• ülkenin bu halde olmasının en büyük sebeplerinden biri de bu hastalıklı düşüncedir. hiç kimse örnek olup, bir başkasının işini kolaylaştırmıyor. sürekli yerimizde saymamızın da yegane sebebidir bu.

    herhangi bir konuda yardım istersin, karşındaki: "biz bu yollardan kolay geçmedik, yavaşça öğreneceksin" kafasıyla seni uğraştırır. kısa yoldan bana göstersen, ben de kolay yolu varken bu kadar gereksiz şeylerle uğraşmak yerine farklı konulara yönelsem daha iyi olmaz mı?
    yok olmaz. 50 yıl önce neyse, şimdi de bazı konularda aynı basamakları geçiyoruz. nerede arada geçen sürede kazanılan bilgi birikimi?
    yok, her şeyi sıfırdan öğrenmem gerekiyormuş o seviyeye gelebilmek için, yarramı ye amk. bu yüzden bu salak şeylerle vakit harcıyoruz.
  • zulüm gören zalim olur mantığıyla işleyen sistem. akademik hayatta iliklerinize kadar hissedebilir, üç günlük dünyayı kendinize zehir edebilirsiniz.
  • bir öğretmen arkadaşımın (vallahi billahi bir arkadaşım :)) askerde gayet güzel şekilde yerin dibine soktuğu düşüncedir.
    fen bilgisi öğretmeni olan bu eleman, bitlis' in bir ilçesinde görev yapıyor o zaman. nasıl zorlandığından fazlasıyla bahsetmişti.neyse efendim bu askere gidiyor asker öğretmen olarak.18 mi 20 gün mü bir eğitim almış. o zamanlar da askerlik 18 ay. uzun dönemin bir tanesi sürekli "siz neredeyse 18 gün askerlik yaparken biz neden 18 ay yapıyoruz ?" şöyle böyle diyerek sürekli takılıyor buna. bu da "bak biz okumak için evimizden, ailemizden genç yaşta ayrılıyoruz.elde çamaşır yıkayıp,bulaşık yıkayıp,yeri gelip parasız kalarak 4 sene geçiriyoruz. şimdi de doğuda kötü koşullarda öğretmenlik yapıyoruz. o kadar kolaylık olması çok da haksızlık değil" diyerek bir kaç sefer anlatmaya çalışıyor.eleman yine aynı muhabbete devam ettirdikçe bizimki dayanamıyor " oğlum bak geldiğimden beri aynı şeyi söylüyorsun.senin bir ayda anladığını ben bir günde anladığım için sen 18 ay ben 18 gün tamam mı ?"
  • özellikle son günlerde bedelli askerlik rezaleti başlıklarında sıkça gördüğüm hezeyandır.

    adamın biri (bkz: manisa'da yaşanan bedelli askerlik rezaleti) başlığında ya da diğer bedelli askerlik başlıklarında yapılan haksız ve kötü muameleyi anlatıyor bu beyfendiler de yeni çeri zamanından kalma zulümlerden bahsedip adama küfür ediyor.

    arkadaşlar yanlış yanlıştır. eğer düzeltecek güç varsa düzeltilmelidir. he adam sıradan bir eğitim meselesini gelip büyütüp ağlasa hep birlikte küfür ederiz ama bildiğin eziyet edildiğinden bahsediliyor.

    zamanında size yapılan da haksızlıkmış. ve şu an uzun dönem, kısa dönem ya da bedelliye yapılan bir haksızlık varsa lütfen engel olunsun.

    bu sadece askerlik için geçerli değil. bazı insanlar zamanında çektikleri her derdi başkaları da çeksin diye bekliyorlar. ya da çektikleri sıkıntı tek madalyaları onunla gururla geziyorlar.

    size dayak atıldı diye herkes dayağı kabul etmek zorunda değil. insanca muamelelerin olduğu bir toplum için bir birimize destek olalım.

