• mecliste bulunan 282 kişinin ancak yarısı türktür.mecliste bulunan bir gayrimüslim adamın:''ben osmanlı bankası kadar osmanlıyım''-osmanlı bankası o zamanlar yabancı sermayenin elindeydi-demesi düşündürücüdür kanımca.
    anayasayı ve meşrutiyeti ilan edersek gerçekten avrupalı olabiliriz düşüncesi devleti biryere götürdü mü?bence kesinlikle hayır..ab aklımıza geldiğinde geçmişteki bu düşüncenin şimdikiyle farkı var mıdır?yoktur tabiki...
  • yine ilk defa i. me$rutiyet'te meclis-i ayan ve meclis-i vukela kurulmu$, ilk parlamentoculuk deneyimi ya$anmi$tir .

    sonuc olarak bu donemde asker-ulema(aydin)-burokrat dayani$masi olu$mu$tur . baski gruplari ve kamuoyunun olu$up bunlarin dikkate alinmaya ba$lamasi da bu donemdedir . millet egemenligine bir kayi$ da vardir . klasik haklar anayasaya girmi$tir . iktidarin laikle$me sureci de yava$ da olsa devam etmektedir . bagimsiz yarginin ortaya ckiki$i, yargi bagimsizligi ve hakim teminatina ili$kin guvenceler de anayasaya girmi$tir . idarede hukuka bagliligin surmesi de guclenmi$tir .

    (bkz: hukuk)
  • 138 yıl önce bugün, demokratikleşme tarihimizin ilk büyük adımı 1. meşrutiyet ve ilk anayasamız kanun-u esasi ilan edildi.
    bu uğurda mücadele eden; öncelikle abdülaziz, sonrasında da abdülhamit'in zulmüne uğrayan başta namık kemal, ziya paşa ve mithat paşa ve arkadaşları olmak üzere; tıbbiye, harbiye'de meşrutiyet için bedel ödeyenleri anmamak olmaz.

    abdülhamit o kadar sinsi bir insandır ki, ilk iş ziya paşa'yı suriye valiliğine atayarak, namık kemal'i de erzurum'a sürerek istanbul'dan uzaklaştırmak olmuştur. sonrasında mithat paşa'yı yalandan sadrazam yapsa da, hazırlanan kanun-u esasi maddelerine sonradan eklettiği 113. madde ile (...hükümetin meniyetini ihlal ettikleri idare-i zabıtanın tahkikat-ı mevsukası üzerine sabit olanları memalik-i mahrusa-i şahaneden ihraç ve teb'it etmek münhasıran zat-ı hazret-i padişahın yed-i iktidarındadır), anayasanın ilanını takip eden 43 günün ardından kendisini sınırdışı ettirmiştir.
    zaten bilindiği üzere, dünyanın en büyük palavrasıyla "hiç toprak kaybetmedi" denen abdülhamit, mithat paşa'yı daha sonraki tutuklatmalarından birinde fransız elçiliğinden teslim alabilmek için, tunus'u fransız'ların eline bırakmıştır. paşa'nın sonu da taif'de boğdurulmak olmuştur bir süre sonra.
    onu bugünkü hükümet güdümlü mahkemelerine nazire yaparcasına yargılayan, mecelle'nin de mimarı ahmet cevdet paşa; haksız bir mahkumiyet kararı vermiştir ayrıca. yani yüzyıllardır bu ülkede adalet diye bir şey yok.

