakter önemli bir simge ve çok fazla riske girmeden kotarmış.zaten kendisini kanıtlamış bir isim yolu daha da açık olsun.
    steve carrel her zaman ki gibi reyiz,kral,üstad.
    6,5/10
  • iyi olmakla birlikte hikayenin gerisinde kalan film.

    2. dünya savaşından sonra liderliğin ingiltere' den abd ye geçmesiyle yapısal bir takım değişimlere yöneliyor dünya. kadın hakları dediğimiz mevzuyu da bu değişim içinde düşünmek mümkün. yetmişlerin ortaları ve seksenlerle birlikte kadınların ücretlerinde birçok alanda erkeklerle eşit koşullar oluşmaya başlıyor.

    filmde bu konu belki çok başarılı değil ama doğru hatlar üzerinden izleyiciye aktarılıyor. talep edilenin para değil, hor görülmemek, saygı duyulmak olduğu ortaya konuyor. bobby riggs'in maçı ayarladığına dair söylentilerle hiç ilgilenmemesi de filmin doğru noktada duruşunun diğer göstergesi. lgbt mevzusunun ana hikaye ile eşdeğer hacimde başka bir hikaye teşkil etmemesi, gay ilişkinin oluşum evrelerini bu kadar ayrıntılı anlatmaması hikaye ekseninin sağlığı açısından iyi olurdu. ama konuya hiç yer verilmemesi de hikaye bütünlüğüne belli ki zarar verecekti.

    billie jean' in başarılı bir tenisçi ve aktivist bir kişilik olduğunu bilmekle birlikte böyle bir hikayeden haberdar değildim. filmi izlerken hiçbir maçını izlememiş olmama rağmen neden bu zamana kadar kendisini chris evert, navratilova ve graf ile birlikte zihnimde aynı önem kümesine koyduğumu fark ettim. ve artık biliyorum ki kendisinden daha iyi istatistik sahibi üç beş tenisçide olmayan bir şeye sahip; insana dair gerçek ve çok önemli bir hikayeye.
  • oyun teorisinin en temel kavramlarından birisi ve uzun yıllar boyunca farketmeden yaşadığımız bir durum.

    birbirlerinden farklı zevklere sahip olan kadın ve erkek beraber dışarı çıkıyorlar. erkek futbol maçına gitmek isterken, kadın konsere gitmek istiyor. bu kişilerin o akşam yapabileceği başka bir etkinlik yok. aynı zamanda beraber bir şey yapmayı birbirlerinden bağımsız yerlere gitmeye tercih ediyorlar. böylece aşağıda gözüken oyun durumu ortaya çıkıyor. parantez içinde yazılan rakamlar kişilerin durumdan alacakları hazın gücünü belirtiyor ve parantezin içindeki ilk rakam erkeğe ait.

    ...............................kadın

    ..........................konser............ maç

    e ......konser ........(1,2) .............(0,0)
    r
    k
    e .......maç ...........(0,0)............. (2,1)
    k

    görüldüğü gibi birbirlerinden farklı yerlere gitmeleri onlara hiç haz vermezken, aralarından birisinin diğerine uyum sağladığı durumda alınan haz artıyor ancak bu haz eşit olmuyor. bunun nedeni ise yukarıda verilen iki kişiden birisinin gidilen yerden daha çok haz alması.

    böyle bir durumun sonucu olarak basit oyunlarda olduğu gibi bir nash dengesine erişilmiyor ve erkeğin de kadının da istediğini yapması 2 farklı nash dengesi gibi gözüküyor. özet olarak gerçek bir dengeye erişmek mümkün olmuyor. bunun çözümü ise mixed strategies kullanmak. yani rakibimizin gidilebilecek iki yerden birisini seçme ihtimalini hesaplayıp bunu pay-offu ile karşılaştırmak. bunu yaparken de dikkatli olmak gerekiyor çünkü bu oyunda iki taraf da aynı anda karar veriyor ve yanlış yapılan bir hesaplama bizi (0,0) gibi optimal olmayan bir noktaya götürebilir.
  • 121 dakikalık, 2017 yapımı film.

    6 / 10.

    jonathan dayton ve valerie faris'in etkisiz yönettiği işte orijinal hikaye ilgi çekici gibi dursa da, filmin sunduğu aşk da, kadın haklarına vurgu niyetleri de senaryo içinde sıradan ve donuk kalıyor.

    bunların yanısıra; olaylar, akış yetkin bir sinefil için ilgi çekici de gelmeyebilir keza yıllardır sürekli işlenen ve ödül kovalayan temalar haline geldi bunlar.

    oyunculuklarda emma stone ve steve carell başrolde. carrel foxcatcher'da (bkz: foxcatcher/@karinca beli) bol makyajla biyografi denemişti. çok sevdiğim bir karakter oyuncusudur ama filmde ekstra hiçbirşey sunmuyor. emma stone kısmen daha iyi, lakin kanımca ona da altın küre adaylığı sunabilecek birşey yoktu. yan roller mi? andrea riseborough ve sarah silverman iyiydi mesela.

    vakit varsa ve tenise ilgi duyuluyorsa denenebilir. makyaj, kostüm ve mekan tasarımları da dönem için iyi duruyor. bunlar dışında 2017'nin hayal kırıklıklarından.

    her eve imdb

    not: yazıyı gidip battle of sexes başlığına eklemişiz 11 ocakta, aferin.
  • gerçek bir hikayeden esinlenilerek ve hollywood'da yükselen metoo gibi akımların da etkisiyle çok şey sunabilecekken ağızda ancak hoş bir tat bırakmayı başarabilmiş 2017 yapımı film.

    --- spoiler ---
    emma stone'un yüzünde devamlı bir "o kadar efsane bir karakteri canlandırıyorum ki bir sorun çıkmadan halledeyim, bitsin gitsin" ifadesini gözlemlediğimi ve bunun da kendisinden görmeye alışık olmadığımız kabız oyunculuğuna yol açtığını, genel görüşe katılarak steve carell'i çok beğendiğimi ve özellikle marilyn barnett'i canlandıran andrea riseborough'un yan rolde efsane bir iş çıkardığını söyleyebilirim.
    --- spoiler ---
  • filme genel olarak baktığımız zaman oyunculuklar güzel. ancak yazılan diyaloglar vasatın bile altında. filmin gerçek bir tarihsel olayı anlatması hoşuma gitti, hep hoşuma da gitmiştir. örneğin hacksaw gibi. feminizm nedir, ve feminizmi anlamayanlar için, doğrusunu anlatmaya çalışılmış. bu tarz filmler de önemli olan akıcılık ve akılda kalıcılık (etki) olması. ne yazık ki akılda kalıcılık kısmında sınıfta kalmış bir film. yine de boş vaktinizde izlemeye değer bir film.
hesabın var mı? giriş yap