• mümin cehennemini görerek/bilerek/emin olarak cennetine kavuş(t)ur(ulur).

    kim ki yanan dalını görüp onu allah'a sunar, itiraf eder işi kolaylaştırılır.
    her ateşten taş, cennet yakutlarına,zümrütlerine dönüştürülür

    kim ki ateşini inkar eder yolu sarpa vurulur.

    karşıda ne görüyorsan eğreti ''aynanın yamuk gösterişinden'' allah'a sığın. '' allah'ım şu adamlarda görünen kusurumdan, hatamdan beni kurtar, bu şaşı görüşten beni arındır'' de.

    müminin cehenneme uğrayışı fıtri benlik ateşinden onun haberdar edilmesi gibidir.
  • evet bütün insanlar cehenneme bir kere uğruyor, oradan geçmekten kaçış yok. ama bazıları cennete doğru yol alırken bazıları kendi istekleriyle cehennemde kalıyor...
  • bütün insanlar cehenneme gitmez çünkü bütün insanlar zaten insan değil. dünyada bilmem nerenin köyünde hayatının tek amacı yaşamak olan kişinin cehenneme gitmesiyle sütçü beygirinin cehenneme gitmesi aynı şeydir. cehenneme gitmek kolay değil zordur. cehennemi herkes hakedemez.
  • meryem suresinin 71 ve 72. ayetlerinde dile getirilen durum:

    "içinizden hiçbiri istisna edilmemek üzere, mutlaka herkes cehenneme varacaktır. bu, rabbinin katında kesinleşmiş bir hükümdür. sonra allah'dan korkup, sakınanları kurtaracağız ve zalimleri de toptan cehennemde bırakacağız." "

    mevlana'ya ait bir menkıbede şöyle bir şey vardı, alıntı yapayım:

    eflâtun kilisesi’nde bir kimse vardı. üzerine rahip elbisesi giyer, kiliseye gelenlere islâmiyet’in üstünlüğünü anlatır, konuştuğu kimselerin müslüman olmasına vesile olmaya çalışırdı. bu arada mevlana hazretlerinin talebelerine de çok saygılı davranırdı. bir gün kendisine:
    ‘senin, mevlânâ’nın yakınlarına bu kadar hürmetli olmanın, iltifat göstermenin sebebi nedir?‘ diye sordular. o da cevap olarak:

    ‘biz mevlânâ’nın pek çok kerametlerini gördük. isterseniz size içlerinden birini anlatayım. bir gün biz kırk papaz, cümlemiz mevlânâ’ya bir suâl sormak için giderken, kendisiyle bir fırının önünde karşılaştık. içimizden biri:

    ‘kur’ân-ı kerîmde, meryem sûresinin yetmiş birinci âyet-i kerîmesinin meâlinde: ‘içinizden, hiçbiri istisnâ edilmemek üzere, mutlaka cehennem’e varacaktır. bu, rabbinin katında kesinleşmiş bir hükümdür.’ buyruluyor. bu âyet-i kerîmeye göre, müslüman olsun kâfir olsun, herkesin cehennem’den geçeceği bildiriliyor. mâdem ki herkes cehennem’e girecek, o zaman islâmiyetin üstünlüğü nereden belli olacaktır’ dedi. mevlânâ:

    ‘evet. âyet-i kerimede bildirildiği gibi, herkes cehennem’e uğrayacaktır. müminler cehennem’e uğradığında, cehennem’in ateşi ona tesir etmeyecektir. hatta cehennem;

    ‘ey mümin, çabuk geç, nûrun ateşimi söndürüyor.’ diyecektir. aynı ateş, allah’u teâlâ’nın emriyle kâfiri yakacaktır. ateş, aynı ateştir. isterseniz deneyelim ve şimdi size bunu göstereyim.’ dedi. bizden, üzerimize giydiğimiz gömlekleri çıkarmamızı istedi. çıkarıp, kendisine verdik. o da hırkasını çıkarıp, bizimkilerin içine sardı. öylece fırının içine attı. biraz sonra fırının kapağını açıp, elini alevlerin içine soktu. biz hayretle hâdiseyi tâkip ediyorduk. sonra içerden hırkayı alıp önümüze koydu. hırkada en ufak bir yanık izi yoktu. içini açtığında, bizim gömleklerimizin hepsinin yanıp kül olduğunu gözlerimizle gördük. sonra mevlânâ bize dönerek:

    ‘ey rahipler! işte gördüğünüz gibi, biz ateşe böyle uğrarız. siz de böyle uğrarsınız.’ deyince, hepimiz insaf edip, kelime-i şehadeti getirerek müslüman olduk. her birimiz de, bundan sonra islamiyet’in yayılması için çalışacağımıza, hristiyanların doğru yola gelmesi için uğraşacağımıza söz verdik. işte benim mevlânâ’nın talebelerine hürmet ve iltifat etmemin sebebi budur.’
  • ben orada olcam. hangi zebaniye sorsanız gösterirler ,beklerim.
  • cehennem bir nevi nefsimizdir. nefsimizin bize sunduğu dünya hayatı ise dertler ve sıkıntılar içinde olacaktır. müminler bu cehennemden dünyada iken geçerler ve cehenneme uğramış olurlar. sonrası ise sırf saadet olur. inanmayanlar ise hem bu dünyada hemde ahirette cehenneme giderler. o cehennemden öyle veya böyle mutlaka geçiyoruz. bundan kaçış yok. yani müslüman kardeşim, sen sıkıntı yaşıyorsun, bu dünyada zorlanıyorsun ama sabret, şu anda cehennemden yani nefsinin terbiye aşamasından geçiyorsun. çünkü nefsini bilen rabbini bilir. bu dünyaya bu yüzden geldik. sabredip devam edersen hem bu dünyada hem de ahirette saadet içinde olursun. çünkü cehennemin yani nefsin suçlarının hesabı kapanınca azap da biter. doğrusunu allah bilir.
  • ağır zamanda ümmetim 72 fırkaya ayrilacak ve o 72 fırkanın her biri de kendi içinde 72 fırkaya ayrilacak. işte o firkalardan yalnızca biri hak yolunda olacak.

    yukarıdaki hadisi şerifte gördüğünüz üzere herkes cehenneme gitmeyecek. saçmalamayın lütfen.
hesabın var mı? giriş yap