    meşrutiyetin ilanının hemen ardından 93 harbi başlamış, hem meşrutiyet kaldırılmış hem de mağlup olunmuştur. savaşın kaybedilmesi aslında başlı başına yönetim hatasıdır, doğu cephesinde ahmet muhtar paşa çok önemli başarılar almış ama yönetim sıkıntısı nedeniyle devamı gelmemiş, en sonunda erzurum'a kadar çekilmek zorunda kalınmıştı. zaten o meşhur nene hatun'un aziziye tabyasındaki mücadelesi de bu savaşta olmuştur.
    batıda ise plevne'de osman paşa, şipka'da süleyman hüsnü paşa büyük başarılar yakalamıştı. kaybın nedeni neydi peki? rus idare heyeti cephe önlerine kadar sokulmuş, emirleri sıcağı sıcağına verirken; bizim emirlerimiz yüzlerce kilometre öteden, istanbul'daki sarayının duvarları arkasındaki abdülhamit'ten gelmekeydi. bu sebepledir ki aylarca yapılan başarısız savaşlar sonuçsuz kalmıştır. yenilginin faturası da meşrutiyetçilere çıkmış oldu. hüsnü paşa idama mahkum oldu, sonradan sürgüne çevrildi cezası.
  • abdulhamit doneminde ilan edilen sozde yonetim bicimimizdir . tanzimat devri buyuk capta ba$arisizlikla sonuclanmi$ti cunku tam olarak hurriyeti ve yasalarin ustunlugunu saglayamami$ti . bu donemin du$uncesi ise anayasal monar$i'ye dayaniyordu amac iktidarin kaynagini bir sozle$meye baglamak, yani iktidarin kaynagini yeryuzune indirmeye cali$makti .

    $imdi siz bu arada bkz. kanuni esasi

    bu donemde de kar$imiza yine iktidarin sinirlanmasi olgusu cikiyor . ancak ay'nin yapili$ini gozonune aldigimizda bu sinirlamanin icten bir sinirlama oldugunu da goruyoruz . ancak ayni zamanda bu durumun ortaya cikmasinda toplumsal baskilarin da rolunun oldugunu unutmamaliyiz . yine de butun bu sinirlandirmalara kar$in iktidarin halen millette degil, hukumdarda ve onun ailesinde oldugunu gormekteyiz .
  • ilk osmanlı mesusan meclisi 19 mart 1877'de açıldı.
    9 ay sonra 14 şubat 1878'de ise rus savaşı bahanesiyle 2. adbülhamit tarafından kapatıldı. sonuç olarak 2. abdülhamit'in hüküm sürmesinde payı olan 1.meşrutiyet tamamen bir 9 aycık bir kukla yönetimi olarak kalmıştır. esas srsıcı değişiklik 2. meşrutiyet diye adlandırılan 1908 devriminden sonra olacaktır.
  • osmanlı devletinin yıkılmaya direnen günlerinde ortaya atılmış görüşlerden birisi idi meşrutiyet yönetimi. mahmut döneminde türk öğrencilerinin batının bilimini, gelişimini takip için avrupa' ya gönderilmesiyle başlayan yenilik çalışmalarının bir ayağı olan meşrutiyet istemi de yine türk aydınlarından namık kemal ve ziya paşa tarafından savunulmuştur.

    görüşün hayata geçirilmesi için ise abdülaziz' in tahttan indirilmesi gerekiyordu ve öyle oldu. devletin ileri gelenlerinden mithat paşa' nın desteğiyle padişah tahttan indirilmiş ve yerine 5. murat geçmiştir ancak aklî dengesinin yerinde olmadığı iddia edilen 5. murat tahtta az bir süre kalabilmiştir. taht kısa bir süre sonra meşrutiyet ilan edeceğine söz veren 2. abdülhamit' e devredilmiştir. tahta geçen abdülhamit sözünü tutmuş ve meclisi oluşturmuştur.

    ancak çeşitli nedenlerle 1876' da ilan edilen meşrutiyet yönetimine abdülhamit anayasal hakkını kullanarak 1878 tarihinde son vermiştir.
  • abdulhamit 19.yy'nin sonlarında bir şehzadeyken, kendisini dönemin liberal aydınlarına oldukça idealist bir demokrat olarak yedirmeyi başarmıştır. eğer padişah olursa bir anayasa kabul edip, meşruiyeti ilan edeceğine dair söz vermiştir. padişah olunca dediklerini de yerine getirmiştir. fakat çıkartılan anayasada padişahın meclisi fesih yetkisi bulunmaktadır. ve çok geçmeden de 2. abdulhamit bu yetkisini kullanmıştır.

