• " bülent ecevit 1946 yılında londra'daki türk büyükelçiliğine basın ateşe yardımcısı olarak atandığında maaşları 30 sterlindi ve 1950 yılı ortalarına kadar orada maddi zorluk içerisinde yaşadılar. parmaklarındaki yüzükleri bile satmak zorunda kalmışlardı. ancak bundan hiç yakınmadılar."

    devlete hizmet adına yüzüklerini satmış bir devlet adamıdır.
    siyasete bir yüzük ile girenlerin ise bugün hâli nicedir.
    bu kavramları anlamak bugün ile bağdaştırmak herkesin harcı değildir.
    dedesinden kalan mirası bağışlamasından söz etmiyorum bile.
    vallahi ecevit'i özledik.
  • 90'larda bankalar hortumlanmıştı. o zamanlar bankalar devlet garantisindeydi. özellikle çiller döneminde açılıyor, adam parayı topluyor sonra da ege'de yatlara nakitleri yükleyip topukluyordu. e mevduatları ve faizleri kim ödeyecek? tabi ki devlet, yani keriz halk. neyse ecevit iktidara geldi, bddk eliyle bu kepazelik ve hortuma son verildi. bu soygunlar nedeniyle ve abd'nin ırak işgaline hayır dediği için borsada adama operasyon çektiler. yaşlı, hasta dedikleri adam çıktı geçmişteki gibi sallamadı abd'yi. öyle atmasyondan efelenip arka odada kıç yalamıyordu. harbi harbi türkiye için onurlu duruş sergiliyordu. "ben abd askerini ülkeye sokmam" dedi. borsada operasyon yedi, burada sözde milliyetçi geçinen ticaret odası başkanları gitti millete para verdi "git eylem yap" diye. yasar kasa atan gavat sonra itiraf etti "bana 6 bin dolar verdiler ben de yaptım" dedi. ankara fatih köprüsünde servisini yakan puşta meğer sıfır otobüs alındığı ortaya çıktı. o ara medya, ticaret, siyaset, tarikat el ele verdi. ülkenin içinden geçtiler. ecevit'i iktidardan ettiler ve sonrası malum.

    akla gelen: adam seçime gidiyordu, dediler ki "efendim yüklüce fabrika, liman, arazi var. kit'ler var. var da var. satalım, deli gibi sıcak para olur salarız ortama seçimde işe yarar"

    ecevit ülkenin ve bu halkın servetini kaybedeceğimize, seçimleri kaybetmeyi yeğlerim dedi. gelen teklifleri elinin tersiyle itti.

    şimdi ise arapların açık büfesi gibi ülke olduk.

    nereden, nereye...
  • dürüstlüğü, beyefendiliği, şair ruhu, ve kıbrıs barış harekatı.
  • başbakanlık konutunu istemeyip, kendi dairesini tercih etti,
    makam arabasını reddetti, kartal marka aracına bindi,
    makam konvoylarına itibar etmeyip, kırmızıda bekledi,
    ayşeyi tatile gönderip, kktc'yi ülkeye ekledi,
    bir dürüst devlet adamıydı vesselam
    rüzgar gibi geldi geçti.
  • 1960'ların erzurumunda latince almanca ve fransız şiiri dersi veren bir hoca düşünün. üstelik ismi de ioanna olsun. isminden dolayı casus iddiası hayatı boyunca peşinde olsun. üzerine de, casus olsa bunu erzuruma niye göndersinler daha önemli bir yere gönderirler diye de espri yapabilsin. anti-komünizm derneklerinde baş komünist olarak anlatılsın bu genç kız. kendisine silah çekilip git burdan denmesine olur öyle şeyler diyebilecek hayat felsefesine sahip olsun. ilaç dışında bir şey satmayı etik bulmayan babasının eczanesi 6-7 eylül olaylarında taşlansın.
    1965'te doktorasını schopenhauer ve nietzsche’de insan problem'i üzerine yapsın.

    o tarihte chp ankara milletvekili olan bülent ecevit, işte bu genç kızın nietzsche ve insan kitabını görmüş. ismi ioanna olarak görünce, bu kitabı türkçeye kim tercüme etti diye sormuş. demişler ki efendim bu kitap bir tercüme değil. hacettepe üniversitesi kuruluyor o esnada. bu kadın orada çalışsın diyor ve genç kıza bir tavsiye mektubu yazıyor. ancak ioanna bu mektubu hacettepe'ye başladıktan bir kaç yıl sonra veriyor. çünkü alınması için bir milletvekilinden torpil araya koymayı etik bulmuyor.
    türkiye felsefe kurumunun kurucusu ve başkanı ioanna kuçuradi işte böyle paranoyak, muhafazakar ve dogmatik bir toplumun içinde hayat buluyor ve dünya felsefe federasyonları başkanlığına getiriliyor.

    bu cevheri 1960'larda görmesi sebebiyle takdir ettiğim ecevit denilince benim aklıma bu olay ve türkiye için büyük bir nimet olan ioanna hoca geliyor.

    https://www.youtube.com/watch?v=tslk2kmkdvq
  • amerika'nın kıbrıs harekatını ileri sürüp ambargo koyması sonrasında çatırt diye türkiye'deki amerikan üslerini kapattırması...
    yani bir mektupla bir telefonla iş üstünde yakalanan abd ajanını ülkesine göndermek gibi bir şey değil bu...
    bilmek gerekir...
  • abd'nin saygın gazetesi ny times'da, bülent ecevit anlatılıyor:

    ''mr. ecevit was unusual among turkish politicians in the simplicity of his lifestyle. he was never accused of participating in the corruption that plagues his country’s political and economic life''.

    ''sayın ecevit, hayat tarzının sadeliği ile türk siyasetçiler arasında alışılmadık bir kişilikti. ülkesinin politik ve ekonomik hayatını sarıp sarmalayan yolsuzluk suçlamalarına hiçbir zaman maruz kalmamıştır''.
  • aciz, pısırık, hasta dedikleri adam apo'yu yakalayıp getirdi şimdikiler ise domates satamadığı için rusya'dan özür dilemişti
  • dürüst, korkusuz, karaoğlan, halkçı, köy enstitüleri
hesabın var mı? giriş yap