• efsane film. bu kadar az entry olması şaşırttı. gösterimden kalkmadan bir an önce gidin derim.
  • denzel washington'ın oğlu john david washington oynadığı spike lee'nin tokat gibi inen filmidir. kurgusu, oyuncuları, kamera kullanımı ve müzikleri harika diye izlerken olayların bağlandığı nokta cidden insanın içine işler kalır.
  • filmin son sahnelerini başarılı buldum. insanlarda american dreams algısına bir sekteye uğratmıştır son sahneleri.hala mı ırkçılık,yıl 2018 abd'de ırkçılık mı kaldı yeah vs girmiyorum bile..demokrasinin başkenti olduğunu ilan edip içlerinde ki bu sorunlara yönelmesi gerektiğini bizlere sunan bir görüntü yansıtmış yönetmen bence
  • guzel hos ancak bi tik overrated filmdir.

    hikayenin gercek hikaye olmasi, ve islenisi babinda keyifle izlenecek bir malzeme var evet. ancak bunun komedi ya da kara komedi oldugunu dusunenler yanilir. gayet ayari kacmis bir "tur savruklugu" var filmde. gayet drama polisiye olarak da islenebilecekken, aman genc nesil de izlesin birseyler ogrensin kafasi ile cekmisler zaar. komedi unsurlari bu anlamda dozunda diyebilirsiniz, ancak dozundan ziyade yersizligi ve zamansizligi anlaminda bir bocalama yasiyor film bazi yerlerde. ha rahatsiz etti mi? eh iste. filme kusturecek kadar degil.

    filmin polisiye kismina gelirsek, baya bildigin lesh. ciddiyetten uzak. bak laubali demiyorum, bahsi gecen konularin yeterince ciddi anlatilmadigini dusunuyorum. ki onun sebebi de "millenials da izlesin kafalari acilsin mallarin" amaci olsa gerek.

    ama daha kritik baska bir konu var. amerikada irkcilik hala bir sorun, hala bu konuda cikmazlar yasiyorlar. ancak bu konuya dair cekilen filmler, hala 30-40 sene onceki ornekler ustunden, bilindik sorgu ve analizlerle yapildiginda, bana cok sig ve yavan geliyor. irkcilikla alakali farkindalik ve gonderme iceren bir film yapmak istiyorsan, bu olmamali artik. soylenmis seyleri tekrar etmek, magdura kasmak, bak siyahlar neler yasadi kafalari, sizi anca ciro pesindeki cakal bir produktor yapar amk. sizi farkinda degil suursuz yapar bu kafalar. ki hele bu da spike lee ise.

    insan demeden edemiyor, ulan duduk, madem bu konuda bir film cekesin var, anlatacak derdin var, neden abd deki siyahlarin egitimsizliginden, illegal ticaretin cogunun, uyusturucu ve silahli gang tayfasinin neden daha cok onlarda oldugundan, bunun ozellikle senin toplumunu kontrol altinda tutmak icin kurgulanmis olan bir devlet politikasi oldugundan, cezaevlerinin bile bu anlamda bir ticarethane gibi calismasindan, neden siyah irkin cogunun tam da istenildigi gibi, varos ve cehaletten nemalanan bir kulturle bilincli olarak yogruldugundan bahsetsene. haa yok madem boyle bir hafif serin, geyikci modda bir gercek hikaye anlaticaksin, o zaman da sanki dunyanin en onemli konusundan bahseden damari bulmus gibi, filmin sonuna gunumuzden 2 kare irkcilik olaylari, trump videosu vs koymayacaksin o zaman da. ama sktret ters amerikan bayraani da kodun, cannes da alkisi kaptin. meeh. bravo amk.

    yani biraz iki ucu boklu degnek. elde guzel bir gercek hikaye var, ama icerik komedi olarak anlatilacak kadar kolpa degil. tutup da agir drama polisiye kassan belki daha guzel ama, gene yeni birsey yok soyleyebilecegi. 2-3 trump a laf sokan her holivud filmini de ovemiyorum artik, siktigimin west coast inda trump a laf sokmayani dovuyorlar amk. bu mudur yani?