    bugünkü anayasamızda da, allah başımızdan eksik etmesin uzun boylu sevgi insanımızın meclisi fesih yetkisi vardır.
    19.yy'den bile daha geri olan bu anayasa meclisten geçerken, sadece bağırarak halka umut satıp cebini doldurmayı bilen muhalefet partileri mal mal bakmıştır.
  • 1876'da ilanı ile osmanlı imparatorluğu yazılı bir anayasaya sahip olmuştur. bu aynı zamanda anayasası olan ilk islam devleti olmasını da sağlamıştır.
  • rusların 1700’lerden beri osmanlı topraklarına doğru yaptığı aralıksız akınlar ile birlikte yürüttükleri, azınlıkları kışkırtarak osmanlı’yı içerden parçalama çabaları 150 yıldır devam ediyor ve 1870’lere girildiğinde en yoğun halini alıyordu. doğudan ermenileri, batıdan sırplar, bulgarlar ve yunanları sürekli kışkırtan ve açıkça destekleyen ruslar, her fırsatta osmanlı egemenliğinde yaşayan azınlıkların haklarını koruduklarını iddia ederek, çar deli petro’dan aldıkları geleneksel “türk topraklarını ele geçir” politikalarını devam ettiriyorlardı. 15. yüzyılda altınorda türk-moğol devletinin yıkılmasıyla bölgede hakimiyeti ele geçiren ruslar, karadeniz’in kuzeyinde kuman-kıpçak, peçenek, tatar vb. birçok türk grubun hakimiyetlerine son vererek karadeniz’in kuzeyine hakim olmuşlar ve buradan da doğuya doğru ilerleyerek bu sefer de orta asya’daki türklere akın etmeye başlamışlardır. ruslar, orta asya’daki kazak, kırgız, özbek, türkmen bütün türk gruplarının topraklarını türlü entrikalar ve yıkıcı savaşlarla ele geçirdikten sonra, artık türklere son darbeyi vurmak için bütün güçlerini ve motivasyonlarını osmanlı topraklarına çevirmişlerdi.

    rus saldırılarının arttığı 1870’lerde osmanlı tahtında sultan abdülaziz bulunuyordu ve tanzimat dönemi’nin etkili sadrazamları fuat ve ali paşalar vefat etmiş, babıali’nin demir yumruğu zayıflamıştı. 1871’de ali paşa’nın ölümünden sonra istikrarlı bir hükümet kurulamadı ve babıali diktatörlüğünden azade olan sultan abdülaziz ülkeyi yönetmekte zorlandı. 1875’te bazı faizlerin ödenemeyeceği duyurulmuştu. bu durum avrupalı devletlerin doğu sorunu (şark meselesi) adı altında uzun zamandır devam ettirdikleri osmanlı devleti’nin iç işlerine karışma durumunu körükledi. bunlara ek olarak rusların balkan milletlerini kışkırtarak çıkarttığı çatışmalar hemen bir hristiyan-müslüman savaşı olarak gösteriliyor, osmanlı’nın artık buraları idare etmeye gücünün yetmediği ispatlanmaya çalışılarak, balkanları paylaşmaya meşruiyet aranıyordu. işte tüm bu hengamenin faturası sultan abdülaziz’e kesildi ve osmanlı siyasi çevresinde padişahın değiştirilmesi kararı alındı. yeni osmanlılar ise zaten on yıldır meşrutiyet istiyorlardı ve bu isteklerini eyleme dökebilecekleri fırsat böylece ortaya çıkmıştı.

    sultan abdülaziz’i tahtan indirme operasyonu için önce halkın ayaklandırılması işi tertip edildi. bunun için medrese öğrencileri kullanılacaktı. kışkırtmalar sağlandı ve öğrenciler ayaklandı. 11 mayıs 1876’da fatih, bayezit ve süleymaniye medreseleri öğrencileri, derslere girmeme kararı alarak bir açıklama yaptılar:

    “devlet ve memleketin hukuk ve istiklali çiğnendiği bir zamanda derslerle uğraşmak hamiyet ve diyanet şiarı değildir. her tarafta islamlar, hristiyanların tahriklerine ve eziyetlerine zebun oluyor. buna sebep olan büyükleri ortadan kaldırmak şer’an cümlenize vazife borcudur.”

    bu gelişme üzerine isyan halka doğru büyüdü ve insanlar babıali’ye doğru yürüyüşe geçti. protestolar sadrazam mahmut nedim paşa’nın ve şeyhülislam hasan fehmi efendi’nin görevden alınması talebine dönüştü. nihayetinde bu kişiler görevinden alındı ve bu olay tarihe “softalar kıyamı” olarak geçti.

