• buna hazir olmak diye bir sey yok.
    buna hazirlikli olmaksa evet. kosullari uygun hale getirmek, gelecegi guven altina almak. yarini dusunmek belki bunlar mantik cercevesinde olagan, olmasi gereken seyler gibi de dursa, bosanmak istemek ve bunu gerceklestirmek bunlarin cok otesinde bir sey.
    gecenlerde bir badim sordu;
    - o evden cikarken ne dusunuyordun ?
    bir kac saniye dusundum ve, hicbir sey dusunmedigimi hatirladim. zira evden uzerimde bir kot mont ve bir cuzdan alip cikmistim.
    o ana tekrar dondum ve gercekten o evden cikma animi degil, ciktiktan sonra nereye gidecegimi dusundugumu hatirliyorum.
    is yok, para yok, ev yok. ve buna ragmen o evden cikma anindaki hissizlik.
    galiba, o ana gelene kadar, bunu kafamda binlerce defa yasadigim icin, beynim kendini kapatti. cunku dusunerek yapilabilecek bir sey degildi.
    cunku; ne zaman dusunsem hep yari yolda birakmistim kendimi.
    sadece gitmek. baska hicbir sey yok.
    evet trajik seyler de yasandi. ama hayatin akip gitmeye mecbur oldugu gercegi, butun acilari siyirip aliyor uzerinizden.
    su an durdugum yerden, oradaki kadina bakinca gurur duyuyorum onunla. gec kalinmis bir hayati yasamaya cesaret edecek yasi geceli belki cok olmustu ama, hayat kendi dengesi icinde beni, kendi gercekligi ile bulusturdu.
    bu sure zarfinda, hayalini bile kuramadigim bir ozgunluk ve ozgurluk hissi sarindi beni.
    ve isin guzel tarafi; hep umutlu oldugum hayat beni kucakladi...
    bu bendeki yansimasiydi. bir baskasinda, baska bir sekilde vucut bulabilir ama boyle de bir ihtimal var.
    hayatin sizi kucaklamasina ve size bir sans vermesine izin verin.
    cunku hayat mutlu olabilecek kadar uzun,, mutsuz yasayamayacak kadar kisa...
  • beni ayrılıklar her zaman şaşkınlık içinde bırakır, bir dakika öncesinde her şey yerli yerindeyken hızlıca yer değiştirmeye başlar ya ben donup kalır öyle seyrederim, sanırım çocukluktan gelen bir alışkanlık olabilir.

    annemle babamın boşanmasının kafamdaki en net hatırası şudur. şimdilerde böyle evler yok ama benim çocukluğumun geçtiği evde dört kapılı gardrop ayarında bir büfe vardı. bu büfenin orta gözü kristal bardak takımlarıyla doluydu geri kalan tüm raflarda çeşit çeşit ansiklopedi vardı. her akşam ansiklopedilerden bir tane seçer bir sayfasını okurdum, ansiklopedi okuyarak büyüyen bir nesil cidden var yani, neyse.

    kocaman bir salonumuz var dalga seslerini duyabileceğimiz kadar denize yakınız, o koca salonda bir kaç boş koli var annem bir yandan büfedeki eşyaları koliliyor. bu evden gideceğimizi biliyorum. kristal bardaklar tek tek gazete kağıtlarına sarılıp kolileniyor. ben balkon kapısının orada oturmuş annemi izliyorum. sonra sıra ansiklopedilere geliyor annem bir kısmını seçiyor kolilere yerleştiriyor bir kısmı hala raflarda. benim en sevdiklerim kuşe kağıda basılı olup renkli fotoğrafları olan şimdi isminden emin olamayarak yazıyorum ama bilim ve teknik isimli ansiklopediler. bir hışımla annemin yanına gidip bunları da koliye koymaya yelteniyorum. annem elimden alıp, "onlar babanın" deyip açıklamasını yapıyor ve sarılıyor bana. sessizce kabullenip yeniden balkon kapısına gidiyorum. yüzümü denize dönüyorum. boşanmak insanları ansiklopedilerine kadar paylaşmaya mecbur kılıyor.