    edit: ahan da bi tane canlılarıdan yakaladım (bkz: #82793754) şimdi bunu yazan benibenim isimli bir yazar. bu arkadaş eğitimin tek yolunun sıkıntı çekmek olduğuna inanmış. yaşadığı coğrafya ve zihinsel-bilişsel-kültürel olarak geri kalmış olan çevresi ona bunun doğru olduğunu öğretmiş. muhtemelen her hangi bir gelişmiş ülke görmedi, kitap okumuyor ve analiz yeteneği çok kısıtlı. işte bu vakayı besleyen tiplerin genelinin tipografisi bu şekilde. ama bunlar için de çalışacağız. bu garibim muhtemelen çalıştığı yerde de dayak yiyerek öğrendi ustalığı...
  • ortadoğunun özetidir.
  • anne ve babaların tamamı bu kategori içinde. yoksa üremezlerdi.
  • bunun aynısı araştırma görevlileri için geçerli. profesörler bu kadar katı olmazken, ar. gör arkadaşlar maşallah bir sıra dayağına çekmediği kalıyor.
  • bencillik ve empati yoksunluğu kaynaklıdır. cahiliyetten ileri gelir. egosu tavan yapmış insanlarda görülür.
  • amerika’ya ilk geldigimde karsilastigim iki turkten birisi boyleydi. kasitli olarak yardim etmeme olayini o kadar cok yasamistim ki ilk geldigim zamanlar ne oluyor arkadas demistim; sonrasinda tabii su akip yolunu buluyor.

    durumu kavradiginiz an uzaklasmaniz gereken insanlarin sahip oldugu istek. dunya buyuk efenim; hic kimseye muhtac hissetmeyin kendinizi; daima hayati kolaylastirin ve kolaylastiran insanlar ile birlikte olun.
  • hayatımda görüp görebileceğim en modern görünümlü ama en cahil insan olan teyzem geldi aklıma.

    genç yaşta kendi isteği ile evlenmiş, eşi iyi bir insan ancak tüm hayatı kayınvalide, elti, görümce vb kişilere hizmet etmekle, yazı tüm sülale için pekmez, salça, dolmalık vb ürünler hazırlamakla, kışı da her boşunda bu kişilerin evini bal dök yala kıvamında temizlemekle geçirmiş bu kişinin daha doğmamış oğlunun evleneceği kişi ile ilgili düşüncelerini duyunca hepimiz ufak çaplı bir şok geçirmiştik.

    "ben kaynanamdan çektim, gelinim de benden çekecek."

    evir çevir, dur düşün, ne yaparsan yap şu açıklamanın akla mantığa uyan bir yanı yok. insanın bu kadar kötülük gördükten sonra "ben çektim başkası çekmesin" diye düşünmesi gerekirken hiçbir günahı olmayan ve belki de henüz doğmamış biri için bu düşünceleri beslemesi ne kadar sağlıklı olabilir ki!

    teyzemden bu cümleleri duyduğumda henüz 7 yaşındaydım. teyzemin oğlu oldu, aradan 26 yıl geçti, şaka yollu annem sordu "sen gençken böyle böyle derdin" diye. hala aynı şeyi savunuyor. işin kötü yanı oğlu tam bir ana kuzusu ve biz aileye gelin gelecek kişiye ki daha aday bile yok, o kadar üzülüyoruz ki.

    bu durum sadece aile ilişkilerinde mevcut olan bir şey değil. iş yerimde ilk aylarım hep "biz çektik şekerim, siz de çekeceksiniz" diyen ruh hastaları ile geçmişti. bunu en yakın arkadaşlarımdan biri de, gayet mantıklı bir şey söylermiş gibi söyleyince bende mi sorun var diye düşünmeye başladım.

    sorun bende değil tabii, olması gerekeni yapmaya çalışıyorum sadece. kötülük yapmak daha kolay geliyor sanırım insanlara. ekibime hep "nereden geldiğinizi unutmayın, sakın yeni gelenlere yüklenmeye çalışmayın" diyorum. bu döngü böyle böyle ufak ufak kırılacak diye umuyorum. nereden başlasak kardır.
hesabın var mı? giriş yap