    sultan abdülaziz’in rus elçisi ıgnatiyef ’e, diğerlerine göre daha yakın bir tavrı vardı. bu durum, anadolu’nun ruslar tarafından ele geçirilerek ingilizlerin hindistan’a giden imparatorluk yolu’nun ruslar tarafından kesileceği korkulu rüyalarını gören ingiltere’yi rahatsız ediyordu. sultan abdülaziz’in 1867’deki londra seyahatinde, eski sultan abdülmecit’in oğlu şehzade murat efendi (sonra sultan v. murat) de bulunmuş ve murat efendi burada ingilizlerle sıcak ilişkiler kurmuştu. bu durumları bilen serasker hüseyin avni paşa, sultan abdülaziz’in tahttan indirilerek yerine murat efendi’nin geçirilmesinin ingilizler tarafından destekleneceğine ikna olduğu kimi görüşmelerde bulundu. nihayetinde hüseyin avni paşa sultan abdülaziz’in tahtan indirilmesi gerektiğine karar vermiş ve başka devlet adamları da bu fikri benimsemişti. hatta hüseyin avni paşa sultanı öldürmeyi dahi düşünüyordu. bu arada meşrutiyet arzusunda olan mithat paşa da amacını gerçekleştirmek için bu gelişmelerin bir fırsat olabileceğini düşünerek padişahın tahtan indirilmesi gerektiği fikrine katıldı. buna karşılık serasker hüseyin avni paşa ve sadrazam mütercim mehmet rüştü paşa da, -esasen ihtilal sonrası kendilerini garanti altına almak amacıyla- mithat paşa’nın meşruti yönetim isteğini desteklediler. böylece bu iki grubun birleşmesiyle ortaya çıkan eylem planına göre, önce ihtilalcilerin istediği gibi padişah tahttan indirilecek ve sonra tahta çıkarılacak yeni padişaha taht için meşrutiyeti ilan şartı koşularak meşrutiyetçilerin istediği sağlanacaktı.

    sultan abdülaziz ise ülkedeki kötü gidişin farkındaydı ve mithat paşa’dan genel durumu anlatan bir görüş yazısı hazırlamasını istedi. mithat paşa padişaha sunmak için hazırladığı metinde, kendince ülke sorunlarına yorumlar getirdikten sonra, çözüm olarak, hürriyet ve eşitliğin tesis edilebileceği bir anayasanın derhal ilan edilmesi gerektiğini bildiriyor, aksi takdirde çok daha vahim olayların gerçekleşeceğini ifade ederek adeta padişahı ihtar ediyordu.

    ne var ki mithat paşa’nın bu raporu herhangi bir değişikliğe neden olmadı. nihayetinde şeyhülislam hayrullah efendi’den fetva alınarak sultan abdülaziz 30 mayıs 1876’da tahtan indirildi ve yerine şehzade murat (v. murat) getirildi. bunun üzerine mithat paşa’da derhal anayasa çalışmalarına başladı. ancak bu aşamada v. murat’ın akıl sağlığının yerinde olmadığı anlaşıldı. bu durum sebebiyle tahtın diğer varisi v. murat’ın kardeşi abdülhamit’e müracaat edilmek durumunda kalındı. nihayet abdülhamit efendi’den meşrutiyete taraftar olacağı sözü alındıktan sonra 31 ağustos 1876 perşembe günü biat töreni yapıldı ve sultan ıı. abdülhamit yeni osmanlı sultanı oldu. bundan sonra mithat paşa ile sultan abdülhamit arasında geçen hararetli trafik sonunda sultan abdülhamit taahhüt ettiği meşrutiyeti padişah olduktan yaklaşık üç buçuk ay sonra, 23 aralık 1876’da ilan etti. fatih serkan azizata. osmanlı'dan cumhuriyet'e milli egemenlik, s. 170-174.
  • nasıl ilan edildiğine ilişkin çeşitli rivayetler vardır:
    https://twitter.com/…ci87/status/504297521095901184
hesabın var mı? giriş yap