    sanırım paylaşmanın en yabancı kılan hali.
  • evlenmek kadar normal görülmese bile aslında gayet normal olandır. hayatınızdaki tüm kangren organlardan yaşamaya devam etmek için kurtulmanız gerekir. eğer yaşamınız artık size acı veriyorsa belki şiddet görüyor, sadakatsizliği kaldıramıyor ya da kavgalara katlanamıyorsanız hasta ruhlu biri olarak yaşamaya devam etmemek tabi ki hakkınız olan bir seçimdir. kimse yaşamadığı bir durum için büyük konuşmasın. bu dünya büyük lafı yemeden göndermez insanı demedi demeyin efemmm...
  • ''boşalmak'' olarak okuyan ben.gece gece töbe töbe
  • sanıldığı kadar kolay değildir. b
  • seneler sonra eyhterebea deyip dillendirebildiginizde birden kiymete binebileceginiz durum. vay be... ne degerliymisim ben megerse. *gozlerini devirir* ondort sene sesim, fikirlerim, dusuncelerim, duygularim, hissettiklerim duyulmaz ve iplenmezken, birden prenses mertebesine eristim nerdeyse. bir an inanir gibi oldum, aman boyle devam etti kac sene zaten, simdi daha iyi gibi sanki, neden olmasin dedim de cok sukur aklim basima geldi. aklim basima gelene kadar kiralamak istedigim ev elden gitti tabii ki (kimse senin aglama krizlerinin gecip de emlakciya telefon etmeni beklemiyor maalesef, isteyen sak diye tutuyor), ama artik akillandim. yaz tatilinde aileme anlattigim seyleri, pembe kelepceleri cikartiyorum artik dedigimi hatirlatan teyzeme ne kadar tesekkur etsem az.

    cok ama cok uzun zaman gecti hazir olmami beklerken. hadi kizimiz biraz daha buyusun.... hadi biraz daha iyileseyim, guclu hissedeyim (bipolar denen lanet hastaligim sagolsun)... stajimi bitireyim... sunu da yapayim... bunu da yapayim... e kac yil gecmis o olsun bu olsun derken. ne cok seyi gorememisim. ne cok seye tolerans gostermisim. ne cok hata yapmisim. ozguvenim, kendime olan saygim gunden gune erirken, bunu da gorurken ne sacma korkularla susmusum.

    kendimle hesaplasmam hala devam ediyor, ama kizginligimin cogu gecti. kendime kizarak yola devam edemem. senelerdir suren suskunlugumu, haykirarak, saatlerce aglayarak, kendimi sorgulayarak bozdugumda, kendimle yuzlestigimde, ilk defa ve sadece kendime dillendirebildigim cevaplarim yardim etti kizginligin kararliliga donusmesine.

    simdi kararimin ardinda durmak tek yapmam gereken, ve attigim tum adimlar bunun icin. yarin bir eve daha bakacagim, ve su anki evi kizimla bir kadin olarak benim terkedecek olmam artik hic sorun degil benim icin. kirasinin maasimin yarisi olmasi hic sorun degil. her ne kadar sartlarimiz degisecek olsa da, etkisini hissedecek olsak da, maddiyat sorun degil... 1 ocak'ta kontratim yenilenecek mi bilmiyorum, ama bu da sorun degil... artik kanatlarimi acip ucmam gerek. ogrenilmis caresizligimi arkamda birakarak...

    kizima mutlu ve huzurlu bir anne verebilmek... iste butun mesele bu. saglikli bir sevgi, guvenli bir gelecek... bunlarin hepsinin temeli benim iyi olmamda. bunu fazlasiyla gec anladigim icin cok ama cok uzgunum, ama daha once de dendigi gibi, hazir degil, hazirlikli olmak aslolan, ve ben hazirlikliyim artik. bosanmak denen yolculuk ne getirirse getirsin, ki cok daha kotusunu de gormedim degil, bu yolculugun artilarini dort gozle bekliyorum.

    hadi bakalim, kendim olabilme biletim, ben hazirlikliyim....
  • yeni bir hayat.

    bugün öğrendim ki bir kadının evliliğini sürdürmesi için erkeğin performansı çok önemliymiş.

    kadınları fazlaca masum tasarlıyoruz kafamızda, çoğunlukla annemize benzettiğimiz için böyle bir algıda yanılma oluyor olmalı.
  • boşanmaların tek sebebi evlilik
  • hayatını zindana çeviren biri varsa yapılması gerekendir.

    aşılması gereken zorluklar en başta çocukların durumu, mal bölüşümü ve yeni hayattaki ekonomik durum.
  • evlilik olmasaydı olmayacaktı. offf hayat çok zor gidelim arda.
hesabın var mı? giriş yap