    tum bu arada kalmisligina ragmen, gayet izlenir, eli ayagi duzgun guzel bir filmdir, ama 8 lik film degil bu maalesef. 7 si cepte diyelim anlasalim.
  • spike lee filmi olduğunu bilmeyerek izlemeye başladığım ancak izlerken kolayca spike lee filmi olduğunu farkettiğim (tarantino gibi, sinematograf olmayan bizim gibi normal izleyici için bile bariz ayırt edilebilir tarzı olanlardan zira) keyif alarak izlediğim ancak ırkçılığa karşı olan mücadelede polisin yerinin abartıldığını düşündüğüm film.
  • yönetmenliğini ünlü spike lee'nin yaptığı 2018 yılı yapımı amerikan filmi. filmimiz, idealist zenci bir polis olan kahramanımızın tesadüfen gördüğü bir gazete ilanı aracılığıyla yerel bir ku klux klan hücresine sızmasının hikayesi. hayli hareketli, zaman zaman eğlenceli, müzikleri gayet başarılı film, bize aynı zamanda amerika'da ırkçılığın asla bitmeyeceğini ve trump taraftarlarının hangi kafada olduğunun mesajını veriyor.
  • bu kadar klişe bir konudan bu kadar eğlenceli bir film çıkması gerçekten takdire şayan. ırkçılık, azınlıklara şiddet, sindirme, klu klux klan*ve sözüm ona gizli kalmış ritüelleri defalarca anlatılmış konular olsa da gayet eğlenceli bir şekilde ele alınmış ve nihayetinde yaşanmış güncel olaylara bağlanmış. güzel film, izlemeye değer ve pişman etmez.

    --- spoiler ---

    boom shakalaka

    --- spoiler ---
  • 11-12 ağustos 2017 charlottesville olayları daha hafızalardaki tazeliğini koruyorken spike lee'nin amerika*nın karanlık geçmişini sakin bir öfkeyle didiklediği filmi.
    filmin öyküsü ron stallworth'ün 2014 yılında yayımlanan black klansman isimli hatıratına dayanıyor. yani aslında bütünüyle bir dönem filmi olarak tasarlanması beklenirdi. bu yönüyle bir politik meydan okuyuşun nesnesi olduğundan film, alışıldık lee üslubundan bir parça uzaklaşmış ve dengeyi sağlamakta zorlanmış görünüyor. yani aslında bugüne göndermeler yapma ihtirasına kurban gitmiş gibi. yine de, ırkçılığın bir organize faaliyet; ve amerikan müesses nizamının da bunun sürükleyicisi olduğu mesajını sağlam işlediği gerçeğini gözden kaçırmamak gerekiyor. serpiştirilmiş diyaloglardan ve güçlü görsellerden (nixon'un seçim afişi* gibi) bunun izini sürmek mümkün.
  • --- spoiler ---

    soundtrack'i yıkılıyor, bayıldım.

    yalnız ron stallworth ile patrice'in hikayesindeki duygu bana geçmedi. "ya işte filmin bir yerine de hafiften romantizm tozu serpelim" gibi olmuş. ayrıca sonunda kendini patlatan salaklarla birlikte felix'in karısının da içlerinde olmasını istedim ne yalan söyliyeyim.

    --- spoiler ---
  • filmden çok belgesel tadında bir film. baştan söyleyim, oskarda yönetmenlik dışında büyük ödülleri alacağını düşünmüyorum. artı kısımda, filmi kamera kullanımı, müzikler ve uyarlama senaryo konusunda oldukça başarılı buldum. eksi kısımda ise filmin kurgusunda biraz sıkıntı var. filmde sahneden sahneye geçerken, bazı yerlerde bariz kopukluklar var. sanki arada bizim bilmediğimiz olaylar olmuşta, oyuncular ona göre oynuyormuş gibi. örneğin adam örgüte sızıp, üyesi olmasına rağmen sürekli polis merkezinde zaman geçiriyor. zaten örgüttekiler adamdan şüpheleniyor, takip etseler foyasını ortaya çıkaracak ancak böyle bir şey olmuyor. yani örgüte sızan polisin bu durumu nasıl aştığını öğrenemiyoruz. oyunculuklar konusunda da başroldeki denzel reisin oğlu* filmi tek başına sırtlamış.

    yine de spike lee'nin derdinin bu filminin alacağı ödüller olacağını düşünmüyorum, dersem kendimi kandırırım. araya yine bir yahudi mağduriyeti sokulmuş, burdan akademiye mesajı çakmış. ancak bu yahudi klişesine rağmen spike lee'nin asıl derdi başka. bunu film boyunca çaktırmadan mizahi bir şekilde anlatıyor, filmin sonlarında da anlamakta güçlük çeken olur diye, filmi kenara itip, son dönemde yaşanan olayların videolarını koyup, gelinen durumu gözlerine soka soka anlatıyor.
hesabın var mı? giriş yap